Seldapehlevan
1 min readMar 18, 2022
Shalott Leydisi, John William Waterhouse, 1888

Shalott Leydisi, tutkuları uğruna ölüme giden bir sonun hikayesi…

Britanyalı ressam John William Waterhouse, Viktoria Dönemi’nin en ünlü şairlerinden olan Alfred Tennyson’ın aynı adlı şiirinden esinlenerek 1888 yılında Shalott Leydisi tablosunu yapmıştır.

Shalott Leydisi, Kral Arthur döneminde geçiyor. Kralın bulunduğu Camelot şehrinde akan bir nehrin ortasında, bir kulede hapis yaşayan Shalott Leydisi (Elaine), kuleden dışarı bakarsa lanetlenecektir. Dış dünya ile bağlantısı yalnızca odasındaki aynasından gördüklerinden ibaret olan Shalott Leydisi, kulesinin yakınlarından şarkı söyleyerek geçen bir şövalyeye aşık olur, cama koşar, lanetlenir ve adadan kaçmaya karar verir. Bu kaçış Leydi’nin hayatının da sonuna uzanan bir yolculuktur.

Tablomuzun konusu olan hikaye tam da bu anı ölümsüzleştirir.
Waterhouse eserde, Leydi’nin kayığı ile nehirde yol aldığı anları işler.
Leydi yaşamın sonuna geldiğini kaygılı, ürkek bakışlarıyla ifade eder.
Eser Shalott Leydisi’nin kuledeki yaşamı, yolculuğu ve ölümü ile ilgili ipuçları da içerir.
Kayığın üzerinde üç mumdan yalnızca birisi yanmaktadır. O da sönmeye çok yakındır. Bu da yine Leydi’nin yolun sonuna geldiğinin göstergesidir.
Mumların önünde duran haç ise Leydi’nin ölümden sonraki hayatında gideceği, cenneti temsil eder.
Suyun üzerindeki yapraklar da tabloya hüzünlü bir sonbahar havası katmak için kullanılmıştır.