M.Fatih
2 min readAug 7, 2018

Otomatik Portakal kitap İncelemesi.

Uzun süre önce filmini izlemiş olduğum Anthony Burgess’in Otomatik Portakal adlı eserinin kitabı elime geçince fırsat bu fırsat deyip okumaya başladım Ve kısa sürede bitirdim.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu kitap bugüne kadar okuduğum eserlerden Çok daha farklı olarak bir argo dilinde ve üslubunda yazılmış fakat bir o kadar da seviyeyi yüksek tutmayı başarmış etkileyici bir kitap. Kitabın ilk satırlarında itibaren çekim alanına giriyorsunuz ve hemen o protest anlatımının etkisi altında kalıyorsunuz.

Yazarın bu kitabı yazması ilginç bir olayın arkasından gerçekleşir. kendisi beyin tümörü teşhisi ile ömrünün yalnızca bir sene kaldığını öğrenince bu kitabı yazmaya başlar fakat kitabı bitirdikten sonra teşhisin yanlış olduğu ortaya çıkar ve ölümden kurtulur; mamafih dünyaya çok değerli ve ölümsüz bir eser bırakmış olur.

Kitabın konusuna gelince;

Kahramanımız Aleks adında Anne babası ile beraber kalan sorumsuz serseri bir suç çetesi olan, genç ve delişmen bir delikanlı. Bu suç çetesi ile bu çocuk geceleri kadınlara tecavüz hırsızlık yağma Güçsüzlerin saldırarak Tartaklama ellerindeki herşeylerini çalma haneye tecavüz (Ki bilhassa “acil bir durum var kaza geçirdik arkadaşım kan kaybından ölmek üzere” diyerek telefonunu kullanmak istediği ev sahibine saldırıp her türlü kötülüğü yapabiliyor bu genç çetemiz) gibi suçlar işliyor.

Sonra kendisi diğer çete üyesi arkadaşlarına eziyet etmeye başlayınca bir anda bu çete üyeleri tarafından polisin kucağına teslim edilir. Pis hapishane köşesinde gerek polisler gerekse diğer mahkumlar tarafından çok kötü muameleye muhatap olur.

Kısa mahkumiyet hayatından sonra kendi rızasıyla kobay olarak kullanıldığı ve devlet tarafından yeni uygulanan deneysel bir yöntemle ıslah edilen kahramanımız tahliye edilerek topluma kazandırılır, fakat kendisini dışarda hiç tahmin etmediği sorunlar beklemektedir.

Artık Hükümet tarafından, bu deneysel yöntemin başarısını propaganda unsuru olarak kullanmak için tüm gazetelere boy boy manşetler halinde ifşa edilmiştir. Kendini öldürmek ister fakat başaramaz. Nereye giderse gitsin geçmişi bir karabasan gibi kendisini takip eder ve rahat bir nefes almasına izin vermez.

Burgess’in etkileyici argo üslubuyla kaleme almış olduğu kitap bir karamizah tadında İyilik, kötülük, suç, ceza, aile, din, devlet ve bütün değerler nefis bir dille sorgulanır.

Ne yalan söyleyim ben varoluşsal bir lezzet aldım kitap okurken, eminim sizde aynı şeyleri hissedeceksiniz.

Hala Okumadıysanız geç kalmadan okumanızı öneririm.