Çizgili Pijamalı Çocuk

Rüstem Yurteri
Adalet Yayın
Published in
10 min readJan 6, 2021

The Boy in the Striped Pyjamas (2008)

Çizgili Pijamalı Çocuk

Nazi Almanyası Bruno’nun babasını görevli olarak Polonya’ya gönderir. Bruno, kasabadaki toplama kampının tel örgülerinin öbür yanındaki bir çocukla arkadaş olur. Ancak iki çocuk arasında gelişen bu dostluk, özellikle oğlunun bu kampla ilgili gerçeği öğreneceğinden kuşkulanan Alman annenin (Vera Farmiga) endişelerini artıracaktır. Bruno ve ailesinin yeni evleri bir buçuk milyon Yahudi’nin Nazilerce öldürüldüğü Auschwitz toplama ve yok etme kampı’nın bitişiğindedir. (Kaynak: Vikipedi)

Çizgili Pijamalı Çocuk

Çizgili Pijamalı Çocuk
İrlandalı yazar Johne Boyne’un 2006 yılında yayınladığı Çizgili Pijamalı Çocuk, etkileyici hikayesiyle dikkat çekiyor. Bir çocuk kitabı olarak yazılan roman, işlediği konu itibarıyla yetişkinleri de etkisi altına almayı başarıyor. Nazi Almanyası’nın iç yüzünü dokuz yaşındaki bir çocuğun gözünden satırlara döken Boyne, savaşın tüm etkilerini gerçekçi bir ifade ile ele alıyor.

Savaşın ortasında kalan bir Alman ve bir Yahudi çocuğun masum arkadaşlıklarının anlatıldığı roman, sizin de kalbinize dokunacak. Yalnızca çocukların değil her yaştan insanın mutlaka okuması gereken Çizgili Pijamalı Çocuk, kitaplığınızda mutlaka bulunması gereken eserler arasında…

Berlin’den Savaşın Kalbine Uzanan Bir Hikaye

Bruno, henüz dokuz yaşındadır. Annesi, babası ve Gretel adındaki ablası ile birlikte Berlin’de büyük bir evde yaşar. İkinci Dünya Savaşı’nın sürdüğü o yıllarda Almanya’da Führer hüküm sürmektedir. Bruno’nun babası ise bir Nazi subayıdır. Bruno, bir gün akşam yemeğinde Führer’i evlerinde ağırlayacaklarını öğrenir. Bu, o ve ev ahalisi için oldukça heyecan vericidir; çünkü söylenilenlere göre Führer önemli bir kişidir. O akşam yemeğinde ise Bruno’nun babası terfi alır. Bu durum, oldukça sevindirici bir haber olsa da Bruno için değildir. Çünkü ailenin Auschwitz’e taşınması gerekmektedir. Bu da Bruno’nun çok sevdiği evinden ve arkadaşlarından ayrılması anlamına gelir.

Yeni ev, Bruno için oldukça sıkıcıdır. Evlerinin etrafında askerler dışında hiçbir ev yoktur. Bruno ise askerlerden nefret etmektedir. 12 yaşındaki ablasıyla birlikte Bruno, Berlin’e büyük bir özlem duyar. Bir gün Bruno, camdan bakarken tel örgülerin ardındaki çizgili pijamalı adamları ve çocukları fark eder. Babasına onların kim olduğunu sorduğunda Yahudi oldukları yanıtını alır. İçindeki meraka yenik düşen Bruno, bir öğle saatinde tel örgü boyunca bir gezintiye çıkar. Bu gezinti, daha sonraları çok seveceği arkadaşı Schmuel ile tanışmasına vesile olacaktır.

Bunları Biliyor muydunuz?

Johne Boyne, Çizgili Pijamalı Çocuk’un ilk taslağını hazırlarken oldukça az uyudu. Ve taslağı iki buçuk günde tamamlamayı başardı. Kitap 2006’da yayınlandığında 5 milyondan fazla satış rakamına ulaştı. Eser, 2008 yılında ise beyaz perdeye aktarıldı.
(Kaynak: DR Kitap)

Asa Butterfield: Bruno

Filmin yönetmeni Mark Herman Çizigili Pijamalı Çocuk romanından kitabı uyarlamasını yaparken romandan farklı bir bakış elbette gerekiyor. Eldeki sağlam bir edebiyat eseri olsa da sinemaya aktarılırken adeta yeniden yazılır.

