Toprağı Sev

Rüstem Yurteri
Adalet Yayın
Published in
16 min readNov 15, 2020
Kiss the Ground (2020)

Kiss the Ground
Toprağı öp, toprağı sev ya da yeri sev diye çevrilebilir. 2020 yapımı müthiş bir belgesel. Küresel ısınma ve doğal çevrenin korunması konularının, toprağın canlılığı ile yakından ilgili olduğunu, toprağın sağlığının bizim sağlımız olduğunu çok güzel anlatıyor.

Kiss the Ground

Belgesel örneklerle toprağın karbondioksit depolayan, küresel ısınma problemini çözecek, yüksek doğal bir teknoloji olduğuna dikkat çekiyor.

Ray Archuleta

Ray Archuleta toprak bilimci, Amerikalı bir akademisyen. Toprağın önemini anlatmayı kendine misyon edinmiş. “Bir çiftçiye dahi anlatıp, uygulandığını görmek daha niceleri için örnek olacağını, yeni bir bakışı getireceğini” söylüyor.

Ray Archuleta

Ray Archuleta toprak işlemeyi en aza indirip, tek tür üretimden vazgeçerek toprağın canlılığını koruyan tarım tekniklerini anlatıyor.

Toprağı Sabanla Sürmek

Toprağın sabanla sürümü tarihin ilk devirlerinden itibaren yapılan bir yöntem. Bu yöntemin günümüzde çok büyük sakıncaları olduğu ortaya çıktı. Toprağın çıplak kalması erozyon ve ardından toprağın nem kaybetmesi ve canlılığı kaybederek giderek verimsizleşip çölleşmesine sebep oluyor.

Kuraklık

Toprağın canlılığını kaybetmesi beraberinde kuraklığı ve çölleşmeyi getiriyor. Peşpeşe yaşanan kuraklıklar tarihte birçok medeniyetin yok olmasına sebep olmuştur.

Amerika 1930'lu Yıllar

Amerika’da geniş alanların işlenmesi, daha önce otlak olan alanlarda artık bitkinin olmaması çok hızlı bir toprak verimsizliğine, beraberinde şiddetli rüzgar ve su erozyonuna sebep olmuştur.

Amerika 1930'lu Yıllar

Sürdürülebilir tarımın temel ilkelerinden biri olan toprağın az işlenmesi, pullukla sürüm yapılmaması çok önemlidir. Toprağın derin sürümü, üzerinde belli dönemlerde bitki olmamasından dolayı birçok kötü sonuçları doğmaktadır.

Amerika

Amerika’nın Orta Batı kesiminde 800 milyon dönümlük arazi erozyona maruz kalarak büyük zarar görmüştür.

Amerika Toz Çanağı

1930'da Amerika’da Toz Çanağı diye anılan rüzgar erozyonu meydana gelmiştir. Bu olaydan sonra hükümet toprağın korunması konusunda Toprak Koruma Servisi adı altında bir birim kurmuştur.

Franklin Delano Roosevelt

Franklin Delano Roosevelt, Amerika Birleşik Devletleri’nin 32. başkanı olup en uzun süreyle görevde kalmış olan başkanıdır. Roosevelt doğayla işbirliğine dayalı bir sistem kuralım diyerek yola çıkmıştı. Fakat o günden bu güne pek ne Amerika’da ne dünyanın diğer bölgelerinde değişen bir şey olmamıştır.

Toprak Koruma Servisi
Amerika Orta Batı

Pullukla sürüm toprağın alt üst edilmesi ve toprağın yüzeyinde koruyucu bitki örtüsü kalmasına engel olmaktadır.

Fritz Haber

Fritz Haber endüstriyel tarımın oluşmasına sebep olacak böcek ilacı bulmuştur. Endüstriyel tarımın gelişmesinde bu buluşun büyük katkısı olmuştur.

