Moskova Klasikleri
İçinden geçen nehirden adı alan, büyüleyici bir şehir Moskova. 10. yüzyılda Slav ırkı tarafından 7 tepe üzerine kurulan, kısa süre içinde dünya medeniyetlerin en önemli finans, sanat, ticaret merkezleri arasına girmeyi başaran güçlü ve mağrur bir şehir. 13. yüzyılda Rusya’nın geri kalanı ile uğradığı Moğol istilasından 15. yüzyılda III. İvan’ın yönetime gelmesiyle zaferle çıkan; o tarihte başlatılan renovasyon ve yeniden yaratma çalışmalarıyla bugünkü estetik görünümüne kavuşan Moskova. Şehir o kadar etkileyici ki, adım başı karşına nefis bir gotik bina, saray, katedral, kilise, çan kulesi, köprü, heykel çıkması kaçınılmaz. Kuzeyinden güneyine 40 km; doğusundan batısına yaklaşık 30 km uzunluğunda gerçek bir metropol. Bu nedenle Moskova’nın klasik sembollerini 10 maddeye sığdırmak da imkansız. Ama sınırlı günün varsa en azından en iyi 10’u görerek; yüzyıllar öncesinin Moskova’sına, zamanda yolculuk yapabilirsin.
1. KIZIL MEYDAN
Moskova’nın klasiklerine başlamak için ilk durak. Bir diğer adı ¨Kremlin Meydanı¨. Moskova’nın temellerinin atıldığı rivayet edilen bu ünlü meydan tam 73 bin metrekare. Ve tarihe yön veren devlet adamlarının, sayısız edebiyatçının, filozofun, düşünürün içinden geçtiği, ilham aldığı, dünyanın en önemli meydanlardan biri. İsmine dair bir kaç farklı rivayet var. İlki; Kızı kelimesi yani ¨KpacHo¨ Rusça’da güzel anlamında kullanılıyor. Dolayısı Kızıl Meydan da ¨Güzel Meydan¨ demek. İkinci rivayet 17. yüzyılda meydanı çevreleyen binaların ahşap olması nedeniyle sürekli çıkan yangınlardan sebep Çarı’ın meydana Kızıl adını vermesi. Son rivayet de zamanında çok kanın döküldüğü bir meydan oluşundan. Şimdilerde görkemin ve etkileyiciliğin merkezi Kızıl Meydan. Çünkü tam ortasında durduğunda arkanda kırmızı tuğla duvarları ile Kremlin sarayı, sağında renkli kuleleri ile Aziz. Vasili katedrali, karşında rustik taş işçiliği, çelik ve cam ile inşa edilmiş 120 yıllık alışveriş merkezi GUM ve solunda yine kırmızı renkli Moskova Tarih Müzesi bulunuyor. 15. Yüzyılda Rusya’yı Moğol işgalinden kurtaran III. Ivan’ın Kremlin Sarayı’nın çevresine ünlü kırmızı surları ördürmesi ile bir meydan görünümü alan alan; tarih boyunca idamlara, gösterilere, geçit törenlerine, olimpiyat meşalesinin getirilişine ve mitinglere sahne olmuş. 16. yüzyılda yapılan bir hendekle güney bölüm meydandan ayrılmış ve yapılan tribünlerle idam cezalarının infaz edildiği bir arena haline dönüştürülmüş. Neyse ki bu arena ve Kremlin’i 2’ye ayıran tuhaf hendekler 1812’de yıkılmış. 1930 yılında tüm taşları yenilenen meydanda bugün Rusya’nın en önemli iki kutlaması yapılıyor: 1 Mayıs İşçi Bayramı ve 7 Kasım Ekim devrimi. Ulaşım: Kremlin meydanı Moskova’yı bir daire olarak düşünürseniz, dairenin tam kalbinde yer alan bir odak noktası. Yürüyerek de rahatlıkla ulaşabileceğin gibi Meydanın çevresinde bulunan pek çok metro istasyonundan birini de tercih edebilirsin. Metro: Biblioteka Lenina (kırmızı hat üzerinde) ve Alexandrovsky Sad (gri hat üzerinde)
