Yeni Din: Corona
Tüm Semavi Dinlerin Ana Motivasyon Kaynağı “Korku”dur.
Corona virüsün nasıl, nerede ve kimin tarafından çıkarıldığından bağımsız olarak;
İnsanoğlu yeryüzünde bugüne kadar gerçeküstüne sıçrayabilen zihin gücüyle hep bir şeylere inandı. İlk başta ağacın ruhuna (spirit), taşın ruhuna, gökteki yıldızın, havada salınan rüzgarın ve yanıbaşında akan suyun ruhuna inandı. Çünkü faniliğini zihinsel aşkınlığı ile anlamlandırma ihtiyacı vardı. Anlayan ve anlam oluşturan bir varlık olarak da ‘öte’ye, ‘bilinmez’e dair esinlere sahipti. ‘Öte’ ve ‘bilinmez’e dair esinler, bilineni ve müşahede edileni daha anlamlı kılıyordu. Böylece esinlendiği şeylerden diğer insanların da benzer şekilde esinlendiğini gördü. Bu esinler, beraber hareket edebilmeyi ve ortak hedefler oluşturmayı sağlıyor, irrasyonel eylemleri bile rasyonel hale getiriyordu.
Ortak, metafizik bir varlığa inanmanın en büyük motivasyonu ise korkuydu. Bilinmeze karşı her zaman zaafı olan insanoğlu için korkunun kendisi ise çok büyük bir harekete geçirici, davranış dönüştürücü ve değişim sağlayıcıydı.
İlk kabileler ve ilk insan toplulukları korktukları ruhlar etrafında işte böyle toplanmaya başladılar.
Zamanla bu ruhların (spirits) isimleri “Tanrı” oldu. Sonra bu naif tanrılar mevcut ihtiyaçlara cevap veremez hale gelince, yerlerine daha korkunç hikayelere sahip daha büyük tanrılar geçtiler. Tanrıların korkutuculuğu büyüdükçe, bu korkunun etrafında toplanan insan sayısı da artmaya başladı. Yeryüzünde o bölgede tanrıyı temsil eden liderin gücü ise yine o bölgede yer alan tanrısının korkutuculuğu nispetindeydi. Böylece insanlar daha kalabalık gruplar halinde, birlikte hareket edip, daha büyük tanrılardan korkar ve böylece daha büyük gelişmelere imza atar hale geldiler.
Bir gün bu birbirinden farklı tanrılara inanan insanlar, inandıkları tanrıların hikayelerini birleştirerek daha çok insanı aynı çatı altında toplayabileceğinin farkına vardı. Bu sayede birlikten daha fazla kuvvet doğacaktı. Mevcut tanrıların toplam korkutuculuğu ile yeryüzünde küçük krallıklar, derebeylikler, reislikler oluşmaya başladı.
Lakin bu tanrıların korkutuculuğu da zaman içerisinde insanların sonsuz ihtiyaçları karşısında işlevsiz hale gelmeye başlamıştı. Çünkü insanlar tanrılarına, tanrılar da insanlarına yeterli gelmiyordu. Çünkü her biri başka bir şey söylüyordu. İnsanın amansız yeryüzü hamleleri için her tanrının kafasından ayrı bir ses çıkması kabul edilemezdi.
Böylece tüm tanrıların üstünde tek ve birleştirici bir “Tanrı” kavramı ortaya çıktı. Yahudiler buna Rab, Hristiyanlar “Tanrı”, Müslümanlar “Allah” dedi. İnsanoğlu artık yüzlerce ayrı tanrıdan değil sadece üç tanrıdan korkar hale geldi. Bu sayede ortak gaye etrafında birleşen ve çalışan insan sayısı arttı, gelişmeler hızlandı, savaşlar büyüdü. Elbette tanrıların korkutuculuğu arttıkça, liderlerin daha çok insanı bir arada toplama gücü de arttı.
Hz. Muhammed’e “Ikra — Oku!” ayetinden iki yıl sonra gelen ikinci ayet “Ya ey-yühel Müddesir. Kum fe enzir! Ve Rabbeke fe kebbir…” şeklinde gider. Yani “Ey örtüsüne bürünen. Kalk ve korkut! Ve Rabbini büyükle…” Hz. Muhammed kendisine gelen o ayetten sonra harekete geçer. İki yıl bekledikten sonra insanlara ne tebliğ edeceğini artık çok iyi bilir.
Korku!
