KARANLIKLAR PRENSİ -Miles Davis
Caz dünyasındaki lakabı “Karanlıklar Prensi” idi. Kimden bahsediyorum? Son yüzyılın en büyük caz sanatçıları listesinde yerini her daim ilk üçte koruyan Miles Davis (Mayıs 1926-Eylül 1991).
Daha önce Chet Baker’ı konu alan yazımda ünlü trompetçinin 1953 yılında ilk kez Miles Davis’i geride bırakarak en başarılı trompetçi ünvanını aldığını paylaşmıştım. Baker’ın biyografisini işleyen belgesel filmini izlediğimde de Miles Davis’in ilgili süreçte Chet Baker’ı dinlemeye geldiği caz kulübündeki sahnelerde daha zayıf bir karakter olan Chet Baker’a karşı sergilediği hırslı tavırları Miles Davis’in müzik kariyerindeki her zaman en üstte olma arzusunu gösterirken diğer taraftan da Chet Baker’da bir Miles Davis kompleksi yaratmıştır :)
Müzik dehası olarak bilinen Davis’in annesi bir blues piyanisti. İlk müzik hocası annesi. İlk trompeti babasının 13. yaş gününde aldığı trompet. Davis Juilliard Müzik Okulu’na devam etmekle birlikte “bir şeyin teorisini öğrenince çalışındaki hissi kaybedermişsin” şeklindeki cümlesi de bazı kaynaklara geçmiştir.
Miles Davis’in kariyerinin ilk yıllarında en çok etkilendiği iki müzisyen Charlie Parker ve Dizzy Gillespie olmuştur. New York’a yerleştikten sonra Gerry Mulligan, John Lewis, Lee Konitz, J.J.Johnson ve Max Roach gibi müzisyenlerle birlikte sahne almıştır. Bu birlikteliklerin neticesi olarak da “Birth of The Cool” albümü çıkmıştır.
Bu plak ile birlikte “Cool Jazz” olarak adlandırılan caz dönemi başlamış ve bundan sonra da tarz olarak Miles Davis’e benzetilen tüm plaklar cool jazz olarak tanımlanmıştır.
Duvarımdaki caz ağacı tablosundan:
1956 yılı şubat ayında gırtlağında tespit edilen bir ur ile ilgili geçirdiği ameliyat sesinin bundan sonraki hayatında hep kısık kalmasına sebep olmuştur. Sahnede iken konuşmak yerine çalmayı tercih eden ve konuşmanın anlamsız olduğu söyleyen deha ile ilgili Herbie Hancock “Miles öyle çalardı ki su birikintisi üzerinde seken bir taşın çıkardığı ses gibi çıkardı, dalgalara dokunurdu sadece” diyor.
Miles Davis’ten 1958 yılında caz film müziği yapması istenmiş. Fransız yapımı olan “İdam Sehpası” filmine müzik yapmıştır. Ama burada beni en çok etkileyen konu Miles Davis’in film müziği için herhangi bir beste yapmamış olması ve film çekildikten sonra büyük ekranda görüntüleri izleyerek doğaçlama bir şekilde müzik yaparak kayıt alınması olmuştur.
Miles Davis’in en çok beğenilen albümlerinden birisi Bill Evans, Paul Chambers, Coltrane, Julian Adderley ve Philly Joe Jones ile yaptığı “Kind Of Blue” albümüdür. İlgili albüm 1959 yılında Columbia Records tarafından yayınlanmıştır.
Kind of Blue albümünün şüphesiz en hüzünlü parçası “Blue in Green”
Parçanın bestecileri Miles Davis ve Bill Evans olmakla birlikte konu ile ilgili yazılarda bestecisi hususunda hep bir şaibe olduğu ve bu kadar hüzünlü bir parçanın Bill Evans’a daha çok yakıştığı şeklinde yorumlara yer verilmiştir. İşte bu hüzünlü parça:
Kind of Blue albümü birçok eleştirmen tarafından en büyük caz kaydı, Davis’in başyapıtı ve tüm zamanların en iyi albümlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Caz, rock ve klasik türler de dahil olmak üzere müzik üzerindeki etkisi, yazarların onu şimdiye kadar kaydedilmiş en etkili albümlerden biri olarak görmelerine neden olmuştur.
Yine aynı albümden beni en çok etkileyen (özellikle Paul Chambers basları) parçalardan birini paylaşmak istiyorum:
1970'li yıllara gelindiğinde Miles Davis gençlerin rock müziğe olan ilgisini fark etmiş ve bunun üzerine trompetini amfiye bağlayarak kullanmaya başlamıştır. Buna ilave olarak müziğinde elektro ve bas gitar da kullanmıştır. Bu değişimin ardından çıkardığı “Bitches Brew” adlı albümü en çok satan caz albümü olarak tarihe geçmiştir.
Bitches Brew Miles Davis diskografisinde en önemli albüm denilebilir. Bu albüm Davis’in müzik kariyerinde bir dönüm noktası olmuştur. Çıktığı dönemde caz müziğe farklı bir pencere açmış bu yönüyle de caz camiasında efsane albüm olarak yerini almıştır.
Davis, Bitches Brew ile 1971 yılında En İyi Caz Orkestrası Albümü dalında Grammy kazanmıştır. Albüm, beş yıl sonra, satış rakamlarıyla Recording Industry Association of America tarafından Altın Plak ünvanına layık görülmüş ve 2003’te 1 milyon barajını aşarak Platin Plak olmuştur.
Bu albümde Miles Davis’in değişen müziğini yansıtan en güzel örneği:
Amerikalı Karanlıklar Prensi efsane caz trompetçisi 1991 yılında, 65 yaşında zatürre sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Netflix’te Miles Davis’in hayatını konu alan belgesel niteliğinde harika bir film var. Belgeselin bazı bölümlerinde Miles Davis’in o kısık sesinden konuştuğu etkileyici bölümler var. 1 saat 55 dakika süren belgesel filmi seyretmenizi öneriyorum.