Ömer Seyfettin’in Hayatı

Yıldız TULGAR
4 min readAug 4, 2019

--

Ömer Seyfettin
Ömer Seyfettin

Doğumu ve Ailesi

Ömer Seyfettin 11 Mart 1884 tarihinde Balıkesir’in Gönen ilçesinde doğdu.[1] Ailesinin burada bulunma sebebi babasının askerliği dolayısıylaydı. Sert karakterli bir asker olan Ömer Şevki Bey’le Fatma Hanım’ın ikisi küçük yaşlarda ölen dört çocuğundan biridir.[2] Dağıstan göçmeni bir aileden gelen babası Ömer Şevki Bey binbaşılığa kadar yükselen alaylı bir subaydı. Annesi Fatma Hanım, İsfendiyaroğulları’ndan Ankaralı topçu kaymakamı Mehmed Bey’in kızıdır.[3] Ablası Güzide, kendisinden on yaş büyük; Kaşağı adlı hikâyede bahsettiği kuşpalazından ölen kardeşi Hasan ise kendisinden bir yaş küçüktür. Bir de daha pek küçük yaşta kaybettikleri bir kardeşi daha vardır.[4]

Eğitim Hayatı

Öğrenim hayatına Gönen’deki mahalle mektebinde başlar. Babası Ömer Şevki Bey’in asker oluşu, onun farklı yerlere tayin edilmesini gerektirdiğinden Gönen’den sonra Ayancık’a yerleşirler ve Ömer Seyfettin eğitim hayatına Ayancık’ta devam eder. Tahir Alangu’nun aktardığı kadarıyla küçük Ömer’in dersten çok haylazlık peşinde koştuğunu gören annesi bu küçük yerde çocuğunun düzgün bir terbiye ile yetiştirilemeyeceği endişesine kapılır. Bu maksatla Fatma Hanım 1892 senesinde Ömer Seyfettin ile beraber, İstanbul’a gelerek babasının Kocamustafapaşa’daki konağına yerleşir. [5]

İstanbul’da aynı yıl ilk olarak Aksaray-Yusufpaşa’daki Mekteb-i Osmanî’de eğitime başlar. Oğlunu da kendisi gibi bir asker olarak yetiştirmek isteyen babası, Mekteb-i Osmanî’nin oldukça özgür ve modern usulleriyle zapt edilemeyen, büyüdükçe daha hareketli ve afacan bir duruma gelen Ömer’i bir yıl sonra oradan alarak, Eyüpsultan’daki Askerî Baytar Rüştiyesi’ne yerleştirir.[6] Ömer Seyfettin 1896 yılında buradan mezun olarak Edirne Askerî İdâdîsi’nde eğitimine devam eder. 1900 yılında ise İstanbul’da Mekteb-i Harbiyye-yi Şâhâne’ye girer. Eğitimine devam ettiği sırada 2 Ağustos 1903’te Makedonya’da baş gösteren isyan sebebiyle onun da bulunduğu son sınıfın erken mezun edilmesi kararı verilir. Böylece 22 Ağustos 1903’te Mekteb-i Harbiyye-yi Şâhâne’den mezun olur.[7]

Askerlik Yılları

Ömer Seyfettin “Piyade Asteğmeni” rütbesiyle merkezi Selanik’te bulunan Üçüncü Ordu’nun İzmir Redif Tümeni’ne bağlı Kuşadası Redif Taburu’na tayin edilir.[8] Ancak İzmir’e varmadan taburunun gönderildiği Selanik’te ve Manastır’a bağlı Pirlepe’de görev yapar. Burada başarılarından dolayı iki liyakat madalyasıyla ödüllendirilir. İsyanın bastırılmasının ardından bağlı bulunduğu tabur 6 Eylül 1904’te Kuşadası’na döner. 1907 senesi temmuzunda, İzmir’deki Aydın Vilâyeti Jandarma Alay Mektebi’nin kuruluşunda İtalyan subayı Miralay Tomas’a yardım etmek üzere bu okulun kavâid-i dîniyye hocalığına tayin edilir.[9] Edebî kişiliğinin gelişmesinde atandığı bu yeni görevin sağladığı imkânların etkisi büyüktür.

