Blockchain nasıl çalışıyor
Kripto para, blockchain adı verilen teknoloji üzerinde transfer edilen bir varlıktır. Dolayısı ile blockchain ve kripto para, örneğin Bitcoin birbirlerinden farklı şeyler. Bu yazıda, tüm kripto paraların üzerinde transfer edildiği blockchain teknolojisini oldukça basitçe anlatmaya çalışacağım. Başta söylemekte fayda var ki bu yazı, blockchain teknolojisinin nasıl işlediğini anlatmak amacı ile yazıldığı için, teknolojinin tüm detaylarını içermeyecek. Daha detaylı olarak konuyu başka bir yazıda anlatmayı planlıyorum. Fakat, merak edenler, Satoshi Nakamoto’un sistemin nasıl işlediğine ilişkin bu makalesine göz atabilirler.
Adı üstünde Blockchain, bloklardan oluşan bir zinciri anlamına geliyor. Bu yapı sayesinde, bir varlığa ilişkin veri, bir kişiden diğerine, merkezi bir kuruma gerek kalmadan transfer edilebiliyor. Buradaki ilk önemli nokta aslında şu: bütün bu aktarım işlemlerinin merkezi bir otoriteye ihtiyaç duyulmadan , dağıtık bir altyapı ile gerçekleştirilebiliyor olması. Dağıtık ve merkezi yapıları merak edenler, daha önce yazdığım şu yazıyı okuyabilir. İkinci önemli nokta: transfer edilen şey, nesnel bir varlık değil. Bu varlığa ilişkin bilgi. Fakat kripto paranın kendisini veriye dayalı bir varlık olarak kabul edersek, varlık transferi gerçekleşiyor da diyebiliriz.
Blockchain’i bir veritabanı gibi düşünebiliriz. Tabi sadece bir veritabanı olduğunu söylemek fazla basite indirgemek olur. Fakat kısaca, blockchain Dağıtık Defter Teknolojileri (Distributed Ledger Technologies) üzerinde işleyen bir protokoldür. Dağıtık defterler sistemde bulunan her noktanın(Node) aynı deftere sahip olduğu ve defterin içindeki bilgilere erişebildiği yapılardır. Çok basitçe hepimizin açıp bakabildiği, hepimizde bir kopyası bulunan exel, ya da spreadsheet dosyası diyebiliriz. Bitcoin’de olduğu gibi, diğer kripto paralarda da, Ledger denen defter (veritabanı) herkese açıktır ve baştan beri yapılan tüm işlemler takip edilebilir.
Blockchain’i anlatmadan önce biraz, aktarımın nasıl gerçekleştiğinden sözedelim. A cüzdanından, B cüzdanına kripto para göndermek istediğinizde, Bunu açık olarak, herkesin duyabileceği şekilde, ağ üzerinde ilan edersiniz. Yani blockchain üzerinde gerçekleşen tüm aktarımlar herkes tarafından görülür. Fakat bu henüz onaylanmış bir gönderim değildir. İşte madenciler (Miner) burada devreye girer. Çünkü madenciler, aynı zamanda Ledger denen açık ve dağıtık deftere sahip olan noktalardır. Bir aktarım duyurusu yapıldığında madenciler birbirleri ile yarışarak aktarımı ilk onaylayan nokta olmaya çalışıyorlar. Çünkü aktarımı ilk onaylayan üç madenci bu işlemden bir ödül kazanmış oluyor. Madencilerin bu onaylamayı yapabilmesi için işlemci gücü, zaman ve enerji harcayarak bir şifreyi çözmesi ve rastgele üretilmiş bir anahtarı bulması gerekiyor. Bunu ilk yapabilen, ödülü kazanıyor. Böylece diğer madencilerin şifre çözmesine de gerek kalmıyor. Onlar yapılmış olan aktarımı deftere kayıt ediyorlar.
Şimdi defterde bir zincir olarak kaydı tutulan bu bloklardan bahsedebiliriz. Bir bloğun üzerindeki veri, blok zincirine göre değişikli gösterebilir. Çok basit tanımı ile bir blok, aktarıma ilişkin bilgiyi, kendine özel olan, hash adı verilen harf ve sayılardan oluşmuş uzun bir seriyi ve kendinden bir önceki bloğa ait olan hash kaydını yani seriyi içeriyor. Bir zincir oluşması sağlayan şey, kendinden bir önceki bloğun hash kaydını tutuyor olması.
A cüzdanından, B cüzdanına gönderilen 10 birimlik bir aktarımda Örnek bir blokta şu bilgiler yer alıyor:
Not: Normalde hash serileri çok daha uzundur. Burada kullandığım şekli sadece örnek için veriyorum.
Bir çok aktarımdan oluşan bir zincirin yapısı da aşağıdaki gibi oluyor. Her blok kendisinden önce gelen halkanın hash değerini taşıyor.
Sistemin güvenliğini sağlayan ilk bileşen işte bu zincir yapısı ile sağlanıyor. Blok içindeki verilerde herhangi bir değişiklik yapıldığında, örneğin miktar değiştirildiğinde, o bloktaki hash değeri de değişmiş oluyor. Kendisinden bir sonra gelen bloktaki önceki hash değeri ile uyumsuz hale geliyor. Dolayısı ile kendinden bir sonra gelen blok ile bağlantısı kopuyor. Böylece zincir geçerliliğini kaybediyor. Her blok için hash işlemi örneğin 10 dakika sürüyor diye düşünürsek, yapılan bir işlemi tüm zincire yansıtmak için çok uzun zaman ve işlemci gücü gerekiyor. Güvenliği sağlayan ikinci yapı ise aynı blok zincirinin, açık ve dağıtık olan veritabanının (Ledger) herkeste bulunması. Üzerinde değişiklik yapılmış bir blok zinciri, diğer zincirler ile karşılaştırılıyor. Dünya üzerinde bulunan defterlerin %51’inden onay alındığında, yapılmış olan işlem onaylanmış oluyor. İşte bu durum, blockchain sisteminin bozulmazlığını sağlıyor. Çünkü zaten çözümü çok kolay olmayan bir şifrelemeyi çözmek yetmiyor. Dünyadaki tüm madenci makinelerinin en az %51’ini ele geçirmeniz ve işlemi orada da tekrarlamanız gerekiyor.
Bu yazıda Bitcoin’in de üzerinde bulunduğu teknolojiyi ve sistemin nasıl çalıştığını, olabildiğince basite indirgeyerek anlatmaya çalıştım. Elbette, sistem burada anlattığımdan biraz daha karmaşık ve detaylı. Uzun vadede blockchain teknolojisinin dünyayı ciddi anlamda değiştireceğine inanıyorum. Sadece ödeme sistemlerini değil, vergi, bankacılık gibi çok önemli şeylerde de ilerki dönemlerde ciddi bir dönüşüm geçireceğiz. Bu konu hakkındaki öngörülerimi şuradaki yazımda bulabilirsiniz.