ATATÜRK’ÜN EL YAZILARIYLA ANTİK MISIR UYGARLIĞI
Antik Mısır…
Dünyanın en eski ve gizemli uygarlıklarından biri. Nil nehrinin hemen yanı başında 5 bin yıl önce ortaya çıkan bu uygarlık, Keops ve diğer piramitleriyle, II. Ramses ve Tutankhamon gibi firavunlarıyla, firavun mezarlarıyla, hiyeroglif yazısıyla ve mitolojisiyle hala oldukça dikkat çekiyor.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bu büyüleyici uygarlığa kayıtsız kalmamış, ona olan ilgisini ve bilgisini gözler önüne sermiş, Antik Mısır ve Hitit, Maya, Yunan, Minos, Etrüsk gibi diğer medeniyetler hakkında onlarca kitaplar okumuş ve bu kitaplara çok sayıda notlar almıştı!
Atatürk ve Antik Mısır… Bu iki sözcüğü aynı cümlede kullandığımızda garip geliyor değil mi? Konu Atatürk olunca asla öyle değil!
ATATÜRK’ÜN EL YAZILARIYLA ANTİK MISIR NOTLARI
Atatürk’ün Antik Mısır’a duyduğu ilgi yalnızca kitap okumakla sınırlı kalmamıştı. O, aynı zamanda antik uygarlıklar konusunda derinlemesine bir arayışa girmişti. Alexandre Moret ve Georges Davy gibi önemli tarihçilerin eserlerine sık sık başvuran Atatürk, bu kitapların sayfa aralarına çok sayıda not almıştı.
Örneğin, “Klanlardan İmparatorluklara” adlı Fransızca kitabın — ki okuduğu kitaplar yüzde 80 Fransızcadır — 135. sayfasında Mısır medeniyeti hakkında bilgi verilen bölüme “İlk Medeniyet” şeklinde bir not almıştı. Aynı kitapta başka bir bölüme “Mısır’da mutavassıt sanat yok” yazmıştı Atatürk.
Atatürk, Moret’in “Nil Nehri ve Mısır Medeniyeti” adlı kitabının 140. sayfasında, başka bir medeniyetin Mısır’a uygarlık getirmesi olasılığına dair heyecanını dile getirmiş ve bu bölüme “Sanatı getiren!!” notunu düşmüştü.
Sanattan anlayan ve diğer uygarlıklarda sanatı arayan bir lider…
“Yüksek Uygarlığın Merdiveni Sanattır.” diyen bir önder…
Ancak Atatürk’ün ilgisi sadece tarihi ve arkeolojik detaylarla sınırlı değildi. Antik Mısır mitolojisi ve panteonuna da büyük bir ilgi göstermişti. Okuduğu bir kitapta resmedilen İsis’in ve Osiris’in heykel görsellerine dikkat kesilmiş, İsis’in yanına “Ay”, Osiris’in yanına “Güneş” yazmıştı. Neden? Çünkü bu mitolojik figürlerin neyi ifade ettiğini keskin zekâsıyla hemen anlamıştı. Dayanamayıp notunu da hemen düşmüştü.
İsis… Ay…
Osiris… Güneş…
Bir başka sayfada, şahin başlı tanrı “Horus” ve aşk tanrıçası “Hathor”un isimlerini, etimolojik olarak Türkçe karşılıkları olan “Oğuz” ve “Hatun” ile ilişkilendirmişti.
Horus… Oğuz…
Hathor… Hatun…
Atatürk, birçok kitabın sayfa aralarında etimolojik çalışmalar yapmıştı; tıpkı bir filolog gibi!
Atatürk, aynı kitapta “Doğu’nun Horusu”, “İsis’in Osiris’e”, “Iris’in oğlu Horus”, “Piramit”, “Firavun”, “iyileştirici kurt Oupouat”, “Ka”, “Menes”, ve “Horus, Seth, Osiris” gibi sözcük ve cümlelerin altını çizmişti.
TARİHÇİLERE DESTEK OLAN LİDER
Atatürk’ün Antik Mısır’a olan ilgisi, sadece bilimsel bir merakla sınırlı değildi. Aynı zamanda Türk tarihçilerin Antik Mısır ile ilgili tezlerine de büyük bir ilgi göstermiş ve bu konuda yapılan çalışmalara katkıda bulunmuştu. Örneğin, 1. Türk Tarih Kongresi’nde Yusuf Ziya Bey’in bildirisine katkıda bulunmuş, ona destek vermiş ve bu konudaki bilgilerini katılımcılarla paylaşmıştı. Bu kongrede bilim insanları Antik Mısır çalışmaları ile ilgilendiğinden dolayı atamıza teşekkür etmişti.
Atatürk’ün Antik Mısır’a olan ilgisi sadece bir merak değil, aynı zamanda derinlemesine bir anlayış ve bilgi birikimiyle şekillenmişti. Onun bu ilgisi ve yön göstericiliği, tarih ve kültür alanında yapacağımız keşiflerde bugün bile bize ilham vermeye devam ediyor.
ATATÜRK NEDEN ANTİK UYGARLIKLAR İLE İLGİLENİYORDU?
Bunun cevabını şahsen Atatürk veriyor:
“…Bu engin bilgi ve görüşlerimi tarih bilgime borçluyum. Tarihi bu denli okumasaydım, bilmeseydim, ülkemizi bekleyen tehlikeleri önceden görebilir miydim? İlerinin temellerini çok sağlam atmam lazım, onun için de çok okuyorum, çok fikirler üretiyorum.”
Tarih okudu. Antik uygarlıkları araştırdı. Geçmişi iyi anladı. Böylece ülkesini bekleyen tehlikeleri önceden görebildi. İlerinin temellerini çok sağlam atabildi, çokça yenilikçi fikirler üretebildi.
İyi Ki Ona Sahibiz!..