İlk Kimyasal silah: Pestisitler

Bakteri, virüs ve haşerelerin zararlı etkilerini ortadan kaldırmak için kullanılan kimyasallar, bazı organik bileşenler, dezenfektanlar gibi maddelere ve yöntemlere ‘’Pestisit’’ ismi verilir. Bu kimyasal maddelerin ilk olarak savaşta kullanılmaları çok manidardır.

Esir kampı

Soykırımda kullanılan zehirleri de savaş zamanıda bulunmuştur. Savaş bitiminden Amerika bu ilaçları yabancı ot mücadelesinde kullanmaya başlamıştır.

Tarım İlacı

Tarım ilaçları toprağı zehirlemesinde dolayı topraktaki mikro organizmaların sayısı azaldığından ya da tamamen yok olduğunda toprak ölmekte. Toprağın ölmesi demek üzerindeki bitkilerin, dolayısıyla havadaki karbondioksiti alamaması anlamına geliyor. Bu olayda zincirleme olarak doğrudan insan hayatına kast ediyor.

İkinci dünya savaşı sonrası toprakla savaş başladı.

İkinci dünya savaşı sonrası adeta doğayla savaş başladı. Savaşta kullanılan zehirli kimyasal maddeler tarımda kullanılmaya başlandı. Pestisitlerin mucizevi bir buluş olarak kullanılması ilk başlarda görece olarak verimde çok büyük artışlara sebep oldu. Hatta genel bir tabir kullanılır: “Çiftçinin aldığı ürün tarladaki zararlı böceklerden arta kalandır.” Bu söz sorgusuz sualsiz doğru kabul edildi. Ne kadar bitkiye zararlı görülen şeyse varsa yok etmek için elimizden geleni yaptık.

2. Dünya Savaşı Sonra Tarımda Devrim

Savaş sonrası tarımda makinalaşmaya büyük bir hız verildi. Çok büyük alanların pullukla sürülmesi, kimyasal ilaçların kullanılması, kimyevi gübrelerin bitki besleme tek kaynak olması artık endüstriyel tarım döneminin kapılarını sonuna kadar açtı. Burada gözden kaçırılan bu üretimin sonsuza kadar süremeyeceği, toprağın dengesinin bozulmasının, oradaki canlılığın yok edilmesinin küresel anlamda bir felaketler zincirini başlatacağını hiç öngörülmedi.

Toprak Yaşıyor

Toprakta milyarca mikrobik canlı bulunur. Bitkilerin köklerinde ayrı bir alem olarak yaşamlarını sürdürürler. Bu beraber yaşam, bizim bağırsaklarımızdaki sayısı hücre sayımızdan çok mikrobik canlılarla kurduğumuz yaşama benzer. Bu canlılar besinleri parçalayarak bizim bunlardan yararlanmamızı sağlarlar. Aynen topraktaki canlıların bitkiler için gereken mineralleri ortaya çıkardıklar gibi. Bu döngü bir yaşam çemberi oluşturur. Burada ana görevi yerine getiren topraktır. Toprak sanıldığının aksine cansız, bir kaya parçası değildir.

Bir avuç hayat

Toprakta sayısız canlı vardır. Bu canlılar toprağın sağlıklı olduğunu gösterir. Eğer bu canlılar yok olursa toprak havadaki karbondioksiti depolama ve su tutma görevlerini yerine getiremez. İşte orada toprak toz haline gelir. Toprağın çölleşmesi toprağın ölümü demektir.

İlk ölüm toprakta başlar. Toprak üzerindeki bitkilerin yokluğu, toprağın içindeki canlıları yokluğu demektir. Bitki yoksa orada su da yok demektir. Bu döndü giderek orayada hiçbir canlının hayatta kalmayacağı bir seviyeye gelir.

Tarım ilaçları toprağı öldürüyor.

Tarım ilaçlarında kullanılan kimyasal ve gübreler topraktaki döngüyü bozuyor. Tarım ilaçları topraktaki canlıları öldürdüğü için bitkinin besin elementlerini topraktan almasını engellenmiş oluyor.

