BACON VE METODOLOJİK ZOMBİLER[1]

Hepimiz SANALIZ
Anlama Kılavuzu
Published in
4 min readDec 8, 2020

--

[1] Zombi: Afro-Caribbean ve Creole ruhani inanç sistemlerinde (vodou) ölümsüz bir insandır. Bu folklorik zombiler doğaüstü güçler ve şamanistik hekimliği vasıtasıyla, yaşayanlar arasında korku yaymak amacı ile ölü insan bedenlerinin yeniden canlandırılmasıdır. Voodoo inancına göre ölü, bir insan ya da mambo tarafından yeniden diriltilebilir. Zombilerin kendi bilinçleri ya da istekleri olmadığı için “bokor ya da mambo”nun kontrolü altındadırlar. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Zombi)

Sinema kültüründe ise zombi kelimesi “yaşayan ölü” veya “yürüyen ölü” kavramlarına karşılık gelmektedir. Postmodern bir kavram olarak zombiler postmodern nihilizmin yaşamsal deneyimlerini elinden aldığı yaşamı alınmış bedenlerdir.

“İnsan tabiatında akıllılıktan ziyade delilik vardır.” F. BACON

Sağlam bir tümevarım için neler yapılabilir sorusunun cevabının başında sanırım hata noktalarını görmemiz gerektiği cevabı yatar. Bu yazıda bilimsel düşünüş de hataya düşme noktalarını Bacon’un metodolojisini yeni bir isimlendirmeye tabi tutacağız. Bizi yanılmalara götüren birtakım önyargılarımız vardır ki, bunlar gerçeği olduğu gibi algılamamıza engel olurlar diyen F. Bacon (1561–1626) Modern Avrupa’nın bilimsel metodolojide kurucuları arasında sayılabilir. Aristo’ya ve eski yöntemlere karşı, yeni bir yöntem, yeni bir bilim ve mantık sistemi öneren Yeni Organon isimli bir yöntembilim kitabı yazmıştır. Kitabın isminden de anlaşılacağı gibi eskiye atıfta bulunarak aydınlanma çağının ruhunu bu kitabında vermiştir diyebiliriz.

İnsan zihninden ve duyularından kaynaklanan bu olumsuzluklara Bacon “idol” [1] (put, hayalet) adını veriyordu.

İnsanın evreni anlayabilmesi ve doğru gözlemleyebilmesi için öncelikle zihnindeki idollerden kurtulması gerektiğini belirtmiştir. İnsan ile doğa arasındaki ilişkide insana deneyselcilik, gözlemcilik rolü biçen Bacon’a göre zihnin “idolleri” yıkılmalıydı. Ancak bu şekilde sağlam bir bilimsel düşünceye ulaşabilirdik.

“Hayalet” ile Bacon’un kastı, gerçeklerin yerine konulmuş, yanlış ve hatalı, akıl-dışı yöntemler ve düşüncelerdir. Bu yanlış yöntem ve düşünceler, sadece yeni yanlışlıkların doğmasına yol açar, böylece bilimin ve gerçeklerin üstünü örter.

Baconun zihnimizden arıdırmamız gereken bu yerleşik inanış ve kalıplar Türkçeye “PUT” “HAYALET” “İDOL” gibi kavramlarla çevrilmiştir. Bende buraya yeni bir isimlendirme getirerek “ZOMBİ” kavramını eklemek istiyorum. Kastım şudur: ölü bedenlerde tekrar dirilen olumsuzlayıcı “zombi” ruhunu ve kötücül anlamını vurgulamak. Endüktif metodolojiyi kullanırken yanlışa açılan kapıları kapatmak ve bu uğurda mücadeleyi diri tutmak. Tabiî ki modern sinemanın isimlendirme sürecinde belirleyici etkisini de göz artı etmemek lazım.

İşte Bacon’a göre bilim adamını hataya sürükleyen zombiler:

A) Kabilenin Zombisi:

İnsan türüne mensup olmanın sonuçlarında ortaya çıkar. Bunlar genellikle “eşitlik”, “alaka”, “meşguliyet”, “ihtirastan” ibarettir. Bunlar insanın doğasında kayma noktaları ve zayıf yönleridir. Mutlak manada ortadan kaldırılamazlar. Bacon’a göre düşüncelerimiz nesnelerden çok benliğimizi, beklentilerimizi yansıtır. İnsan olmasını istediği şeye kolaylıkla inandığı için birçok geri dönüşü olmayan yanlış bilgilere inanır. İnsanların “olması umulan düşünce” eğilimi vardır; yani bir olayın “gerçek” olduğunu kabullenmeye, inanmaya ve hatta doğruluğunu ispatlamaya çalışmak gibi eğilimlere girerler. Bacon, insanın sonuca hızlı hemen ulaşma arzusunu bu kapsamda değerlendirmiştir. Bacon’a göre “tanrı” ve “tanrıçaların” insan biçiminde heykele konu olmasını kabile zombisine örnek vermektedir.

