Serkan Dogantekin
6 min readJun 14, 2017

Özellikle Bitcoin’in sürekli değer kazanması ve bir nevi “dijital altın”a dönüşmesi ile birlikte tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de insanların dikkati “kripto-para” üzerine dönmüş durumda. Bu değişimin sonucunda son zamanlarda sık bir şekilde karşılaştığım kelimelerden ikisi “Token” ve “ICO”. Bu yazıda bu iki kavram üzerine ışık tutmaya çalışacağım.

Copyright: SmartPlay.Tech

Öncelikle “Token nedir?” sorusunun peşinden giderek başlayalım. Token temel olarak bir servis (bunu bir platform yada uygulama olarak da değerlendirebilirsiniz) kapsamında yaratılıp sunulan ve o servisin tüm işlevlerinin yerine getirilmesinde kullanılan dijital bir varlık türü olarak tanımlanabilir. Bu varlık türü transfer edilebilen bir sahiplik kavramı içermektedir, yani sahip olduğunuz token’ı desteklediği servis tarafından sunulan bir hizmete erişmek için kullanabileceğiniz gibi başka bir aktöre devredebilirsiniz. Artık aşina olmaya başladığımız Bitcoin (BTC), Ether (ETH) gibi kripto-para birimleri birer token’dır, ancak her token bir kripto-para birimi olmak zorunda değildir.

Token kavramını yaratım amacına göre çeşitli kategoriler altında inceleyebiliriz. Bu yaklaşımda, bir token tek bir alt grubun parçası olabileceği gibi birden fazla alt grubun da parçası olabilmektedir:

  • Bazı token yapıları ilişkili oldukları servisin bağlı olduğu altyapının devamlılığını sağlamak için tasarlanmıştır. Örneğin Bitcoin bu kapsamda değerlendirilebilir, bir teşvik mekanizması içerisinde kullanılarak (Bitcoin platformunun varlığına destek sağlayan taraflara bir ödül/hizmet ücreti olarak verilerek) üzerinde olduğu ağ altyapısının sürekliliğini sağlamaktadır.
  • Bazı token yapıları ise bu ağ yapısı üzerinde çalışan servisin sunduğu hizmetin kalitesini desteklemek amacı ile oluşturulurlar. Örneğin Ethereum üzerinde çalışan bir tahmin piyasası (prediction market) uygulaması olan Augur kapsamında sunulan Reputation (REP) adlı token bu grup içerisinde değerlendirilmelidir. Bu token, uygulama tarafından sunulan servisin istenilen şekilde çalışması için kullanılır — normal kullanıcılar tahminleme yaparken Ether kullanır, Reputation sahipleri ise üzerinde tahmin yapılan olayların sonuçlarını doğru bir şekilde uygulamaya raporlamakla yükümlüdürler, bu sayede sistemin hedeflediği hizmeti vermesi sağlanır (ayrıca REP sahipleri bu şekilde doğru raporlama yaparak Augur’un aldığı hizmet ücreti üzerinden kazanç sağlar).
  • Yukarıdakilerden farklı olarak bazı token yapıları ilişkili olduğu uygulamanın yarattığı piyasa içerisinde kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Yine Ethereum üzerinde Augur’a benzer bir platform olan Gnosis kapsamında sunulan Gnosis (GNO) ve Wisdom (WIZ) token yapıları ise bu gruba girmektedir, olayların sonuçları üzerinde tahminleme yaparken kullanılır. Bitcoin birinci gruba dahil olduğu gibi bu grubunda kapsamına girmektedir.

