Home Office E-Ticaret Yapmak. Yaşanmış Bir Hikayeden :)

Onur Kaplan
8 min readDec 29, 2017

--

Yaşadığınız şehir, okuduğunuz okul veya şu anda yaptığınız iş ne olursa olsun, her zaman aklınızın bir köşesinde, farklı birşeyler yapma fikri olabilir. Eminim ki çağımızın en likit uğraşlarından biri olan e-ticaret fikri, seçenekler arasında ilk sıralardaki yerini alacaktır.

Peki, bu en popüler fikri biraz daha cazip hale getiren “Evde E-Ticaret” düşüncesine ne demeli? Kulağa hiç de fena gelmiyor.

2015 yılında sevgili eşim için bir uğraş olması maksadıyla biz de kafamızdaki tilkilerden birine kulak verdik.

Bu iş eşimin de benim de kafamıza yatmıştı . Evlenirken yaptığımız gibi, bu işe girerken de sıfır sermayeyle başlayacaktık :) Şanslı olduğumuz taraf şu an ki mesleğimdi ( Frontend Developer & UI Designer). Yani e-ticaret işine başlamak için gerekli olan e-ticaret sitesine ve kurumsal kimlik çalışmalarına hiç para harcamadan sahip olacaktık :) Reklam stratejileri konusunda da az buçuk kafamın çalıştığını söyleyebilirim. Bu konuda da eşime, elimden geldiğince yardımcı olabilecektim. Böyle olunca bu işin ilk yapı taşlarını oluşturmak hiç de zor olmamıştı.

Bu yazıyı, kalıplaşmış “Türkiye’de E-Ticaret ….” bıdıbıdılarıyla doldurarak sıkıcı hale getirmek istemiyorum. Bu yüzden daha organik bir şekilde ve maddeler halinde bu işin prosedürlerinin ve izlenmesi gereken yolların ne olduğunu, naçizane paylaşmak istiyorum…

Aşağıdaki maddeleri sıralarken, hangi ürün veya ürün yelpazesine odaklanacağınızı ve hangi sektöre hizmet edeceğinizin bilincinde olduğunuzu varsayıyorum.

1- Şahıs da olsa Şirket Şirkettir…

Bu işi yasal bir şekilde, Türk Ticaret Kanununa ve vergi usullerine uygun bir şekilde yapmak için mutlaka bir şirket açmanız gerekiyor. Bir şahıs şirketi açma işini gözünüzde hiç büyütmeyin. Zaten bu işlemi siz değil muhasebeciniz yapacak. Tabiki bir ücret karşılığında:)

Bir şahıs şirketi açılış işlemleri için muhasebecinize ödeyeceğiniz ilk ücret ortalama 800 TL civarında olacaktır. İmza beyannamesi için notere de ortalama 100 TL civarında ödeme yapmanız gerkecek. İlk etapta yazıcı almak zorunda değilsiniz ama “Yıl olmuş 2017 siz faturaları hala elle mi kesiyorsunuz?” laflarını yememek için bir yazıcı şart. Tabi bu yazıcının yazması gereken fatura koçanları için de bir matbaaya selam vermeniz gerekecek. Ama bu matbaanın Vergi Dairesi anlaşmalı matbaa olması gerekiyor. Anlaşmalı Matbaa listesine bu linkten ulaşabilirsiniz. Faturalar için de bastırdığınız koçan sayısına göre minimum 500 TL civarından bir para çıkacaktır. Açılış işlemi, muhasebecinizin başvurusu sonrasında bir kaç gün içerisinde tamamlanmış olacaktır.

Not: Muhasebeciye her ay ortalam 300 TL civarında defter tutma ücreti ödemeniz gerekeceğinden bu tutarı aylık sabit giderler hanenize yazabilirsiniz.

2- Evinizin Bir Odasını Veya Odanızın Bir Köşesini Ofis Olarak Kullanabilirsiniz.

Fotoğraf Vadim Sherbakov üzerinde Unsplash

Yasal prosedürler gereği, home office çalışanların, bu işi evinde yapacağını, vergi dairesine beyan etmesi gerekiyor. ( Muhasebeciniz bu beyanı açılış işlemleri esnasında yapacaktır. ) Şirket açılış işlem başvuruları yapıldıktan sonra, ofis adresi olarak verdiğiniz evi teftiş amaçlı olarak vergi dairesinden kontrole geliyorlar. Evinizin hangi bölümünü ofis olarak kullanacağınızı, varsa bilgisayarınızı ve yazıcınızı v.s göstererek prosedürel gereklilikleri yerine getirmiş oluyorsunuz.