B) Mağaradan Gelen Zombi:

İnsanın mağarası içinde yaşadığı ve onun zihinsel süreçlerini şekillendiren sosyal çevre, eğitimi, kişiliği, fizyolojik yapısı, arzuları, hedefleri, geçmiş deneyimleri, inançları, önyargıları sosyo-psikolojik durumundan ibarettir. Bireysel bir zombidir. Nasıl mağaranın içine giren ışık mağaranın iç duvarlarının şeklini alıyorsa yeni bir bilgi parçası ile karşılaşan insanda o bilgiyi kendi mağarasına göre algılamaktadır. Buda realitenin olduğundan farklı algılanmasına yol açmaktadır. Bacon mağaradaki zombileri üçe ayırmıştır. “Birleştirme-ayırma”, “meslek” ve “çağ” hayaletidir bunlar.

C) Çarşıda Dolaşan Zombi:

Biz hiçbir zaman zihnimizdeki anlam bütünlüğüne mutlak örtüşen kelimeleri bulamayız. Bu durumda bildiğimizi aktarırken “dil” den kaynaklanan hatalara düşebiliriz. Bazı kavramların dilsel ifadesi hakikati eksik ifade ettiği halde başka kelimelerin olmaması nedeniyle kullanılma zorunluluğu olarak ta ifade edilebilir. Bacon’a göre bu yetersiz kavramlar gerçeğin yerini almaya başlar ki bu bilimsel düşünce adına korkunçtur. Toplumdaki bazı söylemler, kullanılan kelimeler, çeşitli akademik jargonları bu kapsamda değerlendirilebilir. Kelimeler verilen gündelik anlamlar Bacon tarafından saptırıcı olarak görülmüştür.

D) Tiyatro Salonlarının Zombisi:

Bu zombi sonradan doğar. Anası kültürdür. “İdeoloji” belki en yakın kavram olabilir. İdeoloji ve doktrinler oyunun hayali kahramanı gibi bizi etkileyebilir. Özellikle sosyal realiteye bakan araştırmacı bu hata noktasını bilmez ise çok rahat yanılabilir. “Batıl inanç felsefesi, Ampirik felsefe, Sofistike felsefe” gibi türleri vardır ki bunlar filozofların eski çağlarda ürettiği temelsiz, dramatik dogmalardır. Birtakım üretilmiş kanıtlama ilkeleri aksiyomları insanın gerçeği görmesini engelleyebilir.

Bacon, araştırmanın objektif olabilmesi için araştırmacının bu zombilerden kendisini hangisinin tehlikeye atacağını fark etmesi ile araştırmaya başlamasını gerektiğini söylemektedir. Bu zombileri her an karşımıza çıkabileceği unutulmamalıdır. Ayıklanacak olanlar, gelişmeye engel olan önyargılar, çürük inançlar ve fosilleşmiş kalıntılardır. Felsefe ve bilim, bu ayıklamanın temel iki dinamiğini oluşturmaktadır.

Onların tümünü yok etmemiz gerektiğini kim söyleyebilir? Elbette yok olmazlar… Çünkü çarşı, pazar, tiyatro vs. bunlar bizim için kaçınılmaz. Ama onları ortadan kaldırmak mütekabil olmasa da onları iyi tanımamız mümkün. Zombilerle karşılaşmak kaçınılmaz durumdur. Anlama yetimizi zorlayarak kendi yaşam alanlarında kalmaya bizi mahkûm etmeye çalışırlar. Zombileri “nus” ve halis niyetle alt edemeyeceğimize göre ki bu bir tür aptallaşma çaresizliğine düşmektir, onların bir bayrak gibi taşıdığı akıl almaz aptallıklarıyla kendimizi tanımlamamız imkânsızdır. O halde onları iyi tanımaktan ve bilme edimimizden ayıklamaktan başka çare yoktur.

[1] İdol: (fr) İnsanın kayıtsız şartsız bağlandığı, taparcasına sevdiği şey, nesne.

İdol: Tapılan küçük taşınabilen tanrı ya da tanrıça heykelleri.

KAYNAKÇA:

1- BİLGİSEVEN, Amiran Kurtkan. “Sosyal İlimler Metodolojisi”, Filiz Kitapevi İstanbul 1994, s 68–74

2- ÇELER, Yasin. “Bacon’un Yeni Mantık Anlayışı”, Dokuz Eylül Üni. Yük. Lisans Tezi. İzmir 2007

3- Rovere, Maxime, “Aptallarla Ne Yapmalı?”, Kolektif Kitap, 2020

--

--

Hepimiz SANALIZ
Anlama Kılavuzu

Öğrenmek en doğal ama çaba gerektiren bir haktır.