Bergama

Mert Kahveci
7 min readAug 13, 2019

--

İzmir‘in 100 km kuzeyinde Bakırçay Havzasında yer alan 8.500 yıllık tarihi geçmişi olan Bergama Antik Kenti, uygarlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden birisiydi. Tarihî mirası ve kültür zenginlikleriyle İzmir’in tarihe açılan kapısı Bergama, tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yaptı. Antik bölge, olağanüstü güzel doğası ve şifalı doğal kaynaklarıyla Doğunun en batısında, Batının da en doğusunda yer alan bir yerde kurulmuş, Ortaçağın önemli stratejik şehirlerinden biriydi.

Bergama Krallığının da başkenti olan yer, kuruluşundan bugüne kadar bilim ve kültür tarihi alanında pek çok olaya ev sahipliği yaptı. Çeşitli bilimlerin doğuşuna tanıklık etmiş olan Bergama, Anadolu’da gelişen tıp biliminin ilk örneklerine ev sahipliği yaptı. Tıpta kullanılan ilk aletlerinin Bergama ve civarı bölgelerde bulunmuş olması bunu destekleyen kanıtlar niteliğinde.

İon, Hellen, Roma, Bizans dönemlerinin en etkileyici anıtsal eserlerine sahip olan Bergama, Hellenistik dönemin kültür, bilim ve sanat merkezi olarak önem taşıyor. Devrinin sağlık ve şifa merkezi özelliğini taşıyordu.

Müzik, tiyatro, spor, güneş, çamur gibi doğal tedavi yöntemlerinin ilk defa kullanıldığı, tıp ve eczacılık bilimlerinin simgesi olan yılanın bulunduğu, tarihteki ilk büyük hastane olan Asklepion’un kurulduğu bir şehirdi. Yine psikoterapinin ilk defa yapıldığı, ilk afyon tarzındaki ilaçların hazırlandığı bir sağlık şehriydi.

Tarihi milattan öncesine kadar uzanan, hemen her alanda ilklerin yurdu olan Bergama Krallığına ev sahipliği yapmış şehir, tarihsel dokusunun önemi nedeniyle 2014’te UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne kabul edildi. Bergama Antik Kenti listeye, “Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı” olarak alındı.

Bergama tarihi oldukça köklü. Roma ve Doğu Roma dönemlerine ait katmanlar halinde yayılmış mimariye ek olarak ilçe merkezinde Osmanlı dönemi mimarisine ait pek çok cami, han, hamam ve ticari merkez ile Bergama tarihi yerler açısından oldukça zengin.

Tarihsel değerleri açısından çok önemli bir yere sahip Bergama, İzmir’de gezilecek yerler listesinde ilk sıraları alması gereken özel bir yer. Bergama Müzesi, Akropol, Asklepion ve Kızıl Havlu görmeniz gereken yerler arasında.

Kale Dağının tepesinde yer alan antik Pergamon yerleşimi, anıtsal mimarisiyle Hellenistik dönem şehir planlamacılığının en iyi örneğini temsil ediyor. Pergamon medeniyeti iki yerleşim merkezinden meydana geliyor. Gymnasiumun ve stadyum Akropol yerleşkesini oluşturuyor. Zeus Sunağı, yukarı agora, tiyatro, kütüphane, Dionysos Tapınağı, Athena Kutsal Alanı, kral sarayları, Trojan Tapınağının yer aldığı alan Asklepion yerleşkesi olarak adlandırılıyor

1. Asklepion Sağlık Merkezi

Antik dönemin en büyük kültürel miraslarından biri olan Bergama Asklepion MÖ. 4. yüzyılda kurulmuş. Asklepion telkin ve inanç yoluyla iç içe geçmiş tıbbi, cerrahi ve paramedikal tedavileri ile döneminin en önemli sağlık merkezlerinden biri olma ününe kavuşmuş ve bu ünü günümüze kadar ulaşmış.

En parlak dönemini olan MS 2. yüzyılda yaşamış bir şifa merkezi olan yer, Akropol’den 820 metre uzaklıkta yer alıyor. Asklepion yerleşim alanında bir hastane, bir kütüphane, bir amfi tiyatro bulunuyor. Hipokrat ve Galen Asklepionlarda yetişmiş ünlü hekimlerdendi. Kentin şöhretinin kökeni Asklepion Kutsal Alanının taşıdığı büyük üne dayanıyordu. Sağlık alanındaki üst düzey başarılar kentin “ölümün girmediği yer” olarak ünlenmesini sağlamıştı.

