Yeni zirve anlayışı
Zirveler artık bir sektör. Nasıl yapılır bilgisi var. Tarzları var. Türleri var. İzleyen segmentleri var. Her yıl tekrar edenlerin birer marka değeri var. Şimdi buna bir boyut daha katıyorum: Anlayış farkları da var.
Anlayış farkını alt boyutlarıyla anlatayım.
En önemlisi konuşmacı güdüsü farkı. On yıllarca zirvelerin birinci derecede itici gücü, kurumların, kendi işveren markalarına -örtülü ya da açık- değer katma isteğiydi. Bu gene var ama içinde yeni bir bilgi olması şartıyla. İzleyici isterse o oturumdan sadece o bilgiyi çıkarabilmeli, o kadar ayrıştırılabilir, belirgin olmalı.
Diğer bir açık fark içerik. Konvansiyonel zirve üstü kapalı olarak diyordu ki, “bak bilen birisi konuşuyor, bunu bir tür eğitim sayın”. Yeniler diyor ki, “düşündürecek şeyler duyacaksınız, alın kendinize siz uyarlayın.” Yeni anlayış konuşmacılar ve oturumlar, arama motoruna bir sözcük verdiğinizde karşınıza çıkan sürpriz iyi bilgi gibiler; beklenmedik ve çekici. Güncel artık öncelikli yeni bilgi türü.
Bir fark da yöntem. Alışılmışta merkez, konuşmacının sunum becerisiydi. Başarı ölçütü, ilgiyi odaklayabilmesiydi. Hatta bazen şekil esasın önüne bile geçse makbuldü; “çok güzel konuştu”. Yeni anlayış, ilgiyi sahicilikten yakalıyor. Abartılmamış üslup da dikkati odaklayabiliyormuş.
Galiba döngüde bir sürü deneyimle çıktığımız yere döndük: İşlevseli özlemişiz.
İşte fark.