2. AZİZ VASİLİ KATEDRALİ
15. Yüzyıl sonlarında, III. İvan’ın Rusya’yı Kazak ve Moğol işgalinden kurtarışının anısına inşa edilen dünyada eşi benzeri olmayan mimarisi ile Moskova’nın hatta Rusya’nın simgesi haline gelmiş Kremlin Meydanı’ndaki ünlü katedral. Yaygın bir şekilde Kremlin Sarayı ile karıştırılsa da Moskova’ya gittiğinizde ikisinin yan yana ancak birbirinden çok farklı muhteşem yapılar olduğunu anlıyorsunuz. 1550 yılında yapımı başlayan katedral 1560 yılında tamamlanmış. Bakmaya doyamadığın katedrali tasarlayan İtalyan baş mimar Barma’nın hikayesi de oldukça acıklı. Rivayete göre Katedrali inşa ettiren III. İvan yapının tamamen bitmesini bekliyor ve ortaya çıkan şaheseri o kadar beğeniyor ki; katedrali çizen baş mimarın oracıkta gözlerini oyduruyor. Bir daha hiç bir ülkenin, hiç bir şehrine bir benzerini yapamasın diye. (Korkunç İvan ismi de buradan geliyor olsa gerek). 11 bölüm ve 8 kubbeden oluşan Aziz Vasili Katedrali’nin her bir kubbesi farklı bir zaferi simgeler. Yapıldığı tarihte her birinin som altın olduğu rivayet edilen kubbeler 1670 yılından sonra farklı renklere boyanmış. Bugün her biri ayrı renkte, hepsi farklı boyda, hepsinin kubbesi yuvarlak sarmal biçimde. En yüksek kubbe ise altın yaldızla kaplı. Ulaşım: Aziz Vasili Katedrali Kremlin Meydanı’nda yer alıyor. Moskova’yı bir daire olarak düşünürseniz, Kızıl Meydan dairenin tam kalbinde. Yürüyerek de rahatlıkla ulaşabileceğin gibi Meydanın çevresinde bulunan pek çok metro istasyonundan birini de tercih edebilirsin. Metro: Biblioteka Lenina (kırmızı hat) ve Alexandrovsky Sad (gri hat); Kremlin Meydanı’na ve Katedral’e en yakın metro istasyonları.
3. KREMLİN SARAYI
¨Kremlin¨ kelimesi Rusça’da ¨kale¨, ¨hisar¨, ¨şato¨ anlamlarına geliyor. Ve çoğu tarihi Rus kentindeki sarayların geneline bu isim veriliyor. Ancak tabi en ünlüsü, güney ucu Moskova Kızıl Meydan’a. bakan 28 hektar genişliğindeki Moskova Kremlin’i. Türkçe tabirle ¨Kremlin Sarayı¨. 1156 yılında ahşap olarak yapılan Kremlin Sarayı, 1238 yılında Moğol işgali sırasında büyük bir yangına maruz kaldı. I5. yüzyıl başında III. İvan ile Moğol işgalinden kurtulan Moskova, artık tüm Rus Prensliklerinin bir arada bulunduğu bir merkez haline getirilmek isteniyor. Bu düşünceden hareket eden III: İvan; Rus mimarlar ile İtalyan’ın ünlü mimarlarını bir araya getiriyor ve. yeni bir Kremlin sarayı yapılması emrini veriyor. Böylece bugünkü Kremlin’in ilk projesi 15. yüzyıl başında, dönemin ünlü Rus Mimarı ¨Konstantin Tan¨ ve İtalyan mimarlar tarafından