İzmir’in Gezilebilecek En İyi 5 Tarihi yeri
#İzmir, insanların uzun yıllardır yaşadığı, medeniyet tarihi ile ortak zamanlı bir geçmişe sahip olan ilimiz. Binlerce yıllardır insanların yaşadığı ve bünyesinde tüm bu yıllar boyunca yaşayan insanlardan eserler barındıran şehir. Tüm bu tarihi eserleri şehrin birçok farklı noktasında ayrı ayrı görmek mümkün. Öyle ki, tarihsel açıdan şehri gezmek istediğinizde karşınıza adeta bir şehir büyüklüğünde açık hava müzesi çıkıyor.
Tüm bu tarihsel güzelliklerin bazıları insanlar tarafından çok bilinip çok sık ziyaret edilirken, diğer bir kısmı nispeten daha az biliniyor ve insanlar tarafından daha çok ziyaret edilmeyi bekliyor. Her ne kadar İzmir’e gidenlerin tüm bu tarihsel simgeleri ziyaret etmeleri mümkün olmasa da, aralarından en çok bilinen ve kesinlikle ziyaret edilmesi gereken 5 farklı yeri sizler için inceledik.
Gelin, birlikte İzmir’in gezilebilecek en iyi 5 tarihi yeri hakkında incelemeler yapalım.
İzmir Saat Kulesi
Yurt dışından getirilen özel parçaların bir araya getirilmesi beraberinde inşa edilen İzmir saat kulesi adeta şehrin simgelerinden birisi. Öyle ki, İzmir’e gitmeden önce kime sorarsanız sorun, size saat kulesine gitmeniz gerektiğini söyleyecektir. Öte yandan İstanbul’un kız kulesi varsa, İzmir’in de saat kulesi vardır lafını da çok sık duyabilirsiniz.
İzmir’in tarihi kokusu üzerine sinen bir yapıt olan İzmir saat kulesi Osmanlı padişahlarından ll. Abdülhamid’e hediye edilmiştir. ll. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. Yıldönümünü kutlamak adına Alman İmparatoru ll. Wilhelm tarafından hediye edilen tarihi yapıt, yurtdışından getirilen farklı parçalar beraberinde mevcut konumunda inşa edilmiştir. Kulenin yüksekliği 25 metre olmakla birlikte mermer kubbeli çeşmeleri ve dört giriş üzerinde 68 sütunu kuleyi ayakta tutmaktadır. Sekizgen şeklinde plana sahip olan kule toplamda 4 kattan oluşur.
Konum olarak saat kulesi oldukça bilinen bir meydan olan Konak Meydanında yer almaktadır. İzmir’e gidenlerin kesinlikle gidip görmesi gereken bu mimari yapı şehrin simgeleri arasında baş sıralarda gelmektedir.
Kemeraltı Çarşısı
Hiç şüphesiz İzmir’e bir kere dahi gitmemiş olsanız dahi Kemeraltı Çarşısı’nın adını işitmişsinizdir. İpek yolunun olduğu döneme doğru tarihte bir yolculuk yaptığımızda, tarihte yer etmiş İpek yolunun batı ucundaki ticaret merkezi İzmir limanı olarak bilinir. Liman boyunca devam eden ve Hisar Camii’nin bulunduğu konuma kadar uzanan İpek yolunun tüm bu noktalarda izlerine bugün bile rastlamak mümkündür. İpek yolu boyunca develer beraberinde getirilen mallar tam da İzmir’in bu noktasında hanlara indirilir, Ceneviz tüccarları aracılığıyla da limandan gemilere yüklenmek suretiyle dışarıya ihraç edilirdi.
Bu bölge genel hatlarıyla Smyrna Agorası olarak adlandırılan Namazgâh, İkiçeşmelik ve Mezarlıkbaşı mahallelerinden Konak Meydanı’nın kıyısına kadar uzanmaktadır. Her ne kadar 14 Eylül 1922 tarihli yangında bölge ciddi derecede zarar görse de Kemeraltı Çarşısı içerisinde bozulmadan günümüze dek süregelen bir tarihi doku kendini göstermektedir. Çarşı içerisinde gezmek, hem gerçekleştirilen ticarete tanık olmak hem de mimari yapının izlerini gözlemlemek oldukça etkileyici ve olağanüstüdür.
Tarihi Asansör
Tarihi Asansör konum olarak Halit Rıfat Paşa ve Mithat Paşa caddeleri arasında bulunur. Şehit Nihat Bey Caddesi ile Mithat Paşa Caddesi arasındaki 58 metrelik kot farkının ortadan kaldırılması adına bu asansör kullanılmaktadır. Asansörün asıl kullanım amacı halkın rahatlığını ön planda tutmak ve 155 basamaklı merdivenleri tırmanmak yerine asansör yardımı ile caddeler arası geçişi sağlamaktır. Temeli taş yapı olan ve üzerine tuğla örülmüş olan asansörün taş yapı bölümünün ardından ufalmak sureti ile balkona dek devam eden tuğla döşemelerinde kullanılan tuğlalar bir rivayete göre Marsilya’dan özel olarak getirilmiştir.
