Yayın Etik İlkeleri

Orhun Kayaalp
4 min readNov 5, 2021

--

2019'un nisan ayında canlı yayınlara başladığımdan beri belli başlı ilkelere bağlı kalmaya çalıştım. Hem yapacağım işler ve alacağım kararlar konusunda kendimi korumak hem de izleyenlere karşı dürüst olmak adına zaman içerisinde geri dönüp benim de danışabileceğim ilkeler olmasına dikkat ettim.

2,5 yıllık sürecin sonunda Twitch’te yaşanan olayların neticesinde kendimce bağlı kalmaya çalıştığım bu ilkeleri nihayet yazıya dökme fırsatı oldu.

Aşağıda okuyacağınız ilkeler, nihai haline evrilmiş ilkeler değil. Zaten bu tarz bir metnin son haline gelmesi pek mümkün de değil. İnternet yayıncılığı daha pek çok keşfedilmemiş yanlara sahip ve bu yüzden zaman içerisinde yaşananlarla beraber bu ilkeler de şekillenip güncellenecektir.

Ayrıca eklemek isterim ki bu ilkeler kimseye “ahlak satmak” için yazılmış ilkeler değildir. Tamamen kişisel olarak bağlı kalmaktan huzur bulduğum bu metni kendime de yol gösterici olması için yazdım. Dolayısıyla benden başka kimse için bir bağlayıcılığı da yoktur ki zaten bu sebeple büyük oranda birinci şahıs kipinde yazılmıştır. Buradaki ilkelerle aynı fikirde olmayan kimsenin de herhangi bir şaibe altında olduğu da iddia edilemez.

Sorumluluk İlkesi

İnternette yayıncı olmak, eğlenceli ve samimi bir iş. İzleyicilerle daha rahat ve arkadaşvari iletişim kurmak mümkün. Ancak bu durum söylediklerimden ve yaptıklarımdan sorumlu olduğum gerçeğini değiştirmiyor.

Özel hayatımda sigara, alkol vb zararlı içerikler tüketiyor olabilirim. İnternette yaptığım yayınlarda bunu gizlememi, bazı koşullar haricinde, kimse şart koşmuyor. Ancak bu davranışımın izleyicilerde olumsuz bir etki yaratabileceğini de unutmamam gerek. Genel olarak bu alışkanlıkların zararlı alışkanlıklar olduğu gerçeğini fırsat oldukça dile getirmeli ve bu alışkanlıklara yönelik olumlu bir algı oluşturmamalı ya da övgü dizmekten kaçınır davranış bulunmaktan kaçınmalıyım.

Kumar, internet yayınlarında yaygın karşılaşılan bir zararlı alışkanlık. İşin içerisinde gerçek para dönmediği zamanlarda bile oyunların içerisinde casino oyunlarına denk gelinebiliyor. Bunun haricinde uygun etiketler ve yaş sınırlarıyla casino oyunları oynanabiliyor. Bu ikisinin arasındaki gri alanda kalan lootbox gibi sistemler de hem oyun dünyasında hem de yayın dünyasında karşımıza çıkıyor. Söz konusu (oyun içi ya da gerçek hayatta) kumar olduğunda, izleyicileri tuzağa düşürecek davranışlardan ya da pratiklerden kaçınmalıyım. Oyunlarda kumar ve benzeri sistemlerle muhatap olunduğu zamanlarda işin içerisine gerçek paranın dahil olup olmadığı net bir biçimde dile getirmeli ve bu sistemlerin sorumlu biçimde kullanılmadığı takdirde yaratabileceği sonuçları dile getirmeliyim.

Her halükarda yayıncılar olarak hepimiz, davranışlarımızla izleyicilerimizi mağdur olabileceği bir alışkanlığa yönelmesinde etkili olabileceğimizi unutmayarak, sorumluluğumuzun bilincinde olmalıyız.

Şeffaflık İlkesi

Bireysel yayıncılık, hem kişisel hayatın gizliliği hem de ticari sırların gizliliği ilkesiyle koruma altında sayılabilecek bir iş.

Bu noktada maddi kazançların gizliliği doğal olarak yayıncıların birincil hakkı. Ancak bu durum aynı zamanda, izleyicileri yanlış yönlendirme hakkını bize vermiyor.

Kazanılan paranın kuruşu kuruşuna hesabını yetkili merciler haricinde kimseye vermek zorunda değilim. Ancak sponsorlu olarak yapılan işbirlikleri ve içeriklerin uygun biçimde etiketlenmesinden ve izleyenlerin o an izlediği içeriğin bir işbirliği çerçevesinde hazırlandığını net bir şekilde anlamasını sağlamaktan sorumluyum. Bu netliği sağlayacak sözlü veya yazılı uyarıları unutmamalıyım.

Yayıncılığın önemli bir maddi geliri, kitle fonlama (crowd funding) yoluyla, yani abone gelirleri ve bağışlarla elde ediliyor.

