İstanbul’un Açık Hava Sanat Müzesi: 4. Levent Mozaikleri

Bugün pek çoğumuzun önünden kafasını kaldırmadan koşar adım geçtiği 4. Levent bölgesindeki binalar, köklü bir geçmişin izlerini taşıyor. Bu binaların cephelerini, aralarında Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun da bulunduğu dönemin en gözde sanatçılarının yaptığı mozaikler süslüyor. Mahalleyi açık hava sanat müzesi haline getiren kıymetli mozaiklerin hikâyesi 1950’li yıllara uzanıyor.

Pelin Su Özdoğan
5 min readSep 1, 2020

Levent Mahallesi’nin Doğuşu

İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin Türkiye’ye yaptığı Marshall Yardımı ile başlayan tarımda makineleşme süreci, işsizlik sorununu beraberinde getirir. Bunun sonucunda, kırsal kesimlerden aldığı yoğun göçlerle nüfusu iyice şişen İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde konut yetersizliği problemi baş gösterir. Türkiye’de sanayileşmenin hızla arttığı bu dönemde, İngiliz şehir planlamacı Ebenezer Howard’ın geliştirdiği ve ilk kez Letchworth’te uyguladığı Bahçe Kent (Garden City) modeli, Levent mahallesinin temellerini oluşturur.

Letchworth kasabası

Bu model, Sanayi Devrimi ile doğadan kopan insanların yeşil alanlarla çevrili evlerde, daha kaliteli hayatlar sürdürmesini amaçlamaktadır. O dönemlerde yerleşimin bulunmadığı, hatta kışın kurtların indiği yeşil bir arazi olan Levent, bahçe kent fikrini uygulamaya dökmek için son derece uygun bir alandır. Böylece, Emlak ve Kredi Bankası’nın desteğiyle Türkiye’nin ilk modern tasarım-kenti olan Levent, 1947 yılında inşa edilmeye başlanır. Projenin başında başarılı mimar Rebii Gorbon ve İTÜ’de Şehircilik Bölümü’nü kuran, UNESCO’nun tüm mimar ve şehirciler için referans olması sebebiyle 2012’de doğumunun 100. yılını kutladığı Kemal Ahmet Arû bulunmaktadır. 391 adet bağımsız ikiz ve sıra evden oluşan Levent’e bir okul, dispanser, çarşı, cami, sinema salonu ve geniş parklar yapılır ve 30.000 ağaç dikilir. Ortalama aylık ücretin 500 lira olduğu bu dönemde, 14.000 liradan başlayan konut fiyatları projenin hedefi olan orta gelirli aileleri kendine çekmeyi başarır. 1950 yılında tamamlanan 1. Levent’in ardından sırasıyla ikinci, üçüncü ve dördüncü Levent binaları inşa edilir.

1950'lerde Levent Mahallesi

1958’de tamamlanan 4. Levent projesi, diğer etapların aksine villa tipi binaların dışında çok katlı apartmanları da barındırmaktadır. Ne var ki 4. Levent’in en şahsına münhasır özelliği, binalarının cephelerini Cumhuriyet sonrası İstanbul’un kamusal alandaki ilk sanat örnekleri olan mozaiklerin süslemesidir.

Mimari-Sanat Sentezi

1950’lerdeki liberalleşme çabasının sonucunda, Türkiye küresel çapta iş birlikleri geliştirmeye ve Batı’daki yenilikleri daha yakından takip etmeye başlar. Batı’daki sanat akımlarını izleyen ve bir kısmı yurtdışına giderek eğitim alan Türkiyeli sanatçılar, Le Corbusier’nin 1944’te Volonté adlı dergide savunduğu “sanatların sentezi” (Gesamtkunstwerk) görüşünden hayli etkilenirler. Richard Wagner’ın 19. yüzyılda popülerleştirdiği Gesamtkunstwerk anlayışında, mimarlar ile sanatçıların iş birliği içinde çalışarak yeni eserler ortaya koyması hedeflenmektedir.