Bu besinler bitki bünyesinde azaldıkça aslında bizim yaşamımızdaki etkileri çok çarpıcı şekilde görülür. Hem bu zehirli tarım ilaçları bitki bünyesine geçiyor, hem de daha az yararlı element ihtiva eden bitkilerle beslenerek, ihtiyacımız olan organik ve inorganik maddelerin azalmasına sebep olur.

Toprağı Parçalanması

Toprağın un ufak parçalanması ve koruyucu bitki örtüsünden mahrum kalması erozyona sebep olan başlıca etken. Büyük alanların sürülmesi ve tek tip ürün yetiştirilmesi bir başka sankıncayı doğuruyor. Aynı ürünün yetiştirilmesi demek, kök yapısı aynı olan bitkinin sadece belirli bir derinlikte çalışması demektir. Bir de bu bitkiye özelleşmiş yabancı otlarla mücadele gerekir. Yabancı otlarda kullanılan tarım ilaçlar, zamanla etki göstermez olur. Bu ilaçların toprak mikro organizmalarındaki yaptığı tahribat yetiştirilen bitkilerdeki verim kaybına sebep olur. Bu hemen görülen bir değişme değildir.

Toprak Eğitimleri

Toprak bilimci Ray Archuleta Amerika’da ve dünyanın başka yerlerinde toprağın önemi anlatan sunumlar yapıyor. Toprağın yoğun şekilde sürmenin ne kadar yıkıcı etkiye sahip olduğunu örneklerle anlatıyor.

Amerika’da çiftçi toplantısı

Toprağın korunması sadece çiftçilerle ilgili bir durum değil. Bunun sebep olduğu zararlar öylesine büyük ki bunların küresel ısınmada baş aktör olduğunu bilim adamlarınca açıklanıyor.

Endüstriyel Tarımdan vazgeçmek zorundayız.

Endüstriyel tarım, kimyevi gübre ve tarım ilaçlarının yoğun kullanıldığı tek tip ürün yetiştirildiği tarım şeklidir. Artık dünyada çok çeşitli ürünlerin bir arada yetiştirildiği bir döneme gitmemiz gerektiği bilinci her yerde yayılıyor.

Topağın sağlığı bizim sağlığımız

Toprakta kullanılan tüm kimyasallar bizim sağlığımızı tehdit ediyor.

Tarım ve Hayvancılık Birbirinden Ayrılamaz

Tek tip ürüne bağlı bir üretim sürdürülebilir değildir. Tarım ve hayvancılık bir arada yapılması gerekir. Toprağın içindeki milyarca farklı canlının birbirini destekleyen yaşam biçimi gibi; bizim de çiftlik üretimlerini birbiriyle entegre farklı ürünlerin birlikte yetiştirildiği ekolojik bir sistem kurmalıyız.

Kimyasal Gübre Kullamındaki Artış

1960 yılında 6 birim kimyasal gübre kullanılırken, 2020 yılına 20 birim gübre aynı miktardaki ürünü elde etmek için kullanılıyor. Bunun sebebi topraktaki mineralleri yarayışlı hale getiren canlıların yok edilmesi. Bu canlıları olmayınca, bunun takviyesi kimyasal gübre ile yapılıyor. Bu insandaki bilinçsiz antibiyotik kullanımına benziyor. Yeni ilaçlar ve dozu artırmak bir yerden sonra işe yaramıyor. Çünkü artık vücudumuzda bize yararlı mikro organizmaları kaybetmiş oluyoruz. Bağışıklık sistemimizi güçlendiren şeyleri yapmak gibi, toprağın kendi biyolojik yapısını koruyan tarım tekniklerine yönelmemiz gerekiyor.

Amerika Tarım Alanları

Tarımsal üretim, endüstriyel bir tesis işletiyor kafasıyla birim alandan daha çok kâr elde etmek şeklinde düşünülüyor. Bu bakış çok da yanlış değil. Ama burada gözden kaçırılan husus, sorunların ötelenmesi ve birikmesi meydana geliyor. Daha fazla gübre, daha fazla ürün şeklinde toprağı daha fazla işlemek zamanla verimde büyük düşmelere sebep oluyor. Bu kaçınılmaz bir süreç. Çünkü toprağın canlılığı ancak içindeki muhteşem çeşitliliği koruyan bir tarımsal üretimle mümkün olur. Değilse belirli tip bitkilerin yetiştirilmesi zamanla çoraklaşmaya sebep olacağı aşikârdır.

