Paris’te bir zafer nişanı: Arc de Triomphe

Mehmet
3 min readJun 18, 2016

--

Sanat, elinin değdiği her şeyi güzelleştirir. Yeryüzünde sadece var olmakla yükümlü, nefes almayan, konuşmayan ne varsa ona can verir. Tarihe de öyle. O yüzdendir ki sanat tarihi ve kültür tarihi, tarih ilminin rengidir.

Da Vinci’nin yaptığı bir tabloya, Koca Sinan’ın mimari harikalarına, yahut Uygurlar’ın yaptığı anıt mezarlara bakarsınız. Onları görmek size önce zevk verir, ardından merak uyandırır sizde. Bununla da yetinmez, hayal ettirir ve geçmişte bir yolculuğa çıkarır sizi. Şayet sanattan nasibini almışssa, “ölüm ve mezar” ile ilgili bir yapıta bile hayranlık duyabilirsiniz.

Arc de Triomphe: yani “Zafer Takı”. Napolyon Bonaparte’ın, muzaffer askerlerine ve başşehir Paris’e hediyesi. Napolyon’un nasıl bir karakter olduğu tarihçiler tarafından yıllardır süregelen bir tartışma konusudur ve hakkında olumlu düşünenlerin sayısı çok değildir. Ancak askeri dehası tartışılmaz bir komutandır ve bunu Austerlitz Savaşı’nda Koalisyon kuvvetlerine de göstermiştir.

1803 yılına gelindiğinde Avrupa devletleri, Fransa İmparatorluğu’na karşı “Üçüncü Koalisyon”u kurmuştu. İlk iki koalisyon karşısında da güçlü taraf çıkan Napolyon Bonaparte’tı ve artık onu kesin bir yenilgiye uğratmak istiyorlardı. Bonaparte, Avusturya üzerine harekete geçti. Ruslardan destek isteyen Avusturyalılar, bekledikleri takviye gelmeyince savaşın ilk etabında Fransızlar karşısında bozguna uğradılar. Napolyon ve askerleri, Austerlitz isimli küçük bir kasabada beklemeye geçtiler. Bu esnada müttefikler, yaklaşık 85.000 kişilik bir ordu oluşturmuştu. Fransız kuvvetleri ise 25.000’i süvari olmak üzere yaklaşık 73.000 kişilik bir orduya sahipti. Çarpışma başladı. Müttefik kuvvetler, Fransız savunmasını zorluyorlardı. Ancak Napolyon’un 25 bin süvarisini ormana sakladığını hesaba katmamışlardı! Tam o anda süvarilerine saldırı emri veren Napolyon, 2 Aralık 1805’te müttefik kuvvetlerine ağır bir mağlubiyet tattırdı. Zaferin ardından Bonaparte, askerlerine şunu söyler: “ Eve döndüğünüz zaman zafer taklarının altından geçeceksiniz!”

Ancak Arc de Triopmhe 1836’da yapılır ve ne yazık ki Napolyon, askerlerine verdiği sözü tutamamıştır. Çünkü Austerlitz’ten sonra güç kaybeder. 1813’te Leipzig’de Koalisyon güçlerine mağlup olur, ardından imzalanan “Fontainebleu” antlaşmasıyla Elbe Adası’na sürgüne gönderilmesine karar verilir. “100 gün” sonunda sürgünden kaçıp dönse de Waterloo Savaşı’nda aldığı mağlubiyet onu 1821’de Saint-Helena adasında yapayalnız bir ölüme sürükler.

Mimar Jean Chalgrin’in eseri olan Arc de Triomphe, 4 sütun üzerine inşaa edilmiştir. Duvarlarında Roma dönemine ait betimlemeler, tasvirler bulunur, ki zaten takın dizaynı baştan aşağı Roma dönemi tarzındadır. Konu sanat olunca Romalıların gerçekten usta bir millet olduğunu, Zafer Takı’nın Paris’te ihtişamıyla salınmasından anlayabiliyoruz. Takın tepesinde, her birinin üzerinde Napolyon’un zaferlerinin adının yazdığı “Otuz Kalkan”, iç kısımlarında ise Austerlitz Savaşı betimlemesi ve Osmanlı’lara karşı Mısır’da kazanılan Abukir zaferi betimlemesi bulunur. Ancak zafer takının en önemli özelliği; sütunların iç kısımlarında Napolyon Savaşları’nda şehit veya gazi olan, savaşmış askerlerin isimlerinin yazılı olmasıdır.

Arc de Triomphe’un tam altında ise, “Meçhul askerin mezarı” adında bir anıt mezar bulunur. Birinci Dünya Savaşı’nda Fransa ordusu için savaşan askerlerden birinin mezarı olduğu düşünülür. Mezarın başında sönmeyen bir ateş vardır ve bu ateş, her gün saat 18:30'da canlandırılır. Mezarın önünde ise şunlar yazmaktadır: “Ici repose un soldat français mort pour la patrie (1914–1918)” yani: Burada, babalarının toprakları için ölmüş olan Fransız askerleri yatmaktadır.

İşte böylelikle, Paris’in ortasında bir sanat eseri sayesinde önce merak ettik, sonra hayal ettik, ardından geçmişe bir yolculuğa çıktık…

--

--