İçimizdeki Ebeveyn: Eyvah! İçimden Annem Çıktı

Yaratıcı Ebeveyn
4 min readMay 30, 2019

--

Bir bebek olarak dünyaya geliyorum.
Sonra bir çocuk oluyorum. Sonra bir ergen ve yetişkin…
Sonra bir bebeğim oluyor. Onu yetiştirmek için ne yöne adım atacağıma karar verirken dönüp tekrar kendi içime bakıyorum. Bir bakıyorum kendi çocukluğum orada…

Kendi annem, kendi babam… İçimde kendi çocukluğumu buluyorum. Çocuk yanımı, anne yanımı, baba yanımı… Nasıl bir ebeveyn olacağımı kendi içime bakarak belirliyorum. Sonra kendi çocukluğumu kendi çocuğumla beraber büyütüyorum.

Size de olur mu bazen; çocuğunuzla konuşurken, oyun oynarken ya da ona yemek yedirirken, ödevlerine yardım ederken bir anda ‘anneniz’ çıkıverir içinizden. Hani yıllarca eleştirdiğiniz, büyüdüğümde asla böyle bir anne olmayacağım dediğiniz, anneniz. Kendinizi tam da onun söylediği kelimelerle çocuğunuza bağırırken, tam da onun davranışları ile tepki verirken bulabilirsiniz. İçinizde ortaya çıkan o ebeveyn çoğunlukla anneniz olmasına rağmen bazen de babanızın size sürekli söylediği bir şeyi kendi çocuğunuza söylerken bulabilirsiniz.

Bir erkekle, eğer tıpkı onun gibi bir oğlunuz olmasından gurur duymayacaksanız evlenmeyin’ diye bir söz vardır. Bu söz de aslında tam olarak bu durumu anlatıyor. Çocuklar büyüdükleri zaman bir yanları mutlaka ebeveynlerine benzer, bu benzerlik kimi zaman hoşumuza gider kimi zamansa bizi mutsuz eder. Küçükken annenizin ya da babanızın hiç sevmediğiniz bir davranışını kendi çocuklarınıza asla yapmayacağınıza dair kendinize söz verirsiniz ama bir gün bir bakarsınız ki tam da o hiç sevmediğiniz davranışı siz çocuğunuza karşı yapıyorsunuz. Ya da annenizin babanıza, babanızın annenize karşı olan sevmediğiniz davranış ve tutumlarını eşinize karşı yapmamak için kendinize söz veriyorsunuz bu defa da ama bir gün bir bakıyorsunuz ki sevmediğiniz ne varsa hepsini eşinize/partnerinize karşı uyguluyorsunuz. Üstelik tüm bunlar siz farkında bile olmadan oluyor, sanki görünmez bir güç bilinçaltınızda bunları ilmek ilmek işlemiş ve ortaya çıkacağı günü beklemiş gibi. Deli gibi kontrol etmek istiyorsunuz ancak çoğu zaman da o kontrolsüzlüğü iliklerinize kadar hissediyorsunuz.

Eyvah! İçimden Annem Çıktı.. Nerden çıktı şimdi bu kadın?

Nihayetinde zaman içinde dönüşüyoruz, biz büyürken içimizde tohumlanıyor aslında annemiz-babamız; sonra ne zaman ki ebeveyn oluyoruz işte o zaman o tohumlar çoktan ağaç olmuş ve onları yansıtan her bir davranış, tutum da meyveleri oluyor o ağacın. Bu benzerliği birkaç şekilde açıklamak mümkün ya da buna neyin sebep olduğunu.

