Suçlu Özel Okul Patronları mı?

Nur Erdem ÖZEREN
15 min readJan 7, 2023

Hayatımda iletişimi bu kadar kötü yönetilen çok az süreç gördüm. Kaliteli ve derdi eğitim olan özel okulların süreçte “kurumsal iletişim”den ne kadar uzak olduğunu şaşkınlıkla izliyorum. Bir özel okul sahibi olmayan, tüm öğrencileri tam burslu okuyan bir özel okul dışında herhangi bir özel okulla bağı olmayan biri ve bir veli olarak herkesin dile getirdiğinden farklı tarafları yüksek sesle paylaşmak istiyorum, çünkü yapılan haksızlığın ucu başta öğretmenler olmak üzere herkese dokunacak. Yazdıklarımdan sonra onlarca tepki alacağımdan da ne yazık ki eminim, önyargısını kıramayacak ve yine “genelleme” yapacak onlarca insan olacağını biliyorum.

Bu fiyata çocuğu uzaya mı gönderiyorsunuz?

Bazı gruplarda, bazı özel okulların fiyatı olduğu iddia edilen bir liste dolaşıyor. Şu anda birçok özel okul net bir şekilde fiyat açıklamadı, ne mevcut öğrencilerine, ne de yeni öğrencilere. Bu listede 200.000 TL — 500.000 TL arası eğitim ücreti olduğu söylenen özel okullar üzerinden sanki tüm Türkiye’de binlerce okul bu rakamları istiyormuş algısı yaratılıyor. Oysa bahsi geçen okulların sayısı 100’ü bile bulmaz. Toplam özel okul sayısı ise 12.000 civarı. Üstelik özellikle İstanbul dışında özel okul ücretlerinin bu rakamlarla uzaktan yakından ilgisi yok.

Bahsedilen rakamlar 200 de olsa, 300 de, 400 de olsa, bahsi geçen okulların ne kayıt derdi ne de veli bulma derdi olmayacak. Aksine, son 2 yılda talepleri arttı. Veliler, eğitim kalitesine inandığı, çocuğuna uluslararası kariyerin de kapısını açacağına inandığı, yabancı dil ve güncel konularda tatmin edici eğitim veren bu okullara elinde avucunda ne varsa verip göndermeye razı. Bu okulların tercih edilme sebebi özellikle yabancı dil ve “yurt dışında eğitime açılan kapı”. Bu “özel” okullar 20 yıl önce de, 30 yıl önce de, hatta bazıları 40 yıl önce de vardı, kaliteli özel okul eğitimine o zaman da talep vardı, hatta o zamanlar eğitim ücretlerinin dolar karşılığı 20.000 Dolar’ın üstündeydi. Öğretmenler devleti bırakıp bu okullarda çalışmaya gider, devlet memuru iken kazandıklarının kat kat üstünü kazanırlardı.

Bahsi geçen “pahalı” özel okulların öğretmenlerine verdikleri maaşlar yine devlet memuru öğretmenlerden fazla. 5 yıldan daha tecrübeli öğretmenler bu okullarda 2–4 asgari ücret kadar maaş alıyorlar. Hak ettikleri daha da fazladır, ayrı konu, ancak tatmin edici geliri olan, kendini geliştirmiş ve geliştirmeye devam eden bu öğretmenler geçim derdi olmadığı için eğitime daha fazla kendini verebiliyor, bu nedenle de bu okullara giden öğrencilerin velileri bazı istisnai durumlar dışında memnunlar. Mükemmel olduğunu iddia etmiyorum, ancak “özel okul” kavramında bu okulları ayrı bir yere koymak gerekiyor.

Veliler çocuklarını bu okullara aynı zamanda “kendi gibi” olacağını düşündüğü diğer veli ve öğrencilerle birlikte, daha “izole” ve “güvenilir” bir yerde, “kaliteli” eğitim alsın diye, yukarıda saydığım kriterleri de dikkate alarak gönderiyor. Aslında o ücretler, yalnızca eğitime değil, birlikte okunacak arkadaşlara ödeniyor. Doğrudur, yanlıştır tartışmaktansa, insanların böyle bir düşünceye girmesine neden olan sistemin genelini eleştirmek bana daha doğru geliyor.

