Akbank Teknoloji Blog’dan Merhaba!

Akbank Teknoloji
Akbank Teknoloji
Published in
4 min readMay 25, 2021

Özellikle pandemi dönemi ile hız kazanan dijitalleşme, klasik çalışma hızlarını ve metotlarını da değiştiriyor. Teknolojinin hızla ilerlemesi, başarının kazanılması ve sürdürülebilmesinde önemle takip edilmesi gereken bir kavram… Yani dijitalleşme yetmez, onu sürdürmek için ‘hızla gelişen süreçleri ve kavramları’ takip etmek gerekiyor. Akbank Teknoloji, bu sürecini sizlerle paylaşıyor.

Yeni Aktif Yaşam Döngüsü ve Daha Çabuk Eskiyen Yeniler

Tüm dünya içinde bulunduğumuz bu yıllarda ‘daha fazla dijitalleşmeden’ bahsediyor. Ancak dikkati çekmek istediğimiz şey, dijitalleşmenin beraberinde getirdiği süreçlerle birlikte oluşan “Yeni Aktif Yaşam Döngüsü” Bu ‘yeni’ aktif yaşam döngüsünü daha iyi anlayabilmek için şirket ve markaların plan ve tasarımlarına yakından bakalım…

20. yüzyılın büyük ve etkin şirketleri geliştirdikleri ürün ve hizmetleri piyasaya sunarken aktif yaşam döngüsünü en az 10–15 yıllık bir dönem için tasarlıyorlardı. Gelişmiş ülkelerde bulunan bu şirketlerin, kendi ülkeleri dışındaki, geride kalmış ülkelerin pazarlarına ihraç ettikleri ürün ve hizmetlerin aktif yaşam döngüsü ise 15–20 yıla kadar çıkabiliyordu. Dolayısı ile bu ürün ve hizmetlerin hayata geçirilmesi için yapılan projelerin de birkaç yıl sürmesi, içinde bulunduğumuz bu yüzyıla kadar çok da dikkat çeken bir unsur değildi. Yani ürün ve hizmetlerin, dolayısıyla şirketlerin bugüne göre daha fazla zamanı vardı. Ancak internetin hayatımıza beklenenden daha hızlı ve yaygın şekilde girmesi sistemi ve oyunun kazananını değiştirdi. Artık üretilen ürünlerin ve hizmetlerin de giderek dijitalleşmesi, şirketlerin ve markaların değişmeden kalabilecekleri yaşam sürelerini birkaç yıla kadar geriletti. Yenilikleri daha çabuk eskitti.

Tam da bu dönemlerde yaygınlaşan “start up” ekosistemi, şirketleri ve markaları da değişime ayak uymaya zorladı. “Hız” artık kaçınılmaz bir gereklilik haline geldi. Daha özgür ve hızlı hareket edebilen, çok da kaybedecek şeyleri olmayan ‘start up ekosistemi’nin yarattığı ‘pop-teknoloji dönemi’ne ayak uydurabilmek, tercih değil şart oldu. Böyle bir ortamda büyük şirketler ve markaların tek çaresi; sağladıkları kaliteden ödün vermeden, rekabetçi fiyatlarını koruyarak, yenilikçi, sürdürülebilir marka olabilmek. İşte sürdürülebilirlik için zorunlu olan bu etkenler, bilgi teknolojilerinde de önemli bir değişimi getirdi. Bir başka deyişle; bu değişim, bu hızı doğurdu da diyebiliriz.

Bu değişimin en önemli aktörlerine, kısaca bu yazıda bahsetmeye çalışacağız (kurumsal yazılarda köşe yazarı yoksa ‘ben’ değil de ‘biz’ diliyle yazmak daha şık olur). Ayrıca her bir başlık için kendi tecrübelerimizi de detaylı aktaracağımız yeni yazılar da yayınlayacağız. Öyleyse değişimin aktörleri ile anlatmaya devam edelim…

Değişimin Aktörleri ve Başarının Yeni Kriterleri

Bütün bu değişim kalemleri içerisinden ilk sırada ‘Çevik (Agile) Proje Yönetim Yöntemleri’ni en başta sayabiliriz. Kuşkusuz, bu yöntemler şirketlerin en kritik dönüşüm kalemini oluşturuyor. ‘Şelale (Waterfall) Yönetimi’, genellikle de ikinci-üçüncü yılın ardından, projenin sonunda istediğinizi başaramadığınızı gördüğünüz bir yöntem olabiliyordu. Oysa Çevik Proje Yönetimi’nde, ister ‘Scrum’, ister ‘Kanban’ disiplinini kullanın, kesinlikle 2 hafta gibi daha kısa dönemlerde projelerin çıktısını alarak ilerleyebiliyorsunuz.

Uzaktan çalışma modelleri pandemi ile birlikte hızla hayatımıza girdi. Bu uzaktan çalışma koşullarında iletişimi sağlıklı bir şekilde sürdürmenin yolunun da, günlük, sprint başı-sonu ritüelleri ile ‘Çevik Yöntemler’den geçtiğini söyleyebiliriz.

