Üçüncü yaş kimdir?

Üçüncü yaş koçu
2 min readApr 3, 2024

--

Yaş, yaşanan yılların toplamı değil midir? Rakamların artması, kimi zaman fizyolojik olarak sorunlar yaşatsa da ‘YAŞ’ın sahibi artık bir bilgedir.

İngiliz tarihçi Peter Laslett (1915–2001), bilge kişilerin içinde bulunduğu yaş grubunu ‘üçüncü yaş’ olarak tanımlar ve ‘ÜÇÜNCÜ YAŞ, tüm yaşların doruk noktasıdır.’ der. Üçüncü yaş, çalışma yaşamının geride bırakıldığı, sorumlulukların, zorunlukların azaldığı ya da tamamen bittiği yıllardır. Aslında bir canlanma dönemi, bir zirvedir üçüncü yaş.

Laslett, yaşamı dönemlere ayırır. Birinci yaş; bağımlılık, sosyalleşme, öğrenme dönemi, ikinci yaş; bağımsızlık, olgunluk, sorumluluk ve çalışma dönemi, üçüncü yaş ise zorunlu çalışmaların bittiği, kişisel başarı, tatmin ve özgürce yaşamın başladığı dönemdir. Bu dönem önemli bir değişimin başlangıcıdır. Değişim, çalışma yaşamının getirdiği zorluklardan, sorunlardan kurtulmak, alışkanlıklardan, statüden, yaşam rutininden vazgeçmek ve yerine yenilerini koymak sürecidir.

Üçüncü yaş dönemi, bireyin bilinçlenme ve kendi potansiyelinin farkına varma, bu farkındalıkla yeni öğrenmelere açılmayla başlar, kişiye özgüdür ve yeni bir hikâye yazılır. Her hikâye kahramanı gibi eşsizdir ve tektir.

Hikâyenin başlangıcı, yıllarca sürdürülen ve alışkanlıkların oluştuğu iş ortamından sonra ilk kez baş başa kalmakla başlar. Kahraman kendini yeniden tanımlar, amaç belirler ve hedeflerinin neler olacağını tek tek kendine anlatır.

Felsefe yazılarıyla tanınan şair Samuel Ullman (1840–1924) ‘yaşın zihinsel bir durum olduğunu, zamanının geçişine karşı bir tutum olduğunu’ hatırlatır. Gerçekten de öyle değil midir? Sık sık kendimize ’20, 30 yaşında gibi hissediyorum’ demez miyiz? Yaşı, bedensel yaşanmışlıklar değil zihinsel canlılık, merak, öğrenme tutkusu belirler. Merakın heyecanı, öğrenmenin iştahı, fırsatları kucaklama isteği ve özgürlüğün neşesi tam da üçüncü yaşın özelliğidir.

Üçüncü yaş, itirazların başladığı sınırların kaldırıldığı yaştır. İlk itiraz toplumadır, üçüncü yaşa atfedilen ‘Sen emeklisin’ değerlendirmelerinedir. İkincisi ise kendimizedir. Bu döneme kadar yaptığımız kabullere, bu kabullerin bize dayattığı zorunluluklaradır. İşte bu itirazlarla değişim başlar.

Ullman’ın ‘hayatın kaleydoskopunda değişmeyen tek şey değişimdir’ sözü üçüncü yaşın değişiminin tek kesinlik olduğunu gösteriyor. Ullman, ayrıca, birinci, ikinci yaşları geride bırakıp üçüncü yaşla başlayan bu değişim için kendi iç dünyamıza bakmamız, sahip olduğumuz güçlü yönlerimizin, değerlerimizin farkına varmamız, kendimize yeni bir amaç belirlememiz, amaca götüren hedeflerimizi şekillendirmemiz gerektiğini hatırlatıyor.

Gerçek doyuma, ancak kendi potansiyelimizin farkına vararak, bu potansiyeli geçmişten önümüze konan engelleri aşarak, uçsuz bucaksız fırsatları kucaklayarak ulaşabiliriz.

--

--