Orta Direk için yerle bir edilen kaliteli eğitime erişim yolu

Ben devlet okulunda okudum. İlkokulda mahallemizdeki devlet okulunda. Küçük şehirde. Ortaokula Anadolu Lisesi’nde başladım, liseyi aynı lisede bitirdim. Hiçbir okul arkadaşımla aynı okulda okumaktan dolayı sıkıntı hissetmedim. Ama bugün 6 yaşındaki kızımı gönül rahatlığıyla devlet okuluna gönderemiyorum. Asıl bunu sormak ve sorgulamak gerekirken, özel okul zamlarını konuşuyoruz!

Asıl konuşmak gereken, bitirilen “orta direk”in “kaliteli eğitim”e erişiminin yok olması! Bu noktaya nasıl geldik?!

Önce 5 + 3 + 3 sisteminden vazgeçip, 4 + 4 + 4 sistemine geçildi. Bu sırada, gerçek “Anadolu” liseleri bitirildi. Kavramın içi boşaltıldı, her “düz lise”ye “Anadolu Lisesi” dendi. Sınavla gibi görünse de, iyi bir eleme yöntemi ile “daha iyi” eğitim alan gençlerin bir araya geldiği tüm sistemler yerle bir edildi. Devlet parasız yatılı, Fen Lisesi, Anadolu Lisesi gibi “seçilmiş” öğrencilerin bir arada “daha iyi” eğitim alarak “sınıf atladığı” sistem yok edildi. Artık devlet okullarında alınan eğitimle daha başarılı bir gelecek elde etmek neredeyse imkânsız hale geldi.

Peki bu okullara kim gidiyordu? Orta direk! Baba esnaf veya tüccar — anne ev hanımı, anne — baba maaşlı çalışıyor, anne — baba devlet memuru, hatta ailede sadece bir maaşlı çalışan var, ama eğitime değer veriliyor ve eğitime yatırım yapmak istiyor. Bugün her geçen gün yok olan, alım gücü düşen ve eğitime değer veren orta direk, çocuğunu artık devlet okuluna göndermek istemiyor. Peki ne yapıyor? “Özel okul” kavramının geçmişte kalan algısı ile, bugün 200–300.000 TL olduğu konuşulan o “özel” okulların mezunları ile aynı geleceğini paylaşacağını “zannederek” çocuğunu başka bir “özel okul”a gönderiyor. Devlet ne yapıyor? 4 + 4 + 4 sistemine geçerken özel okullaşmayı destekliyor, özel okula gidene teşvik veriyor, özel okulculuk yaygınlaşıyor, daha çok aile çocuğunu artık “orta seviye” devlet okullarına göndermek yerine “özel okullara” gönderiyor.

Bütün özel okullar aynı!

Bu konuyu, “Özel okul” diyerek, “Veliler” diyerek, “Öğretmenler” diyerek tek tip bir grup varmış gibi değerlendirmek yanlış. Pazarlamada segmentasyon denen, sosyolojide ve araştırmalarda bazen küme diye adlandırılan kavramla, toplumu parçalara bölerek ele almak doğru olan.

“Özel Okullar” diye toplu değerlendiremeyiz. Öğretmenine iyi maaş veren, öğrencisine iyi imkanlar sunan, ailenin de öğrencinin de memnun olduğu özel okullar var. Bir de, sahibinin ya da ortağının adam öldürecek kadar insanlıktan nasibini almadığı, para için her şeyi yapma potansiyeli olan, inşaat sektöründen kazandığı parayı eğitim sektöründe “değerlendiren”, hükümete yakın olduğu için “çeşitli” teşvikler alan, devletin sunduğu imkanlardan yararlanarak bazı arazilere çöken, öğretmen olduğu için güven duyulan ama tek derdi daha çok para kazanmak olan patronu olan özel okullar var. Sapla samanı ayırmak gerek, yoksa eğitime gönül veren ve eğitim yatırımcısı olan insanları küstüreceğiz, batıracağız!

Çocuğumuzu Özel Okula neden gönderiyoruz?

Çocuğunu devlet okulu yerine; sahibinin kim olduğunu çok da bilmeden, çok reklamı var diye marka değerinin kurumsallaşma olduğunu zannederek “marka okul”a gönderen, ama o özel okulun aslında eğitim değil ticarethane olduğunu geç fark eden velilerin diğer alternatifi “bedava” devlet okulları iken neden veliler çocuğunu oraya göndermiyor?

Bu sorunun birinci cevabının “güvenlik” olması çok acı. Diğerlerini sayalım ve anlamaya çalışalım, neden insanlar çocuklarını devlet okuluna göndermiyor? Ya da tersten soralım, neden özel okula gönderiyor?