Bu yazımda sonuçta yönetmenin ellerinden çıkan bir görsel metindir. Romanı okuyan kendi tecrübesinden hareketle hayalinde canlanan başka bir şeydir. Elbette genel çerçeve hepsini üç aşağı beş yukarı aynıdır. Sonuçta herkesin kullandığı malzeme aynı olsa da son kertede yemeği yapan şefin özel sosudur.

Mark Herman her şeyi yerli yerinde dozunda kullanmış. Diyalogları öylesine öz yapmış ki sesleri keselim, sadece görüntü olarak izleyelim yine film anlamından çok şey kaybetmez. Bir görüntü yönetmenin sözüydü: “Sinemanın asıl gücü görüntü, çerçeveleme, kurgu, gibi unsurlar olduğu için bir filmi sesi kapatıp izlediğim zaman kalitesi daha iyi anlarım.”

Filmin başrol oyuncusu Asa Butterfield, Bruno karakterini canlandırıyor. Dokuz, on yaşlarında bir çocuğun tüm saflığı ile olaylara kendince mana verip, o pencereden dünyaya nasıl baktığına şahit oluyoruz. Bruno genel anlamda çocuğu; içimizdeki yaratıcı, keşif yapan olayları farklı bakan yanımızı temsil ediyor.

Toplumun, iktidarın, kimliklerin bize taktığı gözlüklerden farklı olarak kendimiz doğrudan hayata bakışımız Bruno.

İki de bir Nihan Kaya’nın “İyi Toplum Yoktur” kitabı ve devamı olan “İyi Toplum Yoktur” ve “Bütün Çocuklar İyidir” kitaplarını paylaşıyorum.

Bruno’dan saklanan gerçekler, utanmadan sıkılmadan anlatabilinse ne olurdu? Burada durum çocuklara anlatılabilir mi?/izah edilebilir mi?Çocuk aklıyla, daha doğrusu, o saf ve temiz akılla, böylesi bir vahşeti kim kime anlatabilir?

Bu vurguladığım şey çocukların bilgisizliği, anlayışının kıtlığı değil. Çocuklarda olan o bozulmamış temiz vicdan, o temiz akıl. Kötü çocuklar var mıdır? Kesinlikle hiçbir çocuk kötü değildir. Çocukların kötülüğü bir taklit, sonuçlarını düşünmeden yaptıkları bir oyun gibidir. Ama büyükler kötülüğü bile bile yaparlar. Bu yüzden çocukların ve içimizdeki yaratıcı çocuğun sesini kısmayalım.

Jack Scanlon: Shmuel (Bruno’nun arkadaşı)

Shmuel kampdaki Bruno’nun arkadaşı. Bruno

En önemli karakterlerden birisi Bruno’nun annesi Elsa.

Baba her şeyi ile kendini ülkesine adamış bir aile babası. Vatanı ile ailesi arasında seçim yapıp yapmadığının farkında değil. İyi toplum yoktur ya da aile yoktur diyebilseydi ne olurdu? Kendi aklı ve kalbiyle birşeyin iyiliğini kötülüğünü kavramaya çalışsaydı bu büyük yanlışın içinde olmazdı.

Bruno’nun ablası Gretel her şeyin farkında olarak ailenin iyi kızı rolünü oynuyor. Her şekilde kendisinden istenenleri yerine getiren, ona ideal olarak gösterilen hedefe doğru yürüyor. SS Subayı babasının izinden gidiyor. Bir yerde babasını aynalıyor. Onun gibi olmak için elinden geleni yapıyor.

