NEDEN KİTAP OKUMAMALIYIZ!

Şevket Kurt
5 min readFeb 15, 2024

--

Kitap okumak ülkemizde entelektüel olmayı sinyalleyen önemli göstergelerden bir tanesidir. Gerçekten böyle mi yoksa kitap okumak da geri kalan çoğu şey gibi abartılmış-şişirilmiş bir balon mu? Bazı kitapseverler bu yazıdaki fikirlere itiraz edebilir. Kitap okumanın kendi özgü bir yolculuk olduğunu, bu eylemin sonuç ve performans odaklı bir amaç değil keyifli bir süreç olduğunu iddia edebilirler. Kitap okumanın zorunluluk, görev, performans değil bir zevk, tutku, yaşam biçimi olduğunu ileri sürebilirler. Bu durumda kitap okumayı film veya dizi seyretmekten, bilgisayar oyunu oynamaktan daha üstün kılan şey nedir?Bu yazıda kitap okumanın gerekli bir uğraş olup olmadığı, kitap okumak yerine nelerin yapılabileceğini tartışacağım.

Geçen sene 230 kitap, ondan önceki sene ise 79 kitap okudum. Tabii bu kitapların büyük bir kısmı çizgi roman, manga, şiir kitabı, kısa kitaplar, sesli kitaplar gibi kolay tüketilebilen türlerdi. Peki harcadığım zamana değdi mi?

Sturgeon Yasası’na göre herhangi bir alanda yazılan kitapların, çekilen filmlerin-dizilerin vs. %90’ı kötüdür. Okuduğum bu kitaplar arasında gerçekten iyi, okunmaya değer olanların sayısı 10–20 taneyi geçmez. Özetine hiç bakmadan, hatırlayarak anlatabileceğim kitap sayısı ise 3–5 tanedir.

Öncelikle bir kitabı baştan sona okumak zorunda mıyız? Daniel Pennac’ın Roman Gibi isimli eserinde okurun bazı hakları olduğunu ileri sürer. Bu haklardan bazıları kitabı okumama hakkı, sayfa atlama hakkı, bir kitabı bitirmeme hakkı, kitabı tekrar okuma hakkıdır. Neyi, neden ve ne amaçla okuyoruz, kitaptan neleri öğrenmek istiyoruz gibi sorular okuma eylemini yönlendiren şeylerdir.

Kitapları kurgu ve kurgudışı olarak iki temel başlık altında inceleyelim.

Kurgu kitapların bilindiği kadarıyla empati yeteneğini ve hayal gücünü arttırmak, kelime bilgisini arttırmak, stresi azaltmak ve ilerleyen yaşlarda demans riskini azaltmak dışında pek de önemli bir faydası yoktur:(https://www.science.org/doi/abs/10.1126/science.1239918)

(https://bjgp.org/content/70/691/79)

Kurgudışı kitapların yanı sıra gazete, dergi gibi yayınları okumak bilişsel olarak aktif yaşam sürmek, demans riskini azaltmakta veya 5 yıl kadar geciktirmektedir.

https://www.neurology.org/doi/10.1212/WNL.0000000000012388

Kurgudışı kitapların ise özellikle ciddi araştırmalar sonucunda ortaya çıkarılanları genellikle niş alanlarda yazılmış eserlerdir. Kurgudışı kitaplar insanların bilgi birikimini, eleştirel düşünme ve problem çözme yeteneklerini, yaratıcılık gibi becerilerini geliştirir. Kurgusal olmayan kitapların bazıları ana fikri metnin başında vermekte ve metnin ilerleyen kısmında sık sık tekrara, işe yaramaz ayrıntıya düşmektedir. Bir blog yazısı olarak özetlenebilecek kitaplar dallanıp budaklanmaktadır. Örneğin James Robinson ve Daron Acemoğlu tarafından kaleme alınan 496 sayfalık Ulusların Düşüşü kitabını özetleyelim:

