Cinsel Sermaye ve Güzelliğin Suçu

Hepimiz SANALIZ
Anlama Kılavuzu
Published in
7 min readAug 29, 2022

Aşağısı-yukarısı, sınıfsal ayrımı olmaz elbette… ama gerçekler buna uyuyor mu? ‘’Önemli olan iç güzelliktir…” Bunu da sıklıkla duymuşsunuzdur. Bu cümlenin doğru olduğunu söylesek de hep bir ikircikli oluş hali mevcuttur. Gerçek hayatta şahit olduğumuz şey; güzelliğin büyük ölçüde metalaştırıldığı, bu metalaşmanın bedensel görünüme indirgendiği ve Baudrillard’ın dediği gibi fiziki görünümün de ekonomik bir meseleye dönüştüğünü de duymuşsunuzdur.

Bu yazıda ‘çağın güzelliği’ni keşfe çıkacağız. Bu yazı güzellik idealimizin neden; bir hayat anlatan, kırışık yüzler yerine hala genç, pürüzsüz bir cilt etrafında dönme eğiliminde olduğunu merak etmekten doğmuştur. Her gün sosyal medyada mükemmel, pürüzsüz bi güzellik adı altında pek çok görsele maruz kalıyoruz. Sonuç kişisel özgüven eksikliği… Sürekli kendimizle karşılaştırdığımız bu mükemmellik algısı özgüvenimizi günden güne kaybetmemize sebep oluyor vesselam…

Her gün imgelere ve ideolojiye maruz kalıyoruz. Denemediğimiz anlarda bile, güzelliğin ne olması gerektiği fikrine sürekli olarak maruz kalıyoruz. Bir başkasının her estetik detayını dikkatle inceleyerek zamanla kendimizi de bedenimizdeki tüm kusurları bulabilecek nitelikte eğitmiş oluyoruz. Ve sonuçta manipüle edilmiş estetik yargılarımızla hem kendimizi hem de çevremizdekileri yargılamaya başlarız. Dış görünüme karşı duyduğumuz merak ve tecessüs ile herkesi bu standartlara hapsetme teşebbüsü… Beden imgesi, benlik saygısı, güzel/genç/çekici görünmek, yeme bozuklukları, yaşamdan memnuniyetsizlik, rekabet duygusu ve alay konusu olma gibi tıbbi sorunlara yola açmaktadır.

Bir diğer sorun çağımızın uçucu güzellik anlayışında yatmaktadır. Hızlı tempolu modern kültürümüz, yeni olana tamamen takıntılı hale geldi. Giyim trendlerinin sezon boyunca zar zor sürdüğü bir toplumda, yaşlı bedenlere çok az saygı duyulur oldu. Milyonlarca insan, özellikle kadınlar güzel bir sunuma sahip olmak için estetik cerrahiyi ve cerrahi dışı işlemleri tercih etmekte ve bu uğurda çok fazla miktarlarda para harcandığı aşikardır. Tüm ülkelerde ameliyat sayıları her yıl azalmakta ve cerrahi dışı estetik müdahaleler artmaktadır. Çünkü günümüz koşularında iyileşmeyi bekleyecek vaktimizin olmadığı dile getirilmektedir. Riskleri sevmemekte, hızlı yaşamakta ve sonuçları beklemek istememekteyiz.

İnsanlar, güzellik cazibesinin toplumsal ideallerine uyacak şekilde görünüşlerini değiştirerek “son teknoloji” ve pürüzsüz olma arzusu, Amerikan yaşamının neredeyse tüm yönlerine nüfuz etmiş olsa da, en trajik etki, toplumumuzun barındırdığı sonuçta ortaya çıkan yaş ayrımcılığıdır. Homofobi ya da ırkçılık gibi açık bir nefret değil, daha çok yaşlıların insan olarak değerlerini yitirdiği saygısızlık ve ideolojidir. Yaşlılara saygı kavramının kendisi köhne bir kavram haline geldi, ancak diğer kültürler daha olgun bireylere derin bir hayranlık duyuyor. Oysa Virginia Woolf bir keresinde şöyle yazmıştı: “Yaşlanmaya inanmıyorum. İnsanın güneşe bakışını sonsuza dek değiştirmesine inanıyorum.

Spor ve güzellik/estetik salonlarının Instagram hesaplarından idealize edilmiş beden ve güzelliğin nasıl sunulduğunu, bunu yaparken de kendi görsel kimliklerine nasıl aktarımda bulunduklarını ortaya koyabilirsiniz. “İdeal” beden ve güzelliğe ulaşmayı sağlayacak geliri olan kitleye hitap eden bu salonlar garip bir paradox doğurmaktadır. Güzellik bu yönüyle alt tabaka için ulaşılması güç bir vaade dönüşmektedir.

