Bizi bizden kim kurtaracak?

Şule Yücebıyık
3 min readJan 26, 2017

--

O sahnedeyken kalp atışlarımın hızlandığını, nefesimin daraldığını hissediyorum. Anlattığı şeyler, beynimde ‘tehlike’ algısı yaratıyor. Ne de olsa sıradan bir Homo Sapiens’im ve kendimi tehdit altında hissettiğim zaman verebileceğim üç tepki var: Kaç, savaş ya da don!

Önceki gün ActHuman Zirvesi’nin konuğu olarak İstanbul’da bir konuşma yapan Prof.Harari’nin çizdiği distopik gelecek resmi karşısında ne kaçabilmek mümkün, ne donmak ne de savaşmak işe yarayacak gibi görünüyor.

Sınırsız zekasıyla kendini yok etmeye doğru hızla yol alan insanın önüne geçmek için farklı bir şeyler yapmak gerekiyor ve bunun ne olduğu hakkında henüz kimsenin bir fikri yok.

Harari’nin sakin sakin anlattığı ürkütücü gelecek özetle şöyle:

Dört milyon yıllık evrimin sonucunda kıtlığı, açlığı ve savaşları büyük ölçüde kontrol altına alan Homo Sapiens, bilim ve teknolojide elde ettiği olağanüstü birikimleri artık kendi üzerinde kullanmaya başladı.

21.yüzyılın temel ürünleri artık bedenler, beyinler ve zihinler olacak. İnsanoğlu, teknolojiyi kendisini ‘upgrade’ etmek için, daha zeki, daha dayanıklı, daha güçlü ve sıradışı niteliklere sahip süper-insanı yaratma yolunda kullanacak.

Biyo-genetik ve yapay zeka alanındaki teknolojilerle insan, Tanrıcılığa soyunarak (Homo Deus) insan yaratmaya hatta ölüme bile meydan okumaya hazırlanıyor. Google Ventures’ın 2 milyar dolarlık portföyünün yüzde 36’sını ‘ölümü çözme’ amacıyla araştırma yapan laboratuvarlara aktarması tesadüf değil.

Prof. Harari bu süreci Yapay Zeka (AI) olarak tanımlıyor ve kesinlikle robotlardan ayırıyor.

Yapay Zeka’nın dünyanın ilk insan yapımı varlığı olarak insanlardan daha zeki ve güçlü hale gelip kontrolü ele geçirmesinin mucize olmayacağının altını çiziyor.

Harari’ye göre insan da bir algoritmadan ibaret ve şu an kendisini yapay zekadan üstün kılan duygular, iletişim, yaratıcılık gibi nitelikleri aslında biokimyasal tepkimelerden oluşan özellikler.

‘Fakat bu üstünlük uzun sürmeyecek’ diyor Harari.

Bugün bile yapay zeka tarafından bestelenen müziklerle, insan besteleri arasındaki fark en hassas kulaklar tarafından bile algılanamıyor. Google Çeviri her sürümde daha da iyileşiyor. Kindle, şimdiden kitap tercihlerinizi ve okuma hızınızı ölçerek nasıl bir tüketici olduğunuzu saptıyor. Yapay Zeka romancıları, yakın bir gelecekte, hangi düğmenize basarak duygusal kontrolünüzü ele geçireceklerini eşinizden daha iyi bilecek. J

Özetle, yapay zeka algoritmaları, insana özgü biyokimyasal tepkileri vermeyi öğrendiğinde yapay zeka ile aramızda önemli bir fark kalmayacak.

West World’e hoşgeldiniz!

Harari’nin 10–15 yıl süre biçtiği bu gelecek kapıya dayandığında dünyamızı; aşık olan, depresyona giren, öfkelenen, mutluluktan ağlayan, şiir yazan, müzik besteleyen robot arkadaşlarla paylaşmaya başlayacağız.

Eh ne var ki bunda, yaşasın insan-robot kardeşliği! diye düşünmek mümkün elbette. Doktorluk, öğretmenlik, reklamcılık gibi meslekler de dahil her işimizi elimizden alarak bizi sıradan bir tüketici olmanın dışında vasıfsız bırakan yapay zekanın iktidarı ele geçirdiği bir dünya da mümkün tabii.

Prof. Harari, biyoteknoloji ve yapay zeka alanındaki durdurulamaz gelişmelerin, eşitsizliği tehlikeli boyutta artıracağını öngörüyor. Bu bildiğimiz ve kanıksadığımız, zengin/fakir, gelişmiş ülke/az gelişmiş ülke türünden bir eşitsizlik değil. Daha fenası: Türler arası eşitsizlik!

Beden, beyin ve zihin üretme gücüne sahip olanlar, zeka, sağlık, yaşlanma,ölüm gibi konularda biyolojik eşitsizliklere yol açabilir, üstün insan-aşağı insan ayrımını ortaya çıkarabilir.

Evrenin en seçkin ama aynı zamanda en zararlı mahluku Homo Sapiens, hırsıyla kendini yok etmeden harekete geçmeyi öneriyor Harari.

Sunumu sona erdiğinde gerçekten merak ediyorum:

Bizi bizden kim kurtaracak?

--

--

Şule Yücebıyık

Beginner’s Mind. Communicator & Executive Coach. Mother. Traveller. Booklover. Eternal Learner.