Generative AI: Geleceğin Yaratıcı Zekası ve Firmalara Sağladığı Fırsatlar

Hasan Amanet
alBarakaTech Global
5 min readJul 20, 2023

--

Teknolojinin hızlı ilerleyişiyle birlikte yapay zeka alanında da önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bu gelişmelerden biri de Generative AI olarak adlandırılan yaratıcı zeka teknolojisidir. Generative AI, bilgisayarların özgün içerikler üretme yeteneğine sahip olmasını sağlayarak, sanat, tasarım ve yaratıcılık alanlarında yeni ufuklar açmaktadır.

Generative AI’nın en önemli potansiyellerinden biri, insan yaratıcılığının sınırlarını zorlayarak, bilgisayarların tamamen orijinal içerikler üretmesine olanak tanımasıdır. Bu teknoloji, resim, video, müzik, konuşma ve metin gibi içeriklerin yanı sıra mevcut içerikleri iyileştirme veya değiştirme, yeni veri oluşturma ve gerçek dünya nesnelerinin yeni modellerini oluşturma gibi bir dizi yeteneğe sahiptir.

Bu makalede, Generative AI’nın geleceğe etkileri, firmalara sağladığı fırsatlar ve Gartner tarafından paylaşılan istatistikler üzerinden derinlemesine bir inceleme yapılacaktır.

Generative AI ve Temel Teknikler

Generative AI, yapay zeka teknolojilerinin bir alt dalıdır ve genellikle “yaratıcı zeka” olarak adlandırılır. Bu teknoloji, veri örneklerini analiz ederek ve desenleri tanıyarak özgün içerikler üretebilen algoritmaları içerir. Generative AI’nın temelinde genellikle Transformer, GANs (Generative Adversarial Networks) ve VAEs (Variational Autoencoders) gibi teknikler yer alır. Bu teknikler, veri setleri üzerinden öğrenme ve özgün içeriklerin üretilmesi konusunda büyük bir adım atmıştır.

Transformer modeller, Generative AI’nın temel taşlarından biridir. Bu modeller büyük miktarda veriyi öğrenme ve ondan sonraki olasılıkları tahmin etme yeteneğine sahiptir. GPT-3 (Generative Pre-trained Transformer 3) ve BERT (Bidirectional Encoder Representations from Transformers) gibi ünlü transformer modelleri, Generative AI’nın büyük bir adım atmasını sağlamıştır. Bu modeller, doğal dil işlemeyi ve metin üretimini mümkün kılarak metin tabanlı içeriklerin üretilmesine olanak sunmuştur. Özellikle, GPT-3 milyonlarca parametreye sahip devasa bir modeldir ve insan benzeri metinler oluşturabilme yeteneğiyle dikkat çekmektedir.

GANs, iki ayrı yapay sinir ağından oluşur, biri üretilen içerikleri, diğeri ise bunları değerlendiren “discriminator” adı verilen bir yapıdır. Bu yapay sinir ağları arasında gerçekleşen bir rekabet sonucunda, son derece gerçekçi içerikler üretilebilir. Örneğin, insan yüzleri gibi tamamen gerçekmiş gibi görünen ancak aslında hiçbir gerçek örneği bulunmayan yüzler oluşturulabilir. Böylece, Generative AI teknikleri insan benzeri içerikleri üretmede önemli bir adım atmıştır.

VAEs ise farklı bir yöntemle çalışır. VAEs, verileri sıkıştırmak ve yeniden oluşturmak için iki ayrı yapay sinir ağından oluşur: encoder ve decoder. Encoder, veriyi sıkıştırarak daha az boyutta bir temsil elde ederken, decoder ise bu temsili gerçek veriye dönüştürür. Bu sayede, yeni ve özgün veriler üretmek mümkün hale gelir. Örneğin, VAEs kullanılarak, var olan resimlerin ortasında bulunan yüzleri farklı yüzlerle değiştirebilir, farklı resimler oluşturabiliriz.

