Amsterdam’a kedimizi nasıl getirdik?

Melissa Gürcan
Amsterdam Günlükleri
3 min readDec 24, 2018

Başta da belirttiğim gibi biz yakışıklı kedimiz Tigger ile Amsterdam’a geldik ve “neler yapılmalı” ile ilgili inanılmaz araştırmalar yapmamıza rağmen sade anlatımlı bir içerik bulamadık. Veterinerimizle, havayollarıyla çokça görüşmeler yapmak durumunda kaldık, hatta Amsterdam havalimanı ile bile görüşmemiz oldu — yok artık.

Sade anlatımdan kastım; herkes bir çok şey yapmış gelmeden ama tutarlılık göremedik yazılarda, böyle olunca da hangisi doğru hangisi değil karar vermek çok zor oldu.

Yakışıklı oğlanı nasıl hazırladık? Öncelikle sizin üzerinize gözüken bir karnesi, bu karnede üç ayda bir yapılan iç dış parazitlerinin stikerları ve tarihleri olması gerekiyor. Kapak sayfasında oğlanın yakışıklı bir pozu ve “kedisel” bilgileri yer alıyor; adı, doğum tarihi, türü, cinsiyeti gibi.

Standart zaten yapılması gereken aşıların haricinde en büyük işlem “kuduz aşısı ve microchip” diyebiliriz. Aşı yapımında bir zorluk yok fakat bir ay sonra aşının tutup tutmadığının test edilmesi için kan alınıyor ve tahlile yollanıyor. Yaklaşık 15 gün içerisinde, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan deney raporu adında imzalı kaşeli bir belge geliyor. Eğer aşı tutmuşsa şanslısınız, tutmamışsa tekrar deneniyor. Microchip, evcil hayvanın deri altına yerleştiriliyor ve kodu karneye işleniyor. Bu iki işlem yaklaşık 750 lira civarında tuttu.

Gelelim havayollarına, sanırım en çok dil döktüğüm kısım burası olmuştu. Eğer evcil hayvanınızı kabinde götürmek istiyorsanız maalesef sivil havacılık kurallarına göre kedi, köpek ya da gelincik(!) fark etmeksizin evcil hayvanınızın çantasıyla beraber “8 kilo”yu geçmemesi gerekiyor. Bizim gibi “tombikto” olan bir kediniz olunca, hafif çanta — Türkiye’de inanılmaz pahalı olduğu için Amsterdam’a son gelişimizde almıştık (Trixie) — arayışına giriyor, çocukcağızı diyete ve spora başlatarak çözebiliyorsunuz. Çünkü 100 gram bile geçse alamayacaklarını ve pilot kabinin altında hayvanlara ayrılmış özel bir bölmede — bu bölme için önceden rezervasyon yapılması gerekiyor — gideceğini söylüyorlar. Şans bu ki Tigger oğlan tam 8 kilo geldi çantasıyla :)

Rezervasyon dedim de aklıma ne geldi, uçak biletinizi aldıktan sonra, havayolu şirketini arayıp, evcil hayvanınızı kabin içinde götürmek istediğinizi bildirmeniz ve rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.

Her şey tamam, uçak bileti gidiş tarihi de kesinleşince, uçuş gününden iki gün önce kendi şehrinizdeki Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na kuduz belgeleri, karne ve evcil hayvanınızla gidiyorsunuz, diyorsunuz ki bakın bu kedicik bu da belgeler, gördünüz mü belge bu kediye ait belgesi — Köpek, kedi veya gelinciklerin Avrupa Birliği’ne ticari olmayan hareketleri için veteriner sağlık sertifikası — alıyorsunuz. İzmir’dekiler çok ilgiliydi ve hızlıca işimizi çözdüler fakat internette hiçbir yerde yazmayan yaklaşık 350 liralık bir ücreti nakit olarak ödedik.

Amsterdam’a gelme gününden bir gün önce gece yemek vermedik sadece su bıraktık çünkü sabah sakinleştirici yapacağımızdan kusup rahatsız olmasını istemedik. Sabah ise içimiz acıya acıya verdik sakinleştiriciyi. 10 dakika sonrasında baya sakinlemişti ve yola çıktık.

Tigger için bir kabin çantası yaptık. Bunun içinde; acil durum ıslak maması, su içmesi gerekirse diye plastik su kabı, ıslak mendil, kakasını yapması durumunda kullanmak için küçük buzdolabı poşetleri ve fazladan ped koymuştuk. Gerçekten de uçağın inmesine yakın heyecanlanıp tutamadı kakasını ❤ indiğimiz gibi çantasını temizleyip yeni ped koyduk, o da yolculuğun diğer kısmında rahat etti. Bir fikir olarak sizle paylaşmak istedim.

Uçuşla ilgili olarak; İzmir’den geçeceğimiz için aktarmasız havayollarını tercih ettik, Sunexpress ve Pegasus havayollarının belli günlerde aktarmasız uçuşları mevcut. Yol ne kadar kısa sürerse Tigger için daha iyi olacaktı. Hava yollarında kabinde evcil hayvan taşımak için belli bir ücret — 2017 itibariyle 39 Euro + KDV’ydi fakat güncel fiyatları havayolu şirketinizden öğrenebilirsiniz — ödüyorsunuz. Ayrıca ilk sıra ve exit koltuklarından bilet alamıyorsunuz, çünkü evcil hayvan çantasının öndeki koltuğun altına koyulması zorunlu. Neyse ki biz uçarken çantasını kucağımıza koymamıza izin verildi.

Tüm yolculukta en riskli olan kısım; Tigger’ı xray cihazından geçerken kucağımızda yani çantasından çıkararak geçirmek oldu fakat sakinleştirici sebebiyle kaçma durumu olmadı — yine de riske girmemek için gövdeden bağlanabilen bir tasma da almıştık.

İzmir Havalimanı; bankodaki havayolu görevlisi Tigger’ın belgelerine ve biletine baktı, belgelerin fotokopisini almamız gerektiğini söyledi — ki bu fotokopiler de bizde kaldı neden yaptık bu işlemi bilmiyorum — kilosunu tarttı ve işlem sona erdi. Vize kısmında geçerken de kendi pasaportlarımızla Tigger’ın belgesini verdiğimizde onun bakmasının gerekli olmadığını iletti.

Uçakta; Tigger biraz ürkek ve kalabalık sevmeyen bir kedi olması sebebiyle, kişilerin sesleri ve özellikle de anonslardan çok korktu. Çözüm olarak bize ait bir hırka ile kutusunu kapattık, bunu da veterinerden öğrenmiştik, kendini daha iyi hissediyorlarmış karanlıkta.

Amsterdam Havalimanı; Vizeden geçerken yine sorduk belgeleri göstermemiz gerekiyor mu diye, fakat yine kimsenin sorumlu olmadığını gördük ve öylece çıktık havalimanından.

Her şeye rağmen “gelincik” sahiplerini bilgilendiremediğim için üzgünüm :(

--

--

Melissa Gürcan
Amsterdam Günlükleri

A newly minimalist, proud data scientist, trip hop lover, blogger and happy