Ekolojik Girişimcilik 101

Umut YILDIZ
4 min readJun 1, 2017

--

Merhaba,

Bugünkü yazımda sizlere ekolojik girişimcilik kavramından bahsedeceğim.

Girişimcilik tanımıyla başlayalım.

Girişimcilik, emek, sermaye ve “doğayı” bir araya getirerek,
üretim sürecinin bir üretim faktörü olarak tasarlanması, örgütlenmesi
ve onun tüm riskinin üstlenilmesi işidir.(TDK, Büyük Türkçe Sözlük, 2017)

Bugüne kadar katıldığım onlarca girişimcilik semineri, konferanslar, meet-up’lar, hub’lar, toplantılar, ekosistem günleri, yatırımcı buluşmaları, girişimci yarışmaları vb., adına her ne derseniz deyin, etkinliklerin istisnasız hiçbirinde girişimcilik tanımı içerisinde doğadan bahsedildiğini duymadım. Girişimcilikten anlaşılanın da bir web sayfası, bir e-ticaret platformu ya da bir mobil uygulamadan öteye gidebildiğini düşünmüyorum. Sosyal sorumluluk projeleri haricinde ekoloji ile ilgili girişim projesi sayısının çok çok az olduğunu biliyorum.

Yaptırdığım bir araştırmanın sonucu, katılımcılara “eko” denilince, ezici derecede büyük bir çoğunluğun aklına ekoloji yerine ekonomi kelimesinin gelmesi, bu konuda ne denli bir anlatım eksikliği olduğuna kanıt oldu benim için.

Çöpünü ayrıştırmayan, geri dönüşüm yapmayan, ihtiyacından fazlasını tüketen, israfta rekorlar kıran bir ülkede yaşadığımızı hatırlatmamın bir gereği yok sanırım. İnsanların -mış gibi yaptığı bir ülkedeyiz. Ülkemizi yönetenlerin ısrarla tercih ettiği, doğanın hoyratça yok edildiği projeler devam ettiği, alternatifi doğaya daha az zarar verecek olan projeler tercih edilmediği, ekonomi inşaat sektörüne ve betonlaşmaya bağlı sürece de bu bilinçlenmenin çok yavaş ilerleyeceğini düşünüyorum.

Tabii ki tamamen umutsuz değilim. Bu eksikliği gördüğüm günden beri bu konunun üzerinde durmaktayım. Çalışmalarımın tamamının ekoloji, ekolojik üretim, ekolojik malzemeler, tasarruflu ürünler, sıfır atık felsefesi, yeşil binalar, temiz enerji kaynakları, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik üzerine olması sebebiyle, hem yeni bir ekosistem yaratmak adına hem de böyle bir alanın vardığından haberdar olmayan internet ve mobil girişimcilik ekosisteminin bilgilenmesi adına, 2 yıldır başta İstanbul ve çevresindeki üniversitelerde, çevre mühendisliği fakültelerine, çevre mühendisliği ve ekoloji kulüplerine ve girişimcilik merkezlerinde dışarıdan gelen katılımcılara, girişimin ve girişimciliğin tanımında “doğa” olduğunu anlatıyorum. Projelerimi satın alanların tamamının Avrupa Birliği üyesi olması beni üzüyor ama yıldırmıyor. Bu ülkede güzel insanlar olduğunu ve güzel işlerin yapıldığını, en azından bu güzel insanların güzel işler yapılması için çabaladığını biliyorum. Bu küçük zümreye ait olmak beni hem mutlu ediyor hem gurur veriyor.

Hep kötü haber vermeyeyim. Dünyada ekolojik girişimcilik, bilinçlendirme temelli, sosyal sorumluluk projelerine benzer ilerleyen ama ciddi bir ekonomik getirisi olan bir sektör olmaya başladı. Büyük markaların PR çalışmaları için yürüttüğü işlerin aslında ciddi ekonomik getiri sağladığını farketmeleri bu süreci gelecekte daha da hızlandıracak gibi görünüyor.

Geçtiğimiz aylarda Adidas’ın okyanuslarda biriken plastik atıkları geri dönüştürerek ürettiği ayakkabılar satışa sunması ekolojik girişimciliğin yine gündeme gelmesine sebep oldu. Piyasanın diğer majör oyuncuları da birbirlerinden etkilenerek, rekabet içerisinde, geri dönüşüm malzemelerle yapılacak üretim çalışmalarını giderek hızlandırıyor.

Hava kirliliğinin giderek arttığı, yeşil alan miktarının giderek azaldığı şehirlerde mimari tasarımlar artık daha fazla yeşil öğeler içeriyor. Dikey bahçeler ve çatı tarımı giderek popülerleşiyor.

Elbette sadece bu kadar az alanda değil ilerlemeler. Avrupa’nın birçok ülkesinde güneş enerjisi kullanımı giderek artıyor. Temiz enerji kaynakları ve tasarruflu ürün kullanımı teşvik ediliyor. İskandinav ülkeleri ticari ağaç kesimini giderek azaltıyor. Geri dönüştürme oranları giderek artıyor. Dizel araba kullanımını gelecekte yasaklayacak ülkeler tarih belirlemeye başladılar. Elektrikli araç kullanımı başta Tesla, sonra diğer otomobil üreticileri sayesinde giderek artıyor. Sektörün en büyükleri sırayla elektrikli otomobil modellerini tanıtıyor. Hiç araç sahibi olmadan Uber ve Zipcar gibi araba paylaşım platformlarının piyasa değerinin bazı otomobil üreticilerinden daha fazla olduğu açıklandı. Ekoloji anlamında dünyada bir akım başladı ve giderek hızlanıyor. Ülkemiz de bu akımı bir noktasından yakalayacak, her ne kadar yöneticilerimiz kabul etmese de gelecekte bu akım galip gelecektir.

Bu noktada, ekolojik girişimciliğin alt kollarını da şöyle maddelendirebilir ve aslında ne kadar geniş bir alana hitap ettiğini görebiliriz.

Ekolojik girişimciliğin alt kolları;

Sürdürülebilirlik
Enerji ve kaynakların en verimli şekilde kullanılması
Tasarruflu ürün tasarımları
Temiz enerji, temiz üretim ve temiz tüketim
Sıfır atık felsefesi ve atıkları geri dönüştürme
Temiz hammadde ve ekolojik malzemeler
Temiz gıdaya erişim ve bireysel tarım projeleri
Doğaya saygı ve sosyal sorumluluk projeleri

Bu maddeleri de detaylandırırsak, yediğimiz gıdadan, içtiğimiz suya, tükettiğimiz her şeye, günlük hayatımızda kullandığımız eşyalarımıza kadar. Kısacası hayatımızın her alanına dair yenilikçi fikirler üretmek, ekolojik girişimciliğin alanına giriyor.

Anlattıklarımdan sonra, en başta yaptığım girişimcilik tanımını ve çevremizdeki girişimcilik projelerini düşünelim. Hayatımızı sürdürebilmemiz için doğaya ihtiyacımız olduğu gerçeği ile birlikte, doğanın korunması adına ülkemizde ne kadar az iş yapıldığını düşünelim. Ekolojik girişimciliği tercih etmek için bu bile yeterli görünüyor.

Okuduğunuz için teşekkürler. Yorumlarınızı eksik etmeyiniz.

--

--

Umut YILDIZ

Design Thinking, Sr. Industrial Designer & Product Developer, Jr.Coder, Founder&Designer @ iO Design Office, Founder&Mentor @ Ecological Entrepreneurship Center