  • Hatırlayalım, güvenlik!
  • Bundan sonra en ön plana çıkan beklenti, yabancı dil. Herkes gözünü yurt dışına dikti, özellikle de yukarıda bahsettiğim o çok pahalı okulların tercih edilme sebebi yabancı dilin yanında yurt dışına açılan kapı olmaları
  • Sınıflar özel okullarda daha az kişi, kişiye özel ilgi alacağını düşünüyor
  • Özel okulların hijyen koşullarının daha iyi olduğu bir gerçek, bazı devlet okullarındaki yöneticilerin çabaları ile farklı olsa da, devlet okullarında tuvaletlerde ne sabun ne tuvalet kağıdı bulmak imkansız gibi
  • Anne çalışıyorsa, okul çıkış saati 15–16 arası olan, hatta sabahçı — öğlenci sistemi olan devlet okulu yerine tüm gün özel okula gönderiyor, okuldan beklediği biraz da “bakıcılık” oluyor
  • Devlet okullarında yöneticiler ve karar alıcılar iktidarın istediği gibi kararlar alıyor, devletin değil. İktidarın eğitim politikasını beğenmeyen veliler çocuklarını özel okula gönderiyor.
  • Özel okullarda notların daha bol olduğu, sınava girerken okul notlarının yüksek olacağı düşünülüyor
  • Özel okullarda öğretmenler yüksek performans sergilemezse gelecek yıl işini kaybetme riski ile karşı karşıya olduğu düşünülüyor, daha çok ilgilenileceği düşünülüyor
  • Bu nedenle daha “kaliteli” öğretmenlerin özelde olduğunu düşünen de var, devlete “atandığı için” daha iyi öğretmen olduğunu düşünen de. Öğretmenin iyisi böyle mi anlaşılır?
  • Fiziki şartları nedeniyle özel okula gönderen binlerce veli var
  • En önemli başlıklardan biri de, sosyal faaliyetlerin özel okullarda daha çok olması

Buradaki düşünceler her okul için doğru da diyemeyiz, yanlış da diyemeyiz. Peki biz geçmişte burada sayılan sebepleri düşünmeden nasıl devlet okullarında iyi eğitim aldık? Devlette aldığı eğitimle bu günlere gelen yüz binlerce “orta direk” insan çocuğunu bugün neden devlet okuluna gönder(e)miyor?

Biz bunu tartışmak yerine, özel okulların yaptığı “FAHİŞ!” zamlarını, “yemek ve kitap ücretlerinin olması gerekenden yüksek olduğunu” konuşuyoruz.

Özel Okullarda çalışan öğretmenler

Bu konuya girmeden önce hatırlatalım, ticarethane olan “bazı” özel okullarda, öğretmenler eğitim öğretim yılının başında Ağustos — Eylül aylarında 6.000–8.000 TL arası maaşlara anlaştılar, şimdi asgari ücret kadar zam alamayacaklar. Bu okullarda öğretmenlerin temel görevi velileri mutlu etmek. Daha mutlu velilerin seneye de kayıt yapmasını sağlamak hedefleri arasında. Haftanın 6 günü, sabah 8 ile akşam 18 arasında çalışanlar var. Peki, “bütün özel okullar” böyle mi? Hayır değil! Sapla samanı ayırmazsak, o özel okullar da batacak ve binlerce öğretmen işsiz kalırken, şimdi göndermek istemediğiniz devlet okullarına göndereceksiniz çocuklarınızı!

Özel okul öğretmenlerinin bu mağduriyeti de, mevcut iktidar zamanında birkaç yıl önce kaldırılan “devlettekinden daha az maaş alamaz” kuralının kaldırılması. Üstelik bu karar, özel okul sayılarının artmaya başladığı ve teşviklerin verildiği döneme yakın zamanlara denk geliyor.

Son 1 yılda özel okul sayısı 14.000’den 12.000’e düştü. 2.000 özel okul kapandı! BATTI! Daha da fazlası batacak önümüzdeki yıl! Ayakta kalanlar daha çok öğretmene iş verdi. Geçen yıl 165.000 öğretmen çalışırken özel okullarda, bu yıl 200.000’e çıktı. Ama her an işsizlik tehlikesi ile karşı karşıyalar.