“Kitapta bilhassa birbirine çok benzeyen bazı uluslar gelişirken neden bazıları gelişmez, gelişmiş uluslarda dahi gelir dağılımındaki adaletsizlikler neden olur sorularına yanıt aranılır.Yazarlar kitabın girişinde kültür,coğrafya,cehalet hipotezlerini açıklar. Bu hipotezlerin sorulan sorulara yanıt vermediğini belirtirler. Sonrasında bir tez üretirler, bir ülkenin zenginleşmesi güçlü politik ve siyasi kurumlara sahip olmak ve bu kurumların ekonomik kurumları etkilemesine bağlıdır.

Kurumlar kapsayıcı ve dışlayıcı kurumlar olmak üzere ikiye ayrılır. Kapsayıcı kurumlar katılımcı demokrasinin olduğu, insanların seçimlere katılabildiği, propaganda araçlarının yüksek olmadığı kurumlarken, dışlayıcı kurumlar bunun tersidir. Kapsayıcı ekonomik kurumlar mülkiyet hakkının iyi korunduğu, hukukun üstünlüğünün önemsendiği, serbest marketin olduğu,rekabet yasalarının iyi işlediği, küçük bir elit kesimin zenginliği kendi elinde tekelleştirmediği kurumlarken, sömürücü ekonomik kurumlar ise bunun tersidir.

Dışlayıcı kurumlara ve ekonomiye sahip bir ülke büyüse bile bu inovatif şekilde bir büyüme olmaz, kötü bir büyüme olur, böyle bir büyümede toplumdaki gelir adaletsizliği de kaçınılmaz olacaktır.”

Kitap hakkında daha iyi yazılmış özetleri kolay bir araştırmayla bulabilirsiniz ancak ana fikir bu şekilde. Kitabın geri kalanı yazarlar tarafından ortaya atılan bu tezi doğrulamak için verilen örneklerden oluşur.

Peki bu tarz bir eseri okuduğumuz zaman eserin ne kadarı aklımızda kalıyor!

(https://www.cold-takes.com/reading-books-vs-engaging-with-them/)

Yukarıdaki emek-zaman maliyet analizi dikkate alındığında en mantıklı tercihler yalnızca başlığı okuyun ve kitabın incelemelerini/tartışmalarını okuyun seçenekleridir. Kitabı merak edip ona göz atmak isterseniz hızlıca göz atmak da iyi bir seçenektir. Kurgudışı bir kitabın giriş kısmını okumakla, tamamını okumak arasında özellikle uzun vadede fark yok gibi duruyor. (https://twitter.com/0_hipotezi/status/1498427747080749057?t=1zXhPNzWq1zev70qz9L6_g&s=19)

Peki bir kitabı nasıl akılda tutabiliriz! Kitaplar ve hatta bizlere üniversitede-lisede anlatılan dersler genellikle akılda tutmak için tasarlanmış ürünler değildir. Bunun en büyük sebebi bunların öğretmek ve akılda kalmak amacından ziyade aktarım yoluyla yapılmasıdır. Ancak bir şeyi anlamak için onunla aktif olarak ilgilenmek ve etkileşime geçmek gerekir. Bu etkileşim çoğu zaman iç monologlar yardımıyla kitaptaki fikirleri önceki fikirlerle bağlamak, kitabı okurken aralıklı tekrar ile kendine hatırlatmak, kitaptaki fikirleri analiz etmek-özetlemek-tartışmak şeklinde kendini gösterir. Kitapların yerine, insanların öğrenme-anlatılan şeyleri anlama sürecine uygun yeni bilişsel öğrenme ortamları teknolojinin de yardımıyla tasarlanabilir.(https://andymatuschak.org/books/)

Mortimer J.Adler’in sınıflandırmasını esas alırsak akılda daha kalıcı kitap okuma dört aşamadan oluşur. Ben bu dört aşamaya ilaveten Adler’in dördüncü aşamasından istifade ederek bir beşinci aşamayı ekleyeceğim.

