“Nasıl Olmuş?” etiketi, tasarım değerlendirmeleri içeren yazılar serisinin adıdır.

Dropbox Yeni Tasarımıyla Kullanıcısına Ne Söylüyor?

200 milyonu ücretli kullanıcı olmak üzere 500 milyondan fazla aktif kullanıcısı olan veri depolama ağı Dropbox, geçen 10 yılın ardından marka tasarımını radikal bir şekilde yeniledi.

6 min readOct 15, 2017

--

Google’ın, uygulama dünyasının görsel standartlarını belirleyen Material Design konseptini geliştiren Nicholas Jitkoff, Şubat 2017'de Google’daki 10 yıllık serüvenini tamamlamış ve Dropbox’ın tasarım ekibinde başkan yardımcısı (VP) olarak çalışmaya başlamıştı. Aslında bu transfer kutudan yeni bir şeyler çıkacağının habercisiydi, nitekim öyle de oldu. 2007'de kurulan Dropbox, 10 yıl sonra marka tasarımını yeniledi. Dropbox tasarım ekibi, resmi Twitter hesabından “Dropbox’ın 10 yıllık tarihindeki en büyük değişim” notuyla paylaştığı bağlantıda yeni tasarımın detaylarına yer verdi. Yeni tasarım tek kelimede özetlenecek olsa ben “marjinal” kelimesini seçerdim. Zaten Dropbox’ın pazarlama müdürü Carolyn Feinstein’ın Adweek’e yaptığı açıklamalardan da Dropbox’ın yeni dönemde marjinal olmayı seçtiği anlaşılabilir.

Yeni tasarım internet ortamında kıyasıya eleştirildi. Dropbox’ın orta yaş krizine girdiğini, yeni sloganın “Tüm kötü tasarımları depolayacağınız kadar alanımız var” olması gerektiğini söyleyenlerin sayısı hiç de az değil çünkü Dropbox, karşımıza renk cümbüşüyle ve 259 varyasyona sahip bir yazı tipiyle çıktı. Yeni tasarımın duyurusu kapsamında yayınlanan videodan anlaşıldığı üzere Dropbox bu hamleyle temelde iki şeyi hedefliyor; rakip markalardan ayrışmak, yaratıcılık gerektiren işlerle ilgilenen insanlara göz kırpmak.

“Dünyanın, senin yaratıcı enerjine ihtiyacı var.” — Dropbox

İngilizce bloglarda konuya dair yazılan eleştiriler yeni Dropbox’ın kötü ama cesur bir adım attığı yönünde. Bunu bir plaza çalışanının işe pembe puantiyeli pijamasıyla gitmesi gibi düşünebiliriz, Dropbox her ihtimale karşı takım elbisesini yanında getirmişe benziyor çünkü geleneksel renkleri olan mavi ve beyazdan vazgeçmiş değil. Hatta uygulamanın web ve mobil versiyonlarındaki arayüz tasarımına hâlâ mavi ve beyaz kombinasyonu hakim. Yukarıda renk cümbüşü olarak nitelendirdiğim kısım Dropbox’ın reklam kampanyalarında ve açılış sayfasında kullanılacak gibi görünüyor. Diğer taraftan uygulamada kullanılan görsel dil ile reklam kampanyalarındaki görsel dilin kopuk olması Dropbox’a olumsuz yansıyacaktır.

Spotify ve Dropbox’ın kurumsal renkleri…

Bu Cümbüş Bir Yerden Tanıdık Geliyor

2015'te Spotify yeni tasarımını duyurmuş ve Dropbox gibi renk cümbüşüyle kullanıcıların karşısına çıkmıştı. Günün sonunda Spotify hâlâ yeşil, muhtemelen Dropbox için de aynı şey söz konusu olacak. Bir şey daha: 2015'te Spotify’ı yenileyen tasarım ajansı ile 2017'de Dropbox’ı yenileyen tasarım ajansı ne tesadüftür ki aynı ajans. Tasarımlar New York ve San Francisco’da ofisleri bulunan Collins’in işi. Vanilyalı ve belki üzerinde çikolata parçacıkları olan bir dondurma almak için gittiğiniz dondurmacının size her şeyden biraz katıp vermesi gibi bir ajans. Ama elbetteki tüm sorumluluğu Collins’e veremeyiz çünkü resmi açıklamalara göre yeni tasarımda ciddi ölçüde Dropbox’ın tasarım stüdyosunun da katkıları bulunmuş.