Amber Beattie : Gretel (Bruno’nun Ablası)
Büyük çocukların kötü oyunlarını anlamaya çalışıyorduk: Bu ne biçim oyun, oyunda eğlenen bir kişi var.
Auschwitz: Nazi Toplama Kampı
Bir çocuğun gözünden ne kadar küçük ve anlamsız şeyler için mücadele ediyor büyük insanlar.
David Thewlis: Ralf (Bruno’nun babası)
İki adım öteki insanların çektiği acılara gözlerini kapayan insan mutlu bir yuvaya sahip olabilir mi?
Tek ırk, tek dil tek, ülkü her şeyi teke indirip insanları ötekileştirdiğinde insan kendini hapsetmiş olmuyor mu?
Her şeyi çocukları için yaptığını söylüyor baba. Halbuki çocuğun tek oyun arkadaşı onun kampında tutsak. Çocuğuda aslında özgür değil.
Mahkum elbisesindeki insanlar gibi üniformalı askerler. İnsanlıklarını, mahkum ettikleri insanlarda arıyorlar.
Vera Farmiga: Elsa (Bruno’nun Annesi)
Çizgili pijamalı çiftçilerdi kampdaki insanlar. Ailene bile söyleyemediğin gerçek ne kadar iyi bir şey olabilir. Çocuklara anlatılamayan, açıklanamayan hiçbir şeyden hayır gelmez.
Çok garip değil mi onca iyi eğitimli insan Alman kamplarında kendilerinden kat be kat eğitimsiz insanlar tarafından mahkum edildi. Bu kötülüğü yapan insanlara öğretilemeyen neydi? Diğer iyi insanlar bu kötülüğe neden karşı çıkamadılar? İyi insanlar neyi eksik ya da yanlış biliyorlardı ki bu duruma düştüler?
Sadece bilgili olmak iyiyi olmaya, iyi yaşamaya yetmiyor. Başka iyi insanları koruyacak bir gücün olmalı.
Bruno
Kendine yardım eden insana teşekkür edememek ne büyük acı.
Biz en büyük ulusuz.
Gretel, Bruno’nun ablası
Bruno’nun ayağına gelen okul. Ne kadar can sıkıcı bir şey. Okula gitmek bu kadar sıkıcı olmazdı.
Çocuktan bir şey öğrenemeyecek kadar bilgisiz bir adamın bakışı.
Bruno
Shmuel
Kamplarda insanlara numaralar verip, tek tipleştirip, önce isimlerini öldürüyorlar. Tek elbise, tek yemek, tek yaşam biçimi insanlığı ağır ağır yok ediyorlar.
Bruno, Shmuel’in kendinden farklı olarak sacını ve elbisesini görüyor ki bununda onun için pek de bir önemi yok. Önemli olan beraber oyun oynayabileceği bir arkadaşının olması.
Shmuel’in olması gereken yere bakışı.
Gretel Nazi Almanyasında Kızların nasıl yetişrildiğine bir örnek. Tek tipleştirmek diyoruz ya işte bu yine Hitler vari bir felsefenin ürünü. İnsanlara cinsiyetsiz gibi davramakta benzer bir şey değil mi? Güya kadın erkek diye ayırmak doğru değilmiş. Tam tersine her canlıya kendi özelliğine göre en iyi şekilde davranmak doğru olan. Değilse fiziksel, ruhsal, her türlü ayrılıkları yok sayarak insanların kötülükleri engelleyemeyiz.
Nazi rejimine “uygun olmayan” genç kızların hapishanesi — DW Türkçe
Bruno Gretel’in değişimine anlam veremiyor. Kendi olup farklı bir insan olarak hem cinslerinden de ayrı bir güzellik olacağına; Hitler gibi tek bir adamın istediği gibi olmaya çalıyor.
Bruno da babasının kurulmasında yardım ettiği koca bir kampa dönen Nazi Almanyasının Alman mahkumlarından biri.
Nazi Toplama Kampları
Niye bir çocuk kampda kalır ki? Bruno ve Shmuel arasındaki fark nedir?
Jack Scanlon: Shmuel (Bruno’nun arkadaşı)
Anne kızındaki değişimi görüyor. Ama asıl kocasının acımasız kaddar biri olduğunu anlamaması olacak şey değil.
Nazi Projesi Belgeseli

Nazi Projesi Belgeseli “Anne kızındaki değişimi görüyor. Ama asıl kocasının acımasız kaddar biri olduğunu anlamaması olacak şey değil.” Bu sorunun cevabını veriyor. Koca bir Alman toplumu 15–20 yıl süreç içinde ağır ağır Nazi Partisinin isteklerine kabul etmiş. Bu değişim I.Dünya savaşı sonrasınndan başlıyor. Hitler böyle ortamda ağır ağır yükseliyor. Toplumun o zaman ki zaaflarını kullanarak ilerliyor.

Holokost (Yunanca: ὁλόκαυστος, romanize: holókaustos), Yahudi Soykırımı veya Ha Şoa (İbranice: השואה, lit. “felaket”), Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası döneminde, Heinrich Himmler’in liderliğindeki SS güçleri tarafından işgal edilen sınırlar içerisinde yaklaşık 6 milyon Yahudi’nin — kaynaklara göre ölü sayısı değişir — sistemli bir şekilde öldürüldükleri soykırım.
(Kaynak: Holokost vikipedi)