Bu düzende birey merkezsiz akışın içinde kalmak zorundadır. İnstangram akışı (duvarı) özgürlük, mutluluk ve üretilebilir maskesizlik sunmaktadır. Maskesiz bir rahatlık, akışın filtreleri ile pürüzsüzleşmekte, özenl estetik performans devam edebilmektedir. Hal böyle olunca artık disipline edilmesi için öznenin kurumlara ihtiyacı kalmamıştır ve son derece narsistik özeye dönüşmüştür.

Bedene konumlanmış güzellik, tüketim toplumlarının hem tükenen hem de tüketen öğeleri arasında neredeyse ilk sırada yer almaktadır. İhtiyaç fazlası üretim yapan tekstil sektörü, arzulayan, doyumsuz bedenler ararken, spor, diyet, kozmetik, estetik cerrahi gibi alanlar ise görüntüsünden memnun olmayan bedenlere ihtiyaç duymaktadır. Böylece esas iktidar mekanları ise görselliğin ön planda tutulduğu sosyal medyada hüküm sürmektedir. Sosyal medyadaki akış, özünde gözetim akışıdır ve bir teşhir merkezi, karşılıklı öznelerin gözetle(n)me ve iktidara kendi benliğini teslim etme alanı vazifesi görmektedir. İktidarın, özneleri zamanla daha iyi tanıması, benliklerini yönlendirmesi bu gözetim akışından elde ettiği veriler sayesinde gerçek olmaktadır.

Beden hem bir kaynak (sermaye) hem de bitmeyen arzunun bittiği yer olarak estetik cerrahi her geçen gün bedeni güzelleştirmeye yönelik yeni bir buluşla tüketicisine hizmet sunmaktadır. Yeni bir yöntemi tanıtırken, yöntemin uygulanacağı alanın mevcut halini farkında olarak/olmayarak hasarlı olduğunu ima eden söylemlerde bulunmaktadır. Bu durum bireyde bir yandan bedeninden memnuniyetsiz olma hali yaratırken öte yandan güdümlendiği görüntüye ulaşmak için karşı konulmaz bir arzu beslemektedir. Bedenin mükemmel görüntüye bir an önce ulaşması yönündeki çeşitli uyaranlarla -ki bunların büyük oranını teknoloji destekli kitle iletişim araçları, reklamlar oluşturmaktadır- bireye empoze edilmektedir. Diyet, estetik gibi alanlar geliştirdikleri yeni yöntemleri denemek üzere bireylere hasarlı olarak dikte ettikleri bedenleri onarmak üzere hazır vaziyette beklemektedir. Arzu edilen/ettirilen görünüme kavuşturma elçileri olarak görev yapmaktadırlar.

Güzellik söyleminin yeniden üretimi ise kadınları hem bir tüketim kısır döngüsüne sokmakta, olumsuz sonuçlara sebep olmaktadır hemde pazarlanabilir metaya dönüştürme olanağı sunmaktadır. Medya yoluyla iletilen güzellik söylemi, bu çalışmada yapısı ve işlevi bakımdan Foucault’un iktidar ve biyoiktidar tanımları dahilinde incelenebilir. Ancak konuyu daha dar çerçevede tutmaya çalışacağım.

Güzelliğin Reel Politiği: Cinsel Sermaye

Güzelliğin cinsel sermaye veya erotik sermaye olarak kullanımı belki evrimseldir. Erotik sermaye bireyin veya grubun cinsel çekicilikleri ve sosyal çekicilikleri sonucunda elde ettiği sosyal güçtür . Güzelliğimizin tabiki de biraz da farkındaysak (ki çok tehlikelidir… :)) cinsel sermaye dönüştürülebilir olduğundan, sınıf kökeninden bağımsız olarak sosyal hareketliliği mümkün kılar ve sosyal sermaye ve ekonomik sermaye de dahil olmak üzere diğer sermaye biçimlerinin elde edilmesinde faydalı olabilir. Hımmm işte evrimin zalim eşitliği…

Bourdieu’nün beden sosyolojisinden türeyen “cinsel sermaye” tamamen beden ve kalıp yönelimi ile ilgilidir. Buradaki tartışmalı alan hangi cinsel davranışların çekici olarak kodlandığı meselesidir. farklı ayrım ve yönelimler nerelerden doğmaktadır. Bu bağlamda “cinsel sermaye” kavramı aynı zamanda farklı cinsiyetlerin ve cinselliklerin farklılaşan cinsel sermayelerinin nasıl oluştuklarını da ortaya koymaya çalışan bir içerik vaat etmektedir. Bedene ait kalıp yönelim ve duruş (hexis) etrafında örgütlenen cinsiyet rejimi hem cinsel farkın kendisini hem de cinsel pratiği düzenlemektedir.

