Son kararım: İK hakkında yeni her şey
Kimseyi bağlamaz, kendi düşüncelerimdir.
İşe almada seçme: Seçenin, ileri düzeyde mülakat bilgisini, deneyimini ve yeteneğini gerektirir. Katiyen el yordamıyla olmaz. Doğaçlama mülakatları, bilmeden dolu silahı kurcalamaya benzetebilirsiniz. Bunu yapacak birisi yoksa en az zararlısı, “insansız ön seçme + karar yetkisi olanın sezgisi” olabilir.
Kurumsal eğitimler: Basit bir temel ilkesi var: Ne lazımsa sadece o. Açılımı; işin gerektirdiği ve o işi yapan kişinin ihtiyacının dışındaki her eğitim boşuna. Amaç insanları genel olarak geliştirmek değil iş verimliliği. O nedenle eğitimin formel biçimi de yok, iyileştirme sağlayacak her yol eğitimdir. Eğitim ihtiyacını belirlemek, eğitimin kendisinden daha önemli.
Performans değerlendirme: İnsan insanı doğru ölçemez çünkü biz kusurlu yaratıklarız. Zihnimiz hatalı çalışıyor. Onun için ölçülebilir şeyler bulmamız lazım; sayısal bir sonuç, beklenen bir davranış gibi. Moda yöntemler de zihin bulanıklığı yapıyor, amaçtan uzaklaştırıyor. Her kurum kendi yöntemini yaratabilir, yeter ki içinde insan yargısı değil bir algoritma olsun.
İK’nın dijitalleşmesi: Bildiğimiz süreçlerin ekrandan yapılması değil, yeniden tasarlanmasıdır. Sıfırdan düşünmek. İK’nın işlevini değiştirircesine düşünmek. Belki bugün İK’nın yaptığı birçok iş, mobil uygulamalarla self olacak.
Organizasyonel gelişim: Eskiden süreçleri ve işleri tanımlar, organizasyon şemalarını güncellermiş. Temeli standartlaştırma mantığına dayanırmış. Şimdi çok hızlı değişen stratejilerin uygulayıcısı. Bir istikrar temsilcisi iken, artık bir değişim temsilcisi.
İşveren markası: Klasik tanımla, mevcut ve potansiyel çalışanların gözünde çalışma isteği yaratacak işyeri imajı oluşturmaktı. Artık yetmez. Müşteri deneyimi vardı, sonra çalışan deneyimi türetildi, şimdi buna potansiyel çalışan deneyimi eklenecek. Temel prensip aynı, insanların duygularını değiştirmek.
Liderlik: Artık kurumun kaderini değiştiren marka insanlar değiller. Sıradanlaştılar. Ölümlüye dönüşen mitolojik tanrılar gibi oldular. Bir zirve sunumunun başlığıydı: “iş arkadaşım lider”. Tam öyle; sistemin tamamlayıcısı, birçok kültür bileşeninden biri.
Kurum kültürleri: Yönetilebilir tutumlar olarak kabul ediliyordu; artık o alan başıboş. İnsanlar kendi kurumunun kültüründen habersiz. Onların duygularına ulaşmak zor çünkü gelen giden trafiği çok hızlı, çoğu uzakta, kendi dertlerindeler, gelecek kaygıları çok yüksek. Kültürler, ölçülebilen çalışan deneyimi verilerine evriliyor.
Yetenekler: Az kaldı içinin boşalmasına. Tanımında bile anlaşamadığımız bir şeyi nasıl arayacağız, yararlanacağız, tutacağız?
Yeniden kavramlaştırmaya mecburuz. Yetenek, anahtar iş becerisi sayılacak, böylece ne olduğu tanınabilir ve geliştirilebilir olacak.
O varlıklarını hayal ettiğimiz ayrıksılar -ortamları izin verirse- zaman içinde tesadüfen keşfedilecekler.
Çok büyük ihtimal GIG’lerin veya dijital göçebelerin arasından çıkacaklar. Onlara sahip olunamayacak, zaman zaman yollar kesişecek.
İnovatif İK okudunuz.