Arada şunu da belirtelim. Devletteki tüm “öğretmenler” iktidar yanlısı mı? Hayır! Yöneticilerin “çoğu”. Buna rağmen idealist ve işini liyakatle yapan var mı? Evet! Peki devlet okulunda öğretmenler ilgisiz mi? Hepsi aynı değil, idealist, üretken, kendini eğitime adamış, çocuklara fayda sağlamak için can atan binlerce öğretmen var. Ama sırf devlette iş garantisi için öğretmen olan, mesaisini dolduran, kelimenin tam anlamıyla “salla başı al maaşı” şeklinde davranan da var. Yani, genelleme yapamayız, kişiye göre değişir!

Özel okul sahibi olmak ayıp mı, yanlış mı?

Özel okullara dönelim! Fahiş zamlar yapan, haksız kazanç elde eden, emeği sömüren özel okullara! Altını çizelim, her özel okul aynı değil! Ticarethane olanları yukarıda biraz anlattık, peki ya öğretmenine değer veren, eğitimi önemseyen, ayakta kalmaya çalışan eğitim girişimcileri yok mu? Var! Gelin ön yargısız şekilde bir özel okulun işletmecisi gibi bazı rakamlar vereyim.

Her şeyden önce, en az 50 kişiye istihdam sağlayan, bugünkü para ile birkaç milyon lirayı bu işe yatıran biri, elbette para kazanmaya çalışacak. 10 milyon yatırım yapan kişi, elbette yılda 1–2 milyon kazanmak isteyecek. 10 milyonluk evi bir yılda 20 milyona satan kişilere aynı tepkiyi gösteriyor musunuz? Yatırım yapan insanların para kazanması doğal, eğer buna karşıysanız ve gözünüz kalıyorsa, devlet okullarına gönderebilirsiniz çocuklarınızı.

Özel Okulların son 3 yıllık gelir gider hesabı — “Bu kısmın özeti sonundaki tabloda”

Gelir — gider hesabına geri dönelim. Önce gelirlerden başlayalım. İsterseniz okuyabilirsiniz, isterseniz bu kısmın sonundaki tabloya bakabilirsiniz. Bence okuyun.

Yıl 2021. Eylül ayındasınız. Okulunuzun eğitim ücreti 10.000 TL. 2022 Ağustos’a kadar, o aldığınız 10.000 TL’ler ile giderlerinizi karşılayacaksınız. 2022 Eylül’de ne kadar alabileceğinizi, Ocak 2022’de hükumet açıklıyor. Ve size diyor ki, % 36 zam yapabilirsin. 2022 Eylül ile 2023 Eylül arasındaki gelirleriniz öğrenci başına 13.600 TL oldu. 2023 Ocak ayında da devlet size dedi ki, 2023 Eylül ile 2024 Eylül arasında öğrencilerden alabileceğin ücrete % 65 zam yapabilirsin. 13.600 TL’ye % 65 zam yaptınız, 22.440 TL oldu geliriniz. Bakın çok basit hesap, ilk yıl 10.000, ikinci yıl 13.600, üçüncü yıl 22.440 TL alacaksınız. Kim belirledi? Devlet.

Şimdi giderlere gelelim. Öğretmen maaşı, toplam giderlerinizin % 50’si. Eğer kiradaysan, kiran giderlerinin % 10–20’si arası. Elektrik ve ısınma, giderlerinin % 5’i — 10’u arasında. % 10 yemekhane giderin vardı, % 10 da kitap. Bunlardan daha sonra gelir elde edeceksin, unutma, yaz kenara. % 10 da diğer giderlerin var. Bu gider oranları 3 aşağı 5 yukarıdır, değişebilir, öğretmen ve personel maaşları 40 olur, 60 olur, ama geneli buna yakındır.