1909’da Meşrutiyet’in ilanından sonra Ömer Seyfettin üsteğmenlik rütbesi ile Üçüncü Ordu’nun Selanik’te bulunan nizamiye taburlarına tayin edilir. Manastır, Köprülü, Cumâ-yı Bâlâ, Pirlepe kasabalarını dolaştıktan sonra Serez mutasarrıflığına bağlı olan Menlik kazasının Razlık kasabası yakınlarındaki Yakorit köyü civarındaki sınır bölüğüne bölük komutanı olarak atanır.[10]

31 Mart Vakası patlak verdiğinde isyanı bastırmak üzere Selanik’ten gelen Hareket Ordusu içerisinde Ömer Seyfettin de vardır. İstanbul’un içinde bulunduğu siyasi durum, askerî ve ideolojik faaliyetler Ömer Seyfettin’in askerlikten soğumasına sebep olur. Ziya Gökalp’in de teşvikiyle tazminatını ödeyerek 1911 senesinde askerlikten istifa eder. Fakat Balkan Savaşı’nın patlak vermesi sebebiyle yeniden askere çağırılır. Savaş sırasında pek çok Balkan vilayetinde bulunarak olup bitenlere yakından şahit olan Ömer Seyfettin, 1912 senesinde düşman kuvvetlerine esir düşer. On aylık esaretin ardından 15 Kasım 1913’te serbest bırakılır ve gemiyle İstanbul’a gelir. Gelişinden kısa süre sonra da 23 Şubat 1914’te askerlikten ikinci defa istifa ederek sivil hayata, yazarlık mesleğine tekrar döner.[11]

Askerlik Sonrası

Dârülmuallimîn’de kıraat, Kabataş Sultânîsi’nde edebiyat öğretmenliği görevlerini üstlenir. Aynı yıl İstanbul Dârülfünunu’nda kurulan Tedkîkât-ı Lisâniyye Encümeni üyeliğine seçilir. 1915 yılı sonlarında Besim Edhem Bey’in kızı Câlibe Hanım’la evlendir.[12] Câlibe Hanım’dan Güner isimli bir kız çocuğu olur. Lakin karısıyla yaşadığı fikir ayrılıları evliliğin devam etmesine engel olur. Evlendikten üç sene sonra eşinden ayrılır. [13]

Vefatı

Siyasi ve hususi hayatındaki olumsuzluklar, esasen bozulmuş olan sağlığını iyice kötüleştirir. Manastır yıllarında kumandanı olan Câvid Paşa’nın Kalamış koyundaki yalısını kiralar. “Münferit Yalı” adını verdiği bu evde tek başına yaşar.[14]

23 Şubat 1920’de yatağa düşer, 4 Mart 1920’de kaldırıldığı Haydarpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 6 Mart 1920 tarihinde ölür. Yapılan otopsi sonucunda hastalığının şeker olduğu anlaşılır. Cenazesi Kadıköy-Kuşdili Mahmutbaba Mezarlığı’na defnedilir. Buranın tramvay garajı hâline getirilmesi dolayısıyla kemikleri 23 Ağustos 1939’da Zincirlikuyu Asrî Mezarlığı’na taşınır. [15]

Kaynakça

[1] Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfeddin, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1947, s. 8.

[2] Ömer Seyfettin, Hikâyeler 1, Haz. Hülya Argunşah, 4. bs., İstanbul, Dergâh Yayınları, 2015, s. 15.

[3] Nâzım Hikmet Polat, “Ömer Seyfeddin”, TDV İslâm Ansiklopedisi, C. 34, 46 C., İstanbul, TDV Yayınları, 2007, s. 80.

[4] Tahir Alangu, Ömer Seyfettin-Ülkücü Bir Yazarın Romanı, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2010, s. 25.

[5] Age., s. 43.

[6] Age., s. 55.

[7] Age., s. 45–77.

[8] Hülya Argunşah (haz.), age., s. 15.

[9] Nâzım Hikmet Polat, agy., s. 80.

[10] M. Fâtih Andı, Ömer Seyfeddin, İstanbul, Şûle Yayınları, 1999, s. 19.

[11] Age., s. 21–22.

[12] Nâzım Hikmet Polat, agy., s. 81.

[13] Tahir Alangu, age., s. 84.

[14] Nâzım Hikmet Polat, agy., s. 81.

[15] Age., s. 81.

--

--

Yıldız TULGAR

Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı, İstanbul Üniversitesi Türk Halk Edebiyatı Yüksek Lisans, Halk Bilimi