Amsterdam ve Bisiklet

Melissa Gürcan
Amsterdam Günlükleri
3 min readDec 10, 2018
Burada kendi bisikletlerini nasıl buluyorlar?

Bisiklet deneyimime dair en mutlu olduğum ayrıntı, bisiklet kullanmayı çok ama çok seviyor olduğumu tekrar hatırlamam. Sonrasında anneme anlattığımda çocukluğunda da vızır vızır inmezdin sen bisikletten demesiyle emin olmam.

Neden bisikleti ulaşım aracı olarak seçmeli derseniz; Merkeze yakın oturulduğunda, her yer maksimum 10–15 dakika arasında uzaklıktadır. Üstelik bedava ve buna hareketli bir yaşamın sağlığa olan katkısı da dahil. –15 er dakikalık 2 sürüş ortalama 8 km uzunluğunda –

Amsterdam kesinlikle en çok bisiklet sürücülerini düşünmüş tüm yollarda en birinci onlar, tüm ışıklar onların ve tüm kurallar onları koruyor bana kalırsa. Ve buna rağmen çok agresif bisiklet sürüyor ve kurallara katiyen uymuyorlar — %40’ı belki uyuyordur yaa! –

Önce bisikletlerden konuşalım; kesinlikle süper neşeli şıkır şıkır ve yepyeni bir bisiklet almak buradaki ilk hatalarınızdan biri olabilir. Çünkü o çok güzel bisiklete sahip olmak isteyen tatlı hırsızlar daha siz bi’ tur binemeden ona sahip olabilirler — fıstık benim olacak, vurucam kırbacı –

Bu sebeple kesinlikle ikinci el — hatta 6. el — bir bisiklet almanızı tavsiye ediyorum, bu ikinci el kitap almak gibi romantik olabilir. Mümkünse baya paslı, çirkin gözüken yani kimsenin ‘ah’ının kalmayacağı bir bisiklet olmalı bu.

Nereden almalı? En güvenlisi dükkanı olan bisikletçilerden almak olacaktır. Peki ama neden? Çünkü; buradaki sıradışı çalıntı bisiklet dünyasına yanlışlama dalmış bulunursanız cezayı — maddi anlamda — yine siz ödeyeceksiniz. Yani tam çok ucuz buldum alayım derken, sıfır bisiklet parasını cezaya verebilirsiniz. Bu çalıntı bisikletlere nerelerde rastlayabilirsiniz? İkinci el pazarları ve facebook grupları ( Expat republic amsterdam, Amsterdam expat online market vs.) diyebiliriz. Genelde bu bisikletler üstü siyah ya da saçma renklere spreyle boyanmış ve durumuna göre fazla ucuz olmalarıyla ayırt edilebilir. Peki dükkandan aldığımız bisikletin çalıntı olmayışına nasıl inanacağız derseniz, bisikletin size ait olduğunu gösteren bir belgeye sahip olacak olmanız. Bu belgede, alma tarihi, ücreti, yeri ve size ait bilgiler yer alıyor.

Bisikletlerde bizim alıştığımızın aksine geri fren dedikleri pedalı ters çevirince frenleme — kontra fren — özelliği var. Tabii ki el freni olanlar da var fakat bunlar genelde daha pahalı oluyor.

Bir bisikletin olmazsa olmazları; zil ( genellikle; agresif bisiklet sürüşünde, bisiklet yoluna çıkan yayalara çalmak için), ön ve arka ışık, hava kararmaya başladığı gibi yakmak gerekiyor — yasal zorunluluk –, kilit ( en az 2 kilit, hani birini olur da açarsa ikinciyi açana kadar yakalanır belki diye) ve en önemlisi yağmurdan ıslanmaması için koltuğun üstüne takılan kılıf — tabi ki bunun yerine poşet de takabilirsiniz ama ya uçarsa? — şeklinde sayabiliriz.

Yağmur ve rüzgar bisikletle buluşunca; en çok kullandığım cümle şu şekilde “yağmur tamam da neden esiyorsun lanet rüzgar!” Yağmur için kullanabileceğiniz yağmurluk/panço seçenekleri, birçok bisikletçide, alışveriş marketlerinde (hema) ya da spor mağazalarında (decathlon) bulunuyor. Fakat rüzgar için yapabileceğiniz tek şey karşınızdan değil de arkanızdan esmesini dilemek oluyor.

Son olarak günlük sürüş deneyimlerinizi hatıra olarak saklamak istiyorsanız Strava app’ini tavsiye ediyorum. Biz eşimle birbirimize hava atmak için kullanıyoruz :) Önümüzdeki hedefimiz olarak haritada kalp ya da harf çizmek diye düşündük.

Mutlu ve az yağmurlu sürüşler!

--

--

Melissa Gürcan
Amsterdam Günlükleri

A newly minimalist, proud data scientist, trip hop lover, blogger and happy