Markalar İçin Sosyal Medya’da Kitle Oluşturmak
Sosyal medya artık tartışmasız biçimde hayatımızın her noktasında ve her anımızda bizimle birlikte. Hatta önümüzdeki süreçte hayatımıza şu an olduğundan daha çok etkide bulunacağı, günlük hayatımızdaki birçok işlemi sosyal medyaya endeksli olarak yürüteceğimiz de bir gerçek.
Sosyal medya mecralarının oluşmaya başladığı ilk zamanları hatırlayanlar o zamanlar birkaç marka dışında bu işi kimsenin ciddiye almadığını çok iyi bilirler. Diğer yandan, o zamanlar kahve fotoğraflı günaydın postlarıyla bu işin olabileceğini hatta sosyal medyanın biteceğini düşünen markalar şu an belki de ajanslara en çok ücreti ödeyenler.
Yıl 2017. Artık neredeyse tüm markalar, bu mecraların önemini kavramış durumda. Fakat hala eksikler ve yanlışlıklar çok. Bu yanlışarın belki de en büyüğü sağlam bir kitle oluşturmayıp sadece içeriklerine güvenen markalar yaratmak. Oysa önce işe sağlam bir hedef kitle oluşturarak başlanmalı.
Sosyal Medyada Kitle Nasıl Oluşturulabilir?
Kitle oluşturmanın anahtar noktası, tüketici ya da sosyal medya diliyle kullanıcı ve marka arasında bir bağ oluşturabilmekten geçiyor. En temel iletişim gerçeklerinden biri olan “bağ ancak, iletişim gerçeklik üzerine kurulursa oluşur” cümlesi başlangıç noktamız olabilir. Bu gerçekliği oluşturmanın en iyi yollarından biri ise influencer pazarlaması. Son yıllarda trend olan ve bu trendine hiç hız kesmeden devam eden influencer pazarlaması, markaları sosyal medya mecralarında kendine kayda değer bir takipçi kitlesi kazanan, onlara tabir-i caizse kanaat önderliği yapan influencerların dünyasına girmeye zorluyor.
En temel iletişim gerçeklerinden biri olan “bağ ancak, iletişim gerçeklik üzerine kurulursa oluşur” cümlesi başlangıç noktamız olabilir.
Güçlü kitleler oluşturmak markalara ne gibi kazançlar sağlar?
Çalışacağınız influencerlar veya kitle yönetmede usta olmuş ajanslar size daha kalıcı bir iletişim kurmanıza kolaylıkla yardımcı olacaklardır. Kitle oluşturmak veya bu kitleyi yönetecek yerlerle çalışmak olası kriz durumlarında kendinizi avantajlı bir konumda bulmanızı sağlayacaktır.
“Unutmayın sizden önce birilerinin sizin hakkınızda olumlu konuşması her zaman bir adım önde olmanızı sağlar.”
Eğer ortada yolculuk sırasında lastiği patlamış bir otobüs varsa kullanıcılar yaşadıkları durumu sosyal medyada “Resmen ölüyorduk yahu” diye dile getirip şikayetlerde bulunacaklardır. Ancak bu durumun bir de “Kahraman Şöför” tarafı var. İşte kitle oluşturabilmiş markalar, konuya kahraman şöför tarafından bakılmasını daha kolay sağlarlar.
Kitle oluşturma sürecinde önemsenmesi gereken bir başka konu da içeriklerin kreatifliği ve ilgi çekici olması. Eğlenceli içerikler üretmekten korkmayın. Robot olmayın, içeriklerinizle takipçilerinizi eğlendirin. Eğlence meraktan gelir. Eğer siz yarattığınız içeriklerinizle kullanıcılarınızı meraklandırıp üstüne bir de eğlendirebiliyorsanız, markayı merkeze alan güzel bir kitle oluşturmaya başlamışsınız demektir.
Peki, her mecrada kitle oluşturmak gerekli mi?
Ya da başka bir soruyla, marka her sosyal medya mecrasında yer almalı mı?Ajanslar, markalara her mecrada olmalarını tavsiye ederler ancak markalar, bazen bir mecrayı nedense diğerinden daha çok önemseyebiliyorlar.
Korkmayın, tüm mecralar bizim çocuğumuz. :)
Her mecra markalar için farklı bir iletişim ağı. Bu yüzden önemliler. Ancak her mecranın da farklı özellikler taşıdığını sakın unutmayın. Basit hamlelerle bu mecraları doğasına uygun kullanın. Örneğin Instagram hesabınız sizin daha çok görsel vitrininiz olarak konumlanır. Twitter ise metinle çok şeyi anlatmanızı sağlar. Facebook aslında her ikisinin birleşimi gibi. Görsel gücü, özellikle video tarafında çok daha yüksek.
Markanızın gerçekten Twitter hesabına ihtiyacı var mı?
Fakat markaların da ajansların da günleri ve saatleri sabit. Kaynak her zaman limitli. O zaman en doğrusu, her mecraya değil doğru mecralara odaklanmak, yataysal (horizontal) bir genişleme değil dikeysel (vertical) bir ilerleme kaydetmeye çalışmak. Buna, Twitter hesabınızı sorgulamakla başlayabilirsiniz. Markanızın gerçekten Twitter hesabına ihtiyacı var mı?
Bir de bütçe meselemiz var tabii. O bitmek tükenmek bilmeyen ve konusu açıldığında parayı Mark’ın değil de ajansların aldığı zannedilen efsanevi bütçe! :)
Mesela Facebook; bir hayır kurumu değil. Eğer ona gerekli bütçeyi vermezseniz size asla beklediğiniz performansı sağlamayacaktır. 2 milyon takipçisi olan markaların paylaştıkları 45 beğeniyi geçemeyen içerikleri de bunun en büyük kanıtı.
Medya yatırımlarınızı iyi planlayın. İçeriklerinize parasal destek verin ve hedefine gitmesine de izin verin. Tabi bunu yaparken doğru hedeflemeleri sakın gözardı etmeyin.
Listenin daha uzayıp gideceğini söylemek çok kolay ancak en sona en can alıcı noktayı göreceksiniz. Lütfen ajanslarınıza ve o ajanslarda çalışan ağır zihin işçilerine güvenin. Onlar büyük egoları için değil eğlendikleri, hedef kitlenin de eğlenebileceğine inandıkları içerikleri yayınlamaktan ve üretmekten zevk alıyorlar.
Eğer bu yazı ilginizi çektiyse, clap’lerinizi ve aboneliğinizi esirgemeyin. :)
— — — — — — — — — —
Bu yazı, AFI’den Murat Önal tarafından yazılmıştır.