Ahlakın Kaynağı
Ülkenin son geldiği noktaya bakarsak felsefenin en önemli konusudur.
Neyse gezintiyi bırakalım kendi öz meselemize dönelim… Ahlak konusu Epistemoloji ontoloji kadar önemli…
Biz ahlak konusunda fikir jimnastiğine devam edelim… Ahlakın kaynağı nedir? Devlet ahlak yaratamaz. Ahlakın biricik kaynağı vardır oda bireydir. Toplulukların ahlaki sapkınlıklarında da bireyin zaafları vardır. Din eğer kabile dini değilse ahlak yaratabilir… İslam dini özelinden düşünürsek temel muhatap bireydir. Tekrar etmekte yarar var İslam ne kabile ne devlet(saltanat) nede ümmet dinidir… Evrenseldir… Ferdin letaifi devlet tarafından zehirlendiği, köreldiği gibi milletlerin de letaifi körelir.
Tarihte Anadolu’nun mayası olmuş Yesevi-Mevlevi-Alevi “karşılık beklemeyen sevgisi” temiz evrensel değerler üretebilmiştir. “Hukuk-adl ve adalet-hakem” ilk önce insanda teşekkül etmeli… İktidar zehirli bir ejderhadır. İktidar-devlet, kendine aşık/narsist, gücüne tapan bir ejderhadır, içine kaçtığı kimsenin önce vicdanını karartır, sonra aklını yok eder.
Evreni anlamak için salt akıl kafi gelebilir… Ama insan için akıl lazım ama yetersizdir. Vicdan lazım. Ahlak belki vicdandadır… Sorun teoride değil onu devlet eliyle daraltanlarda. Siyaset ahlak üretemez. Ahlakı kullanmaya kalkar… Bu sadece bizim için değil. Tüm insanlık için geçerlidir. Örneğin Marksizm’in ahlakını çürüten SSCB den insanlar liberal Avrupa’ya sığındılar. Marksist Düşüncenin teorisyeni ve uygulayıcıları sakallı ve bıyıklıdır. Ama Sosyalist bloktan bu kılıkta hiç bir insan görmedim.