Türkiye Girisimcilik Ekosistemi Ezberleri

Muhammet Can
5 min readOct 25, 2014

Türkiye Girisimcilik Ekosistemi Ezberleri

Yaklaşık 2 yıldır birçok girişimciden, yatırımcıdan ve mentörden duyduğum ezber lafları derledim. Bunları doğru veya yanlış olarak değerlendirmiyorum, henüz o deneyime sahip değilim. — tabii ki, bu önermeler hakkinda kendi görüşlerimi de ilave edeceğim. —

Yanlış anlaşılmasın, bu önermelerden herhangi birini söylüyorsanız veya doğruluğuna inanıyorsanız, ezbere konuşuyorsunuz demiyorum. Yaşadığınız deneyimler, okuduğunuz makaleler ve blog yazıları, bu önermeleri sizin doğru olarak kabul etmenizi sağlamis olabilir. Üstte söylediğim gibi, bu önermeler doğru da olabilir.

Benim ezber dememin asıl sebebi, bu önermeler söylenirken kenarına, köşesine hiç argüman yerleştirilmiyor oluşu. Umarım bu yazıdan sonra biraz daha fazla argüman bulabilirim.

Fazlaca ‘argüman’ demişken, bazı maddeler için arguman.org üzerinden argüman haritası oluşturuyorum. Söylemek istediğiniz çünkü, ama ve ancaklarınız varsa asağıdaki linklerden etkileşime geçebilirsiniz.

1 — Türkiye ile Amerikayı Kiyaslamayın!

Bu sanırım Türkiye’de en çok duyduğum önermelerden birisi. Burdaki yaklaşım genelde market büyüklüğümüzü bilelim, dünyayı devirmeyi hedeflemeyelim şeklinde. (haddimizi aşmayalım deniyor yani…)

Bu önermeyi ilk kim söyledi çok merak ediyorum, çünkü hakkatten çok farklı kimselerden, sürekli duyuyorum.

Sanırım girişimcilere söylenmesi gereken en son şey bu. Hatta benim fikrime göre, sürekli tam tersini dillendirmemiz gerekiyor. Sürekli ürünlerimizi diğer ülkelerin ürünleri ile karşılaştırmamız gerekiyor ki ne kadar çok çabalamamız gerektiğinin farkına varalım.

Ekosistemi Türk futbolunun haline benzetiyorum biraz. İçeride herşey yolunda, lig iyiye gidiyor, takimların değerleri yüksek, taraftarlar takimlarına ölümüne bağlılar. Antrenörler dünya starı, yorumcularımız herşeyin en iyisini biliyor. Problem: dışarıya çıkınca darmadağın oluyoruz. Çözüm önerisi? Türk futbolunu Avrupa futbolu ile kiyaslamayalim.

Israrla Amerika ile kendimizi kıyaslamayalım diyorsaniz, aşağıdaki ülkelerle kıyaslamaya ne dersiniz?

  • Spotify — İsveç (Funding Raised: $537.8 Million)
  • Skype — Danimarka(Acquired by Microsoft: $8.5 Billion)
  • Yandex — Rusya (Market Cap: $11 Billion)

Olay sadece bazı şirketler ve rakamları değil aslında. Teknoloji üretimi konusunda da bakabileceğimiz Amerika dışı ürünler var. Tech-Savy biri iseniz Nginx’i (Rusya) muhakkak duymuşsunuzdur. Duymadıysanız şunu bilseniz yeterli, şuan okuduğunuz yazının size ulaşması için en önemli rollerden birisini üstleniyor. Her geek’in konuştuğu Raspberry-Pi? İngiltere çıkışlı.

Prezi’de (Macaristan) hiç sunum hazırladınız mı? Belki de iletişim için Viber denemiş olabilirsiniz, (İsrail/Kibris) denemediyseniz bile muhakkak duymuşsunuzdur.

İsterseniz kullanıcı tabanına da bakabiliriz, Shazam’ı (İngiltere) kullanan 400 milyon kullanıcıdan biri de benim. Çok severim. SoundCloud’da (Almanya) 17 Aralık sonrası baya popülerdi. Birçoğumuz muhtemelen 200 milyon kullanıcısı arasında yer alıyoruz.

Oyun konusunda da oluşturduğumuz değer, Mojang (minecraft-İsveç) — Rovio (angrybirds-Finlandiya) — King (candycrush-İsveç) gibi devler arasında değil. Ama yine de boynumuz çok bükük değil. PeakGames’in oyunda başarabildiğini diğer alanlarda da başarabilmeliyiz.

Şirketleri sayarak bitiremeyiz aslında. Bu işin sadece silikon-vadisinde yürümediğine inanmak istiyorsanız, biraz google aramasıyla adını sanını bilmediğimiz, bizim en büyük exit’lerimizden fazla yatırım alan Avrupali onlarca şirket bulabilirsiniz.

Sonuçta girişimci olarak şahsi fikrim, Türkiye ile Amerikayı kıyaslamak kötü değil, aksine bence faydalı, hangi noktada olduğumuzu görelim, neleri yanlış yaptığımızı bilelim ve ne kadar çok çalışmamız gerektiğinin farkına varalım.