Generative AI’nın Geleceğe Etkileri

Generative AI teknolojisinin geleceğe etkileri oldukça büyüktür ve birçok endüstriyi önemli ölçüde değiştirebilir. Özellikle sağlık sektöründe, ilaç keşfi süreçlerinde Generative AI’nın kullanımı, yeni ilaçların daha hızlı ve düşük maliyetli keşfedilmesine olanak sağlayacaktır.

Gartner’ın öngörülerine göre, 2025 yılına gelindiğinde yeni ilaç ve malzemelerin %30'undan fazlasının Generative AI teknikleriyle keşfedileceği tahmin edilmektedir. Bu, sağlık sektöründe devrim niteliğinde bir değişim anlamına gelir.

Bunun yanı sıra, Generative AI teknolojisi üretim, otomotiv, havacılık, savunma ve enerji gibi sektörlerde de büyük bir etkiye sahip olacaktır. Özellikle parça tasarımında Generative AI tekniklerinin kullanımı, daha etkili ve dayanıklı ürünlerin geliştirilmesine olanak tanır. Aynı şekilde, mimarlık ve iç mimarlık gibi alanlarda Generative AI teknolojisinin kullanımı, daha verimli ve estetik yapıların tasarlanmasına yardımcı olacaktır.

Bu teknolojinin etkileri oldukça geniş kapsamlı ve birçok sektörü dönüştürme potansiyeline sahip olacağı düşünülüyor. İlaç keşif süreçleri, günümüzde yıllar sürebilen ve milyonlarca dolar harcanan bir işlemken, Generative AI sayesinde bu süreçlerin kısaltılması ve daha verimli hale getirilmesi mümkün olacak. Insilico adlı bir şirket, Generative AI kullanarak idiopatik pulmoner fibroz (IPF) tedavisine yönelik bir ilaç geliştirdi ve bu ilaç şu anda klinik denemeler aşamasındadır. Generative AI’nın katkılarıyla bu süreç sadece 30 ay içinde tamamlanmış durumda. Aynı şekilde, takıntı bozukluğunu (OCD) tedavi etmek için de Generative AI kullanılarak bir ilaç geliştirilmiş ve bu süreç sadece 12 ayda tamamlanmıştır.

Generative AI’ın yazılım geliştirme süreçlerini de etkilemesi ve geliştirmesi bekleniyor. Kodlarını otomatik olarak oluşturan machine learning modelleri, geliştiricilerin verimliliğini artırmak için mevcut geliştirme ortamlarına (IDE’ler) entegre edilebilir. Bu sayede geliştiriciler, mevcut geliştirme ortamlarını değiştirmeye gerek kalmadan bu modelleri kullanarak kodları otomatik olarak oluşturabileceklerdir. OpenAI Codex gibi temel modeller, doğal dildeki metinleri kodlara çevirerek geliştiricilere yardımcı olabilir. Bu alanda Microsoft tarafından geliştirilen GitHub Copilot, IBM CodeNet ve Google’ın kendi Generative AI modeli gibi ticari ürünler de mevcuttur.

Generative AI, pazarlama ve medya gibi alanlarda da önemli fırsatlar sunmaktadır. 2025 yılına gelindiğinde, büyük organizasyonların pazarlama mesajlarının %30'unun Generative AI ile sentetik olarak üretilmesi beklenmektedir. Bu, pazarlama süreçlerinde önemli bir verimlilik ve kişiselleştirme sağlayacaktır. Aynı şekilde, film ve oyun endüstrisinde de Generative AI’nın kullanımı, karakter ve dünya tasarımında yaratıcılığı artırarak daha çeşitli içeriklerin üretilmesine olanak tanır.

