Helin Gençoğlu
Acemi Medya
Published in
2 min readDec 26, 2018

--

“ŞEYTAN KADAR KARA, CEHENNEM KADAR SICAK, MELEK KADAR SAF, AŞK KADAR DA TATLI”…

Günümüzde insanların ortak zevk konusunda ki kavramları sınırlı. Fakat çoğu dünya vatandaşının vazgeçemeyeceği tek kavramdır, kahve. Kahve; kültürü, tarihi, sosyolojiyi, yetiştiği coğrafyayı, suyunu ve politikayı da içinde bulunduran kavramlardan biri.

Böyle geniş çaplı bir kültür zamanımızın hızıyla birlikte değişiyor ve modern çağa uyum sağlıyor.

Fransız Devlet Bakanı Talleyrand’ın dediği gibi ‘’Şeytan kadar kara, cehennem kadar sıcak, melek kadar saf, aşk kadar da tatlı.’’ olan bu kahvenin tarihte ve günümüzdeki yeri yadsınamayacak kadar önemlidir.

Ve bunun kadar önemli olan bir başka konu ise kahvenin sunumu, dağıtımı ve üreticiliğidir.

Yüzyıllardır, kahve eşliğinde insanların bir araya geldiği birçok mekan var. Bu mekanlar dünyanın her yerinde, bambaşka isimlerle karşımıza çıkmıştır.

Kimisi yıllarca ayakta kaldı kimisi ise zamana ayak uyduramadığı için yok oldu.

Yıllarca ayakta kalmayı başarabilmiş en önemli isim ise tartışmasız Starbucks. Starbucks, temelde kahve eşliğinde insanlar ile birlikte hoş vakit geçirebileceğiniz bir mekan.

Fakat zamanla bunun anlamı değişti ve daha önemli adımlar atılarak mekanın yapı içeriği tamamı farklılıklar göstermeye başladı.

Artık Starbucks’ta saatlerce oturabilir, dilediğimiz kahveyi hızlı bir şeklide içebilir, internet ağından faydalanabilir ve hatta yemek yiyebilir hale gelindi.

İlk olarak 1971 yılında küçük bir işletme olarak başlayan Starbucks, şu an dünyanın en önde gelen kahve dükkanı.

Onlarca ülkede, aynı kalitede ve aynı standartlarda hizmet veren Starbucks müşterilerine sadece kahve değil, farklı deneyimlerde sunuyor.

Ülkemizde Starbucks harici kahve satan yerler ile kıyaslandığında , çeşit ve kültür olarak daha zengin bir marka ve bu zenginlik birçok dünya ülkesi ile kıyaslanabilir halde.

Starbucks’ta zamanın nasıl değerlendirileceğini ve kendi irademizle seçim yapabilme hakkı tamamı ile bize bağlı.

Sunduğu imkanlar dahilinde, zamanla insanların rahatlığını düşünmüş bir marka, işletme ve deneyimli bir kahve dağıtıcısı oldu.

İsmini Moby Dick’ten alan kurum, logo olarak ise Yunan mitolojisinde gemicileri baştan çıkaran denizkızını seçti.

Şimdiki yönetim kurulu başkanı Howard Schultz 1983’te bir İtalyan seyahatinde, Milano sokaklarındaki kafe kültüründen etkilenmiş ve insanların ev ile işeri arasında gidebilecekleri üçüncü bir buluşma noktası hayalini Seattle’a taşıma kararı almıştı.

Fakat, ortakları ile anlaşamadığı için şirketten ayrılmak zorunda kaldı ve ‘Giornale’ adında bir kafe açtı.

Şirket öyle bir hal almıştı ki 1987’de Starbucks’ı satın alabilecek duruma geldi. Sonrasında ise Starbucks tüm dünyayı kahve alanında eline aldı.

Ve bir kahve, bir kültür ve insanlar ancak bu kadar ortak bir paydada yer alabilirdi.

--

--