Binalar Tamam! Artık Birbirimizi Tanımaya Başlayabiliriz
Sizlerden ricam bu yazıyı okurken teknoloji geliştirme bölgeleri üzerindeki ilginin bölgelerde bulunan firmalara sağlanan vergi avantajları ile alakalı olmadığını varsayalım ve idealize edilmiş bir bakış açısı ile teknoloji geliştirme bölgelerinin işlevlerini sağladığı vergi avantajlarından bağımsız bir şekilde anımsayalım. Bu konuda var olan hatırı sayılır genişlikteki literatürden hızlıca derlenebileceği üzere teknoloji geliştirme bölgeleri; özel sektör, kamu ve üniversitelerin iş birliğini çok farklı noktalarda desteklemek için kurulmuş yapılardır. Bu yapıların akademik araştırmaları yenilikçi Ar-Ge faaliyetleri ile birleşerek katma değeri yüksek ürünlere dönüştürülmesi ve özel sektör-üniversite arasında bilgi transferine olanak sağlayarak teknoloji tabanlı girişimciliğin desteklenmesi işlevlerinden kolayca bahsedebiliriz. Bununla birlike, teknoloji geliştirme bölgelerinin teknoloji ve bilgi transferinin önündeki sürtünmenin azaltılması için gerekli becerilerin teşvikinin sağlanması ve belki de en önemlisi yaratıcı/yenilikçi bir çalışan sınıfının varlığını geliştirecek fiziki ve nakdi sermayeye ulaşımı kolaylaştırması gibi etkenlerinin olduğu da ifade edilebilir.
Tüm bu işlevler doğal olarak birbirlerini besleyerek olgunlaşacaklardır fakat ben özellikle beşeri sermayenin desteklenmesinin, pratik bir ihtiyaç olarak, bir adım önde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yaratıcı/yenilikçi çalışan sınıfına ait bilim insanları, araştırmacılar, tasarımcılar, mühendisler ve teknik personellerin yetiştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahiptir. Buna ek olarak, nitelikli bir beşeri sermaye havuzuna ait bireylerin bir arada bulunması ya da firmalar arası hareket imkanının olması, hem ihtisas hem de jenerik bilgilerin dolaşıma girmesi ve yayılması hususunda ayrıca önem taşımaktadır.
Teknoloji geliştirme bölgeleri neredeyse ezberden üniversite-sanayi arasındaki ilişki üzerinden tanımlanır fakat bilgiyi dolaşımda tutanın ve bilgiyi ticarileştirenin bölgedeki firmalar olduğunu hatırlamak gerekir. Bölge, içerisinde bulunan firmalar ve dolayısıyla bireyler arasındaki etkileşim için bir platform niteliği taşımaktadır. Bu sayede bilginin tozumasına olanak sağlanmış olur ve bilginin yayılımı hızlanacaktır.
Sadece tek bir bölge içerisinde etkin işleyen ağların oluşturulması bile insan, bilgi, teknoloji ve kaynak akışı; tesis, altyapı, ekipman ve malzemelerin kullanımı ortak araştırma ve ticari ilişkiler gibi pratik sonuçlar doğurabilmektedir. Etkin ağ ve iş birliği kapasitesi kullanımını birinci elden gözlemlemiş ve bir miktar deneyimlemiş birisi olarak bu yoğun etkileşimin; firmaların pazar payını artırabildiğini, müşteri ilişkilerini iyileştirdiğini, yeni ürün ve hizmetlerini geliştirirken Ar-Ge maliyetlerini azaltabildiğini söyleyebilirim. Zira, birey ya da firmaların etkileşim içerisinde kalmaları için oluşturulan platformların birbirlerinden öğrenmeleri için kolaylaştırıcı bir ortam sunması kaçınılmazdır.
Bu noktada TechVadi Ankara platformunun neden değerli olduğu ve desteklenmesi gerektiği konusuna değinmek isterim. Platformun misyonu: “Bölgenin teknoloji, inovasyon, araştırma, iş ve kariyer yaşamı başta olmak üzere tüm ortak yaşam unsurlarını ele alırken, bölgesel düşünce ve eylem için bağımsız bir yapıda kurgulanmış etkileşimi ve bilgi aktarımını esas almaktadır.” Platformun amaçları arasında ODTÜ, Bilkent, Hacettepe üniversitelerini ve bu üniversitelerin bünyelerinde barındırdığı teknoloji geliştirme bölgeleri firmaları için karşılıklı öğrenmeye ve paylaşıma dayalı bir kültür oluşturmak yer almaktadır. Ayrıca platform, oluşturulacak sinerji sonucu bu bölge için ortak gündem ve stratejiler oluşturma görevini üstlenmek ile birlikte bu bölgede faaliyet gösteren, yaşayan kuruluşları ve bireyleri güçlendirmeyi hedefleyen bir çatı platform olmayı amaçlamaktadır.
Etkin ağ ve iş birliği kapasitesi kullanımının bir bölge bazında ürettiği faydaları aktarmaya çalışmaktaki gayretim; bu faaliyetlerin, Türkiye’nin en nitelikli üç teknoparkı arasında sayılabilecek olan ODTÜ, Bilkent ve Hacettepe üniversitelerini kapsaması durumunda, üreteceği faydanın tahayyülüne katkı sağlamak ve bu misyona neden inanmak gerektiğine dair kanıtlar sunmak diyebilirim. Etkileşimin ölçeğinin bu düzeyde artmasının, beşeri sermayenin sürdürülebilir büyümesine oldukça önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Bu hususta değinmek istediğim bir diğer konu ise TTGV’nin kendisini bağımsız bir çatı platform olarak konumlandırmasının önemidir. Her ne kadar üniversitelere bağlı teknoloji geliştirme bölgelerinin kuruluş felsefesi, üniversite-sanayi arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi olsa da bu bölgelerin yönetiminde hakim gücün üniversiteler olduğunu biliyoruz. Bunun doğal bir sonucu ise teknopark yönetimlerinin, içerisinde bulunduğu üniversitelerin sorunlarından doğrudan etkilenmeleridir. Bu sebeple, her üç bölgeyi kapsayan ortak bir ağın vizyonunun hakim gücünün üniversitelerde olmaması, bu hayalin başarılı bir şekilde uygulamaya dönüşmesi konusunda bana umut veriyor.
Kısacası, TechVadi Ankara vizyonuna içtenlikle inanıyorum. Sadece TTGV ailesinin bir parçası olduğum için değil; mevcut beşeri sermayenin hem fayda sağlayan hem de faydalanan taraflarında bulunan bir birey olarak inancım, kısa zamanda TechVadi platformunun olumlu sonuçlarını gözlemleyeceğimiz yönünde. Devam eden süreçlerde olumlu ya da olumsuz tüm gözlemlerimi paylaşmaya devam edeceğim.
Teşekkürler,
Hakan Boğazpınar
Venn Endüstriyel Tasarım Danışmanlığı Kurucu Ortağı