Bugün modern tıbbın sembolü sayıla “Yılanlı Sütun” ilk olarak Asklepion’da kullanıldı. Efsaneye göre, derdine deva aramak için Asklepion’a gelen bir hasta, girişte iki yılanın bir taş oyuğunun içinden süt içtiğini ve sütü zehirleri ile karıştırıp taşa geri boşalttığını görmüş.

Hasta, iyileşmeyeceği görüşüyle Asklepion’a alınmayınca acı çekmeden ölmek umuduyla oyuktaki süt-zehir karışımını içer ama öleceğine iyileşir. Yılan zehrinin şifa verici yönünü böylece ortaya çıkınca Eski Çağ’ın ünlü hekimi Bergamalı Galen Asklepion’un sembolünün çifte yılan olmasına karar verir.

2. Akropol

Yukarı ve aşağı şehir olarak iki bölüm halinde planlanan kent mimarisinde ızgara sistemli yerleşim düzeni ile inşa edilen saraylar, büyük tapınaklar, sosyal ve kültürel yapılar yer alıyor. Yukarı şehirde kral ve komutanların ikamet yerleri, kral sarayları, Arsenaller ve büyük tapınaklar yer alıyor. Aşağı şehirde ise Demeter Tapınağı, Hera Tapınağı, Gymnasiumun, Aşağı Agora gibi halk için daha yalın bir anlayışta gelişen mimari yapılar var.

Yukarı şehirde, Roma İmparatorları Traian ve Hadrianus için inşa edilen Traianus Tapınağı (MS II.yy) ve tapınağın hemen güney yönünün alt terasında Hellenistik Dönemin 200 bin ciltlik kitap koleksiyonuna sahip ünlü Pergamon Kütüphanesi yer alıyor. Athena Tapınağı ile mimari bağı olan kütüphane; Bergamalılar tarafından yeni yazma aracı olarak parşömenin keşfedilmesi ile daha da zengin eser koleksiyonu sahip olmuştu.

Daha çok soyluların ve yöneticilerin yaşadığı kale görünümündeki bu bölüm tüm ovayı yüksekten izleyebilecek hâkim bir tepenin üzerine teraslar şeklinde kurulmuş. Kent üç ana bölüm olarak inşa edilmiş. Birinci bölümde kendi surları olan kalenin de bulunduğu soyluların yaşadığı dağın tepe kısmı; ikinci bölüm meyilli yamaçta yer alan yine sur duvarlarıyla çevrili Orta Kent ve üçüncü bölüm ise halkın yaşadığı Aşağı kent.

Akropol’ün girişinde sol tarafta Heroon yer alıyor. Eski Yunan’da yarı tanrı ya da bir kahraman adına yapılmış etrafı sütunlarla çevrili kutsal bir alan burası. Heroon’un kuzeyinde Hellenistik dönemden kalma bir dizi dükkândan oluşan uzun bir yapı bulunuyordu.

Athena Tapınağı; kentin koruyucusu olduğuna inanılan akıl ve savaş tanrıçası Athena’ya adanmış. Athena, Pergamon şehrinin de koruyucu tanrısı olarak kabul ediliyor. Tiyatro terasının hemen üstünde yer alan tapınak şehrin en önemli ibadet sahası. Tapınağın tüm parçaları Berlin’e götürülerek orada birleştirilmiş. Bugün akropolde sadece temelleri yer alıyor. Athena Tapınağı’nın güneyindeki bir terasta Zeus Sunağı bulunuyor.

Zeus Sunağı: Hellenistik dönemin en güzel eserlerinden biri. Zeus Sunağı da maalesef Athena Tapınağı gibi Almanya’ya götürülerek ve Berlin’deki Pergamon Müzesi’nde sergileniyor. Akropol’de sunağın sadece temelleri görülüyor.

2. Eumenes’in Galatlara karşı kazandığı zaferi simgeleyen kabartmalarla süslü tapınak MÖ 197–159 arasında yapılmış. Kabartmaların boyu 2,5 metreyi uzunluğu ise 120 metreyi buluyor. 12 metre yüksekliğindeki sunağı çevreleyen 118 figür var. Tapınağın hemen arkasında dönemin en büyük kütüphanelerinden biri yer alıyor.

Bergama Kütüphanesi: Hellenistik dönemin bu en büyük kütüphanesinde parşömen kağıtlarına yazılmış 200 bin adet el yazması eser yer alıyordu. Dönemin diğer büyük kütüphanesi İskenderiye rakip olarak ülkenin en güçlü kralı 2. Eumanes tarafından 4 büyük salon olarak yaptırılmış.