İzleyicileri bu tip bir desteğe çağırırken de ölçülü ve sorumlu davranmalıyım. İzleyicilerimin maddi bir destek kararı alması için yardımcı olacak bilgiyi paylaşmak benim sorumluluğumdadır. Bu bilgi toplam abone sayısı paylaşımı gibi bir yöntem de olabilir, yaptığım işi sürdürülebilir hale getirecek bir hedef şeklinde de olabilir. Ne kadar şeffaf ve izleyicinin karar vermesine yardımcı olursam o kadar iyi.

Bağış konusu ise özellikle Türkiye’de karışıklıklara gebe bir konu. “Donation” kelimesinin karşılığı olarak bağış kullanılıyor yıllardır ve aslında hukuken problemli bir kelime. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre bağışı yalnızca kâr amacı gütmeyen vakıflar ve kuruluşlar toplayabilir. Ayrıca pratikte yayıncıların “bağış” adı altında topladıkları para vergisi de ödenmesi gereken bir para olduğu için kanunlardaki “bağış” ile yayın dünyasındaki “bağış” kelimesi aynı şeyi ifade etmiyor. Bu sebeple hem takipçilerin bilgilendirmesi hem de hukuken açık olması açısından farklı bir isim (Çok iyi bir alternatif önerim olmasa da belki “Bahşiş” kelimesi) kullanılabilir.

Ayrıca aboneliklerde olduğu gibi, toplanan bahşişleri de uygun yöntemler ile belirtilmem de önemlidir. Bu bahşişlerin toplanmasına aracılık eden sitelerin seçimi de yine sorumluluk ilkesinde bahsedilen ilkelere uygun olmasına ve bilhassa kumar alışkanlıklarını tetikleyen pratiklerinin bulunmamasına özen göstermeliyim. Kişisel olarak ben, bu konuda benzer etik endişeleri barındıran bir ortak bulamadığım için bağış/bahşiş yöntemiyle maddi destek toplama işine hiç girişmedim. Ancak bu anlayışa uygun aracı sistemlerin kurulacağına da inanıyorum.

Şeffaflık ilkesi kapsamında konuşmaya başarken “Maddi kazançların gizliliği yayıncıların birincil hakkı” dedik, ancak devamında kitle fonlama ile edilen gelirler konusunda bir şekilde şeffaf olunması gerektiğini de söyledim. Bunun sebebini netleştirmekte yarar var.

Bir yayıncının tüm gelirlerini kuruşu kuruşu açıklaması ya da sponsorluk anlaşmasından aldığı parayı açıkça paylaşması mümkün olmayabilir bu yüzden gizli kalması doğaldır. Ancak yukarıda da bahsedilen kitle fonlama yöntemleriyle edinilen gelir, izleyicilerin suistimal edilmemesine yönelik ekstra bir şeffaflık gerektirir. Bu yöntemle edinilmeye çalışılan maddi kazanç hedefinin telefon faturası yatırmak ya da yat almak hedefiyle koyulması, izleyiciyi bilgilendirecek ve kararında göz önünde bulundurabileceği nitelikte olduğu sürece, önemli değil.

Saygınlık İlkesi

Bir insanın saygınlığı, yaptığı işlerden ve diğer insanlarla olan iletişiminden gelir. Bu durum yayıncılar için de farklı değil.

İnternette yayın yapmanın temeli, yayıncının seçtiği her şeye dayalı olabilir. Bugün büyük oranda “eğlence” sektörünün bir parçası olduğu için geleneksel medyanın “showbiz” anlayışı da devam ediyor ve bunda bir problem yok. Yalnızca yapması eğlenceli olduğu için tartışma yaratmaya müsait içeriğinizi ekranlara taşıyabilirsiniz. Ancak geleneksel medyanın düştüğü hataya düşmemek, yapılan işin saygınlığı açısından önemli. Yayıncının da izleyenin de “eğlence” adı altında insan onuruna aykırı davranışlara maruz kalmaması elzem.

Bireysel yayıncılık, adı üzerinde son derece bireysel. Dolayısıyla yayıncılar olarak izleyicilerle iletişime geçebildiğimiz ortamları moderasyona tabi tutuyoruz. Zaman zaman izleyicinin yayıncıyla alay etmesi, laf atması eğlenceli olabildiği gibi karşılığında yayıncının da altta kalmaması komik gelebiliyor. Ancak bu gibi etkileşimler başta olmak üzere her türlü iletişimin dozunun ve üslubunun iyi korunması elzem.

Bu noktada saygınlık ilkesinin, sorumluluk ilkesinden bağımsız olmadığını da unutmamak gerekli. İletişim halinde olduğunuz herkese karşı olan tavır ve üslubumuzdan mesul olduğumuzu ve göz önünde bulunan kişi olarak etki alanımızın yüksek olmasından dolayı iletişimde bulunduğunuz kişilere zarar verme potansiyelimizin olduğunu da unutmamalıyız.

--

--