Önce en büyük gider kalemi olan öğretmen maaşlarına bakalım. Yıl 2021. Eylül ayı. Henüz enflasyon uçuşa geçmemiş. Pandemiden çıkmaya çalışıyorsun. O arada da KÇÖ ile öğretmenini sömürmedin, maaşını tam verdin, okul kapalıydı, teknolojiye yatırım yaptın, öğretmenin gece de dahil 7 gün 24 saat eğitim ve hizmet verdi “velilere” ve çocuklara. Neyse, 2021 Eylül’e dönelim. Öğretmen maaşın 2.825 TL diyelim. Asgari ücrete endeksli ne yazık ki özel okulda öğretmen maaşı. Eylül — Aralık arası 4 ay 2.825 TL verdin öğretmenine. Önceki yıllar gibi % 10–15 civarı artış bekliyorsun ücretlerde, Aralık ayında uçuşa geçiyoruz, yeni ekonomi modeli denemeye başlıyoruz bu sırada, devlet diyor ki, asgari ücreti 4.250 TL yaptım! Sonraki 6 ay boyunca öğretmene 4.250 TL verdin. Haziran’da uçuş devam ettiği için devlet diyor ki, asgari ücreti 5.500 TL yaptım. Temmuz ve Ağustos’ta, eğitimcisin ya, öğretmenini önemsiyorsun, kaybetmek istemediğin için o 2 ay da 5.500 TL verdin. Bir yılda, 4 ay 2.825 TL, 6 ay 4.250 TL, 2 ay da 5.500 TL verdin, bir yılda toplam 47.800 TL verdin. Başlarken hesabını % 15 artışa göre yapmıştın ve o nedenle 10.000 TL demiştin. Asgari ücret % 15 artsaydı, 3.250 TL olacaktı. Sen de 4 ay 2.825 TL, 8 ay 3.250 TL verecektin. Toplam ödeyeceğin rakam 37.300 TL olacaktı. Ne oldu? 47.800. Fark yüzde kaç? % 28! 100 TL’lik giderinin 50 TL’si maaşlardı, % 28 arttı, 64 TL oldu.

2022 Eylül ayına geldin. Öğretmenine 5.500 TL verirken, gelirin 13.600 TL. Açık vermeye başlayalı çok oldu. 10.000 TL alırken giderlerin arttı, gelirini arttıramadın çünkü devlet sana % 36 zam yapma hakkı verdi, 13.600 TL alarak zarar etmeye devam ediyorsun. 5.500 TL ile başladın, 4 ay öğretmenine 5.500 TL verdin. Ocak ayında devlet dedi ki, asgari ücreti 8.500 TL yaptım. 6 ay 8.500 TL vereceksin öğretmenine. Muhtemeldir ki, uçuşumuz devam ettiği için, resmi enflasyon verilerine bakınca, devlet Temmuz ayında asgari ücrete % 35 civarı daha zam yapacak, asgari ücret 11.500 olacak. 2022–2023 döneminde öğretmenine 4 ay 5.500, 6 ay 8.500, 2 ay 11.500 vererek toplam 96.000 TL maaş vermiş olacaksın. Geçen yıl öğretmenine 1 yılda toplam 47.800 vermiştin, bu yıl tam 2 katına çıktı. Peki gelirin ne kadar artmıştı? % 36! 10.000’den 13.600 TL’ye çıktı gelirin. Giderini sen mi belirledin? Devlet mi?

Ve bugüne geldik. Gelecek sene planlarını yaparken, Temmuz — Ağustos’ta 11.500 TL maaş verdikten sonra, seneye de Eylül 2023’te 11.500 TL maaşla başlayacaksın. Yine muhtemeldir ki, gidişata bakınca, Ocak ayında bir % 35 daha zam yapılacaktır asgari ücrete diye düşünüyorsun, ve asgari ücret 2024 Ocak’ta 15.500 TL olacak. Diyelim sonra zam olmayacak ve 8 ay da 15.500 TL vereceksin maaş. Gelecek yıl öğretmenine 4 ay 11.500, 8 ay 15.500 vererek toplam 170.000 TL vermiş olacaksın. Öğretmen maaşın % 77 artmış olacak. 2 yıl öncesine göre ise, öğretmen maaşın yıllık 47.800’den 170.000 TL’ye çıktı ve bu % 356 demek! Giderlerinin % 50’si 3,5 katına çıktı!

Ha bu arada, öğretmen maaşının 47.800 TL’ye çıktığı ilk yıl zaten zarar etmiştin. Maaş giderin % 28 artmıştı. İlk yıl 100 TL için 16 TL açık verdin. İkinci yıl zaten tamamen zarardasın. Devlet sana diyor ki, gelecek sene de zararda olmanı istiyorum.

Ücret bu yılın mı gelecek yılın mı?