Not: Yaşadığınız evde ofis olarak kullanacağınız alanın kira bedelini de belirleyip vergi dairesinden gelen arkadaşlara bildirmeniz gerekiyor. Stopaj vergisi işlemleri bu kira bedeli üzerinden hesaplanacaktır.

3- Şirket Olayı OK. Hadi Artık Biraz da Ticaretimize Bakalım.

Artık vergisini vermeye hazır ve yasal olarak vergi dairesi tarafından tanınan bir kişisiniz. Peki bu ticareti nasıl yapacaksınız? Satmak istediğiniz ürünün teminini ve stok işlemlerini nasıl organize edeceksiniz? Bu soruların cevabın daha şirketi açmadan önce biliyor ve organizasyonu da ona göre yapıyor olmalısınız. Aslında bu, çok daha geniş bir kapsamda anlatılması ve üzerinden daha çok durulması gereken bir konu, fakat bu yazının asıl amacını çok da odağı dışına çıkarmadan özet geçmek istiyorum. Yani satacağınız ürünü bir kaynaktan temin edebiliyor olduğunuzu ve stoklu ya da stoksuz bir şekilde transferini yapacak aşamaya geldiğinizi varsayıyorum.

4- E-ticaret Sitesi Kurmak

Yaklaşık 9 yıldır e-ticaretle içli dışlı olmuş, bu sektörün gelişimini yakından takip etmeye çalışan biri olarak, e-ticaret sitesi açma sürecinde yapmanız gereken şeyleri naçizane listeliyorum.

Yazılım işlerinden az buçuk da olsa anlıyorum diyorsanız;

  • Kesinlikle “Özel bir yazılımım olsun” serüvenlerine girmeyin. Bunun fikri bile maça 3–0 geride başlamanıza sebep olur. İnternette onlarca popüler open source e-ticaret yazılımı varken, kendi özel yazılımım olsun fikrine kapılmak hem ciddi bir maliyet olacaktır, hem de bitmek bilmeyen site geliştirme işlemleriyle zamanınızın büyük bölümünü boşa geçirmiş olacaksınız.
  • Open source, yani açık kaynak kodlu (Ücretsiz) popüler e-ticaret sistemlerinden aklıma gelenler şunlar: Magento, Shopify, OpenCard, X card, PrestaShop, WooCommerce. İnternette aratırsanız bunların dışında onlarcasına daha rastlayabilirsiniz. Bu sitelerin kurulumu ve entegrasyonu oldukça kolaydır. Bu sistemlerin arkasında belli komüniteler olduğu için bir çok testten geçmiş ve bir çok modül geliştirilmiştir. Ayrıca basit bir hosting paketi alarak sitenizi kolayca yayınlayabilirsiniz.
  • Siteye yatırım yapmak istiyorsanız yazılım yerine tasarıma ayırın bu bütçeyi. Yukarıda sıraladığım sitelerin tümü yazılım anlamında oldukça yeterli ve başarılıdır. Tek yapmanız gerken bu yazılım şablonlarına profesyonel bir tasarım giydirmek olacaktır. Tasarım için de bütçeyi minimum seviyede tutmak istiyorsanız onun da bir çözümü var; Themeforest.net. Bu siteden oldukça profesyonel e-ticaret temalarını yaklaşık 50–99 $ arasında satın alabilirsiniz. Karar verdiğiniz open source sitenin kurulumu ve hatta tasarımın giydirilmesi işlemleri için de internette hizmet veren yerli veya yabancı çok sayıda site var. Bu platformlardan ucuza hizmet satın alabilirsiniz. Eğer yabancı dilinize güveniyorsnız UpWork, Freelancer gibi global hizmet kiralama sitelerinden, işin ehli kişilere ulaşabilir ve hizmet alabilirsiniz. Ya da internetteki kaynaklardan bu işlemleri kendiniz yapmayı deneyebilirsiniz.