Bizans-İtalyan mimari anlayışı ile çiziliyor. Sarayın sınırları; 1487 yılında Beklemişhev Kulesi; 1490’da da Aziz Nikola ve Aziz Flor kapılarının eklenmesi ile iyice genişliyori. Tarihte korkunç İvan olarak da anılan III. İvan’dan itibaren Rusya’da tahta geçen tüm çar ve çariçeler taçlarını Kremlin’de yapılan törenlerle giyiyor. İçine eklenen katedraller, 1600’de Büyük İvan Çan Kulesi’nin yapımı, 1849 yılında biten Bolşoy Sarayı, 1934’te tamamlanan Kremlin Tiyatrosu ve 1961’de yapılan Kongreler Sarayı ile Moskova Kremlin’i bugünkü muhteşem şekline erişiyor. 1918 yılındaki Rus devrimine dek kraliyet sarayı olarak görev yapan Kremlin; aynı zamanda tarih boyunca Rusya’nın dini merkezlerinden birisi olmuş. Bugün, Kremlin’in en önemli salonu olan Georgiyev; halen ülkenin idari merkezi olarak kabul görüyor. Moskova’yı ziyaret eden devlet başkanları bu salonda kabul ediliyor, hayati kararlar bu salonda alınıyor. Kremlin Sarayı’nın tamamını gezmenin imkanı yok. Ki zaten böyle bir izin de yok. Ancak, saray sınırları içindeki ¨Kraliyet Mezarlığı¨, Kraliyet Ailesi mensuplarına ait sanat eserleri ile donatılmış ¨Hz Meryem’in Göğe Yükseliş Kilisesi¨, Korkunç İvan’ın tacının sergilendiği ¨Bildiri Kilisesi¨, görkemli ¨Çan Kuleleri Kompleksi¨ ve aklını başından alacak ¨Devlet Mücevher Fonu Müzesi¨; ziyaret etmen gereken bölümler. Ziyaret: Kremlin Sarayı; Perşembe hariç, haftanın her günü 10.00–17.00 saatleri arasında ziyarete açık.
4. BÜYÜK İVAN ÇAN KULESİ
Bir zamanlar Rusya’nın en yüksek yapısı kabul edilen Kule’nin yüksekliği 81 metre. Dünyanın en büyük çanı olan ¨Çar Çanı¨ ise ilginçtir ki; çan kulenin içinde değil yanında. Çünkü ağırlığı 202 ton, uzunluğu ise 6,5 metre olan bu çan dünyanın en büyük çanı. Dolayısı ile kuleye daha küçük bir çan yerleştirilmiş ve Çar Çanı hiç çalınmamış. 1737 yılında demiri döküldükten hemen sonra çıkan yangında büyük bir parçası kopan çanın hemen ötesinde ise 16. Yüzyıl dökme sanat eseri 40 tonluk Çar Topu yer alır ancak bu Çar Topu da hiç kullanılmamış. Ulaşım: Büyük Ivan Çan Kulesi’ne Kızıl Meydan’dan ulaşabilirsin.
5. LENİN’İN MOZELESİ
Bir dönem dünyanın en güçlü cumhuriyetler birliği arasında yer alan, Türkçede ¨demir perde ülkeleri¨ olarak da anılan SSCB’nin kurucusu Vladimir Lenin’in Mozolesi, 15 ay süren renovasyonun ardından bu yıl Mayıs ayında ziyarete açıldı. 1924 yılından bu yana Kızıl Meydan üzerinde bulunan Mozole; siyah ve kırmızı granitten inşa edilen piramit biçiminde bir yapı. Mozolenin en önemli özelliği 1924 yılında ölen ve ölümünün 56. Gününde mumyalanan Lenin’in mozolenin içindeki cam fanusunda yatması! Ziyaret: Pazartesi ve Cuma günleri kapalı olan Mozole; haftanın diğer günleri, 10.00–13.00 saatleri arasında ziyarete açık. Adres: Kızıl Meydan, Moskova.
