Çevik ve Geleneksel İnovasyon Arasındaki Farklar Nelerdir?

Burcu Semiz Asan
Akbank Teknoloji
Published in
6 min readFeb 16, 2024

Günümüzde birçok markayı popüler hale getiren ve sürekli büyümelerini sağlayan unsurun inovasyon becerileri olduğunu görüyoruz. Ayrıca kurumların sürdürülebilirliğini sağlaması için inovasyonun en önemli araç haline geldiğini de söyleyebiliriz.

Hayatımızın her alanında etkisini giderek artırdığı gibi hayatlarımızı kolaylaştırmaya, yaşama biçimimizi değiştirmeye de devam ediyor. Bilginin görece daha kolay ulaşılabilir olduğu günümüzde inovatif düşünce her zamankinden daha büyük bir öneme sahip…

Peki İnovasyon Deyince Aklımıza İlk Ne Mi Geliyor?

İlk olarak, en basit ve net anlamı ile yenilik, yenilikçi düşünce gelirken ikinci olarak, farklı bakış açılarıyla, her türlü olasılığın değişik açılardan yaratılması ve üretilmesi geliyor. Birçok kişi inovasyon kelimesini fikir, buluş ile karıştırabiliyor. Halbuki bir ürün veya fikrin inovasyona dönüşebilmesi için özgün olması, insanlığa hizmet etmesi ve değer yaratması gerekiyor.

Tam da bu noktada inovasyon ve yenilenebilmenin gerçekleşmesi için, kurumların eski tip iş yönetim zihniyetlerinden çıkıp, otonom, takım bazlı çevik iş yapış anlayışını benimsemeye başlaması kaçınılmazdı diyebiliriz. Zira inovasyonun hızını ve değerini artırmanın ancak çevik yaklaşımlarla mümkün olduğunu da bizzat deneyimleyerek görüyoruz.

Çevik (Agile) inovasyon ve çalışma yöntemleri yeni nesil şirketlerin başarı kültürlerinin önemli bir parçası olarak da karşımıza çıkıyor.

  • Fikir ve buluşların verilerle desteklenmesi,
  • Uygulanması için iyi süreçler tasarlanması,
  • Mükemmel bir deneyim ile sunulması,
  • Doğru biçimde anlatılması & tanıtılması,
  • Teknik altyapılar ve doğru organizasyon ile desteklenmesi, en az fikrin bulunması kadar önemli.

Bu da esasında bir fikrin ortaya çıkışından son kullanıcısına sunuluncaya kadar yapılacak çevik bir koşuyu gerektiriyor. Çünkü, çevik yaklaşımlarda ön plana çıkan, farklı disiplinlerin/yetkinliklerin bir araya gelmesi, deneme ve yanılma, sahadan alınan geri bildirim döngülerinin işletilmesi, farklı fikirlerin cesurca söylenebilmesini sağlayan şeffaflık ortamı gibi kavram ve uygulamalar, inovasyon döngüsünün eksiksiz işlemesine hizmet ediyor; bir fikrin peşinde koşan ekiplere yardımcı oluyor.

Özellikle farklı disiplinlerin bir arada çalışması, gerçekten inovasyonun ana kaynağı olarak nitelendirilebilecek kadar önemli. Bir yazıda geçen; “Nasıl ki geçmişte büyük uygarlıklar nehirlerin kesiştiği yerlerde doğdu ise büyük fikirler de farklı zihinlerin kesiştiği noktalarda doğabilir” sözü bu konuda güzel bir metafor. Tabii farklı disiplinlerin bir araya gelmesi, bir fikrin hayata geçmesi için yetmiyor. Yüksek bir hayata geçirme, işletme gücü de lazım. :) Ancak olgun, yetkin ve yetkilendirilmiş bir takım inovasyon döngüsünü uçtan uca tamamlayabiliyor.

Bizler de Teknoloji Çevik Yönetişim Ekipleri olarak takımlarımızın olgunluk ve olumluluk seviyeleri arttıkça daha dönüştürücü işlere imza atabildiklerini gördük, görüyoruz. Bizim odaklandığımız, sürekli olarak ilerleme ve gelişmeye dönük bir zihniyet ile akış halinde olmak. Bu olduğunda iklimin değiştiğine, yenilik ve ilerlemenin kendiliğinden geldiğine şahit oluyoruz.

Çevik yaklaşımları Akbank Teknoloji bünyesinde uygulamaya çalışırken, Akbank’ın kurumun ve çalışanların gelişim yolculuğunu desteklemek için uzun zamandır sürdürdüğü -University of California’da da ders olarak da okutulan- inovasyon ve girişimcilik programı olan Zero Gravity’e katılan şanslılardan biri de bendim. Perspektif dönüşümü, adaptasyon ve kritik düşünme yöntemlerini kazandırmayı amaçlayan programın eğitmeni ve aynı zamanda Related & Co kurucusu ve ortağı Atahan Işık ile bu konulara değinmek benim için oldukça heyecan vericiydi. “İnovasyonda öncelik insan & organizasyon olmalı” sözüyle hepimizi etkiledi diyebilirim.

Tasarlanan Relevancy Framework özetle; kurumların, takımların ve liderlerin ileriye dönük beklentiyi karşılama kapasitesini artırmayı ve yeni etkileri yönetmelerini sağlamayı amaçlıyor. Bu çatı, kurumların satış ve büyüme gibi odaklandıkları finansal temel performans göstergeleri dışında, organizasyonun hazır olma göstergelerine de odaklanıyor.