2 — Whatsapp’in Değerlemesi Çok Yüksek! (Popüler)

Çevremdeki hemen hemen herkes whatsapp’in değerlemesi çok abartı, çok şişirme, zuckerberg’den başka kimse o parayı vermez o şirkete, tü kaka diyor. Bunu nasıl hesaplıyoruz? Hiç ironi yok soruda, direk bilmediğimden soruyorum. Neden çok yüksek whatsapp değerlemesi? 15 milyar$ olsa iyi miydi mesela, 4 milyar$ olsa az mıydı? Alıcısı olsak, kaça olurdu?

https://twitter.com/sama/status/519987496029941760

Whatsapp değerlemesi çok yüksek cümlesini duydukça, sanırım herkesin bildiği bişey var, ama kimse paylaşmıyor diyorum. Kendimi acayip eksik hissediyorum, lütfen biri beni aydınlatsın; ürün detaylarını bilmeden, kullanıcıların uygulamayı ne kadar kullandığını bilmeden, — whatsapp nasıl bir dataya sahip bilmeden — , nasıl değerliyoruz şirketi?

Finans yönü güçlü bazi tanıdıklarım kullanıcı sayısına bağlıyorlar, aslında facebook whatsapp’i değil kullanıcılarını satın aldılar gibi orta yol bulan bir yaklaşım var. Değerleme/Kullanıcı sayısı üzerinden user-acquisition cost çıkartılıyor. Hiç yoktan iyi tabii ki argüman olması. Bu nokta da ise anlamadığım 400 milyon whatsapp kullanıcısının kaç tanesinin facebook hesabı yok ki? Bir de yukarda yazdığım gibi, shazam’ı da 400 milyon kişi kullanıyor, o da 19 milyar$ ediyor mu?

Ben yine hiç bişey bilemediğimden doğrudan kıyaslama yapabiliyorum. Skype’ın 8.5 milyar$’a alınmış olmasını da overpriced görebilirsiniz, ama kıyamet skype konusunda daha az koptuğu için, bir kesimin skype değerlemesini daha uygun gördüğünü düşünüyorum. Tüm skype ve whatsapp kullanıcılarının, uygulamaları benim kullandığım örüntüde kullandığını varsayarsak, (whatsapp’i ~10x daha fazla kullanıyorum, hayatımı ~10x daha çok iyileşitiriyor) değerlemesi de herhalde ~10x fazla olur diye yaklaşabiliyorum. Uçuk bir rakam çıktığı için, topa tutulma korkusundan, bu rakam konusunda ısrarcı olamıyorum. ☺

Whatsapp konusunda beni en çok rahatsız eden durum ise kimsenin teknoloji’den bahsetmiyor oluşu. 400 milyon kullanıcıdan iki kişi konuşurken, saliseler içerisinde karşıdakinin yazıp-yazmadığını, online olup-olmadığını görebiliyoruz. Bu yapıyı aklım almıyor. Ne kadar güçlü bir mimari geliştirildiğini kendime açıklayamıyorum. Evet scalability konusunda uzman değilim bu bir etken, açıkçası uzman birisinin whatsapp’in yaptığı işin kolay mi yoksa zor mu olduğunu açıklamasını isterdim. 19milyar $ değerlemeye teknik altyapının ne kadar etkisi var bilmek isterdim.

3 — “Growth Hacking” Denen Bişey Var!

Üzerinde çalıştıgımız ürünlerin bazıları istediğimiz hızda büyümedi. Yeteri kadar sermaye olmayışı, tam anlamıyla fokuslanmadan çalışmamız, kullanıcı isteklerine hızlı müdahale edemeyişimiz bahanelerden bazıları. Benim okumama göre asıl nedeniyse marketin yaptığımız ürünlere ihtiyacı olmayışı veya ürünleri yeterince geliştiremediğimiz için beğenilmeyişi.

“Whenever you hear anyone talk about ‘growth hacks,’ just mentally translate it in your mind into ‘bullshit’.”

— paul graham

İçerik işi yapıyorsanız ve içeriği kullanıcılar oluşturuyorsa düzenli bir büyüme grafiği çok önemli. Daha önce geliştirdiğimiz ürünlerden bazılarında bu büyümeyi yakalayamadık. (enforceapp, bildirio) Konuştuğumuz hemen hemen çoğu kimse, büyümek için yeterince gücümüz/sermayemiz olmadığını söylediğimizde hep şunu söyedi;

growth hacking denen bişey var, bilmiyor musunuz?

Biliyoruz.

Biraz açmalarını talep edersek, alacağımız cevapları da biliyoruz, “mesela hotmail maillerin altına ps. get your free-mail from hotmail.com” yazıyormuş, ya da “twitter analiz sonucu en az 5 kişiyi takip edenlerin twitter’a daha çok geldiklerini tespit edip, sistemi ona göre kurgulamiş” gibi çok bilinen growth-hacking hikayeleri.

Twitter’ın yaptığı analizi yapabilmek, uygulamanın kendisini geliştirmek kadar zor, detaylı kullanıcı alışkanlıkları istatistiği ve yapılmış onlarca farklı alpha/beta testleri sonucu bu değişiklikler yapılıyor.

Büyüme için uygulanan tekniklere, retention arttırıcı kurnazlıklara, branding çalışmalarına “growth-hacking” diyorsak, bence evet growth-hacking trickleri var. Ama bu çok büyük oranda mühendislik, ve kesinlikle ucuz degil.

ps: Yazıya başlamadan önce 6 madde belirlemiştim, içerik çok uzadığı için 3 maddeye indirdim. O Yüzden maddeler bitince bir sonuca bağlayamadan pat diye bitti yazı. Lütfen idare ediniz. ☺

Sabredip buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler.

--

--

Muhammet Can

#hacker & #entrepreneur who loves #web, #python, #linux, #emacs, #mozilla. founding-partner @enforceapp, @bildir_io