Endüstriyel Tarım

Dev üretim tesislerinin, dev sorunları da beraberinde getirir. Artık en başta sürekli işlenen topraklar, bitkis örtüsünden yoksun kalmaları sellere, erozyona açık hale gelmesi ve devamlı aynı çeşit elementlerin topraktan kaldırılması toprağın yıldan yıla verimsizleşmesine sebep olmaktadır.

Endüstriyel Tarım

Hem toprağın altında hem üstünde çeşitliliğin yok edilmesi düzenli yağışların azalmasına sebep olur. Toprağın üstündeki belirli dönemde toprak yüzeyini kaplayan bitkinin olması ve geri kalan zamanlar boş kalması rüzgar ve su erozyonu ile toprağın çölleşmesine sebep olur. Endüstriyle tarımla birlikte, tabiatın milyar yılda elde ettiği bilginin adeta bir kaç yüzyılda yok edilmesi gibi bir durum söz konusu. Bilginin yok sayılması diyelim. Sonuç olguları kimsenin değiştirmeye gücü yetmez. Bizim görmezden geldiğimiz doğal yasalar yine işlemeye devam ediyor.

Havadan İlaçlama

Kimyasal ilaçların kullanımı ile toprağın canlılığını yok etmek için insanoğlu seferber gibi. Endüstriyel tek ürün üzerine kurulu sistem doğal yasalarla uyumlu değil. Bu üretim modeli giderek ekonomik olarak bir kumar oynamak anlamına geliyor. İklimsel faktörlere bağlı tarımsal üretimde tek bir ürüne bütün çalışmanın bağlanması ekonomik olarak hiç akılcı değil. Üstelik tek ürün bağlı üretim şekli toplamda birbirini destekleyen üretim modeli olmadığı için genel toplamda daha pahalıya mâl olmaktadır.

Nükleer Tatbikat değil tarım ilacı kullanımı

Nükleer tatbikat yaparmış gibi giyinmiş insanlar tarımdaki zararlı organizmaları öldürmek için zehirli ilaçları kullanıyorlar. Kanserle baş edilememesinin sebebi insanın doğrudan kanserli hücereyi bulup hedef alamamasıdır. Tarımda zararlılarla yapılan mücadele bir çeşit kemoterapi gibi yürütülmektedir ki burada hastamız hem toprak hem bizleriz. Sadece zararlı organizma değil bütün vücud/toprak/bitki bu müdahelden zarar görüyor.

Glifosat Kimyasal

Glifosat yabancı otları öldürmek için kullanılan tarım ilaçlarının etken maddesi. Bu madde kansere yol açtığını yönünde araştırmalar var.

İçme Sularımızda bile bu tarım ilaçlarının kalıntıları var.

Bu tarımda kullanılan kimyasal o kadar yaygın kullanıyorduk ki içme sularınndaki bile kalıntılarına rastlandı.

Glifosat etken maddeli tarım ilaçları yasaklandı.

Alman ilaç şirketi Bayer’in yabani otları kurutmak için kullanılan RoundUp isimli tarım ilacının lenf kanserine yol açtığı iddia ediliyordu. “Glifosat” içeren ilacın Türkiye’de yasaklanması için açılan davada karar çıktı ve ilacın kullanımı yasaklandı.

Amerika’da Glifosat kullanımı 2020
Kişi başı 1,36 Kimyasal İlaç
Tarımsal İlaçlar

Tarımsal ilaçlar topraktaki canlıları öldürmekle kalmıyor. Hem bitki bünyesinde hem de suya karışarak vücudumuza alıyoruz.