Bugün kapitalizm hayatın her alanını ele geçirmiştir. Her şey güzellik de erotik duyguları manipüle edebilen cinsel sunum bir mal haline gelmiştir. İnsanlar kendilerini ürün olarak sunmaktadırlar. Kapitalizm, aşk gibi güzelliği de tüketilebilir duygular düzenine dönüştürmüştür. Ancak sosyolojik tanım üzerinden gidersek, bu kavram Bourdieu 'nun sermaye kavramına dayanmaktadır. Cinsel sermayeyi , fiziksel görünüm, duygulanım ve sosyokültürel stiller dahil olmak üzere bir başkasında erotik bir tepki uyandıran, sahip olduğu niteliklerin nitelik ve niceliği nedeniyle bir bireye veya gruba tahakkuk eden olarak tanımlar. Bu özelliklerden bazıları, örneğin bir bireyin ırkı veya boyu gibi değişmez olabilirken , diğerleri fitness eğitimi yoluyla veya yapay olarak plastik cerrahi veya makyaj vb. yollarla elde edilir. Erotik (cinsel) sermayenin tek bir hegemonik biçimi yoktur . Tersine, sermayenin para birimleri oldukça değişkendir ve bir cinsel alanı diğerinden ayıran son derece uzmanlaşmış toplumsal grupların erotik tercihleriyle ilgili olarak hegemonik bir statü kazanır.

Güzellik, fiziksel çekicilik ve güzel görünüm olarak tanımlanan cinsel sermaye kavramı için kapsamlı destekleyici durumundadır. Daniel Hamermesh’in tüm bağlamlarda çekici olmanın ekonomik faydalarına ilişkin araştırma kanıtlarını gözden geçirdiği son kitabı Beauty Pays’e bakılabilir. Yüksek öğrenim öğretimi, politika, satış ve pazarlama ve günlük sosyal etkileşim dahil. Hamermesh, bu ekonomik faydaların haksız ayrımcılıktan kaynaklanması gerektiğini, Deborah Rhode’un kitabı Beauty Bias’tan , feminist bir avukatın çekici insanların elde ettiği sosyal faydaları eleştirisinden ve özellikle çekici olmayan insanların yaşadığı dezavantajlardan kaynaklandığını varsayıyor. Çoğunlukla kadınlar tarafından uygulanan hipergami için güzellik bir araç olarak kullanılmaktadır.

Deneysel bir çalışma, İsrail’de yüksek oranda çarpık bir cinsiyet oranına sahip bir bilgisayar flört servisine abone olan kişilerin eş tercihlerini inceledi (1.000 kadın için 646 erkek). Bu çarpık cinsiyet oranına rağmen, Eğitim ve sosyoekonomik statüde, kadınlar ortalama olarak daha fazla hipergamik seçicilik gösterirler; bu özelliklerde kendilerinden daha üstün olan arkadaşları tercih ederler… fiziksel çekicilik; fiziksel çekicilik ölçeğinde kendilerinden daha üst sıralarda yer alan bir eş istemektedirler. Bu tarz tercihleri olan ve erotik sermayesini kullanan kadınlar kupa karısı” sıfatıyla anılırlar, koca için bir statü sembolü olarak kabul edilen bir kadındır. Terim genellikle aşağılayıcı bir şekilde kullanılır; bu, söz konusu eşin fiziksel çekiciliğinin yanı sıra çok az kişisel erdeme sahip olduğunu, görünüşünü korumak için önemli harcamalar gerektirdiğini, genellikle zeki veya sofistike olmadığını, çekici kalmanın ötesinde çok az önemli olduğunu ima eder.

D.H Lawrence, sanayileşmiş İngiltere'nin doğal güzelliğin ve yasama mutluluğunun tümden inkarı, her kuşta ve her hayvanda bulunan güzellik içgüdüsünün hepten yok olduğunun söylerken haklıdır. Teknik uygarlık artık bir gerekliktir, kültür ve ideoloji ise bir değerler meselesidir. Estetik ve güzellik digital teknikle birleşince temel ideolojiye dönüşmektedir.