Bu durumda tüm özel okullar artık erken kayıt ücretleri ile bu yılın giderlerini karşılamaya başladılar. Normalde açıklanan bu rakamlar, senin bugünkü gelirinle ödeyeceğin rakamlar değil. Gelecek yılın ücretlerini 9 ay öncesinden belirliyoruz, TÜİK’in güvenilir enflasyon verilerine göre. Ama biz bugünkü gelirimizle bakıp diyoruz ki, bu rakamlar çok! Aynı durum üniversite ücretleri açıklandığında da olmuştu. O zaman da anlatmaya çalışmıştım. O gün, geçen yıl Haziran ayında 60.000 TL eğitim ücreti için “fahiş zam yapıldı” diyordu herkes, bugün aylık 6.000 TL’yi ödeme gücünüzle, Haziran 2022’de 6.000 TL ödeme gücünüz aynı mıydı? Enflasyonist ortamda yaşadığımızı unutuyoruz ve 6 ay — 9 ay sonrasının rakamlarını bugünkü gelirimizle değerlendirip yüksek olduğunu söylüyoruz.

Şu an açıklanan rakamları herkes gelecek yıl, Temmuz — Eylül itibariyle ödüyor olmayacak. Bir kısım ödeme bu yıl Ocak — Şubat gibi yapılacak ne yazık ki, yani açıklanan rakamların yarısı bu yıl yarısı gelecek yıl ödenecek, tamamı gelecek yıl olması gerekiyorken. Ama açıklanan rakamdan peşinat indirimi yapılıyor. Hatta üstüne üstlük, neredeyse kimse liste fiyatını ödemiyor. O indirimi bu indirimi diyerek herkese ya bir “indirim” ya da “burs” veriliyor.

Yukarıda anlattığım gelir — gider dengesi nedeniyle neredeyse tüm okullar şu anda gelecek yılın parasını alıp bu yılın ödemelerini yapıyor. Aslında erken kayıt gelecek yıl için alınan ücret değil artık ne yazık ki, bu yılın geliri. Herkes, 1 yıl geriden gidiyor, batsa batamıyor, bıraksa bırakamıyor, devretse devredemiyor.

Zaten 2 yıldır enflasyon hep düşüktü

Bir de diğer giderlere kısaca değinelim. Kitap ücretlerini değerlendirirken değerlendirelim bakalım, dolara endeksli kağıt fiyatları nedeniyle kitap maliyetleri ne kadar arttı? En son ne zaman basılı bir şey aldınız ve fiyatını gördünüz? Yemek ücretleri için istenen rakamları değerlendirirken bir düşünelim bakalım, 2 yılda gıda enflasyonu ne kadar arttı? Mutfak alışverişinizde rakamlar nasıl? Marketten ya da pazardan hiç 50 ya da 100 TL ile çıkabiliyor musun? 2 yıl önce nasıldı durum? Peki ya işyeri kiraları? Ev kiralarındaki gibi % 25 oran uygulanıyor zanneden var mı? Peki okul dediğiniz yeri ev gibi hızlı bir kararla taşımanız mümkün mü? Sizce 2 yıl önce 100 TL olan kira bugün kaç TL olmuştur? Yüzde kaç artmıştır?

Son 1,5 yıl içinde, elektrik, su ve doğalgaz giderleri 3 katına çıktı. Gıda fiyatları 2 katından fazla arttı. Kırtasiye giderleri de keza 2 katına yakın noktaya geldi. Bu giderlerin hiçbirini özel okullar belirlemedi.

Özel okul patronları sizce % kaç kar ediyordu? Aldığı paranın % 50’si kar değilse, battılar, cepten yemeye başladılar. Kar oranı % 50 olan özel okul varsa, ben bilmiyorum. Olsa olsa gider kalemi düşük, gelir kalemi yüksek dershanelerde marjlar bu seviyelerdedir. Okullarda % 10, % 20, hadi olsun % 30. Aşağıdaki tabloda görebilirsiniz ki ilk yıldan itibaren % 40 zarar etmeye başladılar bile. Hele bu yıl, kar etmeleri imkansız. İşte bu nedenle çeşitli çözümler buluyorlar.

Aşağıda tablo ile daha net anlatmaya çalıştım tüm bunları.

Haksız kazanç! Yan gelirler!

Bu satırları okurken birçok kişi aklından “Ama yemek fiyatlarını okullar AŞIRI, FAHİŞ zamlarla istiyor”, “kıyafet ve kitap satışından gelir elde ediyorlar” demeye başladı bile. Ben de diyorum ki, evet okullar bu zamları yapıyor, yoksa batacaklar! Aradaki farkı nereden çıkarmalarını bekliyorsunuz?

Ya da “Geçen yılın 3 katını istedi okulumuz” diye dolaşan sözleri düşünüyorsunuz. Neden? Çünkü 4’ten 5’e, 8’den 9’a geçerken ne % 36 ne % 65 zam sınırı yok.