Çağımızda gençlerin hayranlık duyduğu Hitler felsefesine sahip insanlar var mı?
Bir çocuğun rahatça oyun oynamadığı her yer esir kampından farksızdır.
Shmuel’ler o kadar çok ki… Nihan Kaya’nın kitabını o yüzden sık sık tavsiye ediyorum:İyi Aile Yoktur.
Bruno önce farkına varsaydı belki bunlar olmayacaktı. Daha doğrusu Bronu’nun babası çocukluğundan itibaren insanca yetişerek kendini gerçekletirmenin, evrensel iyilerin ne olduğunu bilseydi böylesine canavarlaşıp bu kötülüğü sebep olmayacaktı.
Savaşın bir parçası, devlet melesi, şirketin çıkarları, aile meselesi, ailem için yaptım gibi bir sürü mazeretle insan kötülük yapabiliyor.
Elsa hala insan tarafını duyabilen gerçeği tüm çıplaklığı ile anlatabilen biri.
Daha küçükten bürokrasi ya da otoriter simgilere alışan çocuklar büyüdüklerinde aynı şeyleri devam ettirmeleri gayet normal. Bir de salakça işler yapıp bunu iyi bir şey gibi anlatan adamlar yok mu?
Herkes en zayıfı eziyor. Sonuçta dönüp dolaşıp birgün senden daha güçlüsü geldiğinde başına gelenleri hak etmiş olursun.
Ölüm kamplarının en büyüğü Auschwitz’in kapısında “Çalışmak İnsanı Özgürleştirir” diye yazıyormuş. Bruno çizgili pijamalı çiftçilerin çalıştıklarını sanıyordu. Dünyada Endonezyada, Çinde, Doğu Türkistan’a aynen bu söylenen gibi “Çalışıp da özgürleşmeyen ne kadar çok insan var.
Shmeul’e yemek çaldığını söyleyen Bruno’nun çoğumuzundan farkı yok. Güç karşısında en yakın arkadaşımızı satmaktan çekinmeyiz.
Herkes kendinden zayıf olana gücünü gösterir. Gerçekten güçlü olan insanlar güçlerini kendilerinden güçlü ve zalim olanlara göstermekten çekinmezler.
Goebbels Liderliğinde Nazi Almanyası’nda Propaganda Sineması
Bruno ve Shmeul
Yaşarken değil sadece, ölünce de kurtulamadığımız insanlar var.
Liderden saygılarla
Kuru kafa
Dama
Bruno
Shmuel
Bruno
Gretel ve Bruno
Bruno
Bruno ve Shmuel
Bruno ve Shmuel
Bruno
Bruno
Shmuel
Toplama Kampından Bir Koğuş
Gaz odalarına götürenler arasında yine oraya gelen mahkumlar Var.
Bruno ve Shmuel
Elsa
Gaz odasına yağmurda yürüyüş
Gaz odasına gelenler duş almaya geldiklerini sanıyorlarmış.
Bruno
İnsanları boş umut ve doğru olana karşı umutsuzluk ölüme götürebiliyor.
Suçsuz insanları nasıl öldürmüşler diyoruz. Bunu yapan insan olamaz diyoruz. Halbuki bu dünyada bizim yaptığımız tercihler yüzünden ölen insanlar var. Ya da bizim hiç umursamadığımız ve doyasıya kullandığımız ürünlerin nerede hangi şartlarda üretildiğini hiç düşünmüyoruz.
Gözlerimizi kapadığımız zülüm bize dokununcaya kadar onun ne kadar acı olduğunu bilmiyoruz.
Bruno ve Shmeul
Gaz Odası
Bruno ve Shmuel
Gaz Odaları
Bruno ve Shmuel
Bruno ve Shmuel
“Polonya’daki Auschwitz kampında, havayla temas ettiğinde ölümcül bir gaza dönüşen (daha önce fumigasyon için kullanılan) Ziklon B gazıyla deneyler yürütüyorlardı.Holokost Ansiklopedisi
Bruno ve Shmuel
Gaz Odası Kapısı
Bir babanın acı bakışı
Kendi gibi acı çeken diğer insanlarla benzerliğini görmeyen biri nasıl bir cehennemde yaşamaktadır?
Sıradan bir işi gibi insanları zehirlemeyi bitirip günlük hayatına devam eden ne kadar çok insan değil mi?
Tarih edilemez bir acı.
Bu adam baba olabilir mi? Onca çocuğun ölümene sebep olurken
Diğer çocuklar için aynı acıyı hissetmeyince gerçekten anne olabilir mi?
Elsa ve Grete
Anlamsız bakış
Çizgili Pijamalı Çocuk

--

--

Rüstem Yurteri
Adalet Yayın

“Hakikat diyalog ile ortaya çıkar.” Sokrates.