İnsanlık, tarihin karanlık süreçlerini, hayatta kalma becerileri ile atlatmasını bildi, öyle olması gerekiyordu belki. İnsanlık yok olmadı. Şehir devletleri, ortaçağ, ulus devletler, savaşlar, lordlar, güçlü kiliseler, krallar, devrimler vs. Çoğu geride kaldı… Yaşadığımız çağda ise, tarih perdeleri geçmişin güç odaklarına kapanırken kapitalist firmalar için tekrar açıldı. Ölçülebilir hatta kurgulanmış ve çoktan tanımlanmış bir meta olduğu için güzelliğin pazarı da söz konusu ve bu hiç de küçümsenebilecek bir pazar değil. Kusursuz görünme dayatması ve bunun bizde görülen hezeyanındayız. henüz çocuk yaşlarda türümüzün karşımıza dikilir. Mesela İngiliz Daily Mirror gazetesinin 2014’ün başında yaptığı bir araştırma, 10 yaş ve altındaki binlerce çocuğun depresyona girdiğini gösterdi. Araştırma, çocukların mükemmel bir vücuda sahip olmaya zorlandıkları için depresyona girdiklerini ortaya koymuştu.

Oysa güzellik, gerçeğin muazzam bilincinden doğmaktadır. Sanki gerçek, hayata karışarak canlı formlara iner. Ancak öğrenilmiş güzelliğin biricikliği, modern kitle iletişim araçlarıyla köpürtülerek her kültürden, ırktan, renkten insanı nihai modelde ortaklaştırdı. Güzele ulaşma ve performansa dönüştürme bir tür öznellik üretme makinası gibi çalışmakta.

İnsanın yaşadığı çağın idraki ve güzellik anlayışı zamanla değişir ama insanın mutlak güzelliğe olan mecburiyeti asla… Güzelliğin meftûnu ve meczûbuyumuyuz? Estetik açıdan güzel olan tanımlanıyor diyelim ki, ancak çirkin olan algılanabilir bir şey midir? Bunların hepsi manipülatif işler …

Kaynakça:

AYTEKİN, C. A., & ALTINDAĞ, G. SANATTA ÖLÇÜLEBİLEN GÜZELLİK VE SONSUZ OLAN ÇİRKİNLİK, AKSİYOLOJİK AÇIDAN GÜZEL VE ÇİRKİN ESTETİĞİ. Mecmua, (9), 111–125.

Hartley, P. (1993). Body images. Development, deviance and change. Edited by Thomas Cash, Thomas Pruzinsky, Pat Hartley. The Guilford Press: New York.(1990) pp. 361,£ 35.65.

Man, F. (2017). Çalışma hayatında “fiziksel görüntü ve sosyal sermaye” ya da “dördüncü sermaye”. Çalışma İlişkileri Dergisi, 8(1), 46–61.

Angerei, M. Seks, Kapitalizm ve Biyolojik Dönüm Noktası Röportaj. Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Araştırma Dergisi, (5), 92–97.

Özgen, İ. (2017). Tüketim kültürü ve medyada güzellik söylemi: bir alımlama çalışması. Global Media Journal TR Edition, 8(15), 1–28.

Yılmaz, M. (2019). Popüler Kültür ve Sosyal Ağlar Aracılığıyla Kadın İkonlarda Beden ve Kendilik Sunumuna Yönelik Bir İnstagram Analizi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Çetinkaya, A., & CILIZOĞLU, G. Y. BENİ BAŞTAN YARAT! BEDENİN İDEALİZE EDİLEREK SOSYAL MEDYA ARACILIĞIYLA YENİDEN YARATILMASI. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2(38), 33–54.

Bakış, N. D. K. S., GÜZEL, E., GÜRSOY, A. R., & SUNGUR, M. Z. KÜLTÜREL BAĞLAMDA KADIN ve GÜZELLİK.

ARPACI, M. PIERRE BOURDIEU’NÜN SOSYOLOJİSİNDE BEDEN, CİNSİYET VE CİNSELLİK. İmgelem, 4(6), 245–264.

Kahraman, Ö. (2020). Manipüle Edilen Çağdaş Bedeni Beden Pratikleri Üzerinden Okumak. İdil Sanat ve Dil Dergisi, 9(72), 1202–1217.

Poyraz, E., & Bak, H. (2021). SOSYAL MEDYADA BEDENİN GÖRÜNÜMLERİ ÜZERİNDEN MERLEAU-PONTY’Yİ OKUMAK. International Journal of Social and Economic Sciences, 11(2), 121–134.

Durmuşahmet, A. Gözetim Akışı: Byung-Chul Han’ın Disiplin Toplumu Eleştirisi Olarak Performans Toplumu ve Kültürel İklimlendirme. 4. BOYUT Medya ve Kültürel Çalışmalar Dergisi, (20), 57–75.

https://indigodergisi.com/2018/09/cagimizin-hezeyani-kusursuz-guzellik/

https://www.lacivertdergi.com/dosya/2020/01/25/guzelligin-diktasi

--

--

Hepimiz SANALIZ
Anlama Kılavuzu

Öğrenmek en doğal ama çaba gerektiren bir haktır.