Yazılım işlerinden hiç anlamam diyorsanız buyrun size yazılım kiralama modeli ;

  • Kesinlikle “Özel bir yazılımım olsun, bunun için bir firmaya veya bir yazılımcıya kendi sitemi yazdırayım” serüvenlerine de girmeyin :) Yazılımdan ve koddan hiç anlamadığınızı varsayarak, size yazılım kiralama modelini öneriyorum.
  • Ülkemizde çok sayıda e-ticaret yazılım firması mevcut. Aklıma ilk gelenler şunlar: İdeasoft, Ticimax, Kobimaster, Neticaret . Biraz daha araştırırsanız daha fazlasına ulaşabilirsiniz, ben en popüler olanları yazmak istedim. Bu sistemlerin çalışma prensibi genellikle aynı. Her yıl yazılım kiralama ve hosting bakım ücreti gibi ücretler alarak e-ticaret işi yapmanızı olanak sağlıyorlar.
  • Bu kiralama modellerini kullanmanın avantajları olduğu gibi ufak tefek dezavantajları da bulunuyor. Fakat bu dezavantajlar sizin satış yapmanıza engel olacak seviyede problemler değil. Bu konuya başka bir zaman daha geniş çapta yer vermeyi düşünüyorum.

5- Pazaryerinde Mağaza Açmak

Ve tabiki her e-ticaret erbabının baş belası ama olmazsa olmazı pazaryeri modeli. Pazaryeri modeli denince akıllara gelen ilk 3 platform
Gittigidiyor, N11 ve Hepsiburada (Hepsiburada.com 2016 yılının ilk aylarında pazaryeri modeline geçti). Ama bunların haricinde ePttAVM ve Sanalpazar da işlem hacmi anlamında o kadar büyük olmasa da aynı iş modeline sahipler.

Pazaryerinde mağaza açmak başlı başına bir konu ve bu konuyu internetten araştırıp, işleyişleri hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Ben sadece bu modelin size sağladığı avantajları ve sinirlerinizi bozacak kıvamdaki dezavantajlarını eşimin yaşadıklarından tecrübe edindiğim kadarıyla aktarmak istiyorum.

Avantajları;

  • Bu platformlar hemen hemen her internet kullanıcısı tarafından bilinen markalar olduğu için işlem hacmi ve satış sirkülasyonu kendi sitenizinkinden çok daha hızlı ve büyük olmaktadır.
  • Stoğu kabarmış ürünlerinizi hızlıca tüketmek istiyorsanız, fiyatını makul bir seviyeye çekip kısa sürede hedefinize ulaşabilirsiniz.
  • Kendi sitenizin reklamı için ayıracağınız zaman ve bütçe, pazar yerine göre daha çok olmasına rağmen, geri dönüşüm oranları daha düşüktür. Bu yüzden kendi sitenizden reklam vermek daha maliyetlidir.
  • Pazar yeri firmalarının kargo firmalarıyla yaptığı özel anlaşmalar ve kampanyalardan yararlanarak gönderi maliyetleriniz düşürebilir ve kargoların merkezi operasyonuna entegre çalışabilirsiniz.

Dezavantajları;

  • Pazaryeri modelinde bir malın birden çok satıcısı olduğu için, yüksek tansiyonlu rekabete maruz kalırsınız.
  • Fiyat politikanızı belirlemede sizden çok, bu sistem daha etkili olur.
  • Bu model ilk bakışta hem satıcıyı hem de alıcıyı korumaktadır fakat işin içine girince alıcıyı daha çok koruduğunu göreceksiniz. Keyfi iadeler ve sipariş iptallleri kendi sitenize göre daha çok olmaktadır.
  • Pazaryeri sitelerinin satıcı değerlendirme sistemindeki eksiklikler çoğu zaman tüm uğraşlarınızı boşa çıkarabilmektedir. Örneğin kargo firmasının yaptığı bir hata bile müşteri tarafından sisteme yapılan olumsuz puandan dolayı doğrudan sizin mağaza puanınız etkilemekte ve ürün sıralamalarınızdaki seviyeniz düşebilmektedir. Puanlama kısmında olumsuz puanı mağazaya mı yoksa kargo firmasına mı verdiği ayrımı olsa aslında çok daha şeffaf olur. Ben bir örnekle geçiştirdim ama buna benzer çok sayıda mantık hatası var.
  • Bazen bu sitelerin yaptığı politika değişiklikleri doğrudan sizin satışlarınızı etkileyebilmektedir.
  • Bu sitelerin anasayfa ve kampanya yönetimi pek de şeffaf olmayan şekilde işleyebilmektedir. Büyük satıcılarla özel anlaşmalar, günün fırsatı gibi bölümlere dahil olmak için cebelleşmeler v.s gibi can sıkıcı durumlar olabilmektedir.
  • Bu maddelere çok daha fazlasını ekleyebilirim ancak pazar yeri kavramına çok hakim değilseniz, aslında ne demek istediğimi anlayamayabileceğinizi düşünüyorum ve daha fazla uzatmak istemiyorum.