Renkler — Lacilerden Kurtulmak!

OneDrive, Google Drive ve iCloud gibi bulut depolama servislerinin mavi renkte olması, dahası Facebook ve Twitter gibi iki ana akım sitenin de mavi renkte olması Dropbox’ı arayışa itmiş olabilir. Ama günün sonunda Dropbox ne yardan vazgeçebilmiş ne serden. Bununla kalsa iyi, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmuş gözüküyor çünkü eski hali görsel kimlik olmaya daha yakın durumdaydı. (Arka arkaya iki deyim umarım doz aşımına neden olmaz.)

Kendi açıklamalarına göre milyon tane renk kullanmalarındaki amaç renk anlamında dinamik ve eğlenceli bir yapıya sahip olmak. Dinamik mi? Evet. Eğlenceli mi? Evet. Gerek var mıydı? Hayır. Bir markanın farklı senaryolara hazırlıklı olmak için birden fazla renk kullanması elbette anlaşılır bir şey fakat bu kadar fazla rengin eşleştirildiği senaryoların olması pek mümkün görünmüyor.

Sırasıyla; Dropbox’ın Youtube, Facebook ve Twitter’da kullandığı profil görselleri.

Yazı Tipi — Sharp Grotesk

Dropbox, renkler konusunda sahip olduğu yaklaşımın bir benzerini kullandığı yazı tipi için de gerçekleştirmiş. Sharp Grotesk yazı tipini kullanan Dropbox, bu yazı tipinin 259 varyasyonunu da kurumsal kimliğine dahil etmiş durumda. Kendi açıklamalarına göre Dropbox, kullanıcılarıyla farklı tonlarda konuşabilmek için bu varyasyonları seçmiş. Burda şunu sormak gerek: Bir marka 259 farklı tonda ne söyleyebilir. Dahası bir başka markanın 4 varyasyonda çözebildiği bir denklemi neden 259 gibi absürt bir seviyeye çıkartır?

Sharp Grotesk yazı tipi ile yazılmış Dropbox yazısı logodaki haliyle gayet okunaklı, dengeli ve estetik duruyor. Fakat çeşitli mecralarda yazı tipinin daha kalın varyasyonlarının kullandığı örneklerde okunaklılık ve estetik olma konusu zayıflık gösteriyor.

İllüstrasyonlar yeni tasarımın güçlü bir unsuru olarak karşımızda.

İllüstrasyonlar — Dropbox’ın İllüstrasyon Tarihi

Dropbox’ın yeni kimliğinde illüstrasyonlar önemli bir yere sahip. Zaten Dropbox için illüstrasyonlar hep önemliydi. Çizimlerin 10 yıllık serüvenini Dropbox’ın İllüstrasyon takımının lideri Michael Jeter’in Medium blogunda yazdığı “Illustrating more human brand” başlıklı iki yazıda görebilirsiniz:
1. yazı ve 2. yazı

Logo — Yeni Tasarımın En Doğru Adımı

İçerisinde matematik barındıran logoları seviyorum. Üstelik bu matematiği sağlarken anlamlı olmayı da ihmal etmeyen işlere ise bayılıyorum. Dropbox’ın logosundaki yenileme ise tam olarak buna örnek. Logodaki kutu, sahip olduğu tüm gereksiz ayrıntılardan kurtulmuş. Youtube’da bir tasarımcının hazırladığı videoya göre yeni logo izometrik olarak tasarlanmış.

hareketli grafikler — Adam Grabowski

İngilizce konuşan dünyada, Dropbox’ın yeni tasarımı gereğinden fazla konuşuldu. Çünkü bahsini ettiğim dünya yapılan işlere değer veren, söyleyecek söz olan bir dünya. Ne yazıkki Türkçe yayın yapan siteler, özellikle tasarımı konu edinenler Dropbox’ın bu “marjinal” hamlesini es geçtiler. Türkiye’de yayın yapan Elma Alt Shift, Chip.com.tr, Stuff Türkiye, Tamindir.com gibi siteler yeni tasarımı haberleştiren sitelerden ama herhangi bir değerlendirme yine yok.

