Bugün Aslında Dündü

Rüstem Yurteri
Adalet Yayın
Published in
7 min readDec 2, 2020
Photo by Guillermo Ferla on Unsplash

Orjinal Adı: Groundhog Day
1993 Yapımı

(Bu yazıyı şu müzik eşliğinde ya da başka sevdiğiniz bir müzik olsun fonda: CHOPIN )

Yönetmen: Harold Ramis
Senaryo: Danny Rubin (screenplay), Harold Ramis (screenplay)
Başrolde Oynayanlar: Bill Murray, Andie MacDowell, Chris Elliott
Phill (Bill Murray) küçük bir kasabada baharın müjdecisi olarak kutlanan Dağı Sıçanı Gününü (Groundhog Day) haber yapmak için ekibiyle birlikte gelir. Rita (Andie MacDowell) kameramanı Larry (Chris Elliott) bir günlük festivalin çekimini yapıp aynı gün döneceklerdir. Daha önce yaptığı işten sıkılan sunucu Phill çekimleri hemen bitirip gitmek ister. Çekimlerden sonra yola çıkarlar ama kar bütün yolları kapamıştır. Bir gün daha kasabada kalmaları gerekir.

Phill :Bill Murray

Phill kaldığı pansiyonda uyanır ve dünkü yaşadığı her şeyi aynen bir daha yaşar. Bu durumu Phill’den başka kimse bilmez. Phill zamanda saplanmış kalmış, her uyandığında dünkü her şeyi yeniden yaşamaktadır. Ne yaparsa yapsın hep aynı zamana, festivalin yapıldığı 2 Şubat gününe uyanmaktadır.

Dağ Sıçanı Phil

Bu filmi özgün kılan senaryosu ki, bu senaryonun insanın aklına getirdiği bir çok farklı düşünce var. Bir filmi sanat eseri seviyesine çıkaran şey de onun bize bir sürü farklı düşünce ilham etmesi değil mi? Bugün Aslında Dündü filmi hakkında söylenecek çok şey var.

Phill

Sinema tasarlanan, bir hayal dünyasının inşa edildiği, bir resim, bir heykel ya da mimari bir yapı gibi sanat eseridir. Kurgusal bir dünya oluşturulur. Yönetmen, senarist, oyuncular ve teknik ekip hep beraber bir orkestra gibi çalışır. En büyük pay yönetmenindir. Çünkü film çekilmeden önce, zihin perdesinde çeken, sahne sahne oluşturan yönetmendir.

Çok iyi bir senaryodan kötü film çıkabilir ama kötü bir senaryodan iyi bir film çıkması pek kolay değildir. Bu yüzden senaryonun da iyi yazılmış olması çok önemli. Bu filmde senaryo yazımında yönetmenin de ismi geçiyor. Hem yönetmen hem senaryo üzerinde çalışan kişinin aynı olması filmin yapısını daha sağlam kılıyor.

Dağ Sıçanı Phil ve Phill

Bill Murray’nin oyunculuğu muhteşem. Bir oyuncunun duruşu, konuşma, mimikleriyle sahneyi hem karaktere can veriyor. Amatör oyuncularda o iğreti oyunculuk hemen gözükür. Bunlar oynamaz, oynadığını, mış gibi yaptığını çok belli eder. Beylik bir laf var ya oyuncu o karaktere bürünmesi, sanki o karakter olması istenir. Acaba bu bakış ne kadar doğru? Hiçbir şekilde bir kimse, başkası olamaz. Ancak karakterin nasıl biri olacağı üzerinde çalışır. Karakteri temel özelliklerini ortaya çıkarır. Ama son tahlil de tabir yerindeyse asıl iskelet yine kendidir. Bunun üzerine karakter giyilir. Tam tersi de doğru olabilir. Karakter ve oyuncunun gerçek kişiliği birbiriyle ilişki içinde olur. Bu ayrımları bilmeyen sadece mış gibi yapanların sergilendikleri oyunculuğun bir karikatür olduğunu hepimiz biliriz.