  1. Ön Okuma: Kitabın ön arka kapağını incelemek, içindekiler ve dizin bölümlerine bakmak, özetini ve kitap hakkındaki eleştirileri okumak, ders kitabı okunuyorsa bölüm başlıklarını, alt başlıkları anlayıp büyük resmi edinmek ve akabinde bu bölümleri ayrıntılara dalmadan özetlemektir.
  2. Yüzeysel Okumak: Kitaba hızlıca göz gezdirmek, paragrafların ilk ve son cümlelerini okumak, kitabın okunmaya değer kısımlarını okumak hatta kitaba acımasız bir eleştirmen gibi davranıp, amaca yönelik-verimlilik odaklı bir yaklaşımı tercih ederek tekrar eden yerleri atlamak. Burada kilit nokta bilmediğiniz bir kavram-tanım varsa orada durup araştırıp öğrenmektir.
  3. Analitik Okuma: Kitabı sınıflandırarak başlar. Bu kitap hangi türe giriyor kurgusal olmayan mı alt kategorisi ne misal psikoloji ne ile ilgili şeklinde. İkinci aşama yazarla uzlaşmaktır. Yazarın tekrar ettiği sık vurguladığı kelimeler ve düşünceler, metinde ilettiği mesajlar nelerdir? Üçüncü aşama adil eleştiri aşamasıdır. Kitabı okuyup beğendiğimiz yerlerin altını çizmek, notlar almak, kitabı özetlemek yerine kitap hakkında kendi fikirlerimizi, katıldığımız ve katılmadığımız kısımları özetlemeliyiz. Kitap hakkında tartışmalı ve eleştirel gözle yaklaşmalıyız. Bu akılda kalıcılığı arttırmaktadır.
  4. Sinoptik Okuma: Bu ve benzeri eserler hakkında bibliyografya oluşturup bir yüksek lisans-doktora tezi yazıyor edasıyla karşılaştırma okuma yapma aşamasıdır. En zor aşama budur.
  5. Bilginin Kullanımı: Bu aşamada öğrendiğimiz bütün bilgileri basitleştirip en basit haliyle bir arkadaşımıza, başlattığımız bir podcaste ve youtube kanalına, paylaşmayı sevmiyorsak kendimiz için çektiğimiz video ve ses kaydına dönüştürmeliyiz. Bundan sonraki aşama bu kitaptan öğrendiklerimizin hayatımızı nasıl etkilediği, daha iyi hale getirdiği, ne kadarını hayatımızda uyguladığımızdır. Bu bilgileri aralıklı tekrar, hafıza sarayı tekniği ve çeşitli geri çağırma yöntemlerini uygulayarak daha kalıcı hale getirebiliriz.

How to Read a Book: The Classic Guide to Intelligent Reading-Mortimer J.Adler

Şahsi fikrim,günümüzde uygulayabileceğimiz çeşitli yöntemler olsa da bilişsel öğrenme ortamlarının artırılmış gerçeklik gözlüklerinin yaygınlaşması, bu ortamlara çeşitli içeriklerin-uygulamaların üretilmesiyle mekanın ve görselleştirmenin öğrenime dahil edilmesiyle yakın gelecekte bir kitabın-dersin-öğrenmek istediğimiz herhangi bir şeyin büyük oranda aklımızda kalması mümkün olacaktır.

Bu blog yazısını yazmama fikirleriyle ilham veren Talha G-Sıfır Hipotezine sevgiler. Kendisinin çalışmalarını takip etmek isterseniz:

https://sifirhipotezi.substack.com/

https://twitter.com/0_hipotezi

Yazıya son bir tavsiye bırakalım:

--

--

Şevket Kurt

Serbest avukatım, kişisel ve mesleki gelişimle ve kitap-film-dizi-sanatla ilgili paylaşımlar yapıyorum. Çankaya&Kurt Hukuk Bürosu-Avukatın Çantası