En önemlilerinden biri Bandura’nın ortaya koyduğu ‘Gözleme Dayalı Öğrenme’ kuramıdır, aynı zamanda sosyal öğrenme olarak da geçer. Bandura’ya göre bir çok öğrenmenin temelinde gözlem ve başkalarının yaptığı davranışlar yoluyla öğrenme vardır; esas olan bireyin başkalarını gözlemleyerek öğrenmesidir. Bu davranışlar gözlemlenerek pekişir ve bir şekilde gözlemleyen kişide de ortaya çıkmaya başlar. Burada tek başına gözlemleme söz konusu ise sadece olumlu sonuçlar veren davranışlar aktarılırken, eğer işin içinde taklit varsa o zaman olumlu/olumsuz olan bütün davranışlar aktarılır. Çocuğun ebeveyninin en sevmediği davranış ve tutumlarını, yetişkinlik hayatında ortaya çıkarıyor olması da tam da bu nedenden kaynaklanır; çocuk ebeveynlerini taklit eder.

Modelleme ve Gözlem Yolu İle Öğrenme Süreci Neleri İçerir?Bandura’ya göre insanların sergilediği bir çok davranış diğer insanların yaptıkları davranışları gözlemleme ve onları modelleme yoluyla kazanılır. Tıpkı çocukların ebeveynlerini kitap okurken izlediklerinde, kitap okuma alışkanlığını geliştirmeye başlaması gibi. Olumlu davranışların aktarımı gibi olumsuz davranışların aktarımı da mümkündür. Bandura’ya göre 3 farklı modelden bahsedilebilir;

  1. Canlı model: belirli bir davranışı sergileyen gerçek bir kişi.
  2. Sembolik model: bir filmde, televizyonda, kitapta ya başka bir platformda tasvir edilen kişi.
  3. Sözlü direktifler: canlı veya sembolik bir insan tarafından gösterilmeyen, nasıl davranılacağına dair açıklamalar.

Bandura’ya göre bir insanın diğer bir insanın davranışını başarılı şekilde modelleyebilmesi için belirli süreçlerden geçmesi gerektiğini savunur. Bunlar; modele dikkat etmek, taklit edilecek davranışları akılda tutmak, gözlenen davranışları yeniden ortaya koyabilmek için yeniden üretmeye motive olmak.

1.Dikkat: Bandura’nın sosyal öğrenme kuramının ilk adımı dikkattir. Kişi önce modele dikkatini yoğunlaştırmalı, davranışları izlemeli ve algılamalıdır. Modelin davranışlarındaki, basitlik, açıklık, ilgi çekicilik ve işlevsel olması dikkat sürecini etkilerken, gözlemcinin tercihleri, hazırbulunuşluğu, duygusal durumu ve algılama kapasitesi bu süreci etkilemektedir.

2.Hatırlama(Akılda Tutma): Bu ikinci aşamada kişi dikkat edilen davranışı zihninde tutmalıdır. Gözleyen modelin davranışlarını sembolleştirerek kodlamakta ve belekte saklamaktadır. Kodlama sürecinde sözel semboller, görsel semboller ağırlıklı olarak kullanılmaktadır. Hatırlama sürecinde gözleyenin modelin davranışlarını zihinsel olarak tekrar etmesi gerekmektedir.

3.Yeniden Üretme (Davranışa Dönüştürme): Bu adım kişinin modelden gözlemlediği davranışı tekrarlayabilme yeteneğini ortaya koyar. Zihinde saklanan ve tekrar edilen davranışlar gözleyen tarafından psiko-motor (bedensel) olarak yerine getirilir. Davranışa dönüştürme aşamasındaki en önemli özellik gözleyenin fiziksel kapasitesidir. Gelişimsel olarak davranıiı tekrarlayamayacak durumda olan kişiler bu aşamada problem yaşayabilir. Örneğin, küçük çocukların karmaşık fiziksel hareketleri yapmakta zorlanması gibi.

4.Motivasyon(Güdülenme): Modelleme için gerekli olan son öge motivasyondur. Kişinin öğrenilen davranışı uygulanmaya ve göstermeye istekli olması gerekir. Kurama göre gözleyeni güdüleyen modelin yaptığı davranış sonucunda elde ettiği kazanımlardır.

--

--

Yaratıcı Ebeveyn

Yeni nesil ebeveynlik modellerini, başarılı örnekler eşliğinde tecrübe, profesyonellik ve bilim çerçevesinde sizlerle buluşturmayı hedefler.