GÜNEY KORE — HAN NEHRİ MUCİZESİ

Y
3 min readJan 10, 2022

--

‘Gönlümüzden geçen hayaller göklerdeki yıldızlar kadar çoktur. Tepelerin ardında yükselen Baekdu Dağı’nda, kışın ortasında bile çiçekler açar.’

- Kore Halk Şarkısı Arirang’dan

Han Nehri Mucizesinin tanımı, Güney Kore’de yaşanan Kore Savaşı sonrası, ülkenin gelişmekte olan bir ülkeden, gelişmiş bir ülkeye geçişinin hızlı ve istikrarlı büyüme modelini anlatan dönem için kullanılmaktadır.

1960’ların başlarından itibaren, yaklaşık 40 yıl içerisinde takip edilen, sanayileşme, eğitim ve teknoloji politikalarıyla yüksek ekonomik performans sağlanmıştır. Bu politikaların stratejik biçimde uygulanması, Güney Kore’yi diğer ülkeler ile rekabet edecek konuma taşımıştır.

Güney Kore için, üçüncü kuşak sanayi devrimi olarak adlandırıldığı gibi, Asya Kaplanları içerisinde de yerini almaktadır. Karşılaştırma yaptığımızda İngiltere sanayi devrimini 150 yılda gerçekleştirirken, Güney Kore yaklaşık 40 yılda gerçekleştirmiştir.

1961–1966 yılları arasında Beş Yıllık Kalkınma Planları uygulanmış olup, 1962 -1966 yıllarında ithal ikameci sanayileşme politikası uygulanmıştır. 1967 yılına ise 2. Beş Yıllık Kalkınma Planı uygulamasında, hafif sanayi malları üretimi ve ihracat destekleri ortaya konulmuştur.

Bu stratejiler ve reformlar sonucunda, ağır sanayi projeleri de uygulamaya konulmuştur. 3. Beş Yıllık Kalkınma Planı uygulaması 1972–1976 yıllarında ekonomik önlemler ile birlikte ağır sanayi ve kimya sanayi üretimine doğru kanalize olmuştur.

Güney Kore’de bu ekonomik mucizenin gerçekleşmesinde en önemli katkı veren politikalar: dış ticaret ve sanayileşme, eğitim ve teknoloji politikalarının başarılı uygulamasıdır.

1970’lerin ortalarından itibaren, Güney Kore’nin uluslararası üstünlüğü açısından ağır makine ve kimya sanayiye yönlenmiştir. O dönemde bunun avantajlı olduğu düşünülmüştür. Emeğin yoğun olduğu sanayi alanlarında yer alması yurtdışı satışlarında ön plana çıkmasını sağlarken, Asya kıtasında da rekabeti başlatmıştır.

Ağır makine ve kimya sanayi programında demir-çelik, gemi yapımı, otomobil, petro-kimya, makine ve elektronik sektörleri, stratejik sektörler olarak belirlenmiş ve 10 yıl içerisinde, uluslararası piyasada rekabet edebilecek konuma gelmesi hedeflenmiştir.

İhracat yapan firmalara teşvik ve destek paketleri sağlanmıştır. Teşvik ve destek paketleri arasında; teşvikler arasında vergi muafiyetleri, krediler, sermaye mallarının ithalatında gümrük indirimleri, malların ithalatında miktar kısıtlamaları, bankaların sağladığı yatırım fonlarının tahsisinde kısıtlamalar, ihracatta miktar hedefleri ve teknoloji lisanslarının düzenlenmesi gibi araçlar yer almaktadır.

1980’lere kadar sürdürülen bu politika Güney Kore’de en çok tartışılan konulardan birisi olmuş ve halen de tartışılmaktadır. Karşıt görüşte olanlar, ekonomik istikrarı bozduğunu belirtirken, savunanlar ise, ülkenin bu program sayesinde çok kısa sürede yapısal dönüşümü gerçekleştirdiğini, teşvik verilen sektörlerin gerçekleştirdiğini belirtirler.

Güney Kore’nin dış ticaret konusunda “önce ihracat” politikasını uygulaması, dinamik bir sanayi yapısını oluşturmuştur. Güney Kore eğitime çok büyük kaynaklar ayırmaktır. İktisatçılardan Barro ve Lee “Daha fazla eğitim daha yetenekli ve verimli işçilerin artmasını ve bunun da daha fazla mal ve hizmet çıktısına yol açması” bu durumu özetlemiştir. Güney Kore’nin bu hızlı ekonomik büyüme performansında, eğitim sistemine önem vermelerinin bir sonucudur.

Güney Kore 1960’lı yılların başında ekonomisinin büyük bir kısmını tarım ürünlerinden elde eden ve kişi başı geliri oldukça düşük bir ülkeydi. Gelişmekte olan ülkelere yetişebilmek için teknolojik üretime başvurması gerekmekteydi. Teknolojiyi elde edebilmek için, yabancı yatırımları ülkeye çekmek gerekmektedir. 1962–1981 dönemi ihtiyaç olan sermaye mallarının ithalatı için uzun vadeli dış borç alma yoluna gidilmiştir.

Teknolojik becerilerin yükseltilmesi için, stratejik sektörlerin mühendislik ve Ar — Ge faaliyetleri desteklenmesi, altyapıyı sağlam oluşturmuştur. Her istenilen teknoloji ithal edilmeyerek, öncelik üretim mühendisliği alanına verilmektedir.

1990’lara gelindiğinde, KOBİ ve Ar-Ge merkezleri önem kazanmıştır. 2000 sonrası ise bilgi temelli ekonominin yükselişi ile yaratıcılığın ön planda olduğu alanlara geçilmiştir.

“21. Yüzyıl Ar-Ge Programı” gibi programlar ulusal nitelik kazanıp öncelik haline getirilmiştir. Biyo-teknoloji, Nano-teknoloji alanlarına büyük ölçekli yatırım yapılmıştır.

Güney Kore’nin kalkınmadaki bu başarısı, gelişmekte olan ülkeler için iyi bir örnek teşkil etmiştir. Sonuç olarak, sanayi sektörüne önem vermesi, yurtdışına ihracat odaklı olması onu hızlı büyümeye götürmüştür. İlk adım olarak sanayileşme, sonrasında stratejik sektörlerin seçimi ve teşvik sistemi ile desteklemesi onu diğerlerinden farklı kılmıştır.

1998 ve 2008 dünya krizleri yaşattığı finansal kırılganlığı, daha kısa süreli etkilenmesinin nedeni şudur: sanayileşmeyi yıllar önce tamamlaması ve beraberinde destekleyici dış ticaret politikalarını uygulamış olmasıdır.

Beşerî alanda, eğitime yaptığı yatırım ile refah seviyesini artırmıştır. Teknolojiyi destekleyen politikalar ve AR -Ge konusunda çeşitli destekleri sunmuş olması, gelişmiş sanayi ülkeleri arasında yer almasına neden olmuştur.

1953’te savaştan çıktığında açlıkla, yoksullukla boğuşan Güney Kore bugün; ekonomi, eğitim ve teknoloji politikalarının birbiri ile uyumlu ve istikrarlı biçimde uygulanmasının sonuçlarını almıştır.

--

--