Token kavramını belirli ölçüde netleştirdiğimize göre hedefimizdeki ikinci kavrama yani ICO’ya geçebiliriz. ICO (Initial Coin Offering) kavramını anlamak için öncelikle girişimlerin (bir proje, ürün yada şirket olabilir) finansman ihtiyaçlarını nasıl karşıladıklarını anlamak doğru bir yaklaşım olacaktır. Genel olarak baktığımızda bu tarz ihtiyaçların karşılanması konusunda takip edilen dört geleneksel yol vardır diyebiliriz, bunları kısaca özetlersek:

  • Arkadaşlar ve Aile: özellikle girişimlerin ilk basamaklarında kullanılan, çevreden finansman desteği alma yaklaşımı
  • Kredi alma: belirli bir vade ve faiz planı eşliğinde finansman desteği almasının ve vade zamanı geldiğinde yatırım sağlayan taraflara alınan paranın faizi ile birlikte ödenmesi
  • Hisse satışı: yatırım sağlayıcıların aynı zamanda şirketin hissedarı olması
  • Ön Satış/Sipariş: ortada gerçek anlamda ürün yokken ürüne erişmek (yada ürünün var olmasını) isteyen tarafların (bazı durumlarda hiç gerçekleşmeme yada eksik gerçekleşme riskini üzerlerine alarak) gerekli finansmanı sağlaması

ICO kavramı, özellikle blockchain tabanlı projeler için, bu geleneksel yöntemlerin dışına çıkıp talep eden katılımcılara proje ile ilgili oluşturulan token yapısının ön satışını yaparak proje kapsamında sunulacak servisi daha uygun fiyatlarla kullanmalarını ve/veya gelecekteki gelir modeline ortak olmalarını sağlamak olarak özetlenebilir. Genellikle Bitcoin yada Ether verilip karşılığında yatırım yapılan proje tarafından yaratılmış olan token yapısı alınır. Toplanan finansman, projeye ait hedeflerin gerçekleştirilmesinde kullanılır. Örneğin 31 Mayıs 2017 tarihinde yapılan ve sadece 24 saniye içerisinde 156.250 Ether (şu andaki değerlendirme ile yaklaşık olarak 50 milyon USD’ye karşılık geliyor) toplanarak tamamlanan Basic Attention Token (BAT) ICO’sunu incelersek, proje ekibi toplanan yatırımın aşağıdaki şekilde değerlendirileceği taahhüt etmiştir:

  • %58: geliştirme takımının masrafları
  • %10: hukuk, muhasebe gibi yönetim işleri
  • %12: pazarlama bütçesi
  • %13: iş ortakları için harcamalar
  • %7: öngörülemeyen harcamalar

ICO kelimesi IPO (Initial Public Offering — Halka Arz) kelimesini çağrıştırdığı için yanlış anlamalara yol açmaması amacı ile bu finansman modelini tarif eden “token satışı”, “token lansmanı”, “topluluk satışı” gibi tanımlamalarda bulunmaktadır.

ICO’ları sadece bir finansman modeli olarak değerlendirmek gerçek resmi eksik bir şekilde görmek olacaktır. ICO aynı zamanda sunulacak/sunulan servis için bir ekosistem oluşturmayı tetiklemeyi hedeflemektedir. Burada hem ağ etkisi (bir ürünü daha fazla insanın kullanıyor olması o ürünü daha değerli hale getirir) hem de davranışsal ekonomi yaklaşımı (insanlar sahibi oldukları ürünlerin üzerine daha fazla düşerler) devreye girmektedir. Örneğin bir mesajlaşma uygulaması olan Kik, duyurusunu yaptığı Kin (TM-KIN) adlı token yapısı ile birlikte kullanıcılarının uygulama içerisindeki davranışlarını (reklam izleme, bir grup sohbetine sahiplik yapma, bir bot oluşturma gibi) ödüllendirip, bu ödüllendirme ile kazanılan Kin tokenlarının uygulama içerisindeki çeşitli alışverişlerde kullanılmasını sağlayarak kullanıcı bağımlılığını arttırmayı planlamaktadır.

Burada aklımıza gelebilecek sorulardan bir tanesi “Peki ICO’larla satışa sunulan bu token yapıların kaynağı nedir?” olacaktır:

  • Bu token yapıları tam anlamı ile kendine özel bir blockchain yapısı üzerinden sunulabilir, örneğin Temmuz-Eylül 2014 tarihleri arasında yapılan Ethereum ICO’su (31.591 Bitcoin toplanmıştır) bu şekilde değerlendirilebilir.
  • Yeni bir blockchain yapısı oluşturmak yerine hali hazırda kullanılan blockchain yapıları üzerinden de (Bitcoin Blockchain’i üzerinde bir “colored coin”, Ethereum Blockchain’i üzerinde bir akıllı sözleşme gibi) sunulma işlemi gerçekleşebilir, yazının ilk bölümünde bahsedilen Augur ve Gnosis bu şekilde Ethereum üzerinden sunulmaktadır.