Yeryüzünde bütün dinler korku ile insanları motive edip bir araya getirirler. Korku insanların bilinmeyen karşısında içine kodlanmış çok büyük davranış değiştirici, kitleler halinde dönüştürücü, ortak hareket ettirici, gerekirse imha ettirici bir silahtır. Çünkü korku aklı ve akılcılığı ortadan kaldırır. Doğru düşünüp hareket edebilmeyi perdeler. Zihni paralize eder. İnsanı adeta “grogi” pozisyonuna getirir. Rasyonalite tamamen yok olur.
Tanrı dininin gücü, korkuttuğu insan sayısı ile doğru orantılıdır.
Son üç bin yılda insanoğlu yüzlerce küçük korkutucu tanrıdan üç semavi ve daha büyük tanrıdan korkmaya ve bu tanrıların getirdiği düzenler/buyruklar altında yaşamayı kabul etmiştir. Kalkıştıkları işlerde, yaptıkları eylemlerde, bu iman ettikleri tanrılar kendilerine ihtiyaç duydukları yere kadar çok güzel hizmet sağlamıştır. Böylece her bir tanrının inananı milyarlarca insan yeryüzünde krallar, liderler, diktatörler ve başkanlar kontrolünde irade edilegelmektedir.
Tanrının dininin gücü, korkuttuğu insan sayısı ile doğru orantılıdır.
Dolayısıyla yeryüzündeki ülkelerin liderleri de kendi inandıkları tanrılardan yüzölçümleri ve nüfusları sayısında güç devşirmektedirler.
Bugün insanoğlunun geldiği noktada, mevcut dinler ve bu dinlerin temsilciliği ile sınananlar ve bu dinlerden güç devşirmeye çalışan sözde uygulayacıların tamamı panik halindedir.
Çünkü bu kez hepsinin temsil ettiği, güç devşirdiği tanrılarından çok daha büyük kitleye korku salan ve tıpkı kendi tanrıları gibi gözle görülmeyen “metafizik” bir olgu ortaya çıkmıştır. Güçleri sınanmış, hakikatleri sarsılmış, alay edilmiş ve küçük düşürülmüş durumdadırlar. Dolayısıyla temsil ettikleri tüm güç hiyerarşileri de kendileriyle beraber küçük düşürülmüştür.
Güvenler sarsılmıştır… Algılar bozulmuştur…
İsmi Corona olan bu görünmez korkutucu, küresel ölçekte tüm insanoğluna korku salmaktadır.
İnsanlık tarihinin en büyük kitle korkutuculuğu ile karşı karşıyayız!
Davranış dönüştürücü, herkesin inandığını boşa çıkarıcı, camileri, (Kabe’yi) sinagogları, kiliseleri işlevsiz kılıcı, geleneklerin altını boşaltıcı, kıvanç duyduğumuz insanlığımızı, değerlerimizi ve inşa ettiklerimizi tıpkı bir halının aniden altımızdan çekilmesi gibi silkeliyici, bu güne kadar gördüğümüz tüm korkutuculardan daha çok insanı korkutmayı başarmış bir olgu ile yüzleşiyoruz.- Salih Seçkin Sevinç
Elçisi de Covid-19.
Ben bu virüse “Peygamber Virüsü” diyorum. Muhtemelen bu tanrının kendisini daha iyi anlatabilmesi (büyüklemesi ve teklemesi) için yeryüzüne başka elçileri de gönderilecektir.
Peygamberler hep kelam ederek korkutmuşlar ama bu virüs hem belirsizliği, hem göze görünmezliği ile önceki tanrılarımızdan daha büyük, daha birleştirici ve daha korkutucu bir tanrıyı işaret etmektedir. Tüm insanlığı ortak bir korkunun, değişimin ve yeniliğin eşiğinde toplamaktadır.
Ve hiç şüphesiz bundan böyle dize getirdiği ve korkuttuğu insanlar için yeni kuralları (dini) zaman içerisinde tanzim etmeye ve bize duyurmaya başlayacaktır.
Krallığını, ismi (Corona — Taç demek) ile ilan etmiştir. Tacını takmış ve “Hepinizi bütün tanrılarınızdan daha fazla korkuttum ve tahtıma çoktan oturdum bile.” demektedir.
Acelesi yoktur ve yeri sağlamdır.
Yeni din, insanoğlunun bir sonraki durağına kadar şimdiden hayırlı ve de uğurlu olsun!
Emin olun, bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Yeni dünyaya hoş geldiniz!