6. BOLŞOY TİYATROSU
Bolşoy, dünyanın en ünlü opera, bale ve tiyatro binalarından biri. Tıpkı Milano’daki ¨La Scala¨ ve Paris’teki ¨Grand Opera¨ gibi. 1805 yılında yanan Petrovka Tiyatrosu’nun yerine, aynı adlı meydana 1825 yılında yılında inşa edildi. Bolşoy Tiyatrosu’nun projesi ünlü Fransız Mimar ¨Joseph Bove¨ tarafından çizilmiş. Alınlığındaki ¨Güneş Arabasına Binmiş Apollon¨ heykeli (Quadriga); Rus heykeltraş Pyotr Klodt tarafından yapılıp özel bir vinç yardımıyla, günler süren çabalar sonucu alınlığa yerleştirilmiş. Bugün sadece Rusya’nın değil, dünyanın en önemli sahneleri arasında yer alan Bolşoy; opera sanatçısı Fyodor Şalyapin, Galina Vişnevskaya; balerin ve baletler Galina Uanova, Mihail Barışnikov ve Maris Liepa gibi dünyaca ünlü isimleri yetiştirmiş. Sırf bu nedenle bile Rusların 100 rublelik banknotlarını süsleyen Bolşoy’da sahne almak; Rus sanatçılarının kariyerlerinin en önemli noktası olarak görülüyor. 1805’teki yangından sonra bir de 1853 yılında büyük bir yangın daha geçirdi. Bu muhteşem sahne bugün bir daha hasara uğramaması için gözle görülmeyen son sistem yangın alarmları ve dijital söndürücüler ile donatılmış durumda. Bolşoy aynı zamanda Rusya’nın en büyük sanat endüstrisi konumunda. Öyle ki; sanatçılar ve sanat yönetmenleri arasındaki korkunç kıskançlık, mücadele ve Rus Mafyasının bir gözünün Bolşoy’un üstünde olması; geçtiğimiz Temmuz ayında ünlü sanat yönetmeni Sergey Filin’in kezzaplı saldırıya uğraması ile doruğa ulaştı. Ulaşım: Kızıl Meydan’dan yürüyerek kısa sürede Bolşoy’a ulaşmak için Mokhovaya Caddesini takip etmen yeterli. Metro: Teatralnaya İstasyonunda inip Bolshoi Theatre çıkışını bulman gerekiyor.
7. DEVLER MÜCEVHER FONU MÜZESİ
Kremlin Sarayı içinde yer alan Müze, 1719 yılında, dönemin Rus Çarı Büyük Petro tarafından kraliyet ailelerinin mücevherlerinin kendilerine ait değil; imparatorluğa ait olduğunu simgelemek ve Rusya sınırları içerisinde kalmalarını sağlamak amacıyla kurulmuş. İlk olarak ¨Mücevher Odası¨ ismi ile St. Petersburg’daki Kış Sarayı içinde açılan Müze; 1914 yılındaki Alman istilasından kaçırılmak için daha güveli olan Kremlin Sarayı’nın içine nakledildi. Müzedeki mücevherler Kremlin’e savaş sebebiyle büyük bir gizlilik içinde ve oldukça zorlu bir yolculukla taşındı. Müzede Rus İmparatorluğu’nun ¨büyük tacı¨, dünyanın en ünlü mücevher süsleme dâhisi ¨Faberge Yumurtaları¨, dünyanın en büyük safir taşı ve ünlü ¨Orlov Elması¨ gibi efsanevi mücevherler bulunuyor. Ziyaret: Müze, Perşembe günleri hariç, saat 10.00 – 17.00 saatleri arasında ziyarete açık. Adres: Kızıl Meydan, Kremlin Sarayı, Moskova.
8. KURTARICI İSA KATEDRALİ
1872 yılında Ruslar’ın Napoleon’a karşı kazandığı zaferin anısına, Bizans mimarisinin etkisinde kalarak projelendirdiği Katedral; 1883 yılında kutsanarak halka açılmış. Bu görkemli yapı; hem dünyanın en büyük Ortodoks ibadethanesi olup hem de Rusya’da halka bağışlanan ilk katedral olma özelliğini taşıyor. 1931 yılında Stalin’in din karşıtı politikası sebebiyle yıktırılan Katedralin som altın kubbeleri ve içerisindeki değerli altın fresk ve ikonalar devlet hazinesine aktarıldı. Üstelik bu güzel katedralin yıkımından oluşan ucubik, boş çukura, ucubik bir yüzme havuzu yapıldı. Rusya’nın Ortodoks cemaati bu hareketi hiç bir zaman affetmedi ve Stalin kilise yıktıran ilk diktatör olarak bir kez daha tarihe geçti. 90’lı yıllarda Rus Ortodoks kilisesine itibarının iade edilmesinin ardından 1997 yılında Kurtarıcı İsa Katedrali’nin yeniden yapımına karar verildi. Katedralin inşası, aslına tamamen uygun olarak 2000 yılında ancak tamamlandı ve som altın kubbeli Katedralin yeniden inşasında tam 360 milyon dolar harcandı. Ulaşım: Kremlin Meydanı’ndan yürüyerek ulaşmak isterseniz; Aziz Vasili Katedraline sırtınızı verip Krasnaya caddesi üzerinden dümdüz güneye doğru devam edip karşınıza çıkan ilk köprüyü geçip sağa Kadashevskaya Caddesi’ne döndüğünüzde; yaklaşık 500 metre sonra sağ kolda Kurtarıcı İsa Katedrali’nin kuleleri gözünüzü alacak. Metro: Şehrin hangi bölgesinden gelirseniz gelin metroya binip Kropotkinskaya durağında inmeniz yeterli. Ziyaret: Katedral her gün saat 10.00–17.00 saatleri arasında ziyarete açık.
