Faşizm Nedir? Tarihsel Gelişimiyle Beraber Bir Faşizim İncelemesi

Salih Soysal
5 min readJul 13, 2018

--

Hitler’in Nürnberg Mitingi

Faşizm tabiri ülkemizde gerek siyaset alanında gerekse sosyal hayatta çok kullandığımız bir kavram. Ne yazık ki, diğer bütün konularda ve kavramlarda olduğu gibi faşizm kavramının doğuşunu ve tarihini ülkede bilen sayısı çok az. Bu yüzden, faşizmi biraz olsun anlamak için bu konuyu irdelemeye karar verdim.

Faşizm için duyacağınız en popüler cümle şudur: “Faşizmin bir ideoloğu yoktur.” Mesela sosyalizmin ideoloğu Karl Marx’tır ve onun fikirleri üzerine biçimlenmiş bir düşüncedir. Fakat faşizmde durum böyle değil; faşizm direkt olarak siyaset sahnesinde ortaya çıkmış ve bu yüzden akademik temeli olmayan bir harekettir. Faşizm nedir sorusuna bir cevap arıyorsak eğer, İtalyanların “Il Duce”si olan Mussolini’nin icraatlarına bakmamız gerekmektedir.

Benito Mussolini

Bu gördüğünüz adam Mussolini. WW1′de İtilaf Devletlerinin yanına geçen İtalya’da durum biraz karışıktı. Ülke içinde giderek büyüyen bir sosyalist hareket ve sendikalılaşma hakimdi. 1919 yılında Mussolini savaş karşıtı bir komünist olarak sosyalist partinin bir üyesiydi fakat savaşın sonlarına doğru çevresindeki imparatorlukların zayıfladığını görmüş, bunu Büyük Roma İmparatorluğu’nun yeniden dirilişini sağlayacak araç olarak değerlendirmiştir. Bu yüzden savaş karşıtlığını bırakarak, İtalya’nın savaşa girmesini desteklemiştir. Bunu gören sosyalistler, Mussolini’yi partiden artar. Mussolini’de kendisine yeni bir parti kurar. Bu partinin dinamikleri sosyalizmin tam tersine ülkedeki bütün sınıfları milliyetçilik etrafında kaynaştırıp, sınıfsız, çatışmasız bir toplum oluşturma çabasıdır. Büyük Roma’nın hayalini kuran Mussolini Faşist ismini ise yine Roma’ya dönerek “fasces” adını verdikleri bir baltadan almıştır. Bu sembol aynı zamanda Roma’da senatonun adıdır.

Ülkede sürekli grevlerin çıkması, Mussolini’nin tepksini çeker ve tam da grev zamanlarında sermayenin yanında yer alarak burjuvadan destek görmeyi başarmıştır. Aynı zamanda direkt olarak partiye bağlı bir paramiliter bir grup kurmuş ve adına “Siyah Gömlekliler” demiştir. Komünistlerin giderek güçlenmesi üzerine İtalyan Kralı, komünistlere karşı Mussolini’yi desteklemiştir ve Mussolini’de parti programından “krallığı kaldıracağız.” ibaresini kaldırmıştır. 1922 yılında ülkenin farklı yerlerinde gelen 50.000 kadar siyah gömlekliyle beraber Roma’ya yürümüşler ve kralı sıkıştırarak Mussolini’nin devlet başkanı olmasını sağlamışlardır. Mussolini başa geçtiğinde, sosyalizme karşı bir alternatif sunan, uluslararası ilişkilerde oldukça uzlaşmacı bir insandır. Yaptığı cinayetler sadece siyasi suçlarla kısıtladır ve ne yahudi katliamı ne de başka bir katliama imza atmıştır.

İtalyan halkı savaşı kazanmalarına rağmen çok fazla bir gelir elde edemedikleri için rahatsızlardır. İtalyanlar kendilerini kazanan devletlerin en zayıfı olarak görmekte ve bundan oldukça rahatsız duymaktadırlar. Bunun haricinde komünizmin vaadlerinden bıkmışlardır çünkü komünizm bir toplumun ihtiyacı olan direnişi ve mücadeleyi sağlamakta fakat zaferi getirememektedir. Aynı zamanda faşizmin sosyalizme karşı biraz daha kapsayıcı olması, Faşizmin yükselmesinde çok etkilidir. Aynı zamanda ülkede bir ekonomik krizde vardır. Faşist parti onlar bir umut kaynağı olmuştur.

1929 yılında Papalıkla anlaşarak, Papalığın İtalyan Krallığı’nı tanımasını yardımcı olmuştur. Mussolini 1922–1933′e kadar olan süreçte muhalefe karşı az da olsa bir alan açan, uluslararsı ilişkilerde statükocu bir tavır sergilemektedir. İtalya’yı işgalci bir devlet haline getiren, Hitler’in Almanya’da bir darbe sonucu başa geçmesinin ardından Milletler Cemiyeti’nin kararlarını dinlememesi ve sonunca hiçbir ceza almamasıdır.