Bu yüzden, bu yazıyı hazırlarken İstanbul’da yaşayan Mustafa Aslan’dan ve New York’ta yaşayan Yasir Buğra Eryılmaz’dan Dropbox’ın yeni tasarımını değerlendirmelerini istedim. Yazıma yaptıkları eşsiz katkıdan ötürü her ikisine de çok teşekkür ederim.

Mustafa Aslan’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Mustafa Aslan —

Dropbox yeni tasarımını duyurduğunda, tasarımı görmeden önce sorduğum soru Ne gerek vardı? oldu. Son dönemde özellikle Google Drive’la aralarındaki hız, UX ve kapasite farkı çok sık tartışılıyordu. Performanslarında hiçbir iyileştirme sinyali ortada yokken yepyeni bir markalaşmayla ortaya çıkmaları hem uzun vadede etkisiz, hem de hedef kitlesinin yutmayacağı bir numara. Tasarımında iyileştirmelere ihtiyaç vardı, bu iyileştirmeleri kullanıcı deneyimi tarafında yapmalarını beklerdim. Renklerin ve tipografinin bu bağlamda bana kattığı hiçbir şey olmadı. Dropbox bu rebranding’in ardından daha anlaşılır, daha hızlı ve artık kesinlikle daha saygın değil. Gördüğüm kadarıyla yeni tasarım duyurularında yer alan Co-creation vurgusunu destekleyen Dropbox Paper dışında bir ürün geliştirmiş değiller. Bu ürün de zaten yeni ve iddialı değil, en fazla geç kalmış bir özellik olarak kabul edilebilir.

Bu kadar laftan sonra, peki tasarımı beğendim mi? Meh. Madem dropbox.design iddiasında iş yapacaklardı, vakitlerini Dribbble’dan derlenmiş bir tasarımı justify etmeye değil, yeni bir dil üretmeye harcayabilirlerdi.

Dropbox’ın enerjisini yanlış yere harcadığını görmek üzücü oldu.

Yasir Buğra Eryılmaz’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Yasir Buğra Eryılmaz—

Marka tasarımı / Genel tasarım dili: Bu gibi radikal tasarım kararları üzerine yeterince çalışılmadığında yada takip edilen akım yeterince anlaşılmadan uygulanmaya çalışıldığında kendini belli eder ve karizmatik olmaktansa ucuz ve anlamsız durur. Ben Dropbox’ın son halini bu iki durumun arasındaki ince çizgide görüyorum. Firma stratejisi firmanın kurumsal kimliğini etkiler ve değiştirir elbet. Üzerine sıkı çalışıldığı belli bir kurumsal kimlikle karşı karşıyayız ve hedef kitlelerinin değiştiğini de bu kurumsalla görebiliyoruz. Ortaya ilginç ve güzel bir iş de çıkmış. Fakat trend takip etmek biraz risklidir. Birkaç ay içinde marka yüzünüz eskiyebilir.

Bunun haricinde bu tarzın uygulanmasına değinecek olursak; benim gördüğüm bazı tutarsızlıklar var. Kullandıkları bazı görseller florasan renklerden oluşan abstract ve dijital görsellerken, bazıları elde çizilmiş çeşitli texture’lardan oluşan doğal/naturel görseller. Aynı çelişki illüstrasyonlarda da var. Bunların bilinçli kararlar olduğunu iddia edeceklerdir fakat henüz bitmemiş bir tarz arayışı hissi görüyorum.

Logo’daki küçük değişiklik hakkında konuşmam gerekirse; Picasso’nun bir ineği illüstre edişinin aşamalarını gösterdiği meşhur işi bilirsiniz. Usta o işte çok gerçekçi bir inek çiziminin ardından, tekrar tekrar aynı ineği çizerek her aşamada anlamsız tüm detayları atarak basitleştirmeye çalışır. En sonunda da ilk bakışta “Bu bir inek” diyebileceğiniz fakat basit birkaç çizgiden ibaret bir çizim kalır. Kısaca işin özünü arar.

Bu yüzden Dropbox’ın logosundaki gibi; ufak ufak en sade formu bulmaya çalışan logo güncellemelerini seviyorum. Burada, birkaç kare ile logodaki şeklin bir koli/kutu olduğunu hepimiz anlıyoruz.eski logolarındaki açılı kutu kapaklarına gerek yok artık.

Bir sonraki #nasılolmuş yazısında görüşmek üzere.

--

--

Multidisciplinary designer in Istanbul — #motiongraphics #ui #branding #animation #design #web #code — hello@aburakbal.com