Glifosat Karşı Kazanılan Tazminatlar

İnsan sağlığını kaybettikten sonra onu hiçbir şey tazmin edemez. Amerika’da glifosat etken maddeli tarım ilaçlarına karşı milyonlarca dolar değerinde tazminatlar kazanılmış. Elbette bu üretici firmaların kendilerine çeki düzen vermeleri için bir sebep olabilir.

Toprak sağlığı bizim sağlımız

Toprağın sağlığı bizim sağlımız. Topraktaki canlılığın kimyasal ilaçlarla yok edilmesi bizim de aldığımız gıdalarla zehirlenmiz anlamına geliyor. Belki çoğunlukla bu zehirden uzak kalacağız ama toprağın verimliği giderek düştüktükçe zaten doğrudan gıda üretiminden doğan yetersizlik bizi öldürecek.

Toprağın çölleşmesi

1970 yılından bu yana Dünya’nın verimli topraklarının üçte birini kaybettik. Toprağın çölleşmesiyle birlikte sadece gıda üretimi düşmüyor. Toprağın su tutamaması, yağış rejimindeki düzensizlikler, küresel ısınmayı artıyor. Toprağın ölmesi demek karbon emisyonunun artması anlamına geliyor. Canlı bir toprak demek, üzerinde canlı bitki örtüsü, o da toprağa karbondioksit depolamak anlamına geliyor.

Sağlıklı Toprak Su ve Karbondioksit Deposudur.

Toprağın sağlıklı olması su ve karbondioksit depo etmesi demektir. Havadaki karbondioksiti bitkiler fotosentez ile alarak köklerine gönderip oradaki hayatı devamlılık sağlar. Toprakta mikro organizmalar bitkiye gerekli mineralleri almasında yardımcı olur. Ayrıca suyun toprakta akıp gitmesini engelleyen yapılar bu küçük canlı alemi ve bitkilerin orada olmasıyla sağlanır.

Sağlıksız Toprak Çölleşir.

Sağlıksız toprak aşırı sürümle ve yağışlı zamanlarda üzerinde bitki olmamasıyla birlikte zamanla parçalanır. Kimyasal ilaçlarla zehirlenen mikro organizmaların ölmüyle toprak artık fiziksel bir madde, bir toz parçasına döner. Bu toprakların Mars ya da Ay yüzeyindeki cansız topraklardan farkı yoktur.

Okyanuslar % 60 Karalar % 40 oranında yağışın oluşmasına sebep olur.

Bu bilgi gerçekten çok ilginç. Bitkilerin toprakta suyu depo etmesi ve terleme ile bu suyu ağır ağır dışarıya vermesi muhteşem bir dengedir. Bir yöredeki yağışların yüksek ve düzenli seyretmesi bitki örtüsünün devamlılığı ile alakalıdır. Bitki örtüsünün sağlıklı olması da toprağın canlılığı ile ilgilidir.

Toprağın Çölleşmesi

Toprağın çölleşmesi sadece tarım sektörünü değil o yerdeki bütün yaşamı etkiler. Bu etkiler öylesine dramatik bir seyir takip eder ki dünyanın her yerinde etkileri görülür.

Dünyanın Çölleşmesi

Dünyanın çölleşmesinde, endüstriyel tarım alanlarının ve kullanılan kimyasalların toprağın öldürülmesinin büyük etkisi vardır. Yaşam döngüsü bozulduğunda toprakta kaybettiği besin maddelerini geri kazanamıyor.

Çoraklaşan Toprak Mültecileri

Toprağın çölleşmesi beraberinde yağışların azalması ve buna bağlı göçlere sebep oluyor. Bu göçlerle birlikte, dünyanın azalmış olan verimli alanlarındaki baskı daha da artıyor. 2050 yılına kadar bir milyar insanın göç edeceğini tahmin ediliyor.

Çöl/Göç Yolları

Verimsiz kalan topraklarda insanlar fakirliği kat be kat yaşarlar. Kurak yılların artmasıyla artık yaşadıkları yörede kalmaları imkansızlaşır.