Phill, Rita ve Larry

Evet konumuza dönersek bu film muhteşem açık uçlu düşünceler veriyor bana. Diyaloglar da çok iyi seçilmiş. Tek tek ne söylediler aktarmak istemiyorum. Çünkü hiçbiri aklımda değil :) Meselemiz (bu kelimeyi çok kullanıyorum) bu olmadığını defalarca söyledim. Bizim bir meselemiz şudur dediğimiz bir şey yok zaten ortada. Olmalı mı hayır. Dediğim gibi bir sanat eseri olup olmadığı gösteren şey herkesin o konuda bir şeyler söyleyebilmesi ama kesinlikle budur diyememesi değil mi?

Bugün Aslında Dündü

İlker Canikligil Hocanın dediği gibi sinema bir eksik anlatıdır: Bir sonraki sahnede ne olacak? Ya da şimdi bunu niye yaptı, öncesinde ne yaşantı ki böyle davranıyor? Bunlar gibi bir sürü gelmeli izleyenin aklına. Sinema bir yerde flu, sisli bir görüntü gibi insanın hayalinde farklı düşünceler, hayaller getirir. Sinema, gökyüzündeki bulutların şekillerine herbirimizin değişik, kendimizden anlam verdiğimiz gibi öznel ve çoklu anlamlar çağrıştırır.

Bugün Aslında Dündü

Hiç bitmeyen tekrar tekrar yaşanan birgün içinde değil miyiz? Sabah kahvaltı, işe gidiş, rutinlerini yerine getir sonra eve gel, televizyon vs. Hayatımız, Phill yaşadıkları gibi bir güne sıkışmış vaziyette.

Hz Peygamber’in bir rivayette buyurduğu gerçekte bu değil mi? “İki günü eşit olan zarardadır.”

Çoğunlukla günler, haftalar, aylar yıllar geçer ve biz sadece yaş alırız, ihtiyarlamış, daha bir zaman geçmiş olur ama aynı rutinler içinde debelenir dururuz.

Bugün Aslında Dündü

Phill hiç çıkmadığı bir yer ve zamanda kısılıp kalıyor. Ne kadar tanıdık değil mi? Kızdığımız, sevdiğimiz şeyler hep aynı, aynı tepkiler veriyor, aynı ses tonuyla gülüyor, aynı şeylere ağlıyoruz. Bir kayıttan yayın yapar gibi her şey aynı tekrar tekrar yayınlanıyor. Phill bu döngüyü görüyor. Aslında devamlı aynı şeyi yaşayan kendini görebilmesi için, tüm bir kasabanın aynı şeyleri, her gün yaşaması gerekiyor.

Bugün Aslında Dündü

Yüz defa ölüp yine sabah aynı yerden başlamak. Adam hayatından öylesine bıkıyor ki artık bedenen ölüm bile onun için bir mesafe demek olacak. Ruhi bunalımlara düşen ve bundan çıkamayan insanların durumu bu değil mi? Çemberin içinde daralmış; bir çıkış bulamıyor. Aslında bu çemberi gittikçe kendisi daraltıyor. Çünkü hep aynı yönde aynı tarafa bakarak ilerliyor.

Bir ağaca bağlı olduğunuzu düşünün. Sonra çok uzunca bir ip ki bununla ilk başlarda özgürce saha sola koşuyor ve hiç ip kısalmıyor. Sonra zaman ilerledikçe artık farklı yönlere gitmeyi bırakıyorsunuz. Hep aynı yönde aynı şeyleri görerek ilerliyorsunuz. Bu kendi içine sarmal devam eden hareket git gide sizi sarıyor. Siz artık özgürlük dediğiniz alanda, zevk aldığınız hangi alışkanlığınız varsa ondan başkasını yapmıyorsunuz. Bunlarda ötesine karşı büyük ilgisizlik var. Döndükçe aynı sarmal içinde kısılıp kalıyorsunuz. Ve ölmek istiyorsunuz. Çünkü artık onca zaman/ip bitmiş bir santim bile hareket edemiyorsunuz. Çok yol alıp geldiniz ve geriye doğru gitmek sizi daha da korkutuyor. Evet bağlı olan ipten bedenen kurtulmak için farklı bir düşünce üretemiyince, ruhum serbest kalsın diye hayatınıza son veriyorsunuz. Halbuki bedeniniz, ruhunuz, aklınız hep birlikte çalıştığı zaman hep özgür kalacaksınız.

