Girişimciliğin Teoriği

Onur Yarar
2 min readFeb 17, 2017

--

Ülkemiz beşeri kaynağının sanırım en büyük eksikliği teorik çalışma yoksunluğudur. Aklımıza gelen fikirleri -birer harika dahi olsalar-, gerekli teorik çalışmaları, temel analizleri ve planlamaları yapmadan hayata geçirmeye, pratiğe uygulamaya çalışmak bütün girişimciler için en temel sorun olarak ortada durmaktadır. Her ülke ve insan grubunda görülebilen bu temel sorun, kahir ekseni ve kültürel altyapısı itibariyle ülkemiz insanında çok daha büyük oranda baş göstermektedir.

Belirli periyotlar dahilinde sizlere; teorik çalışma gereksinimlerinden ve teorik çalışmaları basitleştirip ulaşılabilir kılan kaynaklardan bahsetmeye çalışacağım. Böylelikle kendi adıma kuru bir retorikten çok öte gidemeyen “Girişimcilik Ekosistemi” kavramına da bir değer kazandırmış olmaya çalışacağım.

Yazının giriş kısmının, okuyan ağızlarda pesimist bir tat vermesi ülkemizde çok kaliteli ve başarılı işlerin yapılmadığı anlamına gelmez. Elbette ki niyetim olumsuz bir tablo çizerek deneme fırsatının önüne duvar örmek veya girişimci ruhları üç boyuta hapsetmeye çalışmak değil. Tam aksine niyetim, girişimcilerin, ileride çok büyük motivasyon kaybına ya da krizlere neden olabilecek durumları, işin en başında, basit planlar yaparak ya da önlemler alarak engelleyebilecek oldukları konusunda farkındalık oluşturmak.

Üç paragraf hacmindeki girişimcilik merkezli lafazanlıktan sonra gelelim asıl konumuz olan Girişimcilik Temelindeki Teorik Çalışmalara…

Bir girişimin teorik planında üç ana kontrol noktası vardır. Ölçülebilir olmak, ölçeklenebilir olmak ve sürdürülebilir olmak. Bu üç kontrol noktası, bir fikrin ve sonrasında bir girişimin hayat yolculuğunun turnusol kağıdı hükmündedir. Herhangi bir fikir ya da girişim; sayısal verilerle ifade edilebilecek analitik bir çerçeveye oturtulmamışsa gelişmelerini izleyemez, gözlemleyemez ve bu sonuçlardan rasyonel bir analiz yapamazsınız. Bütün hedefleri ve planları üstünde taşıyacak olan ana iskelet yapı, girişimin büyüme potansiyeli ve hedefleri doğrultusundaki veriler gözetilerek yapılandırılmadıysa, hantallaşmak ve hantallaşmanın malum doğal sonuçları kaçınılmaz bir nihayet olarak karşımıza dikilecektir. Son olarak, -belki çok klişe olacak ama- bir girişimi hayatta tutabilmek, onu dünyaya kazandırmaktan çok daha zordur. Kendimize ve dünyaya armağan ettiğimiz/edeceğimiz herhangi bir girişimin ömür kodunun kelebek olduğunu bilip onu en azından ömür kodu kaplumbağa olanlar ligine sokmanın girişimci olarak temel görevimiz olduğunu bilmeliyiz.

Her bir girişim; kendini, işlerini ve metotlarını hem de her aşamada, “Ölçülebilirlik” “Ölçeklenebilirlik” ve “Sürdürülebilirlik” kontrol noktalarıyla test etmelidir. Bunun en basit formülü; yaptığınız, planladığınız her iş ve adıma bu üç başlığı kontrol etmenize olanak sağlayan sorular sorarak ilerlemek.

Ünlü bir Türk düşünürün dediği gibi “Sonunu düşünen Girişimci olamaz!” diyerek herkese iyi girişimler diliyorum.

--

--