İd, Ego ve Süper Ego’nun Sinematik Temsilleri

Hepimiz SANALIZ
Anlama Kılavuzu
Published in
2 min readJun 9, 2023

S. Freud topografik kişilik ve bilinci tanımlarken üç parçamızdan bahsetti: İd, ego ve süper ego. Bunlar kişiliğimizle dünyada işlev görmemize yardımcı olmak için birlikte çalışan üç parçamızdır. Temel düzeyde id’in ilkesi, “doyur beni!” iken süper egomuz “asla!” der. Egomuz ise bu iki zıt isteği meşrulaştırma çabası güder (Oktuğ, 2007).

İd, kişiliğin yiyecek, seks ve saldırganlık ihtiyacı gibi temel içgüdüler ve arzular tarafından yönlendirilen kısmıdır. İd, haz ilkesine göre çalışır, bu da arzularının hemen tatmin edilmesini istediği anlamına gelir. Genellikle filmlerde ve dizilerde fevri, pervasız ve arzularıyla hareket eden karakterler tarafından tasvir edilir. Örneğin, HBO dizisi ‘The Sopranos’taki Tony Soprano karakteri, genellikle olumsuz sonuçları olan fevri kararlar almasına yol açan kimliği tarafından yönlendirilir.

Ego, kişiliğin id ile gerçek dünya arasında aracılık eden kısmıdır. Ego, rasyonel düşünme, planlama ve karar verme gibi şeylerden sorumludur. Ego, kimliğin arzularını gerçekçi ve sosyal olarak kabul edilebilir bir şekilde tatmin etmenin yollarını bulmaya çalışır. Ego genellikle filmlerde ve dizilerde rasyonel, sağduyulu ve iyi kararlar verebilen karakterler tarafından tasvir edilir. Örneğin, ‘Fringe’ dizisindeki Olivia Dunham karakteri, zekâsını ve mantığını karmaşık sorunları çözmek için kullanabilen bir bilim adamıdır.

Süperego, kişiliğin vicdanımızı temsil eden kısmıdır. Süperego, ebeveyn ve toplumsal kuralların ve beklentilerin içselleştirilmesiyle oluşur. Süper ego, mükemmel ve ahlaklı olmaya çabalar ve genellikle herhangi bir yanlışlık için egoyu sert bir şekilde yargılar. Süperego genellikle filmlerde ve dizilerde ahlakçı, yargılayıcı ve kendilerini ve başkalarını eleştiren karakterler tarafından tasvir edilir. Örneğin, ‘Sex and the City’ TV dizisindeki Carrie Bradshaw karakteri, cinsel arzuları konusunda kendisini suçlu hissetmesine neden olan süper egosu tarafından sık sık rahatsız edilir.

Ancak söylemeliyiz ki: İd, ego ve süperegonun her zaman mükemmel bir uyum içinde olmadığıdır. Bazen kimliğin arzuları, egonun gerçekçi davranış ihtiyacı veya süperegonun ahlaki standartları ile çatışabilir. Bu olduğunda, birey kaygı veya çatışma yaşayabilir. Bununla birlikte, ego, bireyin sağlıklı ve uyumlu bir şekilde işlev görmesine yardımcı olmak için kişiliğin bu üç bölümü arasında arabuluculuk yapmak için sürekli çalışmaktadır.

Van Dijk, T. A. (2015). Critical discourse analysis. The handbook of discourse analysis, 466–485.

Ruth, W. J., Mosatche, H. S., & Kramer, A. (1989). Freudian sexual symbolism: Theoretical considerations and an empirical test in advertising. Psychological Reports, 64(3_suppl), 1131–1139.

Oktuğ, Z. (2007). Freud’un kişilik birimleri (id-ego-süperego) ile reklam iletisinin izleyici üstünde yarattığı etkiler arasındaki baglantı: Magnum, kalbim benecol ve lösev reklamları üzerine bir araştırma (Doctoral dissertation, İstanbul Kültür Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Dinler Tarihi Anabilim Dalı).

Mulvey, L. (1989). Visual and other pleasures. Springer.

Modleski, T. (2008b). Loving with a vengeance: Mass produced fantasies for women. Routledge.

Modleski, T. (2008a). The search for tomorrow in today’s soap operas. Feminist Television Criticism: A Reader, 29–40.

Kavut, S. (2020). Carl Gustav Jung: Kavramları, Kuramları ve Düşünce Yapısı Üzerine Bir İnceleme Carl Gustav Jung: A Study on His Concepts, Theories and Philosophy. Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), 6(2), 681–695.

--

--