Merhaba Hayatımın En Güzel Günü
Tam 57 gün oldu. 57 gündür her güne böyle başlıyorum. Peki ne için? Ne olmasını bekliyordum? Ve ne oldu?
Garip ve uzun bir dönem yaşadım. Hiçbir şeyin yolunda gitmediği, sahip olduğum bir sürü değerli şeyi kaybetmeye yaklaştığım, ne yapacağımı bilemediğim ve her geçen gün daha da bocaladığım bir dönem… Öyle garip bir şey ki, denizde boğulmamak için çırpınırsan daha çok batarsın ya… Yapman gereken tek şey sakin olmak ve geri kalan bütün sorumluluğu suya bırakmaktır. Ama yapamazsın. Biz de çoğu zaman sakin olamıyoruz. Bir tehdit hissettiğimiz anda çevremizi karartarak saldırmaya başlıyoruz.
Bu zor dönemimde biraz araştırma yaptım. “Zor durumda kalan ilk insan ben değilim büyük ihtimalle” diye düşündüm ve diğer insanların tecrübelerini okudum. Sonuç olarak bir şey denemeye başladım, günlük tutmak. Sabahın ilk ışıklarıyla beraber, yataktan kalkar kalkmaz yazmaya başladım. Ve hayatımda neler değiştiğini sizinle paylaşmak istedim.
Günlük tutarken bütün yazılara “Merhaba hayatımın en güzel günü” diye başladım. Peki bu bana neler öğretti? O zor dönemlerden birine girince insan etrafını pek görememeye başlıyor. Daha doğrusu bakmıyor. Sadece dertlerine yoğunlaşıyor. Ben de bunu ters çevirmek istedim. “Neden bu kadar derdim var? Niye her şey sorunlu?” diye içerlemek yerine “Sahip olduğum şeyler sayesinde ne kadar özelim” diye düşünmeye zorladım kendimi. Zorladım diyorum çünkü ilk 4–5 gün o günün hayatımda en güzel gün olmayacağını bilerek yazıyor ve buna inanmıyordum. “Neden hayatımın en güzel günü olsun! Saçmalık!” diyordum. Sonra çok garip bir şey oldu. 10–15 gün içerisinde o cümleyi yazarken yüzüm istemsiz gülmeye başladı.
Bu garipliği farkettikten sonra sahip olduğum şeyleri yazmaya başladım. Burası gerçekten çok enteresan. İnsan yazana kadar nelere sahip olduğunu asla bilemiyor. Bunu duyduğunuzda inanmıyor olabilirsiniz. Açıkçası bana saçma geliyordu. Ama yazmaya bir başladığınızda öyle şeyler çıkıyor ki… Aldığınız nefes, çevrenizdekiler, güneş, oksijen, ayakkabı, ev, akciğer, kalp, dün, bugün… Sonsuz bir liste. Yazdıkça daha çok yazmak istiyordum.
1 ayın sonunda şöyle bir gerçeği farkettim, kaybettiğimiz veya kaybetmek üzere olduğumuz şeyler ne kadar fazla olursa olsun, sahip olduklarımız onlardan çok daha fazla. Sadece bunun farkında değiliz. Ve beyin o kadar zavallı ama güçlü bir şey ki, söylediğiniz her şeye inanıyor. İnandığınız şeyler de sizin gerçeğiniz oluveriyor.
Peki ne oldu? Buna ister kader deyin, isterseniz takdir-i ilahi, isterseniz şans, isterseniz de o büyük enerji deyin, ama güzel haberler almaya başladım. Hem de uzun zamandır güzel haberler almadığım yerlerden. Belki de ben sadece aldığım güzel haberleri hatırlamaya başladım. Zaten beynimizde yer edinen, hatırladığımız şeyler bizim yaşadıklarımız oluyor. Yani aynı kapıya çıkıyor. En önemlisi huzurluyum. Hem de hiç olmadığım kadar…
Hepimizin karışık dönemleri oluyor ve emin olun daha da olacak. Ama “En kötü günümüz böyle olsun!” demek yerine “En güzel günümüz bugün!” demeye başladığınızda vücudunuzda ve hayatınızda belki de bir şeyler değişebilir. Benim değişti…
Beğendiyseniz o minik kalp işaretine basarak paylaşmanız bana çok şey ifade eder :)
Ve bana sosyal medya hesaplarımdan sürekli ulaşabilirsiniz.