Yazılım Konferansları Neden Bu Kadar Kötü?

Seyfeddin Bassarac
3 min readAug 23, 2018

--

Geçenlerde Türkiye’deki yazılım camialarının durumu ve geleceği hakkında tefekküre dalmışken, uzun zamandır konuşmacı olmadığım konferanslara gitmediğimi fark ettim. Eskiden yazılımla ilgili her konferansa katılmaya gayret ederdim, çok az kaçırdığım olurdu. Bunun sebebi ise konferansların çoğunluğunun kötü olması.

Bu vaziyetin tarihle münasebeti yok. Aslında eskiden de iyi değillerdi. Sebebi ve tavsiyelerle dolu bir yazı oldu. Okuyan organizatör arkadaşlar alınmasınlar, konferans düzenlemek çok zor ve gayret istiyor. Benim derdim daha çok sektörde dayatılan kalıplarla. O halde başlayalım.

Sahi, yazılım konferansları neden bu kadar kötü?

Vaziyeti birkaç madde ile özetleyecek olursam:

  1. Konuşmalar genelde çok sığ. Çoğu sunum yeni bir konsept/dil/kütüphaneyi seyriciye tanıtma amaçlı. “A Framework 101”, “Z dili nedir?”, “X Container ile web uygulamasını Cloud’a taşımak” konulu, birbirinin kopyası onlarca sunum yapılıyor. Ortalama bir yazılımcının dokümantasyon okuyarak 10 dakikada öğreneceği bilgileri 45 dakikada anlatmanın kimseye faydası yok.
  2. Bir günde çok fazla konuşma olması. Konferansın büyük olması adına 3 track, 27 konuşmalı konferanslar yapılıyor. Her sunuma yaklaşık 1 saat ayrılıyor. Seyirciler sabah iyi bir enerji ile geldikleri konferansta, vakit ilerledikçe sıkılmaya başlıyorlar. Hele arada çok sıkıcı, uyku getiren bir konuşma varsa. Öğlen yemeğini iple çektikten sonra konferansa geri dönmeyip, dışarıda insanlarla sohbet etmeyi tercih eden çok katılımcı var.
  3. Sponsorların zorla eklettiği konuşmalar. Para karşılığı tanıtım yapılmak istemesini anlarım; ancak bunun tek yolu seyircinin 1 saatini, “nasıl süper bir şirket olduğunuzu” anlatarak gasp etmek değil.
  4. Soru - Cevap ve Networking kısımlarının kısıtlı kalması. Konuşma sayısı arttıkça, sonrasındaki soru-cevap faslı da kısalıyor. Sunumu yapan kişinin tecrübesinden faydalanmanın tek yolu, onunla –mümkünse– karşılıklı konuşmaktır. İki konuşma arası kısa tutulduğundan bu ortam sağlanamıyor ve program aksıyor. Katılımcıların ve konuşmacıların bir araya gelip sohbet edebileceği tanışma ortamı da genelde geç saate, konferans sonrası yemeğe kalıyor. After party ortamı da fikir danışma münasip değil.
  5. Biletlerin bedava olması. Görünürde biletlerin ücretsiz olması iyi algılansa da, bir çok sebepten ötürü konferansı kötü etkiliyor. Sponsorlara bağımlılık mecburiyeti, konferansların genelde üniversite kampüslerine mahkûm olması, seyircilerin ve konuşmacıların gayriciddi olması bu etkilerden bazıları.

Bir konferanstan ne beklerim? Gittiğim iyi konferansların ortak özellikleri nelerdi?

Bütün konferanslar kötü değildi elbette. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen hâla andıklarım var. Kod.io, ilk yapılan Istanbul Tech Talks, UIKonf bunlardan bazıları. Peki, bunların iyi yapan özellikler nelerdi?

Öncelikle bu konferansları ön plana çıkaran unsur, konuşmaların kalitesi. Bir kişinin twitter’da popüler olması onu iyi bir konuşmacı yapmıyor. Bir dili icat etmiş olması da. Hatta benim dinlediğim en iyi konuşmalar hep tanımadığım isimler tarafından yapıldı. Bu dediklerimden “popüler olan konuşmasın” fikri çıkmasın. Çok iyi konuştuğu için popüler olan yazılımcılar da mevcut. Önemli olan, organizatörlerin ismin büyüsüne değil, fikirlere ve kabiliyete odaklanması.

“Cidden iyi konuştu” diye anılan konuşmalar iki kategoriye ayrılıyor. 1) İlham verici konuşmalar (yapması, hazırlaması çok zordur) 2) İşimde beni daha iyi yapacak, pratik bilgiler içeren konuşmalar. Örn., 3 yıldır ComponentKit ile gerçek uygulamalar geliştirmiş birisinin tecrübelerini, yol göstermesini dinlemek. Hiç bilinmeyen, dokümanı olmayan bir teknolojinin nerede ve nasıl kullanılacağını dinlemek. Mobil uygulamalarda erişilebilirlik teknolojilerinin nasıl hemen uygulanacağını püf noktalarıyla dinlemek vs.

Konuşmaların niteliğini başka bir yazıda daha detaylı ele alırım.

Bir diğer unsur ise iyi networking imkanı. UIKonf’ta mesela, Facebook iOS takımı, Dropbox iOS takımı, objc.io ekibi, hepsi ile uzun uzun konuşup, fikir alışverişi yapma fırsatım oldu. Zira konuşmalar arası 30-40 dakikalık sohbet imkanı vardı.

Eğer ücretli bir etkinlik ise, iyi yiyecek, içecek, kahvenin olması. Ulaşım konusunda kolaylıklar sağlanması. Yönlendirmelerin ve organizasyonun iyi olması.

Son olarak da sorularımı sorabileceğim, sağlıklı tartışma ortamı. Bunu konuşmaların sonu yerine öğlen yemeğinden sonraki 1–1,5 saatlik kısma koyan, bu sayede yemek rehavetini de azaltan konferanslara katıldım.

Burada amaç şu: Etkinlik sonunda katılımcıların bakış açısını değiştirmek. Ertesi gün bilgisayarın başına oturduğunda yazdığı kodu sorgulatmak. Mesleğe olan saygısını arttırmak. Yeni arkadaşlar edindirmek.

Eğer bir konferans düzenliyor olsaydım nasıl olurdu?

Eğer İstanbul’da bir yazılım konferansı düzenleyecek olsaydım:

  1. Bir günde en fazla 4 konuşmacı. Tek track. 2 tane öğlen öncesi, 2 tane sonrası.
  2. Kontenjan düşük. Maksimum 120 kişi. Bilet fiyatlarının makul (150–300₺) olduğu.
  3. Konferanstan 1 gün önce katılımcıların birbirlerini tanıması için şehirde farklı etkinliklerin düzenlendiği (tarihi tur, müze gezisi, bisiklet turu vs.)
  4. Sponsorların çeşitli aktivitelerle etkinlikte tanıtım yaptığı.
  5. Öğrencilere ücretsiz/indirimli bilet imkanı olan. İmkanı olanların, olmayanlara sponsor olabileceği.
  6. Üniversite konferans salonunda olmayan.
  7. Ses sisteminin, yiyeceklerin, video kayıtlarının profesyonelce yapıldığı.

bir konferans olurdu. Belki bir gün NSIstanbul ile böyle bir etkinlik düzenleriz, kim bilir :)

--

--

Seyfeddin Bassarac

Owner of Thread Co. (@wearethreadco). Designer. iOS Developer.