İnovasyonda yapılan en büyük hatalardan biri, “Bir ürüne yatırım yapıldıktan sonra işe dönüştürme noktasına gelindiğinde, pazarda o ürüne talebin olmaması veya ürünün zamanının geçmiş olmasıdır. Eğer pazarda ürüne talep yoksa, bu ürün ve teknolojiler genellikle değerlendirilmemekte yada elde kalmaktadır.” Bu tespit, Akbank’lılar ve teknoloji ekipleri olarak ne kadar doğru bir yolda olduğumuzu gösteren sözlerden biriydi. İlgili program aslında inovasyon, girişimcilik ve yıkıcı etkileri önceden okuyup ona göre hazırlık yapmak üzerine kuruludur. Bizler de çevik çalışma şeklimizle, tam da bunu yapmaya çalışıyoruz.

Yapılan birçok araştırmaya göre de inovatif fikirlerin yaklaşık %40’ından fazlası çalışanlardan geliyor. Ancak burada önemli olan sadece yenilikçi bir fikrin ortaya çıkması değil, aynı zamanda bu fikrin uygulanabilir mekanizmalarla desteklenmesidir. Bu noktada, özellikle organizasyonlarda teknoloji liderlerine ve çevik yönetişim ekiplerine inovasyon kültürünün içselleştirilmesi ve inovasyon tarafındaki başarı için önemli roller düşüyor. McKinsey inovasyon ve ticarileştirme anket sonuçlarına göre, üst düzey yöneticilerin %84′ü, şirketlerin büyüme ivmesi kazanmasında çevik inovasyonun son derece önemli olduğu konusunda hemfikir.

Çevik bir yaklaşım, deneyimlediğimiz üzere, herhangi bir engeli çabuk ve en kolay şekilde deneme yoluyla çözmeyi ifade ediyor. Hız, esneklik, etkileşimli yönetim, çabuk öğrenme, akıllı stratejiler, iş birliği, yetenekli ve motive çalışanlar çevik inovasyon kültüründe en önemli unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Nasıl çalıştığına tekrar bakmak gerekirse, temellerinin oldukça basit olduğunu da söyleyebiliriz. “Daha hızlı hareket edin, daha çabuk öğrenin, adapte olun, daha akıllı çalışın!”

Çalışanlar, liderleri ya da inisiyatif sahibi bir kişi tarafından teşvik edilmedikleri müddetçe, kendilerini çevik inovasyon sürecine tam olarak adamak için yeterli motivasyona sahip olamayabiliyorlar. Bu nedenle inisiyatif sahibi liderlerin, sürekli olarak ekip için açık hedefler koyması ve ekibin kolektif zekasını işe yansıtmasını sağlaması çok değerlidir.

Geniş, karmaşık projelerde çevik inovasyonun başarı oranı, geleneksel yöntemlerden altı kat daha fazla. Bu farkın oluşmasının altında yatan en belirgin sebep ise çalışanların iş, ürün ya da sürece uyum sağlamada, bunları dönüştürebilecek becerilere sahip olmada daha etkin olmaları ve bir aradayken farklı açılardan düşünme yeteneklerini geliştirebilmeleridir. Birlikte çalışan, farklı fikirler geliştiren ve sürece hakim olarak uyum sağlayan ekipler, karmaşık projelerde çözüm geliştirme konusunda daha proaktif olabiliyorlar.

Ernst & Young tarafından hazırlanan “Delivering Agile Innovation” başlıklı rapora göre, çevik inovasyon zor şeyleri kolaylaştırma ve yeni uygulanabilir iş fırsatları yaratma sanatıdır. Sürekli ölçme, öğrenme, hız ve değişim ile çevik inovasyon kültürü oturtulmalıdır. Çevik inovasyon anlayışının başarılı olması için, çevik anlayışın kurum kültürü olarak kabul gördüğü, yönetimin desteklediği ve çalışanların uyum sağladığı bir yapı kurgulanmalıdır.

Çevik ve Geleneksel İnovasyon Arasındaki Farklar Nelerdir?

Çevik inovasyon geleneksel inovasyondan nasıl/hangi açılardan farklıdır? Bu; inovasyon alanında geliştirmeler yapan herkesin cevaplamak istediği sorulardan biri diyebiliriz.

Günümüz koşullarında devamlılığın sağlanabilmesi için ister üst düzey yönetici, ürün grup lideri ya da takım çalışanı olalım, ister kurum içi girişimcilik yapalım, Start-up yönetelim ya da bir öğrenci olalım, geleneksel eğitimlerde aktarılmayan akıl değişimi, adaptasyon ve kritik düşünme yöntemlerinin kazanılması şarttır. Çevik inovasyon yaklaşımları geliştirmek için, kurum kültürü ve dolayısıyla yönetim tarzları değişmeli. Liderler çalışanlarının yavaşlamasına (gelişmeleri takip etmekten uzaklaşmasına) izin vermemeli, bununla birlikte onlara gerekli özgürlüğü de sağlamalıdır.

“Şirketler bir düğmeye basarak anında yüksek bir çevikliğe sahip olamazlar. Çevik ve uyarlanabilir bir organizasyona giden yolda şirketler, yapılarını ve süreçlerini kademeli olarak buna adapte etmelidir.”

Dr. Axel Pols, Bitkom Research

Çok rekabetçi bir dünyada değişimin hızına ayak uydurabilmek için çevik öğrenen, yaratıcı fikirler geliştiren ve sürekli çarpanlama etkisi ile birbirini dönüştüren takımlara sahip olmak kritik bir önem taşıyor. Ve bizler Akbank Teknoloji olarak yolculuğumuza bunun farkındalığı ve heyecanı ile devam ediyoruz.

Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere…

Faydalanılan Kaynaklar:

https://www.ey.com/Publication/vwLUAssets/EY-delivering-agile-innovation-presentation/$FILE/EY-innovation-through-collaboration-presentation.pdf

https://open101.blog/tag/cevik-inovasyon/

--

--