Sel ve Kuraklık

Toprağın canlılığının olmaması beraberinde su tutma kapasitesini olmaması anlamına gelir. Toprak yüzeyinde bitki örtüsü, yağışların süzülüp depolanmasını sağlarken, bitki örtüsü olmaması yoğun yağışların birden sele dönüşmesine sebep olur. Bu bütün dünyayı etkiler.

Akdenizden Avrupa’ya ulaşmaya çalışan mülteciler.

İnsanların büyük kalabalıklar halinde kuzey bölgelerine gelmeleri sadece güvenlik, devlet yapısının bozuk olmasıyla açıklanamaz. En temel insani ihtiyaçları karşılanmayan insanların, göç etmekten başka bir çaresi kalmaz. Kuzey ülkelerinin yüzyıllar boyunca sömürdükleri dünyanın bir yansımasıdır. Göç etmek zorunda kalmaları gerektiren şartlar birden bire olmamıştır. Dünya koca bir organizma gibi bir taraftaki dengesiz zenginleşme bir yerin olabildiğince fakirleşmesi anlamına geliyor.

Bir nesillik zamanımız kaldı: 60 yıl.

Dünyanın toprağının bu şekilde hor kullanılması sürerse 60 yıl kadar bir zamanımız kaldı. Bu kötü durumu değiştirecek çalışmalar bugün başlasa bile kurtuluş için yinde çok zor günler bizi bekliyor.

Gezegenin yani insanlığın kurtarılaması için 100 sağlam öneri.

Bunca problemli bir yerde çözümlerimiz elbette var. Temelde tarıma bakışımızı değiştirmemiz, endüstriyel tarımdan vazgeçip sürdürülebilir tarıma tekniklerine geçiş yapmamız gerekiyor.

INRA Fransada Toprak Araştırma Enstitüsü

Fransa’da toprak üzerine, 100 yılı aşkın süredir araştırma yapan, Inra enstütüsü çalışmalarını iklim değişikliği toplantısında bütün dünyaya duyurdu. Burada temel düşünce küresel ısınmayı nasıl engelleriz meselesine köklük bir çözüm önerisi sunmaktı. Eğer tüm karbon emisyon kaynaklarını olmasa bile atmosferdeki karbodioksit miktarını azaltmak için yine tarımda yapacağımız değişikliklere ihtiyacımız var.

Toprağın Karbon Depolama Büyüklüğü

Atmosferdeki sera etkisi yapan Karbondioksitin bitkiler vasıtasıyla alınıp toprakta depolanması gerekmektedir. Bitkilerin ve Atmosferin Karbon tutma oranı 1,7 iken topağın ki 4'tür. Toprağın canlı olması bu yüzden çok önemlidir. Bu bir hayat döngüsüne sebep olur. Toprak bitkinin topladığı Karbondioksiti alır ona gerekli minarelleri verir. Toprağın bu karbon depolama özelliği küresel ısınmada bizim için en önemli doğal teknoloji demektir.

Binde 4 Karbon Azaltmayı imzalayan ülkeler.

2015 BM iklim Değişikliği Konferansı (Cop 21) 2015 Fransa’nın başkenti Pariste yapılan küresel iklim konferansı’nda Fransa Tarım bakanı, karbon emisyonunun binde 4 oranında azaltılması için, yapılması gerekenleri içeren bir rapor sundu. Burada endüstriyel tarım yerine çeşitli ürünlerin birlikte yetiştirildiği, toprağın biyolojik çeşitliliğinin korunarak sürdürülebilir tarıma geçilmesi gerektiğini savunuldu. Bu görüş doğrultusunda hazırlanan anlaşmaya Amerika, Çin, Hindistan gibi büyük ülkeler imza atmadı.

Mevcut Karbondioksit Yerküreyi ısıtmaya devam edecek.