Akbank Teknoloji olarak yaklaşık 5 yıl öncesinde başladığımız bu yolculukta, bugün 170’in üzerinde ‘Çevik Takım’ ile Türkiye’nin en büyük dönüşümlerinden birinin altına imza atmanın gururunu yaşıyoruz. Bu konudaki tecrübelerimizi detayları ile aktaracağımız yazılarımızı da yakında burada sizlerle paylaşacağız.

Akbank’ın Sınır Tanımayan Dönüşümü

Değişim sürecindeki en önemli bir başka aktör ‘Bulut’… Bulut kavramı yeni olmamasına rağmen, son dönemlerde özellikle bulut üzerinden sunulan servisler, ağırlıkla da yapay zeka ile farklı bir boyuta doğru evrilmeye başladı. Bulut tabanlı hesaplama (cloud computing) olanakları ile daha kritik bir konuma geldi. Google, Amazon gibi büyük hizmet sağlayıcılar henüz Türkiye’de hizmet vermese de, uygulamalarımızın bu şekilde modernize edilmesi için bir dönüşüm çalışmasına başladık. Dünyanın en büyük mühendislik firmalarından bir tanesi olan TaughtWorks ile çalışmaya başladık. Bu dönüşüm hikâyesini de zaman zaman sizlere buradan aktarıyor olacağız.

Bu dönüşümün kritik çıktılarından bir tanesi de ‘uygulamaların konteynerize edilerek çalışması’ olacak. Böylece uygulamalar diğer uygulamalardan bağımsız olarak sadece kendisi için gerekli olan bağımlılıkları içeren paketin içinde çalışacak.

Bu yöntem; iş yüklerine göre kaynak ihtiyacını esnek ve optimum bir şekilde yönetmemizi sağlayacak. Yöntem, uygulama seviyesinde de modernizasyonu gerektirdiği için özellikle:

  • Mikro servis dünyasına geçiş,
  • Devops süreçlerinin geliştirilmesi (sadece yazılımın değil donanımın da kod ile yönetilmesi)
  • Test tabanlı (test-oriented) geliştirme

gibi bir çok kalemin de hayatımızdaki önemini ve gerekliliğini artıracak. Bu noktada otomasyona ayrıca değinmek isteriz.

Sadece yazılım geliştirme süreçlerinde değil;

  • İşletim sistemi seviyesindeki yamaların düzenli geçilmesi,
  • Her türlü test adımının sürekli koşturularak uygulamaların kırılganlığının azaltılması,
  • Rutin işlerin yapılması (Robotic Process Automation)

gibi birçok farklı alanda da;

  • istenilen hız,
  • düşük maliyet ve
  • kaliteye ulaşmanın

en kritik çaresi olarak ‘otomasyona geçmeyi’ gösterebiliriz. Tabii ki buradaki her bir başlık için daha detaylı tecrübelerimizi sizlerle zaman içerisinde paylaşacağız.

Low Code — No Code platformlar da daha ‘hızlı çıktı alabilme söylemi ile’ son dönemlerde dikkat çekmeye başladı. Ancak her şeyin konfigüratif olarak yönetilebilmesi iddiasının, çok iyi değerlendirilmesi gereken bir nokta olduğunu da unutmamak gerek. İhtiyaçlar karmaşıklaştıkça, bu tip çözümlerin ne kadar bu ihtiyacı karşılayacağı ve uygulama portföyüne girdikten sonra değiştirilme zorluğu, iyi değerlendirilerek karar verilmeli.

Kritik Başarı Faktörleri

Yukarıda bahsettiğimiz konuların yanında, kritik başarı faktörlerini de vurgulamadan olmaz: Yapay Zeka, Makine Öğrenmesi, Blockchain (pratik kullanımı olması şartı ile), İleri Analitik, API’ler gibi bir çok teknolojiyi kuruma kazandırmak ve sadece kullanmak değil gelişimine de katkıda bulunmak, diğer bahsettiğim konuların yanında başarının olmazsa olmazlarını oluşturmakta. Elbette, bu yeniliklerin tüm kurum çalışanları tarafından özümsenmesi de oldukça önemli.

Başlarken söylediğimiz gibi; “hızlı süreçler” ve “hızlı uyum” başarının artık can damarı… İşte bu hıza ayak uydurabilmek için de ‘yeni teknolojileri ve süreçleri’ yakından izlemek gerekiyor. Gün geçtikçe başarı kriterlerine yenileri ekleniyor. Kurumların başarısı için, teknoloji örgütlerinin bu hıza ayak uydurabilmesinin, geride kalmamasının, sürdürülebilir başarı için kritik önemi sürekli artacak.

İşte bizler de, Akbank Teknoloji Ekibi olarak, sürdürülebilir başarı ve sürdürülebilir müşteri memnuniyeti için yaptığımız çalışmaları, burada bahsettiğimiz ve gelecekte de bahsedeceğimiz başlıklarla sizlerle paylaşacağız.

Akbank Teknoloji Ekibi, bugünün değil, geleceğin hızını yakalamak için yoluna devam ederken, bu ekranda yazılarımızla sizlerle buluşmayı sürdüreceğiz.

--

--