Generative AI’nın Firmalara Sağladığı Fırsatlar

Generative AI teknolojisinin firmalara sağladığı fırsatlar oldukça çeşitlidir. Bu teknoloji, tasarım ve üretim süreçlerini optimize ederek verimliliği artırırken, aynı zamanda yaratıcılığı teşvik eder. Örneğin, otomotiv endüstrisinde Generative AI kullanımı, araç parçalarının tasarımını optimize ederek daha hafif ve dayanıklı araçların üretilmesine yardımcı olabilir.

Gartner’a göre, Generative AI teknolojisinin kullanımı, 2025 yılına kadar büyük işletmelerin dijital içeriklerinin %65'ini oluşturacaktır. Aynı dönemde, pazarlama içeriklerinin %30'u bu teknolojiyle sentetik olarak üretilecek. Bu da firmaların içerik üretim süreçlerini büyük ölçüde hızlandıracağı ve maliyetleri düşüreceği anlamına gelir.

Eğitim alanında da Generative AI’nın önemi artmaktadır. Öğrenciler için kişiselleştirilmiş eğitim materyalleri oluşturmak, interaktif ders içerikleri sunmak ve öğretmenlere destek olmak için bu teknoloji kullanılabilir. Bu da öğrenci başarısını ve eğitim kalitesini artırmada büyük bir rol oynayacaktır.

Generative AI’nın Potansiyel Riskleri

Generative AI, önemli fırsatlar sunarken aynı zamanda bazı potansiyel riskler de beraberinde getirir. Özellikle deepfake olarak adlandırılan sahte içeriklerin oluşturulmasında kullanılması, itibar, sahtecilik ve siyasi riskler oluşturabilir. Sahte içeriklerin sosyal medyada ve haber sitelerinde yayılması, insanları yanıltabilir. Aynı zamanda, Generative AI telif hakkı sorunlarını da beraberinde getirebilir. Birçok model, lisanssız verilerle eğitilir ve belirli bir tarzı veya içeriği kopyalayarak orijinal içerik üretebilir. Bu, yaratıcı sanatçılar ve içerik üreticileri için ciddi bir sorun oluşturabilir ve telif hakları ihlallerine neden olabilir.

Yanlış amaçlarla kullanılan Generative AI uygulamaları, sosyal ve politik anlamda sorunlar yaratabilir. Bu nedenle, teknolojinin etik ve toplumsal boyutlarının dikkatlice ele alınması ve düzenlenmesi gerekmektedir.

Bu teknolojinin etik ve yasal açıdan kullanımının doğru bir şekilde yönetilmesi, zararlı kullanımların önlenmesi ve telif hakkı ihlallerinin önüne geçilmesi büyük önem taşımaktadır. Yapay zeka alanındaki etik kuralların ve düzenlemelerin sürekli olarak güncellenmesi ve iyileştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, bu teknolojinin geliştiricileri ve kullanıcıları da, olası risklerin farkında olmalı ve doğru bir şekilde kullanımı için çaba göstermelidirler.

Sonuç

Generative AI, gelecekte birçok sektörde devrim niteliğinde değişiklikler getirecek önemli bir yapay zeka teknolojisidir. Sağlık, üretim, tasarım, pazarlama, eğitim ve medya gibi birçok alanda firmalara sağladığı fırsatlar, rekabet avantajı elde etmelerini sağlar. Ancak bu teknolojiyi kullanırken etik ve güvenlik konularına özen göstermek, kötüye kullanım riskini azaltmak için önemlidir.

Dünya çapındaki araştırmacılar, mühendisler ve geliştiriciler, Generative AI teknolojisinin sınırlarını genişletmeye ve insan hayatını iyileştirmek için kullanışlı ve etik çözümler sunmaya devam edeceklerdir.

Gelecekte Generative AI’nın daha da gelişerek hayatımızı nasıl değiştireceğini görmek heyecan verici bir süreç olacak.

--

--

Hasan Amanet
alBarakaTech Global

Data Scientist- Analitik Çözüm Tasarımı - Albaraka Tech Global