Bu anlayış doğrultusunda çalışarak ilk duvar resmini Lido Yüzme Havuzu’na (1943) yapan Bedri Rahmi Eyüboğlu, sanatların sentezi anlayışına bağlılığını 1952’de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Mozaik Hakkında” adlı yazısında şöyle dile getirir:

“Mimar eli değmedikçe resim bir göçebe hayat yaşamaya, daha doğrusu yaşamadan diri diri gömülmeye yahut da loş müze salonlarında uykuya dalmaya mahkûmdur.”

Bu dönemde Divan Oteli, Manifaturacılar Çarşısı, Vakko Fabrikası gibi pek çok mekanda, sanatçı-mimar iş birliğinde mozaikler, seramik duvar panoları ve duvar resimleri üretilmiştir.

Moda’ daki Marmara Apartmanı girişinde bulunan mozaik (Ercüment Kalmık ve Emin Onat)

4.Levent Mozaikleri

4. Levent konutları inşa edilirken Kemal Ahmet Arû, Emlak Bankası’ndan binaların cephelerini duvar resimleri ve mozaiklerin süslemesini ve bu eserler için bir yarışma başlatılmasını talep eder. Arû’nun isteği kabul edilmezse işi bırakacağını söylemesi üzerine Emlak Bankası, sanatçıları kendi bulması şartıyla projeye onay verir. Arû, Akademi’den arkadaşları olan Nurullah Berk, Sabri Berkel, Eren Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ercüment Kalmık ve Ferruh Başağa’ya teklif götürür.

Ercüment Kalmık’ın panosu

Birbirinden yetenekli bu sanatçılar, eserlerinde modernizmi minyatür, çini, kilim, yazma ve hat gibi el sanatlarındaki geleneksel motiflerle harmanlarlar. Evrenselle yerelin bir potada eritildiği bu eserler, Cumhuriyet dönemininin yeni kültürel kimliğini başarılı bir şekilde yansıtır.

Eren Eyüboğlu’na ait bir pano

Mozaiklerin Korunması

Kamusal alanda erişilebilir sanatın en kıymetli örneklerini teşkil eden 4. Levent mozaikleri, uzun süre bakım görmeden ayakta kalmaya çalıştı. 2012 yılına gelindiğinde yirmi adet mozaikten yalnızca dördü iyi durumdaydı; kalanlar mantolama, tabela ve reklam panoları ile kapatılmış ve tahrip edilmişti. Beşiktaş Belediyesi, Çağdaş Levent Derneği’nin çabalarıyla gündeme gelen mozaikler konusunu 2012 yılında İstanbul 3 Numaralı Bölge Koruma Kurulu’na taşıdı. Kurulun verdiği karar üzerine 20 mozaik pano koruma altına alındı ve Beşiktaş Belediyesi restorasyon çalışmalarına başladı. Belediye, yayınladığı “Aradığımız Parça Sizde Olabilir” adlı broşürde, restorasyon çalışmalarına kaynak olması için vatandaşlardan eserlerin eski fotoğraflarını paylaşmalarını istedi.

Beşiktaş Belediyesi’nin hazırladığı mozaik haritası

Beşiktaş Belediyesi’nin kültür sanat dergisi B+’nın 24. sayısında (2015) sunulan özete göre, Ferruh Başağa’ya ait bir pano daha keşfedilip sıva altından çıkarıldı. Mantolama, pano vb. malzemelerle üzeri kapatılan mozaiklerden çoğu açıldıktan sonra rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri tamamlandı. Ne var ki İstanbul 3 Numaralı Koruma Kurulu, restorasyon projesinin başlaması için binalardaki tüm kat maliklerinden izin alınmasını şart koştu. Bunun üzerine kararın iptali için Mart 2015’te Ankara’daki Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne başvuran Beşiktaş Belediyesi olumlu yanıt aldı.

--

--