Ya da, “Geçen yıl 1.sınıfa yazılanlardan istenenin 3 katını istedi okul” diyorsunuz belki de. Neden? Çünkü okulların aradaki farkı çıkarabilecekleri yerler bunlar.

Bu artışların genele yapılan, herkese yapılan zam olarak algılayınca da toplum daha büyük tepki veriyor. Yukarıdaki verilerle bir düşünün bakalım, devlet % 65 zam sınırı koymasa okullar kademe geçişine ya da yeni öğrenciye daha yüksek zam uygular mıydı? Herkese aynı % 100 zammı yapardı. Kademe geçişleri ve yeni kayıtlar okullar için en kritik sınıflar, isterler mi buradaki kayıt yenilemeyi riske etmeyi? İstemeyenler de burada fark istemiyor ama yemek ve diğer gelirlerden karşılamaya çalışıyor.

Yeni giren öğrenciler, ilkokuldan ortaokula ya da ortaokuldan liseye geçen öğrenciler, yemek ve kırtasiye gelirleri hatta kıyafet gelirleri, işte yukarıda anlattığım zararları çıkarmak için özel okulların elindeki yegâne araçlar. Bir de buna bu yıl “kurslar” eklenecek. Geçen yıl da yapan vardı. Ancak bu “ek gelir”lerin hiçbiri kurtarmayacak. Okulların toplam gelirinin içinde kitap % 10’u geçmiyor. Servis gelirleri zaten çok yüksek değil, aracınıza geçen yıl 6 TL’ye yakıt alırken bu yıl 20 TL’ye alıyorsunuz unutmayalım. Giyim için alınan ücret çok çok düşük, aradaki farkı kurtarmaya hiç faydası olmaz. Asıl kurtarıcı yemek gelirleri oluyor bu durumda. Gerçek “özel okul”ların ücretleri içinde yemek ücreti çok düşük kalıyor. Ancak tekerleği bir şekilde döndürmeye çalışan özellikle taşradaki okullar için yemek ücreti okul ücreti kadar oluyor.

Özel okulların son 3 yıllık örnek gelir gider değişimi

Sadece şunu anlatmaya çalışıyorum. Tam bir ticarethane olan, öğrenci ve veliyi gelir kapısı gören, öğretmene asgari ücreti bile verirken eli titreyen hatta bir kısmını elden geri alan, ulusal markanın marka değerine sığınmış ama kendisi tam bir ticaret insanı olan patrona sahip olan okullardan uzak durun, eleştirmek yerine öğrencinizi göndermeyin. Ama eğitime yatırım yapmış ve “doğal olarak” para da kazanmaya ve ayakta kalmaya çalışan özel okulları bunlarla aynı potaya koyup batırmayın. Hatta, eğer öğretmenine hakkını veriyorsa, öğretmenini mutlu ediyorsa, sahip çıkın! Özel okul öğretmenlerinin en az yarısı asgari ücretle can çekişiyor, unutmayın.

Dershanelere tepki gösteren oldu mu hiç?

Bir konunun daha altını çizmek gerekiyor; eğitim sektöründe asıl parayı kazanan dershaneciler, kurs merkezleri ve asla kimse tepki göstermiyor! Yine işini düzgün yapanlara ve eğitime katkı sağlayanlara helal olsun, yolları açık olsun. Ama önce bakın bakalım, ne kadar vergi veriyor kurs merkezleri? Öğretmenlerin ne kadarı kayıtlı, ne kadarı kayıt dışı çalışıyor? Öğrencilerin ne kadarı kayıtlı, ne kadarı kayıt dışı? Bahçe yok, yemek yok, sadece bina ve sınıflar var. Maliyet? Öğretmen. Başka? Peki dershane ücretleri ile özel okul ücretlerini hiç kıyasladınız mı? Dershanelere tepki gösteren var mı? Öğretmenlerin dershanelerde nefessiz çalışma şartlarını konuşan var mı? Neden konuşmuyoruz? Çünkü dershaneler çocuklarımızı dünyanın en önemli dönüm noktası sınavlara hazırlıyorlar! Hala o sınavla daha iyi bir geleceğe gidildiğine inanıyor musunuz?

