Realizm Üzerine

Omerokten
3 min readMar 22, 2021

--

Edebiyatın en önemli akımıdır. Romantizm ve klasisizme başkaldırıdır ve o güne kadar ele alınmaktan çekinilmiş konular, hiç kullanılmayan yöntemlerle işlenmiştir. Temel amacı sanatı yapaylıktan kurtarmak, toplumsal bir kimlik kazandırmaktır. Klasikler olarak adlandırılan eserlerin ciddi çoğunluğu da bu akıma aittir. Fransa'da Flaubert, Balzac, Stendhal ve kimi kaynaklara göre Zola (ki Zola realist başlasa da natüralisttir) önemli realistlerdir. Rusya'nın önemli realistleri ise Tolstoy, Dostoyevski, Turgenyev, Gonçarov, Gorki ve Çehov'dur. İngiltere'de Dickens, Kuzey Avrupa'da Henrik İbsen, İrlanda'da James Joyce, Amerika'da ise Hemingway, Twain, Steinbeck ve Dreiser önemli temsilcilerdir.

Bu akımın en ünlü eserleri: Suç ve Ceza, Savaş ve Barış, İki Şehrin Hikayesi, Madame Bovary, Vadideki Zambak, Babalar Ve Oğullar, Kırmızı Ve Siyah, Oblomov, Ana, Altıncı Koğuş, Tom Sawyer, İnsanlık Suçu, Çanlar Kimin İçin Çalıyor ve Gazap Üzümleri diyebiliriz.

Bu akımın bizdeki temsilcisi ise Halit Ziya Uşaklıgil'dir. Mai Ve Siyah ve Aşkı Memnu en önemli eserleridir. Diğer isimler de Sabahattin Ali ve Sait Faik Abasıyanık'tır.

Felsefede realizm, tümel kavramların gerçek varlıklarına inanıyor diyebiliriz. İsminden de anlaşılacağı üzere gerçekçidir. Önemli temsilcileri Machiavelli, Hobbes vs Rousseau diyebiliriz. Bu isimlerin sözleri ile de iyice kavramaya çalışalım.

"İnsanlar genel olarak kötüdürler, bu nedenle de her türlü kötülüğü hak ederler." (Nicolo Machiavelli)

"İnsan, insanın kurdudur." (Thomas Hobbes)

"Devlet büyüdükçe, özgürlük de o oranda küçülür." (J. J. Rousseau)

Görüldüğü üzere, realistler acımasız gerçeklerden bahsetmekten çekinmezler. Gerçek doğrudur anlayışı hakimdir. Realizm çoğunlukla bir hata olarak karamsarlık olarak görülür. Fakat karamsarlık realizme terstir. Çünkü hayal değil plan, varsayım değil gerçeklik ön plandadır. Karamsarlık gerçeğin yapısını bozar. Bu açıdan determinizm ile iyi bir ilişki içindedir.

Felsefi akım olarak etkisi kalmasa da, bir bakış açısı olarak hala sağlamdır. Realizm şaşmaz bir yoldur.

Realizm bunlar dışında bir uluslararası ilişkiler kavramıdır. Her devlet kendi çıkarını gözetmelidir, rasyonel davranmalı ve kararları artılar ve eksilere göre almalıdır. Uluslararası ilişkilerde liberalizme göre de bunlar doğrudur fakat bu kararlar sadece bir milleti değil diğer milletleri de ilgilendiriyorsa bir armoni taşımalıdır. Hiçbir devlet kendi özgürlüğü için başka bir devletin özgürlüğünü kısıtlayamaz. Fakat realizm kökenlerini Hobbes'tan ve Saint Augustinus'tan aldığı için bir kaos ortamını doğurabilir. Liberalizm multipolarizmi, yani çok kutupluluğu savunurken, realizm tek kutupluluğu savunur. Gücün el değiştirmesinin savaş getireceğine inanırlar, ki bu da Thucydides'tendir. Dünyayı tek kutuplayarak gücü tek erkte toplamak isterler, bu mutlak doğruyu getirir derler, bu da Machiavelli'dendir. Bu güç isteği özgürlüğe de karşı gelebilir, bu sebepten mutlak özgürlüğü değil, kendilerince doğruyu yani gücü savunurlar. E. H. Carr, Morgentahu ve Kenneth Waltz'da daha yakın süreçteki önemli realistlerdir.

Resimde de ünlü bir realizm vardır. Üst sınıfları değil toplumu işlemek burada da temeldir. Renksiz ve donuk resimler daha yerine renkli ve gerçekçi resimler çizilmeye başlamıştır. Romantizmin çok sevdiği ay ışığı yerine gerçek ışığı yani güneş ışığını kullanmışlardır. Ancak bu anlatı size bu akımın resimlerinin bir fotoğraf gibi olduğu izlenimi vermesin, ressam bu akımda elinden geldiğince hayal gücünü kullanmalıdır.

En ünlü tablolar (Aşağıdaki resimler de aynı sıradadır.);
Jules Breton - İş Bitimi (The End of the Working Day)
Millet - Başak Toplayanlar (Des glaneuses)
Courbet - Ornans’ta Cenaze (Un enterrement à Ornans)

Akımın ismi Courbet’in "La Realisme" isimli sergisine dayanır.

Son olarak da Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nden, Halit Ayarcı'dan dinleyelim realizmi.

"Realist olmak hiç de olduğu gibi görmek değildir. Belki onunla en faydalı şekilde münasebetimizi tayin etmektir. Hakikati görmüşsün ne çıkar? Kendi başına hiç bir manası ve kıymeti olmayan bir yığın hüküm vermekten başka neye yarar? İstediğin kadar uzatabileceğin bir eksikler ve ihtiyaçlar listesinden başka ne yapabilirsin? Bir şey değiştirir mi bu? Bilakis yolundan alıkoyar seni. Kötümser olursun, apışır kalırsın, ezilirsin. Hakikati olduğu gibi görmek... Elinde bulunan bu mal, bu nesne ile, onun bu vasıflarıyla ben ne yapabilirim? İşte sorulacak sual."

--

--