İskenderiye giderek büyüyen rakibi için papirüs sağlamayı bırakınca, Bergamalılar hayvan derisinden yapılma parşömeni keşfediyor. Kütüphane, Roma İmparatorluğu döneminde İmparator Markus Antonyus tarafından Mısır Kraliçesi Cleopatra’ya armağan edilmiş.

Yukarı Agora: Zeus Sunağının hemen güneyinde siyasi konuların konuşulduğu yukarı Agora, etrafı surlarla çevrelenen Agora’da toplanan halk siyaset ve ticaretle ilgili konuları yönetimle konuşup, tartışır; alış-veriş yapardı. Agora’nın Kuzey batısında “Agora Tapınağı” bulunur.

Pergamon Tiyatrosu: Akropol’ün batı yamacında, Hellenistik Dönem’de inşa edilmiş ve 10.000 kişilik kapasiteli, sabit olmayan ahşap sahne konstrüksiyonu olan Pergamon tiyatrosu yer alıyor. Tiyatronun sökülüp takılabilen ahşap sahnesi ne yazık ki bugüne ulaşamamış. Tiyatro terasının kuzeyinde ise tiyatro ile mimari ve anlam bütünlüğüne sahip şarap tanrısı Dionysos’a adanmış tapınak yer alıyor. Tiyatronun güney batısında Zeus ve Athena’ya adanan Zeus sunağı yer alıyor.

Dionysos Tapınağı: Antik Yunan’da şarap ve eğlence tanrısı Dionysos’a adanmış. Zeus’un oğlu Dionysos adına yapılan dini törenler bugünkü tiyatronun temellerinin atılmasını sağlamış. İlk yapılışında andezit taşından olan tapınak Roma döneminde bütünüyle mermerle kaplanmış. Günümüze sunağı ile birlikte çok iyi korunarak gelebilen Dionysos Tapınağı kentin diğer tarihi eserleri gibi Berlin’deki müzede sergileniyor.

Trojan Tapınağı: İmparator Hadrianus, ölen imparator Traianus’un küllerini Roma’ya götürdüğünde, onun için törenler düzenlemiş ve onu tanrılaştırmış. 125 yılı civarında Bergama’ya geldiğinde de selefi için burada bir tapınak inşa ettirmiş ve bu tapınakta iki imparatora tapınılmasını sağlamış. Tapınağın içinde bulunan ve şu anda Berlin Müzesi’nde sergilenen kolosal mermer heykellerinin başları bu iki imparatora ait. Tapınağın yıkılan sütunları sonradan Alman arkeologlar tarafından restore edilerek ayağa kaldırılmış.

3. Bergama Müzesi

İzmir’de görülmesi gereken müzelerinden olan Bergama Müzesi, çoğu Bergama ve çevresinde yapılan kazılardan çıkarılmış Erken Tunç Döneminden Bizans Dönemine kadar değişik dönemlere ait arkeolojik eserlere ev sahipliği yapıyor.

Bergama Müzesi Etnografya seksiyonunda bölgeye ait halı, kilim (Yuntdağ, Yağcıbedir, Kozak Bergama dokumaları), kumaş dokuma örnekleri, el işlemelerinin yanı sıra Anadolu’nun diğer yörelerine ait el emeği eserler de sergileniyor.

4. Kızıl Avlu

Pergamon’un en büyük antik yapısı olan Kızıl Avlu (Red Basilica), “Mısır Tanrıları Tapınağı” olarak da biliniyor. Mısır yeraltı tanrısı Serapis ve ona bağlantılı olan İsis ile Harporakes’e adanan yapı, daha sonra Havari Yuhanna’ya adanmış ve Vahiyin 7 kilisesinden biri olmuştur. Bergama gezilecek yerler listesinin en önemli noktalarından birisi.

5. Kozak Yaylası

Bergama’ya yaklaşık 20 km mesafeden itibaren başlayan Kozak Yaylası, Ege Bölgesi’nde İzmir ve Balıkesir il sınırları içinde Bergama-Ayvalık ilçe merkezleri arasında yer alıyor. Çam fıstığı ve dokumaları ile ünlü olan yer, yayla turizmi ve trekking sevenler için ilgi çekici bir yer. Bergama gezi rotanıza bu dağa harikası yeri de ekleyin.

Kaynaklar;

--

--