TokenMarket yada CoinMarketCap gibi platformlar üzerinden piyasada olan, ICO’su olan yada ICO’su planlanan token yapılarını incelediğimizde dikkat çeken noktalardan bir tanesi çok büyük çoğunluğun Ethereum üzerinde tasarlanmış olmasıdır.

Copyright: TokenMarket.Net

Bunun nedeni, Ethereum platformunun sahip olduğu akıllı sözleşme desteği ile oluşturduğu esnek yapıdır. Geliştirici olarak Ethereum’u inceleyenler ilk örnek projelerden birisinin bir token yaratma olduğunu göreceklerdir.

Ethereum, ERC20 (ERC yani “Ethereum Request for Comments”, Ethereum ekosistemi içerisinde yeni kavram ve yaklaşımların tartışılması ve değerlendirilmesi amacı ile yayınlanan bilgi notlarıdır) adında bir standart oluşturmaya çalışarak kendi üzerinde çalışacak token yapılarının belirli fonksiyon ve bilgilendirme akışlarını desteklemesini sağlamayı istemektedir. ERC20 uyumlu token yapıları çeşitli fonksiyonları/bilgilendirmeleri desteklemektedir:

  • İki adres arasında transfer (transfer)
  • Belirli bir adresin belirli bir üst limite kadar belirli bir hesaptan çekim yapmasına izin verme (approve)
  • Belirli bir adresin hesap bakiyesini sorgulama (balanceOf)
  • Transfer işlemi gerçekleştiği anda bilgilendirme mesajı gönderimini tetikleme (transfer)

Şu anda Ethereum üzerinde bulunan token yapılarının çoğunluğu ERC20 standartlarına uygun şekilde hazırlanmış durumdadır. Ayrıca EIP101 (Ethereum Improvement Proposal) kapsamında Ether’in de ERC20 standartlarına uyumlu hale getirilmesi önerilmiştir.

Bir platform üzerindeki yapılarda bu şekilde bir standartlaşmanın oluşması, yapı üzerinde çeşitli üst yapıların oluşturulabilmesine olanak sağlar. ERC20, Ethereum üzerinde bu tarz gelişmelere yol açmaktadır. Örneğin bir kaç ay önce ortaya çıkan 0x (Zero-X) protokolü Ethereum üzerinde ERC20 uyumlu token yapıları arasında merkezi olmayan ve ana bir kripto-para birimine ara dönüştürme yapmaya gerek kalmayan takas yapılarının oluşmasına izin vermeyi hedeflemektedir. Aslında Ethereum üzerinde bu şekilde merkezi olmayan takas borsaları çok yeni bir konu sayılmaz, daha önce de ITT (Intrisically Tradable Token) gibi denemeler olmuş ancak bu denemeler yüksek maliyetlerinden dolayı kullanışlı bulunmamıştır. 0x projesi de kendi içerisinde ZRC olarak adlandırılan bir token yapısı bulundurmaktadır, bu token’ın P2P (Point-to-Point) olmayan takas işlemlerindeki masrafların karşılanmasında kullanılması planlanmaktadır.

Copyright: 0x Project Whitepaper

Son söz olarak token ve ICO dünyası şu anda oldukça hareketli ve daha da hareketlenecek bir dünya, yaratıcı veya yatırımcı olarak içerisinde olmuyorsanız bile özellikle projelerin sundukları “whitepaper”ları okumayı Blockchain dünyası için bir zihinsel egzersiz olarak tavsiye ediyorum.

Serkan Dogantekin

product leader, addicted to mobile, fintech, blockchain, ux, trends, startup ecosystem, cyberpunk and wonders of the universe