9. PUŞKİN MÜZESİ
Tam ismi, Puşkin Devlet Güzel Sanatlar Müzesi olan kompleks; 1912 yılında Profesör İvan Tsvetaev önderliğinde hayırsever Yurly Nechaev Maltsov finansörlüğünde, dönemin ünlü mimarı Roman Klein tarafından inşa edildi. Sanılanın aksine ünlü Rus şair Puşkin için değil Rus İmparatoru III. Alexander şerefine, Moskova Devlet Güzel Sanatlar Müzesi adı altında kurulup ünlü Rus Şair Puşkin’in ölümünün 100. yıldönümünde Puşkin Devlet Güzel Sanatlar Müzesi ismini almış. Kremlin Meydanı’ndan bakınca bile görmeniz imkansız olan Kurtarıcı İsa Katedrali’nin çaprazında; iç içe geçmiş 3 büyük binadan oluşuyor. İlk iki binada 19. Ve 20. Yüzyıl Avrupa ve Amerika sanatına ilişkin, paha biçilmez özel koleksiyonların sergilendiği ¨Avrupa-Amerikan Sanat Galerisi¨ var. Bina 3 katlı ve 26 farklı bölüme sahip. Her bölüm ya farklı bir sanat hareketini ya da başlı başına bir ressamı temsil ediyor. Galerideki ünlü tablolar arasında Picasso, Monet, Goya, Matisse, Van Gogh gibi efsane ressamların orijinal tabloları görülebilir. Bina girişindeki Rodin’in düşünen heykeli, sanat öğrencileri için sıkı bir kopya olsa da bina içindeki diğer tüm tablo ve heykeller gerçek. Bir koridorla ilk iki binaya bağlanan 3. binada ise Türkiye’den kaçırılan Truva hazinesinden tutun da orijinal Antik Yunan heykel ve mücevherlerine kadar daha eski medeniyetlere ait çok değerli eserler var. Adres: Volkhonka Caddesi, No:12, Kurtarıcı isa Katedrali Karşısı. Metro: Kropotkinskaya.
10. TRETYAKOV DEVLET GALERİSİ
Adını kurucusu Pavel Tretyakov’dan alan; 11. – 20. yüzyıllar arasında yaşamış Rus sanatçıların grafik, resim ve heykel sanatına ilişkin olağanüstü etkileyicilikteki eserlerine ev sahipliği yapan Moskova’nın en önemli müze-galerilerinden biri. Müze; Rus koleksiyoncu Tretyakov’un koleksiyonundan 2000 parçayı ve evini devlete bağışlaması ile 1856 yılında kurulmuş. Devrim öncesi Rus sanatçılarına ve sanatına ait 1276 tablo, 471 çizim ve onlarca heykel bulunuyor. Sovyetler Birliği’nin II: Dünya Savaşı’na girmesiyle birlikte Tretyakov da diğer Sovyet müzelerinde olduğu gibi, olası bir saldırı karşısında boşaltılmak için hazır hale getirildi. 1941 yazının ortasında 17 vagonluk bir tren ile Moskova’dan Novosibirks kentindeki gizli bir sığınağa nakledildi. Müze, Sovyet Birlikleri’nin Berlin’e girşinin ardından 1 hafta içinde Moskova’daki adresinde yeniden açıldı. 1985 yılında Devlet resim galerisiyle birleştirildi ve sahip olduğu koleksiyon daha da güçlü hale geldi. Adres: Pereulok Lavrushinkiy Caddesi, No:10/12 Moskova Metro: Tretyakovskaya ya da Polyanka Ziyaret: Pazartesi günleri hariç saat 10.00–17.30 saatleri arasında ziyarete açık.