Dershanelere kaçan öğretmenler

Dershanelerdeki bu yüksek gelir potansiyeli neye neden oluyor biliyor musunuz? Özel okulların “iyi”, “marka” öğretmenleri okulları bırakıp dershanelere geçiyor, çünkü birçok öğretmenine asgari ücretin biraz üstünde maaş veren dershanelerde “bazı” öğretmenler özel okullardaki kazançlarının 2–3 katı kadar kazanabiliyor. Bırakın transfer olmayı, kendi dershanesini açan yüzlerce öğretmen var son yıllarda. Yakın gelecekte özel okullarda “iyi” öğretmen bulmak daha da zorlaşacak, ki son yıllarda idealist ve başarılı öğretmen konusu her geçen gün artan bir sorun.

Eğitimli olmanın önemi! Öğretmen kalitesini arttırma ve işsiz öğretmen bırakmama yolunda önemli adımlar!

Üstüne üstlük, iktidar aldığı yeni ve harika bir kararla Formasyonu tüm bölümlerde eğitimin içine alarak, her yıl öğretmen adayı olacak mezun sayısını arttırmanın önünü sonuna kadar açtı. Atanmayı bekleyen 400.000’den fazla öğretmen varken, her yıl öğretmenlikler için 80.000 civarı mezun verip (Eğitim fakültesi değil, az miktarda formasyon alınan bölüm mezunları dahil) 40.000 civarı atama yapılırken, formasyonu yaygınlaştırarak ve kolaylaştırarak “öğretmen” kavramının içini daha da boşaltacak adımlar attı ve bu durum özel okul öğretmenlerinin maaşlarının artmasının önündeki en önemli engellerden biri. Daha az özel okul, daha çok atanamamış öğretmen, daha ucuz iş gücü!

Bu yıl sonunda ne yazık ki özel okul sayısı 10.000’in altına düşecek ve binlerce öğretmen işsiz kalacak.

Tüm bu yapılanlar; özel okulların günah keçisi ilan edilmesi, formasyon kararı, asgari ücrete % 55 zam yaparken memura % 30 zam yapılması, tamamı, eğitimli olmakla eğitimsiz olmak arasındaki farkın azaltılması ve eğitimin değersizleştirilmesi stratejisinin bir parçası.

Ve ne yazık ki, hedef şaşmış durumda, günah keçisi ilan edilen özel okullar üzerinden iktidar işin içinden sıyrılmış durumda.

Tek sorumlu Özel Okul Patronları! Vurun!

Ev fiyatları son 3 yılda ne kadar arttı? Kimse ne emlakçılara, ne müteahhitlere, ne inşaat şirketlerine şu an özel okullara gösterdiği tepkiyi gösterdi mi? Taşıt fiyatları ne kadar arttı? Araba galerilerine, taşıt üreten firmalara tepki gösteren oldu mu? Orada fiyatları belirleyen kim? Özel okullarda fiyatları bu şekilde belirleyen ya da belirlemek zorunda kalan kim?

Özel okul camiasının bu sürecin iletişiminde nasıl bu kadar yetersiz kaldığını da anlamış değilim ve şaşkınlıkla izliyorum. Veliler mağdur, öğretmenler mağdur, ama mağduriyeti yaratan özel okullar gibi görünüyor ve “korkudan” kimse sesini çıkaramıyor. Çok ilginç. Geçen yılki % 36 kararına sessiz kaldığında kaybetti özel okullar.

Son olarak şunun da altını çizmek gerekiyor, bugün içinde bulunduğumuz durumun sorumlusu özel okullar değil. Gıda fiyatlarını marketler arttırıyor. Stokçular ve aracılar fiyatları yükseltiyor. Okul ücretlerini özel okullar arttırıyor. Maliyetlerin artmasına neden olan, ekonomiyi kötü yöneten bir iktidar falan yok. Buna inanmayı tercih etmek yerine, yukarıdaki net hesabı herkes okuyup okutursa, eğitim camiasının “tamamına” “vurun kahpeye” demekten vazgeçip, sapla samanı ayırabiliriz ve eleştirilmesi gereken asıl noktaları görürüz umarım.

Kapanış notu: Bu yazıyı yazmama katkı sağlayan özel okul sahibi, müdür, çalışanı, öğretmeni, velisi arkadaşlarıma paylaştıkları değerli bilgiler için teşekkür ederim.

Edit: KRT TV’deki yorumum: https://www.youtube.com/watch?v=wkog9BHDdLk

Edit: Halk TV’deki yorumum https://www.youtube.com/watch?v=_OMeuycxgwo

Nur Erdem ÖZEREN

7 Ocak 2023 Cumartesi

--

--