ADALET HUKUKTAN MI? HUKUK ADALETTEN Mİ? ADALET VE HUKUK NEDİR?

Şevval Bayram
3 min readMay 16, 2022

--

Hukukun toplumsal yaşamda kurulan ilişkilerin sistematik bütünselliği diye tanımlandığını duymuş muydunuz? Hukukun kendine özgü bilimsel düşüncesini bu tanımın tarihsel tahlilinde buluyorum. Peki, şunu diyebilir miyiz? Hukukun bilimsel düşüncesinin içerisinde adalet kavramının yeri yoktur. Kulağa garip ve başta saçma geldiğinin farkındayım. Birçoğumuz adalet kavramıyla hukuk kavramını ya bir tutar ya da adaletin hukuktan kaynaklandığını söyler. Ancak adaletin neye ve kime göre, hangi olaya göre adalet olduğuna hiçbirimiz bakmayız. Sınıfsal tahlil yapılırken bile adalet anlayışı diye ayırt edici, belirleyici bir ölçüt ileri sürülemez. Farklı bir toplumsal yapılanma mücadelesindeki dinamizmi bu, cazibeliymiş gibi görünen ama içeriği boş ve anlamsızlığı aşikar kavramın ölçüte dönüştürmüş halinde arama çabası iyi niyeti kötüye kullanmak olarak adlandırılmaktan başka şey değildir. Hukuki olaylara bakıldığında, yasalar eşliğinde alınmış kararlar doğrultusunda yönetilen dünyada yapılan suçun karşılığında alınan cezanın suçu işleyenden işleyene değiştiği aşikârdır. Suçu işleyenin ardında bıraktığı mağdurların mağduriyetlerinin giderilme oranları farklıyken, kimine göre yasadan kaynaklı ve belirli şartlarla indirim almış cezaların suçlularıyla başkasına göre bu cezaya layık olmayan veya daha fazlasını hak edenin kimselerin adaleti nasıl bir olabilir.

Yargıyı adalete erişebilme sürecinin örgütlenmesi şeklinde ifade edilmesini daha doğru bulmaktayım. Yani aslında baktığımızda hukukun bilimsel düşüncesinde adalet kavramının yeri yoktur diyebilirim. Söylediklerim biraz kulağa karışık gelmiş olabilir. Hukuk kuralının oluşma sürecinde adalet kavramının bir ölçüt olarak yeri yoktur. Buna karşılık, içeriği ne olursa olsun kural uygulanırken kuralın düzenlediği ilişkinin tarafları arasında uyuşmazlık çıkarsa tarafların tüm hukuka aykırılık iddialarını, savunmalarını, delillerini özgürce, eşit koşullarda, aynı olanaklardan yararlanarak ve hiçbir engelle karşılamadan sunabildikleri, tartışabildikleri bir sürecin örgütlenmesi, yani yargının yapılandırılması ve işleyişi somut bir içerik kazandırılan adalet kavramıyla ilişkilendirilebilir. Burada adalet kavramı uyuşmazlığın çıktığı kuralı ya da yargıcın verdiği kararı değerlendiren bir ölçüt değildir: Yargı söz konusu olduğunda adalet kavramı hangi hukuk kuralı olursa olsun çıkan uyuşmazlığın taraflarını sonuçta tatmin edebilecek objektif, tarafsız bir çözüme ulaşabilme sürecinin örgütlenmesini ifade eder. Yargıda adalet kavramı nitelik değerlendiren bir ölçüt olarak kullanılmaz, taraflar arasında çıkan bir uyuşmazlıkta, sonuçta tarafları ikna ve tatmin edeceği varsayılan çözüm sürecini örgütleyen mekanizmanın meşruiyetini vurgular.

Şunu demek istiyorum ki hukuk toplumsal ilişkileri düzenleyen kuralları konu edinir ve düzen içerisinde yargının işlevi ise kurallar uygulanırken ilişkinin tarafları arasında çıkan uyuşmazlıkları, tarafları çözümden ikna ve tatmin olabilecekleri bir sonuca ulaştıracağı varsayılan çözüm sürecinin örgütlenmesidir. Yargı hukukun özü değil, uzantısıdır. Yargı, hukuk kuralının uygulamasında taraflar arasında uyuşmazlık çıktığında devreye girer. Yargı yeni bir hukuk kuralı üretmez, uyuşmazlığın uyuşmazlık çıktığı andaki halini, yani maddi gerçeğin sanki bir anı yakalamak için fotoğraf çektiğimiz gibi fotoğrafını çeker. Ve elde ettiği veriler ışığında uyuşmazlığın, uyuşmazlığın çıktığı hukuk kuralının öngördüğü çözümle sonuçlanmasını sağlar. Adalet, hukuk ve yargı kavramları tartışmaya oldukça açık kavramlardır. Birler veya ayrılar. Hukuk ve adalet kavramları üzerindeki görüşlerim bu şekilde. düşüncelerinizi benimle de paylaşmanızı isterim. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

--

--

Şevval Bayram

Hukuk fakültesi öğrencisiyim. Hukuk ve kişisel gelişim hakkında araştırma yapmayı ve yazı yazmayı seviyorum.:)