Mevcut karbondioksit toprağa hapsedilmezse atmosferde kalarak yerküreyı ısıtmaya devam edecek. Biz karbon emisyon kaynaklarını en aza indirsek, yenilebilir enerji kaynakları olan güneş, rüzgar gibi enerjileri kullansak bile mevcut Karbondioksiti atmosferden temizlemek için bitkilere; bitkilerin de sağlıklı toprağa ihtiyacı var.

İyimser Tablo Sadece Yirmi Yıl Saredeceğiz.

Eğer bugün tarımsal üretimimizi çeşitlendirir, biyolojik atıklarımız kompost şekilde toprağa döndürür, yenilenebilir enerjiye geçer ve en önemlisi toprağı sağlığına kavuşturursak 20–30 yıl sonunda atmosferdeki karbon seviyesini normal düzeye düşürebileceğiz.

Çok çeşitli bitkileri bir arada yetiştirme

Çiftlik sistemini olması gerektiği gibi hayvancılık ve tarımı birlikte yapar, toprağın canlılığı korursak sürdürülebilir bir üretim modeline sahip olacağız.

Amerika’da doğrudan anıza ekim yapan makina.

Tarlayı sürmeden doğrudan bir çizgi çekerek toprağı paçalamadan ekip yapmanın bir çok avantajları var. Bu doğrudan ekim erozyonu engellediği gibi toprağın su tutma kapasitesini artıyor. Toprak daha canlı daha yüksek organik maddeye sahip olurken daha az gübreye ihtiyaç duyuyor. Toprakta suyun depo edilmesini sağlayan kılcal köklerin bulunmasıyla mikro organizmalar için sağlıklı bir çevre oluşuyor.

Toprağı sürmeden ekim yapılması su kapasitesini artırır.

Su tutma kapasite artan toprakta daha fazla ürün yetişir. Toprağın yağışlı mevsimde üzerinde bitki örtüsü olması su ve rüzgar erozyonunu önler.

Bitkinin Terlemesi

Bitkilerin toprak yüzeyinde olması yağışın dengesini sağlar. Toprakta depolanan su, bitkiyi beslerken bitki terleme ile bulutların oluşmasına sebep olur. Bitki ile kaplı alanlar daha çok yağış alırlar.

Organik Maddenin toprakta arması demek karbon depo etmesi demektir.

Toprağın organik maddesinin artması demek toprağın karbon depo etmesi demektir. Dünyanın yeşil alanların artması, küresel ısınmanın önlenmesi için, olmazsa olmaz şarttır.

Bufola Kafatası
Bufalo Kafatasından Yapılan Piramit

Amerikan yerlilerini açlıktan öldürmek için bufaloları katlettiler. Öylesine bir katliam ki buradaki koca bir bufalo kafatasından piramit yapmışlar. Bufalonun yayıldığı geniş otlarlar, hayvanlar olmadığı için yeterli gübreden mahrum kaldı. Bu geniş alanlar makinalı tarımla birlikte endüstriyel üretimin parçası oldu. Daha önce kendiliğinden doğal yetişen Bufalo yerine besi çiftliklerindeki hayvanlar yetiştirdiler. Bu hayvanlar kapalı bir yerde bakıldıkları için onların masrafları elbette daha çok oldu. Yemlerini ayağına kadar getirdiğiniz hayvanların doğal yaşam çemberi bozulmuş oldu.

Kabalı Beside Karbon salarken Açık Alanda Otlaya Hayvanlar Karbon depoluyor.

Yukarıdaki iki resimdeki küresel ısınmaya yönelik açık bir fark var. Kapalı yerdeki hayvanlar seragazı salıyor. Açık yerde otlayan hayvan sahalarında ise sera gazları toprağa hapsoluyor. Otlayan hayvanlar dışkıları, idrarlarıyla bitkileri besliyorlar. Yüzeyi bitkiyle kaplı alanlar hayvanların düzenli otlatılması sayesinde devamlı kendi kendini yeniliyor.

Planla Otlatma İle Sera Gazı Salımı Tersine Çevriliyor
Çölleşmeye Karşı Çiftlik Hayvanları

Çiftlik Hayvanları otladıkları alanları doğal şekilde gübreliyor toprağı işliyor. Bunların düzenli şekilde otlatılması bu alanların sürekli kullanılması anlamına geliyor.