Rita :Andie MacDowell

Bu beden, ruh ve akıl üçlüsünün uyumlu olarak kaniatla birlikte hareket etmesi üzerine çok güzel benzetmelerle bize anlatan Tolga Erman’ı dinlemenizi tavsiye ederim. Ben iki videosu izledim ki gerçekten söz ve eylem birliği böyle olur. Kendisi hakkında fazla bilgim yok. Sadece birçok firmada yöneticilik yapmış, beyaz yakalı olduğunu söyleyen, aile babası bir adam. Hep söylerim Türkçe’yi anadilinizi yerli yerinde kullanan, kelimelerin hakkını veren, samimi insanlar çok değerlidir.

Bugün Aslında Dündü

Phill içimizden biri. Defalarca tekrar ettiğimiz hataların, sıradanlığın, sıradan olayların adamı. Birçok şey yapmak isteyip de hiçbir şey yapmayan Ben. Bir şeyler yapmak için yarın, uygun zaman ve yer bekleyen Sen. Her şeyi mükemmel yapacağım diye hiçbir şey yapmayan O. Ben, Sen, O yani hepimizin mikroskop altındaki görüntüsü Phill.

Phill her gün yeni bir şeyler öğrenmeye başladığı zaman, her gün kendini yenilediği zaman hayatı yaşamaya başlıyor. O zaman durağan zaman akmaya başlıyor.

Larry ( Chris Elliott) ve Rita

Hani ben kimim diye sorduğumuz zaman kendimize doğru olanı diyebilir miyiz? Kendimiz hakkında bildiklerimiz gerçekten doğru mu? Daha genel soralım: Bildiğimiz şeyler hakkında kendimize tek tek soralım, ben bunu nereden biliyorum. Bu bilginin kaynağı ne?
Ben bu işi yapıyorum da bunu gerçekten yapmak istiyor muyum?
Sevdiğim yemekler, oyunlar vs benim sevdiklerim mi?
Sevmediğim şeyleri neden sevmiyorum?
Bu sorular çoğaltabiliriz. Tüm anlatmak istediğim sıkıştığımız rutinleri, düşünce gücüyle kırabilmek.

Bugün Aslında Dündü

Phill, insanların farkına varıyor. Artık her insanın bir hikayesi, her tanıdığı insanın kendi hikayesinin bir parçası, zenginliği olduğun farkına varıyor. Kendini tek biricik, bu dünya olamayacağını, biricikliğinin diğer insanlarla kurduğu benzersiz bağla alaklalı olduğunu görüyor.

Bugün Aslında Dündü

Saf temiz bir yüz. Phill O’nu başta haketmiyor; çünkü kendi değil, sevdiğinin istediği kişi olarak, onu elde etmeye çalışıyor. Bir insanı insan kılan, değerlendiren, farklı olanla kurduğu ilişki değil mi? İnsan aslında kendi benzerini değil kendinden farklı olanı sever. Bilimsel çalışmalar benzerlerimizi bulduğumuzu, onları sevdiğimizi söyler ama ben buna pek katılmıyorum. Ruh aynamda yine aynı ben varsa bu hayat çekilmez olmaz mı? Beni bana benden farklı hareket ederek gösterecek, benim farklılığımı ancak başkaları varsa anlayabilirim.

Bugün Aslında Dündü

Evet son resime geldim. Bu filme bayılıyorum. Kaç kez izledim. Şimdi açsam yine izlerim. Derinliği ve katmanları var filmin. Komedi yanı ayrı, romantik taraflarıyla bir başka, ama en önemli özelliği zamanı çoğaltmak ne demek, bir insan gerçekte bir güne neler sığdırabilir hakkında söyledikleri. İzlemeyen varsa hemen izlesin, izleyen varsa benim yorumlarımdan sonra bir kez de bu gözle izlesin isterim.
Sözü nasıl bağlayacağımı bir türlü bilemiyorum :)
Truman Show söylediği gibi diyeyim:
Olur ya sizi göremem
İyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler

Truman Show Final Sahnesi

--

--

Rüstem Yurteri
Adalet Yayın

“Hakikat diyalog ile ortaya çıkar.” Sokrates.