Önyargı mı gerçek mi? : UX Mitleri

Faruk ASLAN
Akbank Design Studio
4 min readMar 1, 2024

Kullanıcı deneyimi mitleri, deneyim tasarımı süreçlerinde yaygın olarak karşılaştığımız önyargılar, yanlış değerlendirmeler ve anlaşılmalardır.

Bu mitlerin farkında olmak ve deneyimi bu farkındalık ile tasarlamak tasarım sürecinin çok daha verimli geçmesini sağlamakla beraber ortaya çıkan deneyimin ve ürünün başarı şansını artıracaktır. Bankacılık uygulamalarının finansal işlemlerin yönetildiği önemli araçlar olmasından dolayı, yaygın ve genel mitlerle beraber, özellikle bu uygulamalara özgü kullanıcı deneyimi mitleri de mevcuttur.

“Bankacılık uygulamalarında kullanıcı deneyimi çok karmaşık ve risklidir.”

Bu mit, finans sektörünün doğasından kaynaklanır. Finansal ürün ve hizmetlerin uygulamaları, temel kullanılabilirlik prensiplerini barındırmadığında kullanıcılar için önemli kayıplara sebep olabilir.

Ancak, iyi tasarlanmış bir finansal ürün, dili ile kullanıcıların akışları kolayca anlayabilmesini sağlarken doğru onay süreçleri ile hataları engeller ve yönlendirmeler ile daha güvenilir bir deneyim sunabilir.

“Bankacılık uygulamalarının deneyimi yalnızca kullanıcı deneyimi tasarımcısı tarafından tasarlanabilir.”

Bir finansal ürünün veya bankacılık uygulamasının deneyim tasarımı sürecinde sadece kullanıcı deneyim tasarımcısının yer alması iyi bir sonucu garanti etmez.

Öncelikle kullanıcı deneyimi tasarımcısının bilgi ve becerileri bir finansal ürün ortaya çıkarmak için yeterli değildir. Bu süreç iş birimi, teknoloji ekibi, kullanıcı deneyimi araştırmacısı, toplanan tüm verileri ve iç görüleri temel alarak doğru vizyon ve ürün stratejisini oluşturacak deneyime sahip olan kullanıcı deneyimi tasarımcısı ve hatta bu deneyimi görselleştirecek arayüz tasarımcısından oluşan bir ekip gerektirir. Finansal dünyadaki temel alışkanlıklar, kısıtlar, mevzuatlar ve teknolojik enstrümanların farkında olmayan bir kullanıcı deneyimi tasarımcısının doğru stratejiyi oluşturması mümkün değildir.

“Proje paydaşları kullanıcıların neye ihtiyacı olduğunu tam olarak bilir.”

Kullanıcıların bizimle aynı tecrübede olduklarını, aynı anlayışa ve becerilere sahip olduğunu düşünmek, alınacak tasarım kararlarında oldukça risklidir.

Çoğu insan irrasyoneldir; genellikle bilişsel önyargılarına, iç güdülerine ve duygularına dayanarak kararlar verir ve sonuçlar çıkarırlar. Davranış kalıpları farklılık gösterir ve alışkanlıklarını takip ederler. Bu, birçok insanın ürünleri geliştiricilerin tasarladığı şekilde kullanamamasının nedenini açıklar.

Bu yanılgıya düşen bazı profesyoneller kullanıcıların kendileri gibi olduğunu düşünerek en iyi çözümü ortaya koyabileceğine inanabilir. Ama NN Group’un buraya çok uygun olan bir UX sloganı vardır: “You are not the user.”

Bu nedenle, yanlızca proje ekibinin -alanında uzman profesyonellerden oluşsa da- görüş ve yönlendirmeleri ile bir strateji oluşturmak ve tasarım kararları almak son derece yanlıştır. Kullanıcı kitlesinin ihtiyaç, beklenti, alışkanlık ve geri bildirimlerini sürece dahil etmek çok önemlidir.

“Bir ürünün kullanıcı deneyimi iyiyse, o ürün başarılıdır.”

Bu ifade keşke doğru olsaydı ama değil. Çoğu zaman işin içinde düşündüğümüzden çok daha fazla parametre olur. Acı noktaları, ihtiyaçlar ve alışkanlıklar kullanıcıyı anlamamızı sağlayan önemli konulardır ancak tasarım stratejisini oluşturmak için yeterli değildir. İş modeli, rakiplerin çözümleri, global trendler vb. gözetilerek bir tasarım stratejisi belirlemek gerekir.

Örnek vermek gerekirse, kullanıcılara çok iyi bir deneyim sunan herkesin keyifle kullandığı bir bankacılık uygulaması doğru zamanda doğru ürün teklifleri sunarak satışı desteklemiyorsa kurum açısından tam olarak başarılı bir uygulama sayılmaz. Dolayısıyla başarı, ürünün veya uygulamanın sadece tasarımı ile ilgili değildir. Bu nedenle, sadece kullanıcıyı merkeze alarak oluşturulan stratejiler her zaman olumlu sonuçlar doğurmayabilir.

“5 kişilik bir kullanıcı grubu ile test yapmak yeterlidir.”

Kullanılabilirlik testlerinde Jakob Nielsen’ın yerleşik hale gelen “5 kullanıcıyla test yeterlidir” kuralı bugün maalesef her sektörde ve üründe geçerli değil.

Bugünün ürünleri ve uygulamaları, özellikle finans alanında çok daha sofistike ve doğal olarak maliyetli. Aynı zamanda kullanıcılar da artık daha bilgili ve ihtiyaçlarına uygun ürünleri talep ediyor.

Dolayısıyla bu kuralı şu şekilde anlamak daha doğru olacaktır, ürün akışınızın karmaşıklığı ve kullanıcı tabanınızın çeşitliliğine göre test iterasyonlarınızı farklı grupları kapsayacak ve farklı görev akışlarını kapsayacak şekilde 5’in katları olarak belirleyebilirsiniz.

Burada önemli olan bir faktör de ne kadar vaktiniz ve bütçeniz olduğu. En ideal senaryo sonuçların tekrar etmeye başladığı yerde testleri sonlandırmak olacak.

Kullanıcı deneyimi mitleri, uygulamanızın sadece nasıl göründüğünü ve hissettirdiğini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda tamamen hedefinden uzaklaşmasına veya başarısız olmasına neden olabilir. Finans alanında farklı kullanıcı profilleri, acı noktaları, alışkanlıklar ve benzersiz detaylar mevcuttur. Herhangi bir uygulamada işe yarayan çözümler, sizin için de işe yarayabilir, ancak her zaman değil. Her şeyden önce, kullanıcıların söyledikleriyle davranışları arasında farklılıklar olduğunu kabul ederek işe başlamanızı ve doğru içgörülere ulaşmanın peşini bırakmamanızı öneririm.

Henry Ford’un da dediği gibi, “İnsanlara ne istediklerini sorsaydım, daha hızlı atlar” derlerdi.

Akbank Design Studio Medium blogunda okumak istediğin başka konu var mı? Bize bu formdan ulaşabilirsin.

--

--