6- E-Ticaretin Ömür Törpüsü KARGO!

Bu işe girerken çok fazla hesaba katılmayan ve üzerinde çok durulmayan konulardan bir olan kargo, aslında bu işin en önemli kalemlerinden biri. Binbir türlü emekle elde edilmiş bir siparişin, özene bezene paketlenerek kargo firmasına teslim edilmesi sonrasında o paketin müşterinize sağlam ve tam zamanında ulaşması, satıcılar için anlamsız bir mutluluk kaynağı olabilmektedir. Anlamsız diyorum çünkü zaten normalde olması gerken bu. Yani kargo firmasının sizden aldığı ürünü müşterinize sağlam ve zamanında ulaştırmalıdır.

Türkiye’de malesef kargo firmalarının çoğusu vermiş oldukları kalitesiz hizmetten dolayı hem satıcıyı hem de alıcıyı mağdur etmektedir. Üzerinde “KIRILABİLİR” ibaresi olan paketlerin kargo personeli tarafından hiç umursanmadan fırlatılması mı dersiniz, “Kargonuzu getirdik ama evde yokdunuz.” bahaneleriyle alıcıları kendi şubelerine getirmeye zorlamaları mı dersiniz. Daha nice olumsuz davranıştan dolayı bir anada kargo firmaları şirketinizin korkulu rüyası haline gelebilmektedir.

Ama tüm kargo firmalarını aynı kefeye koymak, işini düzgün yapan kargo firmalarına haksızlık etmek olur. Kötü hizmet veren firmaları buradan parmakla gösterip tepki çekmek yerine, bu işi layıkıyla yapan kargo firmasını örnek göstermek daha doğru olacaktır. Açıkça söylemek gerekirse UPS Kargo bu ülkede en iyi hizmeti veren ve işini layıkıyla yapmaya çalışan firmalardan birisi. Fiyat olarak diğer kargo firmalarından biraz daha pahalı olmasına rağmen verdiği hizmete değer diyebileceğiniz bir firma.

7- Satış Stratejileri Ve Kampanyalar

Bu bölümde birşeyler yazmak gereksiz olacaktır. Bundan sonrası tamamen sizin ticari zekanıza, marka değeriniz için yapacağınız yatırıma ve hiç korkmadan deneyeceğiniz alternatif satış stratejilerine kalmış.

Ticaret yapmak zevkli bir iş. Ama bu işi de her işte olduğu gibi ciddiye almazsanız ömrünün uzun olmayacağından emin olabilirsiniz.

Eşimin şirket serüvenin sonunu merak ediyor musunuz?

Yaklaşık 2 ay önce eşim şirketini kapatmak zorunda kaldı :)

Yanlış anlaşılmasın, zarar ettiği veya başarısız olduğu için değil, bir çocuğumuz daha olduğu için :) İkinci çocuktan önce eşim tek başına tüm işlerin üstesinden gelebiliyordu ancak ikinci çocuktan sonra bu işe ayırabileceği zaman kalmamıştı diyebilirim. Ben de özel bir şirkette çalıştığım için, eşime akşamları ve sadece hafta sonları destek olabiliyordum. Hal böyle olunca çocuklara ayırması gerken zamanın daha değerli olduğunu düşünüp kapatma kararı aldık.

Şirket aktif olduğu süre içerisinde yaklaşık 1.500 adet fatura kesmişti. Şimdi girip kontrol ettiğimde Gittigidiyor mağazası üzerinden 1067 adet şatış yapıldığını görüyorum. Muhtemelen geri kalan satışlar da kendi sitemiz, N11 ve Hepsiburada’da bulunan mağazalar üzerinden yapılmıştır.

Eşimin yaptığı işte herşey mali açıdan çok şeffaf olduğu için ve tüm ürün satışlarının faturası kesildiği için, hiç bir çekincem olmadan bu paylaşımda bulunmayı çok isterdim faka online ön muhasebe programı olan Paraşüt’ün aboneliği de bittiği için detaylı raporlara ulaşamıyorum. Yoksa bu rakamları da sizlere ışık tutması maksadıyla paylaşmak isterdim.

Eşimin e-ticaret serüveni böylece bitmiş oldu :)

Konu hakkında bilgi sahibi olmak için yaklaşık 9 dakikasını bu yazıyı okumak için ayıran arkadaşlara 3-5 piksel de olsa faydam dokunduysa ne mutlu…

Kafanızdaki tilkilerin, size cesaret vermesi dileğiyle…:)

--

--