Göründüğü gibi buraya kadar bir sıkıntı yok, faşizm yeni bir ideoloji olarak İtalya’da gün yüzüne çıkmış yeni bir siyasi akımdır. Ülke içindeki muhalefe küçük bir alan bırakması, İtalyan milliyetçiliğinin en belirgin özelliğidir.

Adolf Hitler

Ama Almanya’ya baktığımızda durum hiç iç acıcı değildir. Versay Antlaşmasından sonra kurulmuş Weimar Hükümeti’nde işler hiç iyiye gitmemekte, meclisin çoğunlukçu yapısı süregelen tartışmalara sebebiyet vermekedir. Ayrıca Versay Antlaşması’nın Almanya üzerindeki ağır şartları ve Weimar hükümetinin bu şartları kabul etmesi, halkın gözünde bu hükümeti küçük düşüren bir harekettir. (Bunu daha iyi anlayabilmek için, Sevr’i imzalayan İstanbul Hükümeti’nin yıkılmadığını görseniz; bütün toprak kayıplarının suçlusu olarak İstanbul Hükümeti’ni görecektik.) Hitler 1933 yılında başa geçtiğinde, ülkede 1930′da gerçekleşen Büyük Buhran’ın ekonomik sıkıntıları sürmekteydi. Hitler’de Mussolini gibi ülkedeki burjuvaziye karşı değilde, karşı olduğu yabancı burjuvaziydi, yani Yahudiler. Yahudiler nüfusun ancak %1′ini oluştururken bu rakamın büyük kısmı çok büyük mesleklerde çalışmaktaydı. Bu da insanların gözüne bakmaktaydı.

Hitler 1935′te 100.000 ile kısıtlamış asker sayısını zorunlu askerliği getirerek kırmaya başladı. 1935 yılında 500.000 Alman askeri Versay Antlaşması’na karşı olacak şekilde eğitilecekti. bu sayı 1938′de 800.000′e ulaşacaktı. Bunun yanında savaş gemileri, deniz altları ve savaş uçaklarının yapımı da vardı. Hitler ülkedeki bütün burjuvazilere bir görev vermiş ve de iş bulamamış insanları fabrikalarda çalışmaya zorluyordu. Böylece hem işsizliği azatlmış oldu hem de fabrikaları daha işlevsel hale getirdi.

1934 yılında Hitlet Nürenberg Bildirisini yayınladı ve bu bildiridde yahudileri ikinci vatandaş olarak gördüğünü açıkça belli ediyordu. Yahudiler bu tarihten itibaren gettolara toplanmaya başladı. Fakat savaş başladıktan sonra 1939 yılında, artık Hitler Avrupa’da birçok toprak işgal edince içindeki Yahudiler’de bir sorun teşkil etti. Sırf bu yüzden 9 milyon insanın 6 milyonunu kamplarda esir etti ya da gaz odalarında yaktı. Bu soykırım tarihe holocaust olarak geçmiştir.

Çok ilginç, Almanya Doğu’ya Barbarossa adıyla düzenleği Sovyet Ruya’ya karşı hareketin sonunda, Ruslar Polonya’ya girdiklerinde Almanlar oradaki kampta toplanmış 70.000 bin yahudiyi kendileriyle beraber yola koymuşlardı. Berlin’e yakın bir yerde bu insanların hepsini gaz odalarında öldürmüşlerdi. Yani, biz kaybediyoruz, bu adamları boş verelim demeyip sırf öldürmek için bütün bu insanları sürügün etmişlerdir.

Bakıldığında Mussoli’nin faşizmi çok daha yumuşaktı. Mussolini toplu bir katliam yapmadı, yaptığı tek şey siyasi figürlere suikastlar düzenlemekteydiler. Fakat Hitler Nasyonal Sosyalizmi, bütün bu yahudileri nasıl öldürdüklerini ciddi manada planlamıştır ve bunu gerçekleştirmiştir.

Şimdi bazı zevzekler sırf Filistin’deki olaylara bakarak, Hitler’in yaptığı bu “Holocost”u övmeye başladılar. Hitler, şu dünyadaki en kötü insanlardan biridir ve her ne olursa olsun lanetlenmesi gereken fikirleri vardır. Bence faşizmin okullarda özel olarak okutulması gerekiyor çünkü neyin Faşizm olduğunu bilirsek, ideolojilerle -özellikle milliyetçiliklerle- daha iyi geçinmemizde fayda sağlar.

Aşağıdaki videoda benim yazdıklarımın çok kısa bir özeti var, sıkılanlar buradan dinlesinler. Bu arada bu videoları yapan abimizin videoları çok eğlenceli. Bakmanıza tavsiye ederim

Faşizmin Doğuşu ve Tarihsel Ortam

Podcast| Youtube | Slack | Facebook | Twitter | Instagram | Kodcular

--

--