Amsterdam’da Ev Bulma

Melissa Gürcan
Amsterdam Günlükleri
3 min readJan 24, 2018
You’ve got it dude!

Evet hepimizin beklediği, gelmeden önce iki aya ev bulamazsınız korkutmaları, bir sürü hurafe ile birlikte kiralık ev bulma serüvenimi paylaşacağım.

Amsterdam’ı bilen ya da yaşayan kime söyleseniz “inşallah bulursunuz” cevaplarıyla iyice gerilmiş, gelmeden çeşitli web sitelerinden ev bakıyordum (pararius ve funda). Hatta kesin gelmeden teklif vermeye başlayın diyenler bile oldu!? Sonra heyecanlanıp eşyalı evler nasıl gözüküyor acaba diye de Airbnb’den evlere bakıp hayal kuruyordum.

Geldikten sonra iş bölümümüz şu şekilde oldu, Gökay çalışıp eve ekmek getirecek, ben de dişi kuş olarak yuvayı yapacaktım. Havalı bir şekilde rekorumu paylaşmak istiyorum; 15 günde ev bulduk ve yasal zorunluluklarını tamamladık — sözleşme vs.

Peki ama nasıl? Öncelikle burada emlakçı bizi gezdirsin, ikna etmeye çalışsın diye bir şey yok. Hatta siz yalvar yakar ne olur bizi seçin diye ev sahibine şirinlik yapıyorsunuz — evet sizden başka eve talip olan çok kişi oluyor, bazen beraber evi geziyorsunuz, rekabet gibi oluyor biraz — hehe!

Ev bulma işine pararius ve funda sitelerinde hesap oluşturarak başladım. Sonrasında pararius’un hastası olduğum “ev arama profili” — search profile — ile, maksimum ödemek istediğim kira, oda sayısı, eşyalı/eşyasız seçeneklerinden — daha da fazla seçenek mevcut — bize uygun olanını seçerek ilanımızı oluşturdum.

Burada iki seçeneğim oldu. Bunlar; ilki bizim aradığımız özelliklere uyan evlerin olduğu pararius’un oluşturduğu liste — ciddi anlamda saat başı, hafta içi hafta sonu demeden değişiklikler olan — ikincisi ise pararius’tan e-mailimi görüntüleyip bana yardımcı olabileceklerine ilişkin mail atan emlakçılar şeklindeydi.

Biraz emlakçılardan bahsetmek gerekirse, %80’i kiracılardan bir kira bedeli kadar bedel istiyor, hiç olmadı 300 Euro ver diyordu. Bu da ödenen diğer bedellerle birlikte baş döndüren bir rakama dönüşüyordu.

Nasıl mı? O kadar şanslısınız ki ev beğendiniz ve teklif vereceksiniz. Bir çok ev için geçerli olan kural aylık brüt maaşınızın ev kirasının üç katı ya da daha fazlası olması gerektiği, hadi bunu sağladınız ev sahibi de sizi seçti müthiş her şey derken; sözleşme zamanı sizden, ilk kira, iki kira bedeli depozito — bazı evler üç kira bedeli istiyor ve eşyalı/eşyasız olması fark etmiyor — sözleşme ücreti — neyse ki çok değildi biz 125 Euro ödedik — bir de aidat gibi gözüken genel giderlerin — apartman elektriği, temizliği vs. (bu bedel aylık alınıyor fakat yıl sonunda eksik veya fazla olma durumuna göre geri ödeme ya da fazla ödeme talep ediliyor) — olduğu bol sıfırlı bir ödeme bekleniyor.

İşte bu sebeple bir de emlakçıya para yedirmem triplerine maalesef giriyorsunuz.

Biz nasıl oldu da vermedik bu bedeli derseniz bence biraz da şans unsuru oldu. Görüşme yaptığımız emlakçı meğer 1906’dan beri emlakçılık yapıyormuş — nasıl yani!? — ve tutmak istediğimiz ev zaten onlarınmış yey! Ondan tüm işlemlerimiz kolaylıkla halloldu. Hatta sözleşme sonrası kocaman bir şampanya da hediye ettiler. :)

Peki pararius’taki listede neler yaptım? Her gün eşimi işe yolladıktan sonra :) en az bir saat tüm evlere baktım, özellikle istediğimiz muhitte olanlara — Westerpark’a aşık olmuş olabiliriz o yüzden “to the West side!” — eşyalı olanları eledim, yakışıklı kedimiz başımıza iş açmasın diye — ki zaten genelde evcil hayvan yasak diyorlar o tarz evlerde — ve kesinlikle görmek istediklerime platform üzerinden mesaj attım. Genelde çok kısa sürede dönüşler aldım ama bu dönüşlerin yarısı şu şekildeydi; “yaa biz o evi verdik ama ona yakın şurası var, bakmaz mısınız?” Çoğunlukla güzel evleri kendi reklamlarını yapmak için kullanıyor, sümük gibi evleri de size gösteriyorlar — her evin başka güzelliği var orası ayrı.

Ev gezme süreci en eğlenceli kısmıydı ama ben hep yalnız yaptım; çünkü genelde hafta içi saçma saatlerde müsait oluyorlardı. Bazı evlerde önceki kiracı (!) oluyor ve sorularınıza cevap verebiliyor, bu güzel bir şey bana kalırsa. Evlerle ilgili hoşuma giden diğer ayrıntıysa, binaların ciddi anlamda çok eski olmasına rağmen hem dış taraflarının inanılmaz bakımlı, içlerinin ise yenilenmiş olmasıydı. Ha bir de, eğer peşinde koştuğunuz ev “shell” diye geçen ve sadece dört duvara sahip olan evlerden değilse, çoğunlukla fırın, bulaşık makinası, buzdolabı, mikrodalga gibi temel ekipmanlarına sahip. Ve bir de evlerin bu kadar kapalı havaya rağmen inanılmaz aydınlık olması.

Ve bu kadar detaydan sonra artık siz de 15 günde Amsterdam’da rahatlıkla kiralık ev bulacak konuma geldiniz, tebrikler!

--

--

Melissa Gürcan
Amsterdam Günlükleri

A newly minimalist, proud data scientist, trip hop lover, blogger and happy