Otsu bitkilerin gelişmesi düzenli otlatma ile sağlanır.
Hayvanların otlakta olması doğal bir döngüyü sağlayor.
Hayvanlar otlağı, doğal olarak gübreliyor, işliyor.
Otlak
Planlı Otlatma
Otlakta Hayvanlar Hareketli Çitlerle Yönlendiriliyor.
Toprağı tutan bu küçük kök tüyleri
Yaban Hayat Gelişiyor
Pulluk Sürülen Alanlar ile Planlı Otlatma Alanların arasındaki büyük fark var.
Endüstriyel Tarım Kârlı Bir Sistem Değil
Devlet Politikalarıyla Belirli Ürünler Desteklenerek Toprağın Çölleşmesine Sebep olunuyor.
Tek tür üretim yapanların kârları gün geçtikçe düşüyor.
Gerçek bir çiftlikte onlarca farklı üretim yapılıyor.
Amerika Kaliforniya’da Yemek Artıkları Ayrı Toplanıp Kompost Yapılıyor.
Kaliforniya
Kaliforniya
Yemek Artıkları Gübre Haline Getiriliyor.
Doğal Döngü
Termofilik Gübre

İnsan dışkısının odun talaşı, bitki artıklarıyla karıştırılıp fermente edilerek kompost halinde getirilip, bitkiler için gerekli gübre elde ediliyor. Gelişmiş ülkelerde de bu dönüşüm büyük tesislerde yapılıyor.

Dünya Sayemizde İyiye mi Gidiyor Kötüye mi?

Dünya sayemizde iyiye mi gidiyor kötüye mi? Bu soru çok önemli. Alışveriş yaparken satın aldığımız ürünler geleneksel çiftliklerin mi yoksa endüstriyel tarım ürünleri mi? Sadece geleneksel ya da organik olup olmadığı değil, bunu üretirken toprağın canlılığını sürdürmesi konusunda bir hassasiyet gösterilmiş mi?

Toprağın Sağlığı Bizim Sağlığımız
Bitki örtüsü, Çok yılık çeşitli ağaçlar, toprak işleme yok, oranik gübreleme ve planlı otlatma.
1994 Yılında Çin’de Bir Bölge
1994 Yılında Çin’de Bir Bölge
John D. Liu Çinli Bilim Adamı
Çin’de 1994 Çölden Halinde Alan 14. Yıllık Çalışma Sonunda Yeşil Bir Cennete Dönüşüyor.
Çin’de 1994 Çölden Halinde Alan 14. Yıllık Çalışma Sonunda Yeşil Bir Cennete Dönüşüyor.
Çin 1994
Çin 2009
Toprağı Sev
Bütün canları korumak, onları sevmek; kendimizi, insanlığı sevmektir.
Topraktaki canlıların hayatını gözetirsek, onlar da bizi gözetir.
Hayat çeşitlilikle devam ediyor.
Milyon yıllık döngüyü korumak elimizde
Doğa her zaman kendini yenilemesi bilmiştir.
İnsan doğanın teknolojisini kullanarak bu dengeyi sağlayabilir.
Dünya’nın kendini yenileme gücünü kullanmalıyız
Doğa Ana’yı Bitkiyle Kapla
Toprak Bizi Kurtaracak Biz Doğayız
Doğa Ana’ya Saygı Duy; Mikroplar Havalı
Sürdürülebilir Tarımdan Elde Edilen Gıdaları Seç
Çözüm Ayaklarının Altında!
Yer Solucanı Dostumuz
Ağaç Dikin
Yemek İsrafını Azaltın
Yeniden Harika Dünya; Hobi Bahçesi Kurun
Toprak Bizi Kurtaracak
Toprağı Öp

--

--

Rüstem Yurteri
Adalet Yayın

“Hakikat diyalog ile ortaya çıkar.” Sokrates.