Aniden Bastıran Merak

Ozgur Aksoy
3 min readMay 6, 2020

--

Bir kitap okurken, bir dizi veya film izlerken içerikte geçen bazı “şey”lerle ilgili merak etme huyum var. Eğer bir şey okuyorsam okumama ara verip internette merakımı giderip okumaya devam ediyorum. Bir şey izliyorsam veya dinliyorsam yine aynı şekilde yayını durdurup internette merakımı giderip sonra devam ediyorum.

Eğer sinemadaysam bu merak giderme şekli uygulanamıyor tabi ki. Onda da filmden çıktıktan sonra aklımda kalanları araştırıyorum ama genelde çoğu aklımda kalmıyor. Yani merakımı hemen o anda gidermezsem o merak sonradan kaybolabiliyor, unutulabiliyor.

Birkaç örnek verdiğimde daha iyi anlaşılacak.

Örneğin University of Michigan tarafından hazırlanmış bir online eğitimi takip ediyorum. Michigan’ın başkentinin Detroit olduğunu biliyorum ve eyaletin adını taşıyan üniversitenin de eyaletin başkentinde olacağını düşünüyorum. Hoca eğitim sırasında yerlerden örnekler veriyor. “Ann Arbor” diyor. Hayatımda duymadım. Eğitim videosunu durduruyorum ve haritada Ann Arbor’a bakıyorum. Tahmin ettiğim gibi üniversitenin bulunduğu yer. Detroit’in içinde değil, yakınında. Ünversiteyi oraya kurmuşlar. Aniden oluşmuş bu merakımı giderdikten sonra eğitime devam ediyorum… Bir sonraki ani merağa kadar.

İzlediğim dizinin 8 ana karakteri var. Bir ekranda dizi izlerken bir başka ekranda dizinin imdb sayfası açık. Oyuncu listesine bakarken gözüme çarpıyor; tüm bölümlerde görünen 9 oyuncu var. Ana karakterler dışındaki bir rolde olup tüm bölümlerde oynayan oyuncu kim? Diziyi durduruyorum. Oyuncuyu araştırıyorum. Dizideki herkesten daha deneyimli, ünlü dizilerde başrol oynamış. Anladım; ana karakterlere uymadığı halde kadroda başarılı, deneyimli bir oyuncu olunca onun rolünü de mümkün olduğunca artırmak istemişler. Ondan maksimum faydalanmak istemişler. Merak giderildi, devam.

Okuduğum kitapta kahramanımız doktora gidiyor. Doktor sizde falanca hastalık var şeklinde teşhis koyuyor ve bu hastalıkta halüsinasyon görülebilir diyor. Kitabı bırakıyorum. Halüsinasyon görmek bir hastalık için baya ağır bir semptom. Böyle bir hastalık var mı gerçekten diye bakıyorum internete. Öyle bir şey yok. Yazar küçük bir ayrıntı olduğu için gerçek bir hastalık yerine uydurma bir şey yazmayı tercih etmiş. Kitabı tekrar elime alıyorum.

Son örnek: İzlediğim filmde kız fakir bir mahallede oturduğunu gizliyor, kendisini eve bırakmakla görevlendirilen şoföre “beni Hyehwa metro istasyonunda bırakman yeterli” diyor. (Sinemaseverler hangi film olduğunu anladılar.) Filmi durduruyorum. Hyehwa metro istasyonuna bakıyorum. Seul’ün Daehangno semtinde. Filmin Seul’de geçtiğini zaten biliyorum da, bu semtin de gece hayatının merkezi olduğunu, popüler bir bölge olduğunu okuyorum. Evet, “erkek arkadaşımla buluşacağım” yalanı için, fakir mahallede oturduğunu gizlemek için merkezi, uygun bir lokasyon. Anlaşıldı. Filme devam ediyorum, oynat Uğurcum.

Sanırım anlatmak istediğim anlaşılmıştır. Devamlı yaşadığım bir durum olduğu için sayısız örnek verebilirim. Bu şekilde izlememi, okumamı durdurmalar, takip ettiğim eserden kopmama sebep olmuyor. Tam tersine, aniden bastıran merakımı giderdikten sonra sahneyi daha iyi yaşıyorum.

Bu durumun bir adı var mı acaba? Bilmiyorum. Benden başka kimse bu yoğunlukta yaşıyor mu, onu bile bilmiyorum. Bildiğim şey: Merak etmek iyidir.

Einstein’ın bu sözünü bu yazıyı yazdıktan sonra gördüm. Yani bu sözü de yeni öğrendim. Güzelmiş.

“Özel bir yeteneğim yok. Sadece tutkuyla meraklıyım.” Albert Einstein

İlk olarak ozgurblogger.com üzerinde yayınlanmıştır.

--

--