Asansörün bulunduğu Karataş semti Konak ilçesine bağlıdır ve bu bölgede eskiden çok zengin Yahudi ailelerin yaşadığı bilinmektedir. Asansör inşa edilmeden önce burada bulunan merdivene Müslümanlar tarafından “Karataş Merdiveni” adı verilmişken, Yahudiler ise merdiveni “Devidasların Merdiveni” olarak adlandırmışlardır. Yahudilerin bu şekilde bir adlandırma yapmalarında ise merdivenlerin hemen üst tarafında Devidas Ailesine ait bir evin bulunmasıdır.
Anlatılan rivayetlere göre merdivenlerin üst tarafında bulunan evde yaşayan Devidas Ailesi’nin reisi bir gün bu merdivenlerden inerken düşüp ayağını kırmıştır. Bunun talihsiz kaza sonrasında ise sahil kesiminde oturan ve Devidas Ailesi’nin yakın dostu olan Musevi iş adamı Nesim Levi Bayraklıoğlu, 1907 yılında asansörü inşa ettirmiştir. Birçok farklı kültürü ve hikâyeyi bünyesinde barındıran ve İzmir’deki gezilebilecek tarihi yerler arasında yer alan Tarihi Asansörün yakından görülmesi ve incelenmesi son derece heyecan verici bir deneyim olacaktır.
İzmir Efes Antik Kenti
İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan Efes Antik Kenti dünya çapında bilinen bir yapı olmakla birlikte en önemli antik şehirler arasında yer almaktadır. Bu antik kentin ilk yerleşim yeri günümüzde Selçuk ilçesi sınırları içerisinde konumlanan kalenin bulunduğu Aziz Yohannes Kilisesinin inşa edildiği tepe olmuştur.
Kentin ilk kuruluş tarihi ortalama olarak M.Ö. 6000 yıllarına dayanmaktadır. Son senelerde yapılan kazı çalışmaları incelendiğinde bölgede Tunç Çağları ve Hititler’e ait yerleşim örneklerine rastlanmıştır. Hititlerin bu kentte yaşadığı dönemlerde kent “Apasas” olarak adlandırılmıştır.
M.Ö. 1050’li yıllarda Yunanistan’dan göç alan bu liman kenti, yine M.Ö. 560’lı yıllarda Artemis Tapınağı çevresine taşınarak konum değiştirmiştir. Bugün ziyaret ettiğimiz ve tarihi yapısını incelediğimizde hayretler içerisinde kaldığımız Efes ise, Büyük İskender’in generallerinden biri olan Lysimakhos tarafından M.Ö. 300’lü yıllarda inşa ettirilmiştir. Özellikle Helenistik dönem ve Roma dönemlerinde tarihinin en zirve ve en görkemli zamanlarını yaşayan Efes Antik Kenti, zamanında Asya eyaletinin başkenti olarak bilinirdi. Başkent olması ve coğrafi özellikleri beraberinde 200.000 kişilik nüfusa da ev sahipliği ediyordu. Son olarak antik kent, Bizans zamanında yeniden yer değiştirmiş ve ilk kez kurulmuş olduğu, Selçuk ilçesi sınırları içerisinde yer alan Ayasuluk Tepesi’ne taşınmıştır.
İzmir Agora Açık Hava Müzesi
Eski dönemlerde Agora adı ile bilinen yerler çarşı, pazar yeri, alışveriş alanları ve politik toplantıların gerçekleştirildiği alanlardı. İzmir Agorası, kentin iskân sahası olarak bilinen ve Büyük İskender tarafından yeniden inşa ettirilen Kadifekale’nin kuzey tarafındaki yamaç üzerinde konumlanmıştır. Yapılan kazı çalışmaları ve araştırmalar sonucunda ise Agoranın ortalama olarak M.Ö. 4. yüzyılda inşa edildiği ortaya çıkmıştır. Tarihi olarak yapı üzerinde Roma döneminin etkileri Helenistik dönem ile karşılaştırıldığında çok daha fazladır. Bunun nedeni ise yapının M.S. 178 yılında ortaya çıkan depremin etkileriyle önemli bir bölümünü kaybetmesidir. Yıkılan bölümler, Roma İmparatoru Marcus Aurelius tarafından yeniden inşa ettirilmiştir.
Agora’nın kalıntıları arasında yer alan ve yüzlerce yıldır açıkta duran bazı mermer sütunları bir süre sonra insanların ilgisini çekmiş ve günümüzde ortaya çıkan açık hava müzesi keşfedilmiştir. Bölgede gerçekleştirilen kazılar beraberinde ortaya çıkan önemli eserler ise günümüzde İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Açık hava müzesini gezmenizin ardından aynı gün içerisinde İzmir Arkeoloji Müzesini de gezebilir, Agoranın özelliklerine bütünüyle bakabilirsiniz.
İzmir’in gezilebilecek en iyi 5 tarihi yeri hakkında ortaya çıkardığımız liste dışında başta da belirttiğimiz gibi İzmir sınırları içerisinde onlarca hatta yüzlerce farklı tarihi yapı mevcuttur. Bu nedenle ilk 5 sıralamamız dışında eğer zamanınız varsa diğer birçok farklı tarihi dokuyu da yakından incelemeniz, çok farklı duygular yaşamanıza vesile olacaktır. Keyifli geziler…